• Sonuç bulunamadı

2. GENEL BİLGİLER

2.1. Beyin Tümörleri

2.1.7. Beyin Tümörü Tanısı Almış Hastalarda Psikopatoloji

2.1.7.2. Bilişsel Sorunlar

Ahomaki ve ark.’nın (2014) çalışmasında, çocukluk çağı kanser sağ kalanlarında her iki cinsiyette de organik hafıza/ beyin bozuklukları için risk oranları kardeşlerine göre artmış bulunmuştur. Özellikle SSS tümörü sağ kalanlarında kardeşlerine göre risk oranları daha da yüksek bulunmuştur. Bu da pediatrik SSS tümörü sağ kalanlarında artmış hafıza bozukluğunu raporlayan Reimers ve ark.’nın (2007) önceki bir çalışmasının bulguları ile paraleldir. Tanı anındaki yaştan bağımsız olarak, hem kız hem erkek cinsiyetteki çocukluk çağı kanser sağ kalanlarında organik hafıza ve beyin bozuklukları riski kardeşlerine kıyasla artmıştır.

Çocukluk çağı kanser sağ kalanlarında yıllar boyunca değişen tedavi rejimlerinin etkisi analiz edilmiş ve organik hafıza ve beyin bozukluklarının zamanla azalmadığı saptanmıştır. Çocuklarda kraniyal RT kullanma trendinin zamanla azalmasına rağmen güncel tedavi rejimlerinde bile organik hafıza beyin bozuklukları riski artmıştır. Bu yüzden yalnız KT kullanan protokollerin ve onların ruh sağlığı üzerine olan etkileri üzerine daha fazla çalışma yapılması gerekmektedir.

Radyoterapinin bilişsel fonksiyonlar üzerine etkileri konusunda çok sayıda yayın bulunmaktadır. Bazı çalışmalarda çocukluk çağı kanser tedavi alan hastaların kontrol grubuna gören bilişsel fonksiyonlarının kötü olduğu, bazı çalışmalarda ise gruplar arasında bir fark olmadığına dair sonuçlar elde edilmiştir. Literatürdeki çelişkili sonuçların, metodolojik kısıtlıklara, çalışma dizaynlarındaki büyük farklılıklara, hastaya ait özelliklere, karşılaştırma gruplarına ve alınan tedavi protokollerine bağlı olduğu ileri sürülmektedir.

Mulhern ve ark.’nın çocukluk çağı beyin tümörlerindeki geç nörobilişsel sekel ile ilgili yaptıkları derleme çalışmasında, yıllık 2,2 ile 4,3 puan arası IQ düşüşünden bahsetmektedirler. Medulloblastomlu hastalarla yapılan bir çalışmada hastaların yalnızca %10’unun 90 ve üzeri IQ’ya sahip olduğunu belirtmektedirler. Bir aşka çalışmada ise Ahomaki ve ark (2014) çocukluk çağı SSS Tümörü sonrası remisyonda olan vakalarda organik beyin bozuklukları görülme oranının kardeşlerine göre 24 kat fazla olduğunu saptamışlardır. Nörobilişsel değişiklikler açısından literatür

nörobilişsel geç etkiler ile ilgili yaptığı derleme çalışmalarında, tedavi sırasında küçük yaşta olma, tedavi sonrası geçen sürenin uzun olması, kız cinsiyet, hidrosefali, RT almış olma, RT dozu ve RT alınan beyin hacminin nörobilişsel sekel ile ilgili olduğunu saptamışlardır. IQ düşüşünün daha önceden kazanılan bilginin kaybı ile değil, çocuk için uygun oranda öğrenmenin sağlanamamasından kaynaklandığını savunmaktadırlar. IQ düşüşünün bir kısmının beyaz cevher kaybı ve gelişimsel evreye uygun beyaz cevher gelişimini sağlayamama ile açıklanabileceğini belirtmektedirler.

Mostow e ark.’nın (1991) 342 çocukluk çağı beyin tümör sağ kalanı ve 479 kardeşleri ile yaptıkları çalışmalarında, hastaların bağımsız olma olasılıklarının 16,2 kat daha az olduğu ve RT almış olan ve tanı anında küçük yaşta olanların mental retardasyon oranlarının daha yüksek olduğu saptanmıştır. Palmer ve ark (2003) çalışmalarında RT sonrası yıllık 2,2 puanlık IQ düşüşü olduğunu ve RT sırasında küçük yaşın daha fazla IQ düşüşü ile ilişkili olduğunu ve kız hastalarda IQ düşüşünün daha fazla olduğunu saptamışlardır. Palmer ve ark (2001) çalışmalarında RT sonrası IQ düşüşünün yıllık ortalama 2,6 puan olduğunu ve RT sırasında küçük yaşın daha fazla IQ düşüşü ile ilişkili olduğunu rapor etmişlerdir. Mulhern ve ark (2001) RT sırasında küçük yaşın daha faz IQ düşüşü ile ilişkili olduğunu ve RT sonrası geçen süre arttıkça IQ düşüşünün arttığını bildirmişlerdir. Ris ve ark. (2001) RT sonrası yıllık 4,3 puanlık IQ düşüşü olduğunu ve RT sırasında küçük yaşın daha fazla IQ düşüşü ile ilişkili olduğunu ifade etmişlerdir. Mulhern ve ark. (1999) medulloblastomlu hastaların yaşları eşleştirilmiş düşük grade astrositomlu hastalara göre daha düşük IQ puanları olduğunu rapor etmişlerdir. Mulhern ve ark. (1998) RT sırasında küçük yaşın daha faz IQ düşüşü ile ilişkili olduğunu ve 36 GY RT alan hastaların IQ düşüşlerinin daha fazla olduğunu bildirmişlerdir. Grill ve ark. (1999) medullublastomlu hastalarda IQ düşüşünün ependimomlu hastalardan fazla olduğunu ve 25 Gy RT alan hastaların 35 Gy RT alan hastalardan daha iyi IQ puanlarının olduğunu saptamıştır. Hoppe- Hirsch ve ark. (1995) 90 ve üzeri IQ’lu hastaların hastaların %10’unu oluşturduğunu ifade etmişlerdir. Kiltie ve ark. (1997) 16 uzun dönem beyin tümörü sağ kalanı olan hastanın 8’inin özel eğitime ihtiyaç duyduğunu rapor etmişlerdir.

Mulhern ve ark (2001) çalışmalarında beyin tümörü sonrası sağ kalan çocuklarda verbal hafıza ve görsel dikkati değerlendirmişlerdir ve RT sonrası geçen süre arttıkça IQ düşüşünün arttığını RT sırasında küçük yaşın daha fazla IQ düşüşü

ile ilişkili olduğunu rapor etmişlerdir. Mulhern ve ark. (1998) çalışmalarında beyin tümörü sonrası sağ kalan çocuklarda dikkati değerlendirmişlerdir ve tanı sırasında 8 yaş altında olanlarda ve 36 Gy RT alanlarda IQ düşüşünün daha fazla olduğunu saptamışlardır. Copeland ve ark. (1999) beyin tümörü sonrası sağ kalan çocuklarda dikkatte RT almış hastalarda RT almamış hastalara göre genel bir düşüşün olduğunu, verbal hafızada genel bir düşüş olduğunu ve mekânsal hafızada RT almış hastalarda RT almamış hastalara göre genel bir düşüşün olduğunu saptamışlardır.

Çocukluk çağı kanserleri sağ kalanları ile yapılan çalışmalarda, hematolojik ve solid tümörleri olan vakalar, hayatın tüm yönlerinde akranları ile benzer uğraşlar edinmiş ve eğitim, iş, evlilikte akranları ile benzer seviyeler elde etmişlerdir. Buna zıt olarak SSS tümörü sağ kalanları ise, psikososyal açıdan hemen her alanda etkilenmişlerdir ve iyi olarak tanımlanan eğitim seviyelerine ulaşmaları diğer çocukluk çağı kanseri sağ kalanlarına göre anlamlı olarak düşük bulunmuştur. 601 SSS tümörü sağ kalanı ile yapılan bir çalışmada da, sağlıklı kontrollere göre yüksek eğitim seviyesine ulaşma şansı %50 daha düşük bulunmuştur. Benzer şekilde, 1637 SSS tümörü sağ kalanı ile yapılan CCSS çalışmasında, koleji bitirmeme riskleri %60 daha yüksek bulunmuş; Kanada’da 122 SSS tümörü sağ kalanı ile yapılan çalışmada kardeşlerine kıyasla sınıf tekrarı için neredeyse 4 kat fazla risk bulunmuştur.

Benzer Belgeler