• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 1: ÇEVİRİ TEKNOLOJİLERİ

1.7. Ülkemizde Çeviri Teknolojileri Alanında Yapılan Çalışmalar

Ülkemizde gerçekleştirilen çeviri teknolojileri çalışmaları özellikle son yıllarda artış göstermektedir. Bu bölümdeki çalışmaların içerisine her türlü bilimsel çalışma türü dâhil edilmiştir.

Çeviri teknolojileri alanda ülkemizde hazırlanmış ilk çalışmalara 90’lı yılların başlarında rastlamaktayız. Ayhan Sezer, 1991 yılında kaleme aldığı “Bilgisayarlı çeviri mümkün müdür?” adlı yazısında İngilizce-Türkçe dil çiftleri arasında sunduğu çeviri örnekleriyle, bilgisayarlı çevirinin temel çalışma prensiplerinin ne olması gerektiği ve muhtemel zorluklarını ortaya koymuştur. Yazar çalışmasında bilgisayarlı çeviri kavramını makine çeviri programları açısından değerlendirmiş olup, o günün şartlarında bilgisayarlı çevirinin mümkün olduğunu ama kat edilmesi gereken çok mesafe olduğunu dile getirmiştir (Sezer, 1991: 37-48).

“Çeviribilim Ve Uygulamaları Dergisi’nin” aynı yıldaki ilk sayısında Faruk Türker tarafından kaleme alınmış “Bilgisayarlı Çeviriye Doğru” adlı çalışma görülmektedir. Yazar bu çalışmada, makine çevirisinin temel çalışma prensiplerine ve kısaca tarihçesine

yer vermektedir. Ayrıca, bilgisayarlı çevirinin ana diline ve erek dile hâkim iyi bir dilbilimci ve çevirmenin yanında deneyimli bir bilgisayar donanım ve yazılım uzmanıyla mümkün olabileceğini örneklerle göstermektedir (Türker,1991: 49-62). Yukarıda bahsedilen iki çalışmaya paralel olarak gerçekleştirilen diğer bir çalışma, 2005 yılında Ali Büyükaslan tarafından hazırlanan “Bilgisayar Destekli Çeviri Üzerine Bir İnceleme” adlı çalışmadır. Bu çalışmada da, makine çevirisinin gelişim çizgisi ve işleyiş mantığı anlatılmaktadır. Diğer iki çalışmadan ayrılan yönü ise, verilen cümle bazındaki çeviri örneklerinin Fransızca-Türkçe dil çiftlerine ait olmasıdır (Büyükaslan: 2005).

Ülkemizde ayrıca makine çevirisi alanında hazırlanmış tezler de bulunmaktadır. Bu tezler genelde çeviri bölümleri dışında ve özellikle bilgisayar mühendisliği alanında hazırlanmış tezlerdir. Özellikle makine çevirisinin teknik boyutlarının anlatıldığı bu tezler üzerinde fazla durulmayacak olup, ilgili alanının tanıtılması amacıyla kısaca değinilecektir.

Tanıtılacak ilk çalışma, 2007 yılında Bilkent Üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümü için Hande Doğan tarafından kaleme alınan “Tip Destekli Çeviri Kalıpları İle Örnek Tabanlı Otomatik Çeviri” adlı yüksek lisans tezidir. Oluşturdukları makine çevirisi sistemlerinde, çeviri örnekleri çeviri kalıpları olarak tutulmaktadır. Çeviri kalıpları, iki çeviri örneğinden örneklerin farklı kısımlarınının yerine değişkenler koyularak öğrenilmektedir. Değişik kısımların yerine geçen değişkenler, çeviri örneklerinin her birinden gelen değişik kısımları genelleştirmektedir. Bu sistemde değişkenlerin genelleştirdikleri kısımların tip bilgilerini de çeviri kalıplarının yapısına ekleyerek yanlış çeviri sonuçlarının sistemce üretilmesinin engellenmesi amaçlanmaktadır (Doğan, 2007). Turhan Osman Daybelge tarafından 2007 yılında hazırlanan yüksek lisans tezi de, makine çevirisini konu edinmektedir. “Kullanıcı Geri Bildiriminden Öğrenerek Örnek Tabanlı Makine Çevirisi Hassasiyetini İyileştirmek” adlı bu tezde hazırlanan örnek tabanlı makine çeviri sisteminde, çeviri şablonları çift dilli hizalanmış derlemlerden otomatik olarak çeviri örneği çiftleri arasındaki benzerlik ve farklılıkları değişkenler ile değiştirerek elde edilir. Bu işlem esnasında çeviri örneklerinin morfolojik açıdan çözümlenmiş halleri kullanılmaktadır. Çoğu zaman doğal dil metinlerinde kelimeler morfolojik açıdan belirsiz olduklarından dolayı, bu belirsizliği giderecek bir araca ihtiyaç duyulur. Bu çalışmada Türkçe için böyle bir araç geliştirilmiştir ve bu araç örnek tabanlı

makine çevirisi programlarını kullanmak isteyen çevirmenlere kolaylık sağlamayı hedeflemektedir (Daybelge, 2007).

Konuya ilişkin diğer bir çalışma da, 2008 yılında Selçuk Üniversitesi bilgisayar mühendisliği bölümü için Cengizhan Tekin tarafından hazırlanmış “İngilizce'den Türkçe'ye Makine Çevirisi Modülü” adlı çalışmadır. Makine çevirisinin uygulama alanları ve kullanılan yöntemlerinin araştırıldığı bu çalışma kapsamında, makine çevirisinin somut uygulaması olarak İngilizce'den Türkçe'ye çeviri modülünün altyapısı kurulmuş ve bir başlangıç projesi hazırlanmıştır. Proje kapsamında en geçerli yöntemlerden biri olan “kural tabanlı çeviri” yöntemi kullanılmıştır (Tekin, 2008).

Yukarıda adı geçen çalışmaların yanında, ülkemizde çeviri teknolojileri ve bilhassa BDÇ araçlarıyla ilgili gerçekleştirilen çalışmalar da mevcuttur. Konumuzun sınırlılıkları çerçevesinde BDÇ alanında yapılan çalışmalardan öncelikle ele alacağımız eser, 2008 yılında Sinem Canım tarafından hazırlanan “Türkiye’de Çeviri Bürolarında Web Sitesi Yerelleştirmeleri Ve Bu Süreçte Bilgi Teknolojilerinin Kullanımı” adlı yüksek lisans tezidir. Yazar çalışmasının amacını; çeviribilim literatüründe yerelleştirme sürecinin, bu süreçte bilgi teknolojilerinin kullanımının, sürecin aktörlerinin ve aktörlerin görev kapsamlarının nasıl betimlendiğini göstermek ve Türkiye’de web sitesi yerelleştirme sürecinin çeviribilim literatüründe tanımlanan biçimiyle işleyip işlemediğini çeviri bürolarıyla yapılan bir anket çalışmasının verileri ışığında tartışmak olarak ifade etmektedir. Tez bünyesinde çeviri ve bilgi teknolojilerinin arasındaki ilişkiye ve yerelleştirme konularına değinilmiştir. Tezin uygulama bölümünde, Türkiye’de çeviri bürolarında web sitesi yerelleştirmeleri ve bu süreçte bilgi teknolojilerinin kullanımı üzerine betimleyici bir çalışma gerçekleştirilmiştir. Çalışma için 90 adet çeviri bürosu rastgele seçilmiş ve 50 adet sorudan oluşan bir anket kendilerine gönderilmiştir. 18 bürodan geri dönüt alınmış, ama bunlardan 14’ü yerelleştirme alanında faaliyet gösterdiğini ifade etmiştir. Böylelikle ankete verilen cevaplar 14 çeviri bürosu üzerinden değerlendirilmiştir.

Tez verilerinden konumuzla ilgili olanlara değinilecek olursa, çalışma kapsamında incelenen çeviri bürolarının yarıdan fazlasının kullanıma hazır yazılımlar yerine kendi ihtiyaçlarına ve iş akışlarına göre geliştirilmiş proje yönetim araçlarını tercih etme eğiliminde oldukları söylenebilir. Bürolar tarafından en sıklıkla kullanılan yerelleştirme

aracı olarak SDL firması tarafından geliştirilen “SDL Translation Suite” adlı program tespit edilmiştir. Bu çeviri büroları tarafından en yaygın olarak kullanılan çeviri bellek sistemi ise, “SDL Trados” olarak tespit edilmiştir. Sırasına göre en sıklıkla kullanılan diğer çeviri bellek sistemleri ise, “STAR Transit” ve “DejaVu” programıdır. Bunun dışında çok yaygın olmamakla birlikte; “MetaTexis”, “Wordfast”, “Omega-T”, “MultiTrans” ve “LogoVista” programları da kullanılmaktadır. Çeviri bürolarına makine çevirisi kullanıp kullanmadıkları sorulduğunda, %84’ü hayır cevabını vermiştir. Çeviri bürolarına çalışanlarına çeviri teknolojileri hakkında ne sıklıkla eğitim verildiği sorulduğunda, büroların büyük bir kısmı gerektiğinde böyle bir eğitim verdiklerini dile getirmişlerdir. Yazar ayrıca, çeviri sektöründe git gide artan çeviri teknolojilerinin önemini vurgulamış ve çeviri eğitiminin bu konuda duyarlı olması gerektiğini dile getirmiştir (Canım, 2008).

Sinem Canım, 2011 yılında kaleme aldığı diğer çalışmasında, çeviri belleklerinin çeviri işlemleri esnasında kullanımının çevirideki bağlam eksikliğinin giderilmesinde önemli bir rol oynadığının altını çizmiştir. Çalışmasında öncelikle çeviri belleklerinin çeviri projelerinde kullanımında sağladığı kolaylıklar ve bu programların sınırlılıklarına değinen yazar, ilerleyen bölümlerde çeviride bağlam konusu üzerinde durmuştur. Sonrasında ise, yazar günümüzdeki bazı çeviri tedarikçilerinin bilhassa teknik çeviri projelerinde, çevirmenlere ödeyecekleri ücreti azaltmak için çevirmenlere çevirisi yapılacak metinlerin daha önce tercüme edilmiş bölümlerini göndermediklerini ve bu şekilde çevirmenlerin genel çeviri metninin bağlamından kopuk bir şekilde çeviri sürecini gerçekleştirmek zorunda kaldıklarını vurgulamaktadır. Yazara göre, bu şekildeki bir yaklaşım bağlamdan kopuk ve cümle düzeyinde gerçekleştirilen düşük kalitede çevirilere yol açmaktadır. Çalışmada sonunda sunulan modelde ise, çevirmenlere çeviri bellekleri aracılığı ile daha önce tercüme edilen metin bölümlerinin sunulmasının çeviride bağlam eksikliğinin giderilmesinde önemli bir rol oynayacağının altı çizilmektedir (Canım, 2011: 1-10).

2012 yılında Hüseyin Ersoy ve Halil İbrahim Balkul tarafından kaleme alınan “Teknolojik Gelişmelerin Çevirmen Ve Çeviri Mesleği Açısından Olumlu Ve Olumsuz Etkileri: Çeviri Alanında Yeni Yaklaşımlar” adlı çalışmaları alanda farklı bir bakışı ortaya koymuştur. Bu çalışmada, teknolojik gelişmelerin ve BDÇ’nin öneminin

artmasıyla birlikte çeviri mesleğinin ve çevirmenlerin çalışma alışkanlıklarının da değiştiğinin altı çizilmiştir. Ayrıca, gerek ulusal gerekse uluslararası platformda bunların örneklerini veren bu çalışmada, çeviri piyasasında hak ettiği payı almak isteyen çevirmenlerin alanda meydana gelen teknolojik gelişmelere ayak uydurması gerektiğinin ve çeviri eğitimi veren kurumların da bu anlamda müfredatlarında reform yapmaları gerektiği vurgulanmıştır (Ersoy ve Balkul, 2012: 295-307).

Araştırmamız kapsamında ele alacağımız diğer bir çalışma da, Oğuzhan Atila tarafından 2013 yılında Atılım Üniversitesi’nde hazırlanan “A Model for Technical Translation Training in University Departments of Translation & Interpretation in Line with Translation Market Requirements in Turkey” adlı yüksek lisans tezidir.

Yazar çalışmasının amacını, teknik çeviri dinamiğini yakalamada üniversitelerin ve çeviri piyasasının yaşadığı güçlükleri ortaya çıkararak, bu ikisi arasında bir köprü görevi niteliğinde bir model sunmak olarak nitelendirmektedir. Tez çalışması kapsamında elde edilmesi hedeflenen sonuçların azami düzeyde güvenilir olması için, üniversitelerdeki mütercim-tercümanlık bölümü son sınıf öğrencilerine ve piyasadaki çeviri bürolarına uygulanmak üzere iki adet anket kullanılmış ve teknik çeviri derslerini veren üç öğretim elemanıyla röportaj yapılmıştır. Bu tez çalışması, ana hatları itibariyle teknik çevirinin ne olduğunu ve teknik çeviri eğitiminin ülkemizdeki durumuna ışık tutmayı hedeflemiştir. Tez içerisinde konumuzla ilgili verilere de rastlamaktayız. Çalışmada, Atılım Üniversitesi ve Hacettepe Üniversitesi mütercim-tercümanlık bölümlerinin lisans programlarının müfredatları incelenmiştir. İlgili üniversitelerde lisans programı çerçevesinde sunulan teknik çeviri dersleri tespit edilmiştir. Öğrencilere uygulanan ankete on kişi Atılım Üniversitesi’nden, elli kişi ise Hacettepe Üniversitesi’nden katılmıştır. Öğrencilere teknik çeviri eğitimi ile ilgili soruların yanında, BDÇ araçlarının kullanımı ile de ilgili sorular yöneltilmiştir. Çalışmamıza paralellik göstermesi açısından bu sorulara verilen yanıtlara odaklanacağız.

Atılım Üniversitesi’ndeki öğrencilerin %70’i eğitimleri boyunca BDÇ araçlarının kullanımı ile ilgili gerekli bilgileri edindiklerini, %20’si ise edinmediklerini ifade etmişler, %10’u ise bu konuda görüş belirtmemiştir. Hacettepe Üniversitesi öğrencilerinin ise, %60’ı BDÇ araçlarının kullanımı ile ilgili gerekli bilgileri edindiklerini, % 18’i bu

konuyla ilgili kendilerine yeterli bilgi verilmediğini ileri sürmüştür, geri kalan kısım ise bu konuda görüş belirtmemiştir. Çalışma kapsamında 20 adet çeviri bürosuna uygulanan ankette teknik çeviri ile ilgili birçok soru sorulmuştur. Bu sorularla ilgili konumuzla bağlantısı olan bir soru da, bu kuruluşların en çok hangi BDÇ araçlarını tercih ettikleridir. Ankete katılan çeviri bürolarının %70’i teknik çevirilerde BDÇ araçlarının kullanıldığını, %30’u ise kullanılmadığını dile getirmiştir. Teknik çevirilerde BDÇ araçlarını kullanan çeviri bürolarının %59,1’i “SDL Trados”u, % 13,6’sı “MemoQ” programını, %9,1’i ise “Across” programını kullanmaktadır. Bu çeviri bürolarının %75’i, teknik çevirmenlerin BDÇ araçlarını kullanma konusunda uzmanlaşması gerektiği hususunda hemfikir olmuştur.

Çeviri eğitmenleri ile yapılan görüşmelerde, kendilerine Türkiye’deki teknik çeviri eğitimi ile ilgili bir dizi soru yöneltilmiştir. Konumuz ile ilgili bölümlerini ifade etmek gerekirse, tüm çeviri eğitmenlerinin teknik çevirmenlerin ve çeviri eğitimi alan öğrencilerin BDÇ araçlarıyla ilgili bilgilerinin olması gerektiği hususunda görüş birliği içerisinde oldukları söylenebilir. Ayrıca çeviri eğitmenleri, ülkemizde çeviri eğitimi veren yükseköğretim kurumlarında çalışan akademisyenlerin de, bilgi teknolojileri ve BDÇ araçları hakkında gerek kuramsal gerekse uygulamaya yönelik bilgi ve becerileri edinmeleri gerektiği konusunda hemfikirdirler (Atila, 2013).

Son olarak ilgili çalışmanın sonunda teknik çeviri eğitimi ile ilgili verilen modelde, gerek çeviri öğrencilerinin gerekse çevirmenlerin ve akademisyenlerin BDÇ araçlarının kullanımı hakkında bilgi ve beceri sahibi olmaları gerektiği düşüncesi vurgulanmaktadır. Ülkemizde özellikle çeviri teknolojileri üst alanına ait tek bir kitap bulunmaktadır. Mehmet Şahin tarafından 2013 yılında yayınlanmış “Çeviri Ve Teknoloji” adlı eser bu anlamda oldukça kıymetlidir. Yazar eserinin hedef kitlesi olarak çeviri bölümlerinde öğrenim gören öğrencileri ve çeviri eğitmenlerini belirlemiştir (Şahin, 2013:1). Eser genel manada çeviri teknolojilerinin neler olduğunu ve çalışma prensiplerini konu edinmektedir. Özellikle eser, yazılı çeviride kullanılan güncel teknolojileri uygulama örnekleriyle göstermesi bakımından önemlidir, ayrıca eserde sözlü çeviride kullanılan teknolojik araçlara kısa da olsa yer verilmiştir. Kitabın Türkiye’de çeviri teknolojileri adlı bölümü, ülkemizde bu alanda yapılan çalışmaları tanıtmaktadır. Eserde çeviri teknolojilerinin çeviri eğitiminde öğretilmesi alanına kapsamlı olarak değinilmemesine

rağmen, özellikle eserin sonunda verilen terimce bölümü ülkemizde daha yeni yeni araştırma sahasına girmiş olan BDÇ alanına ait terimlerin Türkçe karşılıklarını vermesi bakımından önemli bir adım atmıştır.

Bu eser dışında, ülkemizdeki çeviribilim alanındaki akademisyenlerin kaleme aldıkları eserlerinde bilgi teknolojilerine dair kısa bölümlere de rastlayabiliriz. Şehnaz Tahir-Gürçağlar, “Çevirinin ABC’si” adlı eserinde “Çeviri ve Teknoloji” adlı bir bölüme yer vermiştir. Bu bölümde yazar temel manada; çevirmenlerin yararlandığı teknolojik araçlardan, BDÇ anlayışından ve yerelleştirme alanından söz etmiştir (Tahir-Gürçağlar, 2011: 61-65).

Ayrıca, Mine Yazıcı’nın 2007 yılında yayınladığı “Yazılı Çeviri Edinci” adlı kitabında, özel alan çevirisinde bilgiye erişim araç ve kaynakları adlı bir bölüm bulunmaktadır. Yazar eserinin bu bölümünde, profesyonel bir çevirmenin ihtiyaç duyduğu BDÇ araçlarına kısaca değinmiştir. Bunun yanında aynı kitabın çeviri ve teknoloji adlı bölümünde değişen çeviri piyasası koşullarında çevirmenlerin de çeviri yapma alışkanlıklarını gözden geçirmesi gerektiğini ve gerek çeviri eğitiminin gerekse çeviri kuramının da teknolojik gelişmeleri yakından takip etmesi gerektiğinin altını çizmektedir (Yazıcı, 2007: 117-127).

Balkul ve Ersoy (2014) ise, Türkiye’de işlev gösteren toplam 39 çeviri şirketinin web sitesini incelemiş ve bu çeviri şirketlerinin hangi BDÇ araçlarını kullandığını tespit etmişlerdir. Çalışmalarında yazarlar, çeviri şirketlerinin web sitelerini BDÇ araçlarını kullanıp / kullanmama, kullanıyorlarsa hangi BDÇ araçlarını kullandıkları ve BDÇ araçlarının kullanımının bilinip / bilinmemesinin çeviri şirketleri tarafından çevirmen istihdamı açısından ölçüt olarak alınıp / alınmama durumu açısından irdelemişlerdir. Sonuç olarak; 39 çeviri şirketinin yarısından fazlasının web sitesinde BDÇ araçlarının çeviri projelerinde kullanımına ilişkin bilgi vermediği, “Trados” programının Türk çeviri şirketlerince en yaygın olarak kullanılan çeviri bellek programı olduğu, “Alchemy Catalyst” programının en yaygın olarak kullanılan yerelleştirme programı olduğu, “Adobe” programlarının ise en yaygın olarak kullanılan masaüstü yayıncılık araçları olduğu tespit edilmiştir. Bunun yanında, çeviri şirketlerinin web sitelerinin çoğunda çeviri teknolojileri kullanımının çevirmen istihdamı açısından bir ölçüt olarak kabul

edilip / edilmediği bilgisine ulaşılamamıştır. Elde edilen bulgular dâhilinde, yazarlar çeviri şirketlerinin küreselleşen çeviri sektöründe tutunabilmeleri için çeviri teknolojileri kullanımlarını artırmaları gerektiğini ve bu bağlamda kullandıkları çeviri teknolojilerini gösteren etkili web siteleri hazırlamaları gerektiğini vurgulamışlardır.