• Sonuç bulunamadı

Örgütler, içinde bulundukları sektöre, ürettikleri ürün veya hizmetin türüne, hitap ettikleri müşteri kitlesine, örgüt yapısına ve daha birçok değişkene göre bilgi yönetimine farklı açılardan bakabilmektedirler. Yapılan araştırmalarla bir teknik ya da metottan ziyade süreçlerin, kullanıcı-bilgi sistemleri ilişkilerinin, özel analizlerin oluşturduğu bir karma olarak ortaya çıkan yaklaşımlar ortaya konmuştur (Demirhan, 2002: 119). Bu başlık altında farklı araştırmacıların bilgi yönetimi yaklaşımı sınıflandırmaları ele alınacaktır.

Alavi ve Leidner (1999: 11-13), yöneticilerin bilgi yönetimine bakış açılarını değerlendirdikleri çalışmalarında konuya ilişkin üç yaklaşım olduğunu ifade etmişlerdir. Bu yaklaşımlar; bilgi temelli yaklaşım, teknoloji temelli yaklaşım ve kültür temelli yaklaşımdır. Bilgi temelli yaklaşımda bilgi yönetimi, bilginin özelliklerine göre değerlendirilmektedir. Bu noktada bilginin ulaşılabilir olması, uygulanabilir olması gibi özelliklerin önemi üzerinde durulmaktadır. Bilgi temelli yaklaşımı benimseyen yöneticilere göre başarılı bir bilgi yönetimi, "kayalıkların arasındaki değerli taşları bulmakla", yani pek çok bilginin arasında en değerli olanın ayırt edilebilmesiyle mümkündür. Teknoloji temelli yaklaşımda bilgi yönetimi çeşitli sistemler (yönetim bilgi sistemleri, uzman sistemler vs.) ve çeşitli araçlarla (arama motorları, medya araçları vs.) ilişkili olarak değerlendirilmektedir. Bu yaklaşımda, dünya çapında kullanılan bilgi teknolojilerini süreçlerine entegre edebilen işletmelerin bilgi yönetimini başarılı şekilde gerçekleştireceği vurgusu yapılır. Çalışmada belirtilen son yaklaşım olan kültür temelli yaklaşımda bilgi yönetimi; öğrenme, iletişim ve entelektüel birikimi

artırmayla ilişkilendirilmektedir. Kültür temelli yaklaşımı benimseyen yöneticiler, bilgi yönetimi başarısının %20'sinin bilgi ve teknolojiye, kalan %80'inin ise öğrenme, iletişim ve entelektüellik seviyesine bağlı olduğunu ileri sürmektedirler. Bu yaklaşıma göre, öğrenen örgüt niteliği kazanabilmiş, entelektüel birikimi yüksek insan kaynakları potansiyeli olan ve etkili bir iletişimle bu birikimin paylaşılabildiği örgütler başarılı bir şekilde bilgi yönetimini gerçekleştirebilirler.

Barclay ve Murray (2000)'in çalışmalarında bilgi yönetimi yaklaşımları mekanik yaklaşım, kültürel/davranışçı yaklaşım ve sistematik yaklaşım olmak üzere üç grupta incelenmektedir. Alavi ve Leidner (1999)'ın çalışmalarında bilgi ve teknoloji temelli olarak ifade edilen yaklaşımlar bu çalışmada "mekanik yaklaşım" olarak, kültür temelli yaklaşım ise kültürel/davranışçı yaklaşım kapsamında değerlendirilmektedir. Mekanik yaklaşımda bilgi yönetiminin anahtarı bilgiye ulaşım kolaylığıdır. Bilgiye ulaşımın ardından bilginin saklanması ve paylaşılması için gerekli olan ise teknolojik araçlardır. Mekanik yaklaşıma göre, bilgiye ulaşabilen ve teknolojiyi kullanarak bilgiyi değerlendirebilen örgütler bilgi yönetiminde başarıyı yakalarlar. Kültürel/davranışçı yaklaşımda ise bilgi yönetimi süreci bir yönetim meselesi olarak ele alınır. Teknoloji, açık bilgi kaynaklarını yönetmek için nihai olarak gerekli olsa da çözüm değildir. Bu yaklaşımda, var olan bilgiye erişim ve teknolojiden ziyade inovasyon ve yaratıcılık esas alınır. Bu bağlamda süreç yenileme, değişim yönetimi ve öğrenen organizasyon kavramları, bilgi yönetiminin başarısı için anahtar kavramlar olarak değerlendirilir. Sistematik yaklaşımda ise süreç ya da teknoloji gibi bir vurgu yoktur. Bu yaklaşımda bilgi yönetiminin çeşitli süreçlerle, çeşitli teknolojilerle veya geleneksel yöntemlerle yürütülebileceği ifade edilir. Kültürün değişmesinin zor olması nedeniyle örgütlerde politikaların ve uygulamaların değiştirilmesi, teknolojilerin de işletme problemlerine çözüm olacak şekilde uyarlanmasıyla bilgi yönetiminin başarılı olacağı ileri sürülür. Sistematik yaklaşım, bilgi yönetiminin bir yönetim meselesi olduğunun ancak yalnızca yöneticilere indirgenemeyeceğinin de altını çizmektedir.

Alavi ve Leidner (1999) ile Barclay ve Murray (2000)'in çalışmalarına benzer şekilde, Gloet ve Terziovski (2004: 403-404) bilgi yönetimi yaklaşımlarını "bilişim teknolojileri paradigması" ve "hümanist paradigma" olmak üzere iki türde incelemektedir. Bilişim teknolojileri paradigmasının odak noktasını bilgi yönetiminin somut öğeleri oluştururken, hümanist paradigmada soyut öğelere odaklanılması söz konusudur. Bu bağlamda, bilginin toplanması, işlenmesi ve depolanması, örgütlerde kullanılan bilgi sistemleri gibi öğeler somut; bilginin yayılması ve örgütsel öğrenme

gibi öğeler ise soyut olarak değerlendirilmektedir. Araştırmacılar bilişim teknolojileri paradigmasını bilgi yönetiminin sert unsurları olarak, hümanist paradigmayı yumuşak unsurları olarak da ifade etmektedirler. Çalışmada, başarılı bir bilgi yönetimi için her iki unsura da ihtiyaç duyulduğu ayrıca belirtilmektedir.

Önceki çalışmalarla aynı doğrultuda olan güncel bir çalışmada bilgi yönetimi kavramı "bilimsel yaklaşım" ve "sosyal yaklaşım" olmak üzere iki grupta incelenmektedir. Bilimsel yaklaşım, diğer adıyla "mühendislik yaklaşımı"nın temeli değişim mühendisliği, bilimsel yönetim ve bilgi teknolojileri kavramlarına dayanmaktadır. Somut bilgi üzerinde duran bu yaklaşımda, rasyonel düşünce ve matematik kullanılmaktadır. Bilimsel yaklaşımda bilgi yönetimi, bilgi teknolojilerinin parçalarından birini oluşturan bir disiplin olarak ele alınmaktadır. Bu bağlamda bilgi yönetimi, belirli teşvikler, programlar ve standartlar çerçevesinde değerlendirilmektedir. Çalkantılı ve belirsiz olan günümüz küresel iş dünyasında bu yaklaşımın yetersizliği üzerine pek çok eleştirel çalışma bulunmaktadır. Bu eleştiriler sonucunda ortaya çıkan sosyal yaklaşım, "stratejik yaklaşım" ya da "insan kaynakları yaklaşımı" olarak da adlandırılmaktadır. Bu yaklaşımda teknolojiden ziyade kültür ve insan unsurları üzerinde durulmaktadır. Teknoloji gerektiğinde kullanılan ancak bilgi yönetiminin yapı taşı olmayan bir unsur olarak görülmektedir. Sosyal yaklaşıma göre bilgi yönetimi, belirli standartlar veya programlar çerçevesine sığdırılamayacak düzeyde beşeri bir disiplindir. Bilgi yönetimi yaratıcı düşünce temelinde gerçekleştirilebileceği için organik yapıda sürdürülebilirliği söz konusudur (Tzortzaki ve Mihiotis, 2014: 38-39).

Wick (2000: 516-520), sözü edilen çalışmalardan farklı olarak bilgi yönetimi yaklaşımlarını Rensis Likert (1967: 46)'in Sistem 1-Sistem 4 modeline benzer şekilde ifade etmektedir. Süreklilik temelinde kurulan bilgi yönetimi yaklaşımlarından her biri bir öncekini kapsayacak niteliktedir. Wick (2000)'e göre bilgi yönetimi yaklaşımlarından ilki ve en ilkeli, "döküman merkezli yaklaşım"dır. Bu yaklaşımda bilgi yönetimi; bilgi edinme, bu bilgiyi analiz edip sentezleyerek başkalarının da anlayabileceği dökümanlar haline dönüştürme sürecidir. Bu süreç, bilgi kodlama süreci olarak da ifade edilebilir. Mevcut bilgilerden yola çıkarak bu bilgileri genelleştirmeyi hedefleyen bu yaklaşımda biçimsel bir sürecin izlenmesi beklenmektedir. "Teknoloji merkezli yaklaşım", çalışmada sözü edilen ikinci yaklaşımdır ve bu yaklaşım döküman merkezli yaklaşımın genişletilmiş halidir. Bilgi yönetimi süreçlerinin teknolojiyle iç içe olması gerektiğini savunan bu yaklaşımda biçimsel bir sürecin izlenmesi beklenmez. Hem döküman merkezli hem de teknoloji merkezli yaklaşımları kapsayarak üçüncü

düzeyde bulunan yaklaşım "sosyo-örgütsel yaklaşım"dır. Önceki iki yaklaşımda açık ve kodlanabilir bilginin yönetiminin mümkün olduğu ancak örtük ve kodlanamayan bilginin insanlar arası etkileşimle gerçekleştirilebileceği bu yaklaşımla ifade edilmektedir. Bu nedenle sosyo-örgütsel yaklaşım, bilgi yönetiminde insan ilişkilerini ve bilgi paylaşım kültürünü vurgulamaktadır. Kendisinden önceki bütün yaklaşımları kapsayan ve örgütlerde bilgi yönetimi için en ileri düzey olarak kabul edilen dördüncü ve son yaklaşım "bilgi örgütü yaklaşımı"dır. Bilgi örgütü, bilgi yönetimini misyon edinmiş ve örgütün bütün süreçlerine entegre edebilmiş olan, bilgiyi stratejik bir unsur olarak rekabet avantajı sağlayabilecek düzeyde kullanabilen, fiziksel sermayeden ziyade soyut bir varlık olan entelektüel sermayeye değer veren ve bu sermayeyi artırmak üzere çalışan örgüttür. Bilgi örgütü yaklaşımı bu düzeye varabilmiş olan örgütler için geçerli olan, ideal yaklaşım olarak kabul edilmektedir.