• Sonuç bulunamadı

2.7. Bilişim Teknolojilerinin Đş Doyumu Üzerindeki Etkileri

2.7.1. Bilişim Teknolojileri ve Vasıf

Bilişim teknolojilerinin çalışanları vasıfsızlaştırıp vasıfsızlaştırmadığı konusu önemli bir tartışma konusudur. Enformasyon toplumu kuramcıları, bilginin çalışmayı iki yoldan etkileyeceğini varsayıyorlar. Birincisi, yeni teknolojinin işçinin sahip olduğu vasfı çekip almaktan ziyade bu vasfa katkı yapması anlamında, var olan bilgi içeriğinin kalitesinin yükselmesidir. Đkincisiyse, bilgi sektöründe, enformasyon işçilerinin ekonomide başat olmasını sağlayacak şekilde yeni işlerin yaratılması ve genişletilmesidir (Kumar, 1998: 37).

Hage ve Powers gibi bazı yazarlar rasyonel püritanın (Max Weber’in modern kapitalizmin oluşmasına sebep olarak gösterdiği Protestanlık mezhebi mensuplarının çalışma ahlakına verilen isim) endüstri toplumunun kişilik tipini temsil etmesine karşılık, “yaratıcı ve birleşik benliğe” sahip insanın post-endüstriyel toplumun kişilik tipini oluşturacağını iddia etmektedirler; çünkü post-endüstriyel çağda daha çok yaratıcılığa gereksinim duyulacağından bu çağ, insanı “yaratıcı ve birleşik benlik”le hareket etmeye zorlayacaktır. Hage ve Powers’a göre, “zeka (intelligent)” endüstri toplumunu, yeni yollar ve yeni ürünlerin icadı hayati öneme sahip olduğundan dolayı “yaratıcı zihin (creative mind)” ise post-endüstriyel toplumu temsil etmektedir (Hage ve Powers, 1992: 71).

Ancak bazı yazarlar, bilgisayarların işgücünün yönetim tarafından vasıfsızlaştırılması ve denetim altında tutulması amacıyla kullanıldığını iddia etmektedirler (Barbour, 1997: 167). Bu yazarlara göre yetenekler ve bilgi, bilgisayar programları içinde programlanır ve bu yüzden birkaç kişinin kararı yetmektedir. Bilgisayar kullanımının hızla yaygınlaşması birçok görevin elektronik ortama taşınmasına neden olmuş ve bu durum fiziksel hareketlerin daha da azalmasına sebep olmuştur (Seçkiner ve Dereli, 2006: 19). Vasıf gerektiren işler temel olarak bilişim

teknolojisi ile ilgili sınırlı sayıdaki işlerdir. Klavye kullanıcıları, üretim hattı çalışanları gibi, nadiren bitmiş ürünü görmektedirler.

Littler’e göre, orta düzey idarecilerin çoğunluğunun vasıfsızlaşmaları, yaptıkları işi bütünlüklü olarak kavrama ve denetleme yeteneğini öbür işçilerle birlikte yitirmeleri, Taylorizmin orijinal ilkelerinin daha sonradan geliştirilmesi olmayıp bu ilkelerin odağında yer almaktadır. “Yeni teknolojinin uygulanması, birçok enformasyon işçisi açısından Fordist fabrikanın hareketli montaj hattının mümkün kıldığı, daha sıkı teknik denetimin tamamladığı Taylorcu ilkelerin doğasında yatan “vasıfsızlaşma” dinamiğini sürdürdü” (Littler, 1978: 185-207). Zira Taylor, beyin gücüne dayalı işlerin (bilgi işleri) mümkün olduğunda atölyeden kaydırılıp planlama ya da tasarım bölümünde toplanması gerektiğini belirtiyordu. Dolayısıyla bilimsel yönetimin bilim kısmı, planlama işiyle uğraşan uzman bir çekirdek kadronun mülkiyeti olacaktı.

BT’lerin etkisiyle bazı işlerin tamamen ortadan kalktığı, bazı işler için gereken vasıf düzeyinin azalmış olduğu ve bazı iş kategorilerinde de vasıf gereksiniminin arttığı muhakkaktır. Bu üç faktör; iş kaybı, vasıfsızlaşma ve vasfın yükseltilmesi teknolojik değişim sürecinin parçalarıdır. Teknolojik gelişme ile vasıf/vasıfsızlaştırma ve diğer çalışma koşulları arasındaki ilişkiyle ilgili olarak bilimsel çevrelerce iyimser, kötümser ve kutuplaşma tezinden oluşan üç ayrı tez öne sürülmektedir (Tınar, 1989: 136-137):

1) Đyimser tez: Çalışma yaşamında otomatikleşme arttıkça işlerin gerektiği gibi yapılabilmesi için çalışanlarda aranan nitelikler de artma eğilimindedir. Monoton, insanın zihinsel potansiyellerini kullanabilmesine izin vermeyen iş öğelerinin makinalarca üstlenilmesi, işi daha insancıl bir yapıya kavuşturmaktadır.

2) Kötümser tez: Bu tezin savunucuları, otomatikleşme arttıkça standartlaşmış, işbölümünün yüksek düzeyde olduğu işlerin oranının artacağını, aranılan vasıfların düşeceğini ve tek yönlü olacağını söylemektedirler. Teknolojik gelişme, çalışan insandan beklenen vasıf düzeyi açısından bir kutuplaşmaya neden olmaktadır. Teknolojik gelişmeye dayalı rasyonelleşme sonucu, çalışanların küçük bir azınlığı için vasıf düzeyi yüksek, yaratıcılık isteyen işler ortaya çıkarken, çoğunluk düşük vasıf isteyen, monoton işlerde çalışmak durumunda kalmaktadır. Cooley, bilgisayar destekli tasarım (CAD) örneğinde, bazı mesleklerin (teknik

ressamlık gibi) ortadan kalkmakta olduğunu belirtmekte, bu meslek sahiplerinin yılların birikimi olan vasıflarının bilgisayarlara aktarılıp her an kullanıma hazır bir duruma getirildiğini, böylece bu kişilere ihtiyacın azaldığını belirtmektedir. Bright’in yıllar öncesinden başlayarak metal, gıda ve kimya sanayi işkollarında otomasyonun çalışanların vasıflarını arttırıp arttırmadığını inceleyen araştırması ilginç sonuçlar ortaya koymuştur. Bright, teknolojik gelişmeye paralel olarak çalışanların vasıflarında başta önemli bir artış, daha sonrada bir düşüşün varlığını gözlemlemiştir (Bright, 1958: 85-98).

3) Kutuplaşma Tezi: Bilişim teknolojileri, aynı nasıl dövülürse öyle şekil alan bir demir gibi bir nitelik taşımakta, insan davranışını çok yönlü olarak etkileyecek geniş yelpazede bir dizi etkinlikte kullanılabilmektedir (Dedeoğlu, 2006: 11). Bilgi çağında yüksek dereceli beceriye sahip işgücüne olan talepteki artış bilişim teknolojisinin beceri sapmalı niteliğiyle ilişkilendirilmektedir. Zira bilgi ekonomisinde yüksek beceri düzeyine sahip işgücüne talep sürekli artarken beceri gereksinimleri ve standartları sürekli bir değişim halindedir. Teknolojik gelişmenin yüksek beceri sahibi işgücü lehine sapma gösterdiği, diğer taraftan düşük beceri sahibi işgücünün durumunun ise bu süreçte kötüleştiğine ilişkin geniş bir literatür bulunmaktadır, hatta teknolojik gelişmeler sonucunda sadece düşük beceri sahibi işgücü değil aynı zamanda yüksek beceri düzeyine sahip bazı işgücü de bu süreçte sahip oldukları beceriler ile önem kazanan beceriler arasındaki uyumsuzluklardan dolayı olumsuz etkilenmektedirler (Kelleci, 2003: 37).