• Sonuç bulunamadı

BİLGİ TOPLUMU, BİLGİ EKONOMİSİ VE ELEKTRONİK TİCARET: KAVRAMSAL YAKLAŞIM VE TARİHSEL ARKAPLAN

1.1. BİLGİ TOPLUMU ve BİLGİ EKONOMİSİ

Toplumların dönüşümünde teknolojik yeniliklerin önemli etkileri olmaktadır (Basalla, 2004:284). Teknolojik yenilikler toplumların ekonomik ve sosyal yapılarını belirli bir süreç içerisinde değiştirmekte ve dönüştürmektedir.Bu teknolojik değişmelerden bazıları, Schumpeter’in “yıkıcı yaratıcılık” olarak ifade ettiği tarzda olmakta ve etkileri diğerlerinden çok daha derin bir şekilde, ekonomik ve sosyal hayatta köklü değişimlere neden olmaktadır.

Aktan ve Tunç’a göre “insanlığın teknolojik gelişim tarihinin saban, buhar makinası ve bilgisayarın geliştirilmesine kadar geçen zaman zarfında üç toplum aşamasından geçtiği” kabul edilmektedir (Aktan ve Tunç, 1998:118). Bunlar; sabanın icadıyla başladığı kabul edilen ve insanlığın göçebe yaşamdan yerleşik düzene geçtiği, pazarın üretim bölgeleri ve yakın köylerle sınırlı olduğu “Tarım Toplumu”, buhar makinasının icadıyla başlayan ve üretimin kitlesel hale geldiği, işte uzmanlaşmanın önemli olduğu, ekonomik, sosyal ve kültürel tüm alanlarda Fransız aydınlanmasının etkilediği modernleşme sürecinin ön plana çıktığı, pazarın fiziksel olarak erişilebilen her yer olduğu “Endüstri Toplumu” ve ilk sayısal bilgisayarın geliştirilmesiyle başlayan, bilginin ve nitelikli insan kaynaklarının merkezde yer aldığı ve pazarın sayısal iletişim ağlarıyla erişilebilen tüm dünya olduğu “Bilgi Toplumu”dur (Taşçı, 2007).

Bilgi toplumuna geçişin başlangıcı olarak görülen ilk modern bilgisayar, Manhattan Projesi kapsamında geliştirimiştir. Manhattan Projesi, II’nci Dünya Savaşı sırasında ABD’nin atom bombası geliştirmek için uyguladığı ana projenin adıdır (Manhattan Project, 2006). Proje kapsamında, 1942 yılında ABD Savunma Bakanlığı ile Pensilvanya Üniversitesi arasında elektronik nümerik hesaplayıcı ve bilgisayar (ENIAC)’ın üretilmesi konusunda bir anlaşma yapılmıştır (Taşçı 2007 içinde Weik, 1961). 1945 yılının ilk çeyreğinde tamamlanan ENIAC ilk kez yüksek hesaplama gücü gerektiren atom bombası simülasyonlarında kullanılmıştır. ENIAC’ın ilk modern

bilgisayar olarak kabul edilmesinin nedeni ise bugünkü anlamda üzerinde elektronik ortamda yazılım depolanabilmesi ve programlanabilen bir yapıda olmasıdır.

Bilgi teknolojilerinin (bilgi ve iletişim teknolojileri) en çarpıcı özelliği, teknolojik yeteneklerin sürekli artması, maliyetlerin de sürekli düşmesidir. Bu ilişkiyi ifade eden üç kural ileri sürülmüştür (DPT, 2001:3):

• Bir mikroçipin fiyatı artmadan, hızı her 18 ayda bir ikiye katlanmaktadır (Moore

Kuralı).

• Birim fiyat değişmeden, iletişim sistemlerinin toplam bant genişliği her 12 ayda bir üçe katlanmaktadır (Gilder Kuralı).

• Bir iletişim ağının değeri, ağdaki düğüm (node) sayısının karesi ile orantılıdır; dolayısıyla bir ağa bağlı olmanın değeri üssel olarak artarken kullanıcı başına fiyatı sabit kalmakta, hatta azalmaktadır (Metcalfe Kuralı).

Gerçekten de, daha önce ağırlıkları tonla ölçülen ve çok sınırlı işlemler yapabilen bilgisayarlar, günümüzde cepte taşınabilmekte ve saniyede milyonlarca işlem yapabilmektedir. Bilgisayarlar günlük yaşamda kullandığımız birçok alete monte edilmekte, hatta giyilebilir bilgisayarlar üretilmektedir.

İletişim teknolojisi alanındaki gelişmeler ise bilginin etkin bir şekilde ve hızla iletilmesine olanak sağlamıştır. İlk çağlarda semaforla ya da ateş yakılarak iletilen mesajlar günümüzde optik elyaf, koaksiyel kablo, mikrodalgalar ve uydular aracılığıyla iletilebilmektedir. 1865 yılında ABD Başkanı Lincoln’un ölümü Londra’da ancak 12 gün sonra duyulmuştur. Günümüzde ise bu tür haber ve bilgiler çok çeşitli iletişim araçlarıyla anında bir yerden bir yere iletilmektedir. Dünyadaki belli başlı bütün borsalar 24 saat birbiriyle iletişim halindedir. Otuz ciltlik Encyclopaedia Britannica’yı bir saniyeden çok daha kısa bir sürede elektronik olarak bir yerden bir yere aktarmak mümkündür. 2000 yılında piyasaya sürülmesi planlanan ve fiber optik ağlarda kullanılacak olan 160 kanallı yeni bir ürün ile tek bir optik elyaf üzerinden saniyede 1.6 trilyon bit.lik bilgi aktarılabilecektir. Bir başka deyişle, bu kapasiteyle yaklaşık 110 milyon belgeye sahip olan Amerikan Kongre Kütüphanesinin tüm içeriği elektronik olarak 14 saniyede bir yerden bir yere aktarılabilecektir (DPT, 2001:4).

Türkiye Ulusal Enformasyon Ana Planı (TUENA) raporunda, bilgi teknolojilerinin “geleceğin dünyasında ülkelerin uluslararası güç sisteminin neresinde yer alacağıyla, kimi zaman da ayakta kalıp kalamayacağıyla” yakından ilgili olduğu

belirtilmekte ve sadece bilgiyi ve bilgi teknolojilerini yoğun olarak kullanan toplumların “bilgi toplumu” hedefine ulaşabilecekleri vurgulanmaktadır. Bilgi teknolojileri “ekonomik ve toplumsal etkileri sebebi ile neredeyse bütün dünyada kritik bir yatırım alanı olarak görülmekte ve yaygın olarak kullanılması devletler tarafından teşvik edilmektedir” (DPT, 2001:5).

Bilgi Teknolojilerindeki bu gelişmenin ekonomi üzerindeki etkisi yeni bir kavramı gündeme getirmiştir; Bilgi ekonomisi. Bu etkinin ilk defa hissedildiği ABD’de Başkan Clinton 1999’da yaptığı “State of the Union” konuşmasında ülkenin ekonomik büyümesinin üçte birinin Bilgi İletişim Teknolojileri (BİT) kaynaklı olduğunu dile getirmiştir (Clinton, 2000). BİT teknolojileri, bilgileri toplamak, işlemek, düzenlemek, depolamak, biryerden başka bir yere taşımak ve bu bilgilere erişme konusunda sağladığı avantajlar, ulusal ve uluslararası rekabet konusunda işletmelere büyük avantaj sağlamıştır. Bu bakımdan “bilgi sektörünün” ekonomide oynadığı rol 19. yüzyılda elektriğin yarattığı etkiyle karşılaştırılmakta ve "yaşanan değişim” buhar gücünden elektrik enerjisine geçiş kadar önemli bulunmaktadır (Taşçı, 2007).

BİT’in ekonomik yapıdaki önemi ve belirleyiciliği konusunda vurgulanması gereken hususlardan birisi de iletişim, bilişim ve yayıncılık sektörlerinin yakınsamasıdır (convergence); Geleneksel olarak ses iletimi, çevrimiçi (online) bilgisayar servisleri ve TV yayıncılığı farklı ağlar ve farklı platformlar (örneğin; telefon, bilgisayar ve televizyon) aracılığıyla gerçekleştirilmekteyken (DPT, 2001:6), bu hizmetlerin hepsi İnternet üzerinden sunulabilmektedir.

Yukarıda ana hatlarıyla açıklanan Bilgi ve İletişim Teknolojilerindeki gelişmelerle ortaya çıkan yeni durumu kavramsallaştırma konusunda literatürde dile getirilen yaklaşımlar bundan sonraki bölümde açıklanacaktır.

1

1..11..11.. BBiillggiiTToopplluummuu::KKaavvrraammssaallYYaakkllaaşşıımmllaarr

Bazı sosyal bilimciler 1960’larda ileri düzeyde endüstrileşmiş ABD, Japonya ve Batı Avrupa gibi toplumlarda belirgin değişimler olduğunu gözlemlemiş, bu değişimleri ve endüstri toplumundan birçok yönden farklılıklar gösteren bu yeni yapıyı endüstri toplumu teorileriyle açıklayamamıştır. Endüstri toplumu kavramının yerine, 1960’lı yıllardan itibaren endüstri toplumundan farklı özellikler gösteren yeni toplumsal yapıyı tanımlamak üzere çok sayıda yeni kavram ortaya atılmıştır. Ancak, bunlar arasında

Alvin Toffler’ın “Üçüncü Dalga”sı, Daniel Bell’in “Endüstri-Ötesi Toplum”u, Castells’in “Öğrenen Toplumu”, Masuda ve Peter F. Drucker’ın “Bilgi Toplumu” kavramları en fazla dikkat çekenleri olmuştur (Bozkurt, 2000, Toffler,1984, Castells, 1991, Drucker, 1994). Bu yaklaşımların detaylarına inildiğinde birbirlerinden net olarak ayırmanın mümkün olmadığı görülmektedir. Bunlardan “bilgi toplumu” kavramının 1990’ların ortalarından itibaren benimsendiği görülmektedir. Akademik çevrelerde, bilgi toplumunun algılanışı ve yaklaşımlar farklılık göstermesine karşın bu kavramlar genel olarak örtüşmektedir (Taşçı, 2006).

Değişik yazarların ortaya attığı fikirlerde vurguladığı hususlardan hareket ederek tek bir tarife ulaşmak zor ise de, bilgi toplumunda hangi özellikler ön plana çıkar sorusuna cevap verecek olursak;

• Yenilikçilik (innovation) ve Ar-Ge çalışmalarının sürüklediği bilgi ve iletişim teknolojilerinin desteklediği; bir başka ifadeyle, stratejik üretim faktörünün “bilgi” olduğu bir ekonomik yapı,

• Vatandaş odaklı, hizmetin elektronik ortamda sunulduğu (e-devlet), iyi yönetişimin ve belli peryotlarda yapılan “genel seçimler” dışında kamusal karar ve icra süreçlerine katılımcılığın anahtar kavramlar olduğu bir kamu yönetimi,

• Bilgi teknolojilerini kullanarak yaygın eğitimle, bilgi farklılığını ortadan kaldıran bilimsel düşünceyi ve yaratıcılığı merkeze alan bir eğitim sistemi,

• Farklılıkların değer ve zenginlik olarak görüldüğü, niteliğin ve üretkenliğin değer kazandığı bir toplumsal anlayış,

• Strateji,

gibi hususların bilgi toplumunu tanımlayan özellikler olduğu söylenebilir.

1

1..11..22.. BBiillggiiTToopplluummuuvveeEEnnddüüssttrriiTToopplluummuunnuunnKKaarrşşııllaaşşttıırrııllmmaassıı

Bilgi toplumu bir başka toplum tanımlamasına alternatif olarak ortaya atılmış bir kavramdır. Bu da genellikle sanayi toplumu diye tanımlanan toplumsal yapı olarak ortaya çıkmaktadır. Nitekim, bilgi toplumu kavramını ilk defa 1980’lerde kullanan yazarlardan Yoneji Masuda (Wikipedia, 2007), toplumun oluşumunda ve gelişmesinin arkasındaki itici gücün maddi değerler değil, bilgiye dayalı değerler olduğunu

saptayarak yeni toplumsal yapıyı kısaca “Bilgi toplumu, önceki endüstri toplumundan farklı olarak yeni bir tür insan merkezli toplum yaklaşımı olacaktır” şeklinde açıklamıştır (Masuda, 1985:620).

Çizelge 1. 1. Endüstri Toplumu ve Bilgi Toplumunun Karşılaştırılması

Endüstri Toplumu Bilgi Toplumu

Yenilikçi Teknoloji

Merkez Buhar Makinesi, Elektrik Motorları (Güç)

Bilgi Teknolojileri ve Yazılım

Temel İşlev Yenileme, Fiziksel Emeğin İkamesi Yenileme, Entelektüel Emeğin İkamesi

Üretken Güç Maddi Üretken Güç (Kişi Başı Üretimin Artması)

Bilgi Üretim Gücü (Belirli Yeteneklerde Optimal Etkinin Artırılması)

Sosyo-Ekonomik Yapı

Ürünler Faydalı Ürün ve Hizmetler Yazılım, Bilgi, Teknoloji

Üretim Merkezi Modern Fabrika (Makine-Teçhizat) İnsan Kaynağı, Bilgi Kaynakları (Bilgi Ağları, Veri Tabanları)

Pazar Yeni Dünya, Sömürgeler, Tüketici Satın Alma Gücü

Toplam Bilgi Uzayında Genişleme Lider Endüstriler İmalat Endüstrileri (Makine, Kimya

Endüstrileri)

Entelektüel Endüstriler: Yazılım, Biyoteknoloji, Nanoteknoloji Endüstrisi

Endüstriyel Yapı Birincil, İkincil ve Üçüncül Endüstriler

Matris Endüstriyel Yapı (Birincil, İkincil, Üçüncül, Dördüncül Sistemler ve Endüstriler) Sosyo-Ekonomik

Özne

İşletme-Teşebbüs (Özel, Kamu Ve Üçüncü Sektör)

Gönüllü Topluluklar (Yerel Topluluklar ve Bilgi Toplulukları)

Sosyo-Ekonomik Sistem

Özel Girişim-Mülkiyet-Sermaye, Serbest Rekabet, Kar Maksimizasyonu

Altyapı, Sinerji Prensibi, Sosyal Faydanın Üstünlüğü, Değer Hakimiyeti, Ekosistem Liderliği Toplum Biçimi Sınıf Toplumu (Merkezi Güç, Sınıflar,

Kontrol)

İşlevsel Toplum (Çok Merkezli, İşlevsel, Özerklik)

Ulusal Amaç Ulusal Refah Ulusal Memnuniyet

Yönetim Biçimi Çoğulcu Demokrasi Katılımcı Demokrasi, Yönetişim En Gelişmiş Düzey Yüksek Düzeyde Kitlesel Tüketim Yüksek Düzeyde Kitlesel Bilgi Yaratımı

Değerler

Değer Standartları Maddi Değerler (Psikolojik İhtiyaçların Tatmini)

Zaman Değeri (Hedeflenen Başarılara ulaşılması)

Ahlaki Standartlar Temel İnsan Hakları, İnsan Kendini Disipline Etme, Sosyal Katkı

Dönemsel Özellik Rönesans (İnsani Özgürlük) Küreselleşme, Sınırların Belirsizleşmesi (İnsan ve Doğanın Uyumlu Bir Şekilde Ortak Yaşaması) Kaynak: Taşçı, Kamil, (2007) Teorik Çerçevesi ve Uygulama Örnekleriyle Dünya’da ve Türkiye’de Yazılım Endüstrisi, Planlama Uzmanlığı Tezi, Devlet Planlama Teşkilatı:Ankara içinde Kotelnikov, 2001 referans alınarak geliştirilmiştir.

Bilgi toplumu, kapsadığı tüm alanlar itibarıyla endüstri toplumundan önemli farklılıklar göstermektedir. Çizelge 1.1’de endüstri toplumu ile bilgi toplumunun karşılaştırılması verilmiştir.

1

1..11..33.. BBiillggiiEEkkoonnoommiissii

Bilgi ve iletişim teknolojisindeki gelişmelerle birlikte ekonominin temel unsurları olan üretim, tüketim ve dağıtım ilişkileri ile ekonomik yapının tümü, bilgiyi temel alacak şekilde yeniden yapılanmış ve rekabetin temel unsuru bilgi olmuştur (Küllük, 2003). 1990’ların ikinci yarısında ABD ekonomisinin Bilgi ve İletişim Teknolojilerindeki (BİT) gelişmelerle birlikte gösterdiği sıradışı büyüme performansı “Bilgi Ekonomisi” veya “Yeni Ekonomi” kavramlarının da ortaya çıkmasına neden olmuştur (Kargı,2006:213). Bu kavramlar yanında “Bilgi Tabanlı Ekonomi”, “Yenilik Ekonomisi”, “Sayısal Ekonomi”, “Öğrenen Ekonomi”, “Ağ Ekonomisi” ve “Ağlaşmış (Networked) Ekonomi” gibi tabirler de kullanılmaktadır (Taşçı, 2007:25).

“Bilgi ekonomisine yön veren üç temel gücün, teknolojideki hızlı gelişmeler, ticaretin ve finansal piyasaların liberalizasyonu ve katma değer yaratılmasında bilgiye giderek artan bağımlılık olarak ifade edilebilir. Küreselleşme sürecinde giderek artan rekabetçi baskılar, teknolojik gelişmeler, tüketici talebindeki artan farklılaşmalar, yapısal engellerin hızla azalması, işletme sınırlarının ortadan kalkması, işletmelerin bilgiye daha fazla bağımlı hale gelmesini zorunlu kılmaktadır” (Kargı, 2006:215). Gayri maddi bilginin işlemlerin odak noktasında olduğu, hatta fiziki kaynaklardan daha fazla itibar edildiği toplum olarak ortaya çıkmaktadır; bilgisayar yazılımları, telekominikasyon hizmetleri ve sanal hizmetler bu ekonominin ürünlerine örnek gösterilebilir. Yine bilgi ekonomisinde sürükleyiciliği sağlayan dinamikler yaratıcılık, yenilikçilik ve entellektüel mülkiyet konusundaki zenginliktir (telif hakkı, patent, marka v.b).Küresel ağlar ve bağlanabilirlik (connectivity) bilgi ve hizmetlerin hızla yaygınlaşmasına hizmet etmiştir.

Kavram olarak “bilgi ekonomisi”nden ilk defa bahseden Machlup olmuştur. Machlup, üç klasik sektör içine gizlenmiş olan yeni bir sektörü tanımlamak için bu terimden yararlanmıştır. Ancak, bilgi ekonomisi kavramı, Drucker’ın “Süreksizlik Çağı” (Drucker, 1969) adlı kitabında yer aldıktan sonra popüler olmaya başlamıştır. (http://scholar.lib.vt.edu/ejournals/JDC/Fall-1998/laseau/laseau.html)

Castells’e göre bilgi ekonomisinin, üç temel özelliği bulunmaktadır:

I. Bilgi ekonomisinde bilgiyi üretme, işleme, yönetme kapasitesi; endüstri, bölge ve ülke düzlemindeki tüm ekonomik birimlerde verimliliğin ve rekabet gücünün ana belirleyicisidir.

II. Bilgi ekonomisi küresel bir ekonomidir; üretim yerelde fakat tüm dünya için yapılır. Küresel olarak üretilmeyen ürün ve hizmetlerin başka yerlerde, küresel pazar için üretilmiş yüksek nitelikli ürünler veya rekabet gücü yüksek, etkiye sahip ürünler karşısında var olma şansı yoktur.

III. Bilgi ekonomisi bir ağ ekonomisidir; Bilgi ekonomisindeki ekonomik birimlere “ağ işletmeleri” adı verilmektedir. Ağ birbiriyle bağlantılı uçlar kümesidir. Her ucun diğer uçlara bağlantısı birebirdir. Bu nedenle ağ yapıda bilgi paylaşımı olasılığı ve sinerji en üst seviyededir. Bilgi ekonomisinde işletmelerin stratejileri, kendi iş ekosistemlerini geliştirmek üzerine kuruludur (Castells, 2000).

Tapscott ise “Yeni Ekonomi” olarak ifade ettiği bilgi ekonomisini, “gelecek için rekabet, yeni ürün ve hizmet yaratma kapasitesi” olarak tanımlanmıştır (Tapscott, 1996). Bilgi Ekonomisi kısaca; “stratejik faktörün bilgi olduğu, üretim ve tüketim süreçleri ile bunlar arasında gerçekleşen süreçlerin bilgiye dayalı olduğu ekonomi”dir.

Teorideki bu tartışmalar ekonomik kalkınma ile görevli uluslararası kuruluşlar da katılmış, kendi politikalarını belirlerken “bilgi ekonomisi”nin temel dinamiklerini vurgulama ihtiyacı hissetmişlerdir.

OECD, bilgi ekonomisini “üretim ve dağıtımda bilginin kullanıldığı ekonomi” olarak tanımlamaktadır (OECDa,1996:7).

Dünya Bankası, bilgi ekonomisinin üzerinde durduğu dört temel dayanağı şu şekilde belirlemiştir; Ar-Ge ve yenilik(çilik), nitelikli insan kaynağı, bilgi ve iletişim teknolojileri, bilgi ekonomisinin içinde gelişebileceği uygun iş ortamı.

Görüldüğü gibi “Bilgi Ekonomisi” ile ilgili bütün tanımlamalarda “bilgi” odak kavram olarak ortaya çıkmaktadır. O halde “bilgi” nedir, bir üretim faktörü olarak rolü ne olabilir?

Saygılı “İleri teknoloji sektörlerinde asıl katma değeri oluşturan ve ekonomik büyümenin dinamik bir yapıda gelişmesine katkıda bulunan hususun “bilgi olduğunu” söylemekte, geleneksel üretim girdilerinin (sermaye, emek, hammade gibi) aksine bilginin kullanıldıkça ve paylaşıldıkça değer kaybetmemesi gibi bir özelliği olduğuna dikkat çekmekte, bu durumun da bilgiye dayalı sektörlerin yüksek katma değer yaratmasındaki temel neden olduğunu ifade etmektedir (Saygılı, 2003:41). Kargı ise, bilgi ekonomisinin “enflasyon riski olmaksızın daha yüksek ve daha istikrarlı bir ekonomik büyüme vaad ettiğini” (Kargı, 2006:223) belirtmiştir.

Nelson, bilgi ekonomisi ile ilgili tanımlamaları daha anlaşılır bir şekilde formulüze ederek ekonominin tanımlayıcısı olarak “bilgi”nin diğer üretim faktörlerinden şu üç temel özellik nedeniyle ayrıştığını ileri sürmüştür:

• Rekabete Konu Olmama (Nonrivalry): Sermaye (makine, teçhizat, bina, vb.) ve işgücü gibi geleneksel üretim faktörlerinden farklı olarak, bilginin bir kişi veya firma tarafından kullanılması bilginin değerini azaltmamakta, aksine artırmaktadır. Diğer bir ifadeyle, bilginin değeri kullanıldıkça artmaktadır.

• Dışlanamamazlık (Nonexcludability): Bilginin sahibi veya bilgiyi ortaya koyan kişi veya firma bu bilginin başka kişi veya firmalarca kullanılmasını engelleyememektedir. Fikri mülkiyet hakları yoluyla bilginin sahibi dışındaki tarafından kullanılması üzerine sınırlamalar getirilebilse de bu sınırlamaların belirli bir süre için geçerli olduğu ve birçok durumda sınırlamaların etkin bir şekilde uygulanamadığı belirtilmelidir.

• Birikimlilik (Cumulativeness): Bilgi birikimli olarak artış göstermektedir. Her bilgi daha önce ortaya konulan bilgi havuzuna eklenerek yeni bilgilerin ortaya çıkmasına zemin hazırlamaktadır. Diğer bir deyişle, bilgi üretme süreci dinamik bir süreçtir. Yeni bilgiyle artan bilgi stokunun daha da artırılması önünde bir engel bulunmamaktadır (Nelson, 1981).

Bu temel özellikler nedeniyle “bilginin, dışsallıklar yaratarak üretim sürecinde artan getirinin kaynağını oluşturduğu ve dolayısıyla uzun dönemli ekonomik büyümenin en kritik unsuru olduğu” (Saygılı, 2003:37-38) ileri sürülmüştür.

“Bilgi Ekonomisi” ile gündeme gelen bazı özgün kavramların açıklanmasıyla konu daha belirgin olarak ortaya konulmuş olacaktır. Bu bağlamda “bilgi asimetresi”, “ağ dışssalıkları” ve “sayısal deflasyon” kavramları üzerinde durulması gerekmektedir. 1

1..11..33..11..BBiillggiiAAssiimmeettrriissii((IInnffoorrmmaattiioonnAAssyymmmmeettrryy))

Tam rekabet piyasası yaklaşımının temel kabullerinden birisi alıcı ve satıcıların pazara ilişkin bilgilerinin eksiksiz olmasıdır. Fakat, bu temel kabul tüm mübadelelerde gerçekleşmez. Satıcılar genelde mübadeleye konu olan ürün veya hizmetin özellikleri hakkında alıcılardan daha fazla bilgiye sahiptir. Alıcı ve satıcıların ürün veya hizmetin özelliklerine ilişkin sahip oldukları bilgi düzeyleri arasında farklıklık olması “bilgi asimetrisi” olarak adlandırılır ve satıcıya piyasa gücü sağlayarak piyasa başarısızlığına neden olur (Çakal, 1996:9). Bilgi ekonomisinin merkezinde yer alan endüstrilerde (yazılım, nanoteknoloji ve biyoteknoloji vb.) bilgi asimetrisi yeniliğe dayalı rekabet ortamının ana unsurlarından birisi kabul edilmektedir. Birçok yazılım firması

geliştirdikleri bir ürünü yeni sürümüyle değiştirme çabası içindedir. Yazılım firmaları için yenilikçilik, iş ekosistemleri içinde piyasa hakimiyetlerini korumanın en önemli aracıdır. Firmanın karlılığı, kendi geliştirdikleri teknolojinin rakipler ve müşteriler tarafından bilinmemesinin getirdiği bilgi asimetrisi ve bunun etkilediği eksik rekabet sayesinde korunmaktadır (Taşçı, 2007 içinde Clarke, 2003:26).

1

1..11..33..22..AğAğ DDışışssaallllııkkllaarrıı

Ekonomik bir faaliyet sonucu ortaya çıkan fayda veya zararların üçüncü tarafları olumlu veya olumsuz bir şekilde etkileyebilmesi dışsallık olarak tanımlanmaktadır (Güneş, 2004). Dışsallıklar, etkileri itibarıyla negatif ve pozitif olarak ikiye ayrılmaktadır. Ağ dışsallıkları, pozitif dışsallıkları ifade etmektedir. Ağ dışsallıkları aynı ürünün kullanım miktarı arttıkça ürünün toplam değerinin arttığı varsayımına dayanmaktadır. Bu özellik, bilgi ve iletişim teknolojilerinde özellikle yazılım ürünlerinde görülmektedir. Ağ dışsallıkları genel olarak, doğrudan ve dolaylı dışsallıklar olmak üzere ikiye ayrılmaktadır. Doğrudan dışsallıklar; bir ürünü kullananların toplam sayısına paralel olarak ürünün değerinin artmasını sağlayan etkiler olarak kabul edilmektedir. Dolaylı dışsallıklar ise, ürüne ilişkin kullanıcı sayısının artması ve pazarın büyümesiyle, maliyetlerin ve fiyatların düşmesine, bu sayede verimliliğin artmasına yol açan dışsallıklardır. Tamamlayıcı ürün ucuzladıkça ve kolay erişilebilir hale geldikçe pazar büyüyecektir. Örneğin, kişisel bilgisayar (PC) sayısı arttıkça yazılım (işletim sistemi, uygulama, bilgi güvenliği yazılımları vb.) pazarı büyüyecektir (Söylemez, 2001:62-63). İnternet teknolojilerinin gelişimi ve yaygınlaşmasıyla birlikte bilgi ve iletişim teknolojileri ile İnternetin yakınsama süreci de hızlanmaktadır. İnternet, sayısal televizyon, cep telefonları vb. teknolojiler ile yazılım endüstrisi arasında dolaylı dışsallıklar sözkonusudur.

1

1..11..33..33..SSaayyııssaallDDeeffllaassyyoonn

Drucker “Bilgi teknolojileri endüstrisi önceki ekonomi kuramlarının arz-talep yaklaşımına uygun şekilde işleyen bir yapıda” (Drucker, 1994:219) olmadığını ileri sürmüştür. Endüstri ekonomisine ait kuramlarda üretimin maliyeti, üretim hacmine paralel olarak artış göstermektedir. Bilgi teknolojileri endüstrilerinde ise üretim miktarı arttıkça üretimin maliyeti hızlı bir şekilde düşmektedir.

Tanaka, bilgi ve iletişim teknolojilerinden kaynaklanan dışsallıkları, daha yeni, daha hızlı ve daha gelişmiş bilgi teknolojilerinin daha ucuz fiyata pazara sunulması

olayına “Sayısal Deflasyon” ismini vermiştir (Taşçı içinde Tanaka, 2004:81). Bu duruma literatürde en sık verilen örnek ise Moore Yasası’dır. Mikroişlemci üreticisi Intel’in kurucularından olan Gordon Moore, 30 yıl önce bir mikroişlemicinin hesaplama gücünün her 18-24 ayda bir iki katına çıkacağını ileri sürmüştür (Moore, 1965). Bu eğilime göre, 1970’lerin ilk yarısında bir mikroişlemci içinde 10.000’den az transistör bulunurken, 2006 yılında çift-çekirdekli bir mikroişlemci 1 trilyon transistörü içerebilmektedir. Bu hızlı teknolojik gelişime karşın fiyatlarda düşmektedir.

1

1..11..33..44..BBiillggiiEEkkoonnoommiissiinniinnYYaannssıımmaallaarrıı

Bu başlık altında, bir önceki bölümde kavramsal yaklaşımla izah edilmeye çalışılan bilgi ekonomisinin somut ve rakamsal yansımaları üzerinde durulacaktır.

1

1..11..33..44..11..BBiillggiiEEkkoonnoommiissiinniinnTToopplluummssaallYYaannssıımmaallaarrıı

1990’lı yılların ikinci yarısından itibaren, bilgiye dayalı sektörün işgücü verimliliği artışı üzerindeki katkısının ABD için yüzde 60, Avrupa Birliği için yüzde 40 seviyelerinde olduğu tahmin edilmektedir. Aynı dönemde, Avrupa Birliğinde ekonomik büyümenin yüzde 25’i bilgi ve iletişim teknolojilerinden kaynaklandığı, (DPT, 2006:4). yine OECD tarafından geliştirilen bir formülle ABD’de 1992-1996 yılları arasında üretim artışına bilgisayar ekipmanları kullanımın katkısının 0,38 olarak bulunduğu (DPT, 2001:14) ifade edilmiştir.

Bilgiye dayalı teknolojilerin kullanımı ile sağlanan ekonomik verimliliğe somut bir örnek olmak üzere Çizelge 1.2’de bir karşılaştırmaya yer verilmiştir:

Çizelge 1. 2. Kâğıda Dayalı ve Çevrimiçi (on-line) İşlemlerin Maliyet Karşılaştırması

Maliyeti Kâğıda dayalı (ABD $) Çevrimiçi (ABD $) Tasarruf (%)

Fatura yapımcısına 1,65-2,70 0,60-1,00 %40-80

Müşteriye 0,42 0,00 -

Bankaya 0,15-0,20 0,05-0,10 %30-75

Toplam işlem 2,22-3,32 0,65-1,10 %50-80

Kaynak: 9. Kalkınma Planı Bilgi Teknolojileri ve Politikaları Özel İhtisas Komisyonu Raporu, 2006 Kuşkusuz bu gelişmeler ülkeleri bilgiye dayalı ekonomik girdilere daha fazla yatırım yapmaya itmiştir. Bazı OECD ülkelerinin “bilgiye” yönelik yatırımları aşağıda Şekil 1.1’de gösterilmiştir.

Şekil 1.1. OECD Ülkelerinde Bilgiye Yatırım