• Sonuç bulunamadı

2.3 Bir Anlam Üretme Aracı Olarak Beden ve Kimlik

2.3.1 Benlik, Kimlik ve Beden

Daha önce ifade edilenlerden ve aktarılanlardan yola çıkarak, benlik, kimlik ve beden arasında anlamlı bir ilişki olduğu ileri sürülebilir. Zira, bedenin niteliği, onun güzelliğine atfedilen göreli kültürel anlamlar, ağırlığı, uzunluğu ve engellilik durumu gibi bir takım özelikler, hem bireyin kendi benliğini ve kimliğini inşası hem de benliğe yönelik toplumsal tepkiler üzerinde etkilidir. Dolayısıyla beden, benliğin sembolü olduğu gibi aynı zaman onun belirleyicisidir (Synnott, 2002, s. 2). Günümüz toplumsal yapılanışı içinde beden ve bedensel nitelikler aracılığıyla ifade edilenler, açığa çıkarılanlar ya da bunlar üzerinden ilerleyen etkileşim, tek, durağan veya sabit bir benlik ve kimlikten büyük oranda söz edilemeyeceğini göstermektedir. Dolayısıyla, benlik ve bireysel kimliğe ilişkin önceleri göreli sabit olan anlam, artık muğlaklık sınırlarında dolaşmaktadır. Negrin’in (1998) ifade ettiği gibi;

“Postmodern öncesi dönemlerde, kılık kıyafet ve onun işaret ettiği arasında, net ve açık bir ilişki vardı. Temel olarak kılık kıyafet, doğa tarafından sunulduğu düşünülen toplumsal ayrışmayı yansıtmaktaydı. Böyle bir durumda, kıyafetleri taşıyanların toplumsal statü ya da rolleri, giydikleri üzerinden ortaya çıkarılabilmekteydi. Ancak modernitenin gelişmesiyle birlikte ..., bir kimsenin kılık kıyafeti üzerinden toplumsal konumunu saptamak giderek zorlaşmaya başlamıştır. Çoğu zaman bireyler, kendilerinin gerçek toplumsal konumlarını gösteren giysiler giymekten ziyade,

konumlarını arzu ettikleri kişilerin kılık kıyafetlerini benimsemektedirler” (s. 21).

Bu durum, artık bedensel görünüm ve bireysel kimlik arasındaki bağın zayıfladığına işaret etmekten ziyade, daha fazla iç içe girerek, eskisine oranla daha karmaşık bir yapıya büründüğünü göstermektedir. Synnott (2002, s. 2), beden ve benlik arasındaki ilişkinin, bedensel değişiklikler söz konusu olduğunda çok daha yoğun olduğuna dikkat çekmekte ve bedende meydana gelen değişiklerin, benliği de değiştirip dönüştürdüğünü ifade etmektedir. Bireysel benlik ve kimlik, bireyin bedeni üzerinde gerçekleştirdiği düzenlemeler ve değişiklikler ile bağlantılı bir biçimde, durağanlıktan uzak, sürekli olarak değişebilen bir özellik sergilemektedir. Dolayısıyla tek bir gerçek benlikten ziyade, üretilen benlik ve kimliklerden söz etmek daha doğru olacaktır. Beden üzerinden inşa edilen bu benliklerin hiç biri, bir diğerinin üzerinde, ondan daha değerli ya da daha gerçek değildir. Çerçeveyi biraz daha genişletmek gerekirse, genel olarak tüketim ve benlik kimliği arasında oldukça yakın bir ilişki olduğu, tüketilen ürünlerin ve tüketim örüntülerinin, bireyleri belirli bir toplumsal konuma yerleştirirken, kim oldukları sorusuna da yanıt verdiği ifade edilebilir. Dolayısıyla, seçilen boş zaman aktivitelerinden, kullanılan arabaya; ev dekorasyonundan yeme içme tercihlerine ve bedenlerin bireysel olarak modifikasyonuna kadar geniş bir perspektifte değerlendirilebilen tüketim pratikleri, bireyin hem kendi benlik kimliğini oluşturup güçlendirmesine hem de diğerlerinin söz konusu bireyle ilgili çıkarımlarda bulunmasına hizmet etmektedir (Solomon; Rablot, 2004, s. 148). Bu bağlamda, giyim kuşam, saç şekli, piercing ve dövme gibi dış görünüşte doğrudan bir dönüşüm yaratan beden modifikasyonları önem kazanmaktadır. Negrin’in de (1998) ifade ettiği gibi; “Bir kimsenin görünüşünden bağımsız gerçek bir benlik yoktur... Postmodern benliğe ilişkin olarak, dış görünüş gerçeği maskelemez; bilakis, gerçeğin kendisidir” (s. 24 – 25). Yani, beden üzerinden işleyen bireysel bir benlik ve kimlik inşası sürecinde, bedenin donatılmasında harekete geçirilen araçların sembolik anlamlarının çokluğu, gerçeklikten uzaklaşmaya işaret etmemektedir; bilâkis, kimlik ve benlik, çoğu zaman bağlamından koparılmış olsa da, bu sembolik anlamlar üzerinden oluşturulmaktadır. Baudrillard (2008), semboller veya imgelerin bugün, orijininden kopmuş halde olduğunu ileri sürmekte ancak aynı zamanda da bunların, gerçeğin üretiminde kullanılan ve hatta gerçeğin yerine geçen yegâne araçlar olduğunu ifade etmektedir. Buradan hareketle bedenin, çeşitli, aynı anda birden çok anlamı taşıyabilen, benliğe ve kimliğe farklı yönlerden eklemlenmiş sembollerin ve göstergelerin bir araya getirilebildiği geniş bir alanı temsil ettiği ifade edilebilir.

Benlik, basit bir inşa değildir. Birden fazla ve uygun olan durumlar altında ortaya çıkan çoklu bir benlikten söz edilebilir. Bu bağlamda benlik, kamusal ve özel benlik olmak üzere ikiye ayrılabilmektedir. Kamusal benlik, bireyin dışındaki diğerlerinin de varlığında ortaya çıkarılan ve insanların, söz konusu kişiye yükledikleri nitelik ve kişisel özelliklerle şekillenen benliktir. Özel benlik ise, bireyin görece daha yakın olduğu sınırlı bir gruba kendini samimi bir biçimde açmasıdır (Romanienko, 2011, s. 3). Burada yapılan kamusal ve özel benlik ayrımı, aynı zamanda kamusal ve özel beden ayrımını ve dolayısıyla, bedenin kamusal alandaki sunumunu, kültürel olarak bedene ve onun çeşitli biçimlerine yüklenen anlamları ve buradan hareketle oluşan, bedenlere yönelik olumlu/olumsuz tepkileri de gündeme getirmektedir. Örneğin obez bedenler, doyumsuz, bencil, tembel, kontrolsüz ve iradesiz olarak görülmektedir. Bununla birlikte obez bireyler, yanına oturmaktan kaçınma, acımasızca mizah konusu edilme vb. toplumsal bir dışlama ve ötekileştirme mekanizmasının da hedefi olabilmektedirler (Bordo, 1995, s. 202). Dolayısıyla kamusal alandaki bütün bedenlerin, eşit bir toplumsal değerlendirmeye ve değere sahip olmadığı ileri sürülebilir.

Özetle beden ve bedene yapılan çeşitli biçimlerdeki müdahaleler, salt bireyin cisimleşmiş varlığı üzerinde gerçekleştirilen görsel değişiklikler değildir. Bütün bu bedensel pratikler, aynı zamanda belirli sosyo – kültürel gerçekliklere işaret ederek toplumsal yaşamın etkileşimsel yapısı içinde anlam kazanmaktadır. Thomas’ın da (2014) ifade ettiği gibi, beden üzerinde yapılan sayısız modifikasyonların, etkilemek, çekici görünmek, güç kazanmak, özgüven sağlamak, korku vermek, ürkütmek vb. gibi motivasyonları bulunabilir ancak çok daha önemli olan nokta şudur ki bedenin kendisi “insan yaşamının temeli, bireysel ve kolektif varoluşun taşıyıcısı, ... belirli toplumsal kimliklerin ve benzer biçimde bireyselliğin taşıyıcısıdır” (Thomas, 2014, s. 14).

Dövme, piercing ve diğer beden modifikasyonları hem özel benliği hem de kamusal benliği tanımlamaktadır. Başka bir ifadeyle, dövme özelinde devam etmek gerekirse; bir beden modifikasyonu olarak dövme, bireyin kimlik inşasında hem özel ve samimi kişilerce paylaşılması hem de kamusal alanda açık ve muhalif bir biçimde sergilenmesi bağlamında önem arz etmektedir. Bireyler, böylesi bir sembolik etkileşim aracılığıyla kendi kimliklerinin inşasına katkıda bulunup onu diğerlerine sunma olanağı bulabilmektedirler. Dövme aracılığıyla bedenin modifikasyonu ve söz konusu bedenin kamusal sunumu, çeşitli etkileşim ve iletişim biçimlerini harekete geçirmektedir. Bir taraftan birey, hem bireysel hem de

kolektif olarak ortaya çıkabilen bir kimlik inşa ederken, bir taraftan da kamusal alanın kültürel süzgecinden geçmektedir. Başka bir ifadeyle dövmeli bir beden,