• Sonuç bulunamadı

Bekletici Sorun Yapılamayacak Hâller

Belgede Bekletici sorun (sayfa 87-90)

C) İhtiyari Bekletici Sorun

III- Bekletici Sorun Yapılamayacak Hâller

İki dava arasında bağlantı bulunmadığı veya bağlantı olmasına rağmen, sorunla karşılaşan mahkemenin sorunu çözmeye yetkisi ve görevi bulunduğu hâllerde

165 “Dava, davacıların murisinin iş kazası sonucu ölümü sebebiyle uğramış oldukları maddi ve manevi

zararlarının giderilmesi istemine ilişkindir. Somut olayda iş kazası olduğu iddia olunan olayın Sosyal Güvenlik Kurumuna bildirildiği ancak Kurumca olayın iş kazası sayılmadığı anlaşılmaktadır. Mahkemenin görevli olup olmadığının anlaşılabilmesi için öncelikle zararlandırıcı olayın iş kazası niteliğince olup olmadığının tespiti ön sorundur. İş kazasının tespiti ile ilgili ihtilaf Sosyal Güvenlik Kurumunun hak alanını doğrudan ilgilendirmekte olup tazminat davasında kurum taraf değildir.

Yapılacak iş; davacılara Sosyal Güvenlik Kurumu ve hak alanını etkileyeceğinden işveren aleyhine "iş kazasının tespiti" davası açması için önel vermek, tespit davasını bu dava için bekletici sorun yaparak çıkacak sonuca göre bir karar vermektedir. Mahkemece açıklanan maddi ve hukuki olgular dikkate alınmaksızın mahkemenin görevli olup olmadığının olayın iş kazası olup olmadığının belirlenmesi sonucu açıklığa kavuşacağı düşünülmeksizin görevsizlik kararı verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.” Yargıtay 21. HD 08.03.2011, 839/1980 (Kazancı, 24.12.2011 ).

bekletici sorun yapma kararının alınmaması gerekir166. Böyle durumlarda mahkeme, karşılaştığı sorunu, ön sorun hâline getirip öncelikli olarak kendisi incelemelidir.

1. Bekletici Sorun Yapılamayacak Hâllere İlişkin Düzenlemeler

Bekletici sorun yapılamayacak hâllere ilişkin olarak 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu'nda ve İcra İflas Kanunu'nda bazı düzenlemeler bulunmaktadır.

HMK m. 239 gereğince hukuk mahkemesinde edilen yeminin yalan yere olduğuna ilişkin ceza mahkemesinde açılan dava, yalan olduğu bildirilen yeminin icra edildiği hukuk mahkemesindeki dava açısından bekletici sorun yapılamaz167

. Hukuk davasında bilirkişilik yapan hakkında açılan gerçeğe aykırı rapor düzenleme nedeniyle görülen ceza davası da bilirkişiliğin icra edildiği hukuk davasında bekletici sorun yapılmamalıdır168.

İİK m. 68/4'e göre de terekenin borca batık olduğuna ilişkin iddia haricinde itirazın kaldırılması talebinin kabul veya reddi için ileri sürülen iddia ve savunmalar takip açısından bekletici sorun yapılamaz.

2. Bekletici Sorun Yapılamayacak Hâllere İlişkin Kararlar

Kanunların düzenlediği açık hükümler yanında bazı hâllerde bekletici sorun yapılmasında hukuki yarar olmadığına ilişkin Yargıtay kararları da mevcuttur. Örneğin, Yargıtay 1'inci Hukuk Dairesi, davacının tapu kaydına dayanılarak açtığı elatmanın önlenmesi davasında davacının dayandığı tapu kaydının dava konusu taşınmaza ait olduğunun belirlenmesi hâlinde, sonradan açılan iptal davasının iyi niyet kurallarıyla bağdaşmayacağından bahisle bekletici sorun yapılmasını doğru bulmamıştır169

. Açılan elatmanın önlenmesi davasını sonuçsuz bırakmak ve

166 Kuru, Usul, C. VI, s. 3242. 167

HMK m. 239’un HUMK’taki karşılığı için bkz. m. 349.

168 Kuru, Usul, C. VI, s. 3261.

169 “Davalının davacılara ait dava konusu parsellere el attığı uygulama ile saptanmıştır. İptal davası

elatmanın önlenmesi davası için bekletici neden sayılmaz.” Yargıtay 1. HD 23.03.1976, 3120/3019 (Kuru, Usul, C. VI, s. 3242); “Davacı, dava konusu 473 parsel sayılı taşınmazın tümünün kayden malikidir. Davalının davacı taşınmazına el attığı çap uygulaması ile saptanmıştır. Davalının harici satın alma savunması kanıtlanmış değildir. İptal davası elatmanın önlenmesi davası için bekletici neden olamaz.” Yargıtay 1. HD 09.03.1976, 2698/2414 (Kuru, Usul, C. VI, s. 3243); “Dava

mahkeme kararını erteleyebilmek amacıyla elatmanın önlenmesi davasının açılmasına kadar açılmamış olan ve davadan sonra açılan tapu iptal ve tescil davasının beklenmesi doğru değildir.

Davacı yoksulluğa düştüğü gerekçesiyle davalı kızından yoksulluk nafakası istemiştir. Davalı ise davacının, oldukça kıymetli bir taşınmazını ölünceye kadar bakma sözleşmesi ile bir başkasına bağışladığını, ancak bu sözleşmenin şartları yerine getirilmediği gerekçesiyle sözleşmenin iptali talebiyle bağış yapılan kişiye dava açıldığını ve bu dava sonucunun beklenmesi gerektiğini ileri sürmüştür. Hukuk Genel Kurulu tarafından yapılan inceleme neticesinde, ne zaman sonuçlanacağı bilinmeyen bir davanın sonucunun beklenmesinin, yaşlı ve zaruret içinde bulunan davacının ileride çok daha zor şartlarda kalmasına neden olacağı ileri sürülerek bekleme kararının doğru olmadığı yönünde karar verilmiştir170

. Gerçekten de davacı ve davalının ekonomik ve sosyal durumlarının değişmesi halinde değişen durumlara uyumlu hale getirilebilen nafakaya karar verileceği sırada, değişmesi muhtemel durumların sonucunun beklenmesine gerek yoktur.

Aynı taşınmaz hakkındaki asliye hukuk mahkemesinde tamir bedeli nedeniyle açılmış olan alacak davası, sulh hukuk mahkemesindeki taksim ve ortaklığın giderilmesi davasının ertelenmesine engel teşkil etmediğinden bekletici sorun yapılmamalıdır171

. Tamir bedeli tespitinin taşınmaza dair taksimi ve ortaklığın

sonuçlanacak bir duruma gelmiştir. Davalı vekilinin son oturumdaki davranışı, iyiniyet kuralları ile bağdaşmaz ve MK.’nun 2 nci maddesine aykırıdır. … Bütün bu haklı durum karşısında davalının açtığını söylediği dava dosyasının incelenmesi gereksiz olduğu gibi o davanın beklenmesi de düşünülemez ve bu sonuca etkisi olamaz.” Yargıtay 1. HD 17.03.1966, 1840/1926 (K.uru, Usul, C. VI, s. 3243).

170 “Davacı, yoksulluğa düştüğünü, başkalarının yardımı ile geçindiğini ileriye sürerek, davalı

kızından yoksulluk nafakası istemektedir. Davacı, oldukça kıymetli taşınmazını bir yakınına ölünceye kadar bakıp gözetme yükümlülüğü yerine getirilmediğinden iptal davası açılmıştır. Her ne kadar davalı, açılmış bulunan bu davanın sonucunun beklenilmesini istemiş ise de, davacıya bakma ve gözetmeyi yüklenen kimsenin bu yükümlülüğünü yerine getirmediği, tanık ifadeleri ve hatta davalının kabulü gereğince davacının zaruret içerisinde olduğu, yardıma muhtaç bulunduğu anlaşılmıştır. Ne zaman sonuçlanacağı belli olmayan bir davanın sonucunu beklemek, yaşlı ve zaruret içinde bulunan davacının ileride çok daha zor şartlarda kalacağı açıktır.- Bu nedenle, usul ve yasaya uygun bulunan direnme kararının onanması gerekir.” Yargıtay HGK 28.11.1980, 2/1925-2519 (Kuru, Usul, C. VI, s. 3244).

171 “Sulh hukuk mahkemesinde açılmış olan ve taksime ilişkin olan dava mevzuu gayrimenkul

hakkında, asliye hukuk mahkemesinde tamir bedeli dolayısıyla açılmış alacak davası ve mahiyeti, sulh hukuk mahkemesindeki taksim ve izaleyi şüyu davasının ertelenmesine engel teşkil edecek

giderilmesini etkilemeyeceği açıktır. Bununla birlikte ödenen tamir bedelini, ödemesi gerektiği düşünülen yükümlüye karşı rücu etme imkânı da varken tamir bedeline ilişkin davanın beklenmesinde her hangi bir hukuki yarar bulunmamaktadır.

Yargıtay 3'üncü Hukuk Dairesi kiralanan eşyanın kiralayanın mülkiyetinde olmasının zorunluluk arz etmemesi nedeniyle, kiralanan eşyaya ilişkin tapu iptali ve tescil davasının, kira sözleşmesinin feshi davası açısından bekletici sorun teşkil etmediğine ilişkin karar vermiştir172

.

§ 9. 6100 SAYILI KANUN’DA DÜZENLENEN BEKLETİCİ SORUN TÜRLERİ

A) Genel Olarak

Bekletici sorun, 6100 sayılı Kanun’un 165’inci maddesinde düzenlenmiştir. Bu madde incelendiğinde 6100 sayılı Kanun açısından bekletici sorunun hangi türlerinin düzenlendiği Kanun’un lafzından çıkarılabilmektedir.

Belgede Bekletici sorun (sayfa 87-90)