• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÇEVİRİ TEKNOLOJİLERİ

1.4. BDÇ Araçları ve Çeviri Kuramları

Teknolojik gelişmelerin disiplinlerin kuramsal ve uygulamalı boyutlarında yer almaları, dönemin hâkim paradigmasının etkisi altında yapılanmaktadır. Çeviribilim örnekleminden yola çıkılacak olursa, onun uzun bir süre dilbilimsel anlayışın etkisi altında kaldığı söylenebilir. Hal böyle olunca; çeviri eğitimi, çeviri eleştirisi, çeviri politikası ve çeviri araçları gibi çeviribilimin uygulama alanları dilbilimsel fenomenler ile şekillenmiştir. Örneğin makine çevirisi, 1940’lı yıllarda ilk defa ortaya çıktığında Çeviri Çeviri Eğitimi Çeviri Çeviri Teknolojileri Çeviri Çeviri Politikası Çeviri Çeviri Eleştirisi

Otomatik Çeviri Araçları Bilgisayar-Destekli Çeviri Araçları

Makineçevirsi (özerk) Çeviri Araçları Dilbilimsel Araçlar YerelleştirmeAraçları Dil-Bağımlı Dil-Bağımsız Belge Yönetimi Proje Yönetimi Terim Bankaları Sözlükler

Optik Karakter Tanımlayıcılar Bütünceler Makine çevirisi (ağa-bağlı) Çeviri Bellekleri Terminoloji Yönetim Araçları

dönemin hâkim paradigması olan dilbilimsel paradigmadan etkilenip, çeviri bir doğal dildeki dilbilimsel kodların diğer bir doğal dile aktarılması olarak kabul etmiştir. Daha sonra gerek ALPAC raporunda bahsedilen hususlarla, gerekse işlevsel çeviri kurumlarının gelişme kaydetmesiyle birlikte kullanışlılığını yitiren bu yaklaşım, yerini örnek-temelli ve istatistiki makine çevirisine bırakmıştır.

Yaklaşık 30 yıl sonra, çevirinin bir kod çözümlemesi olmadığı düşüncesinin filizlenmesiyle birlikte, tam otomatik makine çevirisi anlayışı yerini yarım otomatik ya da kısmi otomatik makine çevirisi anlayışına bırakmıştır. Bu süre zarfında; uzmanlık alan bilgisi, çeviri bellekleri, terminoloji bankaları ve iki dilli bütünceler revaçta olmaya başlamıştır. 1980’li yıllarda temelleri Holz-Maaenterie tarafından atılan Çeviri eylemi kuramı, Hans Vermeer’in öncülüğünü yaptığı Skopos kuramı ve Christiana Nord’un tanıttığı İşlevsel çeviri kuramı çerçevesinde ele alabileceğimiz İşlevsel çeviri kuramlarıyla çeviri, uzman bir çevirmen tarafından ekip çalışması temelli yürütülen ve belirli bir amaç doğrultusunda meydana getirilen kültürlerarası bir aktivite olarak kabul edilmeye başlanmıştır. Her ne kadar işlevsel çeviri kuramlarının içerisinde doğrudan BDÇ araçlarına dair altı çizilmiş bir vurgu bulunmasa da, kuramların söylemlerinden çeviri araçlarının önemi anlaşılabilir. Kaynak metnin oluşturulduğu kaynak kültür içerisinde analiz edilmesinden, erek metnin erek kültür içerisinde anlamlı bir bütün olarak meydana getirilmesine kadar geçen süreç içerisinde, çeviri teknolojileri önemli bir yer tutacaktır. Bu bağlamda uzman bir çevirmen kaynak dildeki elektronik bütüncelere ve sözlüklere başvuracak, terminoloji yönetim sistemleri yardımıyla ve çeviri yapacağı alandaki diğer uzman kişilerle iletişime geçip9 gerekli terimleri bulacak ve ayrıca proje yönetim araçları ile çeviri projesini düzenleyecektir.

Her çeviri eyleminin, işverenin ve çevirmenin fikir birliği ile oluşturulan bir amacı olduğu gerçeği bu kuramların söylemlerinde temelde yatan bir gerçek ise; makine çevirisi ve çeviri belleklerinin kullanımı bu tür çeviri projelerinin vazgeçilmez bir unsuru olarak karşımıza çıkmaktadır. Örneğin bir işveren teknik bir çeviri projesi için uzman bir çevirmene başvurduğunda, bir elektronik cihazın kullanım kılavuzunu tercüme etmesini talep edebilir. Ama bu cihazın daha önce tercümesi edilen bir alt sürümünün de

9

bulunduğu ve yeni sürümünün kullanım kılavuzunun çevirisinde daha önce tercüme olunmuş kısımları olduğunu dile getirip, ondan şirketin hazırladığı çeviri belleğini kullanmasını talep edebilir. Böylelikle işveren çeviri yaptırmak istediği işin maliyetini azaltma eğilimine girebilir. Böyle bir durumda, çevirmenin çeviri belleğini ve içerisindeki terim bankasını kullanması gerekir. Ya da, eğer bir metin sadece kabaca anlaşılmak isteniyorsa ve çok az bir son-düzeltme (post-editing) ile kullanıcının işine yarayacak bir hâle gelebiliyorsa, böyle bir durumda çevirmen makine çevirisi programlarını kullanabilir. Bu noktada gerek Skopos gerekse Çeviri eylemi kuramında vurgulanan çevirinin amacı ilkesi gündeme gelmektedir. Bir çevirinin ne amaçla, hangi alıcı kitlesi için üretildiği aynı zamanda o çeviride kullanılacak olan çeviri teknolojilerini de etkilemektedir.

İşlevsel çeviri kuramlarının ardından çeviride sosyolojik yaklaşımların çeviri kuramlarını etkilediğinin izini sürebiliriz. Pierre Bourdieu’nun Alan Teorisi çeviri sosyolojisi alanında çalışma yapan çeviribilimcilere ilham kaynağı olmuş ve ‘habitus’, ‘alan’ ve ‘etmen’ kavramları çeviribilim alanında irdelenmiştir (krş. Simeoni, 1998; Hermans, 1999; Gouanvic, 2005; Wolf, 2006). Ayrıca, Bruno Latour’un öncülüğünü yaptığı Aktör- Ağ Teorisi de çeviribilimcilere çeviri sosyolojisi anlamında ilham kaynağı olmuştur (bkz. Hekkanen, 2004; Buzelin, 2005; Abdallah, 2005).

Küreselleşen dünyada çevirmenlerin mesleki alışkanlıklarının değiştiği ve çevirinin kültürel ve sosyolojik anlamda dünyayı etkilediği gerçeğinden yola çıkan Alan Teorisi savunucusu çeviribilimcilerin söylemlerinin ardında, çeviri teknolojilerinin bu bağlamda önemli bir paydaş olduğunun izini sürebiliriz. Çünkü çevirmenler artık eskiden olduğu gibi kâğıt-kalem vasıtası ile değil, bilgisayar ortamında çeşitli çeviri teknolojilerinin yardımıyla çevirilerini gerçekleştirmektedirler. Ayrıca son zamanlarda kitle kaynaklı çalışma (crowdsourcing) diye adlandırılan bir kavram ortaya çıkmıştır. Temelinde gönüllülük prensibine dayalı, ücretsiz olarak genelde internet üzerinden insanlardan belirli bir işi yapmalarını istemeye dayalı bu olgu çeviri dünyasında da karşımıza çıkmaktadır. Facebook ve Twitter gibi sosyal paylaşım sistemlerinden tutun da,

Wikipedia gibi bilgi kaynakları bu şekilde gönüllü kişiler tarafından yerelleştirilmekte ve

dünyanın birçok diline tercüme edilmektedir. Belirli bir platformda buluşup çeviri teknolojilerini kullanan bu insanların aktivitelerini çeviri sosyolojisi ve kendisini

etkilediği çeviri kuramlarının dışında düşünmek doğru olmayacaktır. Yazıcı (2007: 141) çeviri eğitiminin çeviri teknolojileri alanını ihmal ettiğini düşünerek, şu sözleri kaleme almıştır:

Çeviri eğitiminin kuramsal bilgiyle ters düştüğü düşüncesiyle teknolojik gelişmelere soğuk bakması, daha baştan kuramın yeni düşünceleri ve görüşleri mantıksal bir tutarlılık şeklinde öne sürerek geleceğe kılavuzluk etme şeklindeki tanımını reddetmek anlamına gelir. Üstelik çeviri kuramının bilgi çağının sonunda ortaya çıkan teknolojik gelişmelerden uzak durması, çeviribilimin görgül bir bilim dalı olduğu savıyla da çelişir. Bundan böyle çeviri alanındaki kuramların da çağın gereklerine ayak uydurmakla sınırlı kalmayıp, çağın ötesine uzanacak yeni kuramlar geliştirerek ‘çeviri edinci’ kavramını olduğu kadar çeviri edimini de etkileyecek yeni düşünce ve yöntemler üretmesi kaçınılmaz bir olgudur”.

1.5. Çeviri Teknolojilerinin Kullanımının Alanın Farklı Pay Ortakları Açısından