• Sonuç bulunamadı

A. Padişahlar…

7. II. Bayezid’in Şahsiyeti

Fatih’in oğlu II. Bayezid’in siması esmere çalan sarı renkte imiş, Malumat itibariyle babasından yüksek ise de onun gibi açık fikirli değildi. Bunun zamanında Đstanbul Đslâm âleminin ilim merkezi olmakla beraber kendi kafasına uygun mutaassıp âlimler yüzünden babası zamanındaki serbest münazara kapısı kapanmıştı. Bayezid namına çok eser yazılmış ve oğullarını iyi tahsil ettirmiştir. Gençliği sefihane geçen Bayezid, hükümdar olduktan bir müddet sonra ve bilhassa hayatının son on senesi içinde kendisini ibadete vermiş ve devlet idaresini veziriazamlara bırakmıştır. Kendisine takdim edilen eserleri dikkatle okurdu.

Ulemayı himaye ile onlara muayyen tahsisat ayırmıştı. Taban vefakâr ve kadirşinastı.

II. Bayezid, babasının zamanında Đstanbul’da başlayan ilim cereyanlarını teşvik etmiş;

âlim, şair ve edipleri himaye ile onlara muayyen tahsisat vermiş ve bu suretle Đstanbul’u Đslâm âleminin ilim merkezi haline sokmuştur. Fakat fikir hürriyeti babası zamanındakine

174 Selahattin Tansel, Sultan…a.g.e., s. 8-11, Oruç Bey, a.g.e., s. 135, Müneccim Başı Ahmed Dede, a.g.e., s.

420, Hoca Sadeddin, C. III, a.g.e., s. 326

175 Ekrem Hakkı Ayverdi, a.g.m., s. 353

nispetle geri olup bu yolda mutaassıp ulemanın kurbanı olan mütefekkirler de görülmüştür ki Đbn-i Kemal’in hocası Tokad’lı Molla Lütfi bunlardandır. 176

II. Bayezid Đstanbul’da cami, medrese, imaret ve mektep, Edirne’de cami, medrese ve hastane ve Amasya’da da cami, medrese, imaret ve mektep ve diğer yerlerde köprü, zaviye ve sair kültürel ve sosyal eserler yaptırmıştır. II. Bayezid vaktinin çoğunu mütalâa ile geçirir, okuduğu kitaplar hakkında düşüncesini yazardı, kendi namına çok eser yazılmıştır.

Ancak Bayezid döneminde Fatih devrindeki ileri fikir hayatı hayli zayıflamıştır.

Devrinde daha çok Hatip-zade, Molla Đzari, Çömlekçi-zade Kemal Çelebi, Efdal-zade gibi muhafazakâr âlimlerin söz sahibi olduğu ve Molla Lütfi gibi ileri fikirli bazı simaların susturulduğu görülür. Buna rağmen babasının esir ettiği geleneği devam ettirerek devrinin bilgin ve şairlerini himaye etmiştir. Fatih gibi Molla Cami’ye yılda bin flori altını göndermeye devam etmiş, Celaleddin Devvani’ye de her yıl caize göndermiştir. Onlar da kasideler ve risalelerle bu ihsana cevap vermişlerdir.177

Sultan II. Bayezid iyi bir tahsil görmüştür Adli mahlasıyla Türkçe ve Farsça şiirleri vardır.178 Adli’nin hocaları ise Şeyh Hamdullah Hamdi, Çandarlı Đbrahim, Yahya Paşa’dır.

Hızır Paşazade Mahmud, Müeyyedzade Abdurrahman’dan etkilenerek Afyon kullanmıştır.179 II. Bayezid, Taban sükûneti ve mütalâayı sever ve mecbur olmadıkça mücadeleye yanaşmazdı. Nitekim biraderi Cem’in, Memlukların bir vilâyeti olan, Kudüs’te oturmasına razı olacak kadar, mücadeleden içtinap etmiştir. Venedik’ten 1496 senesinde Osmanlı hükümeti nezdinde elçi olarak gönderilip avdet eden Sagadino, senatoya verdiği raporda.

Bayezid’in, 56 yaşında ve simasının esmere çalan sarı renkte olup, uykuyu, sükût ve rahatı seven, iyi yiyip içen, zevkine düşkün ve harpten müçtenip bir hükümdar olduğunu yazmaktadır. 1503 senesinde Andrea Gritti’nin tasviri daha şayan-ı dikkattir: “Boyu ortadan uzun, zihnen meşgul olduğunu belirten karayağız çehreli ve fıtraten mağmum ve mahzundur.

Az yemek yer, hiç şarap kullanmaz, ata binmekten hoşlanır; fakat buna şimdi nıkris hastalığı mânidir. Daima ibadet ile meşgul olur, camiye çok gider, sadaka dağıtır, felsefede behre ve malumatı olmakla öğünür ise de, en çok vâkıf olduğu ilim, heyettir.” Saltanatı müddetince ilim adamlarını, şair ve sanatkârları himaye etmiş ve namına birçok eser yazılmıştır.

Kendisine takdim edilen eserleri okumak âdeti idi. Amasya’da maiyetinde bulunan

176 Đsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 525-526

177 A. Atilla Şentürk, Ahmet Kartal, a.g.e, s. 175–181

178 Đsmail Hakkı Uzunçarşılı, a.g.e., s. 246-248

179 A. Atilla Şentürk, Ahmet Kartal, a.g.e., s. 194

Müeyyed-zade Abdurrahman Efendi’nin tavsiyesi ile Đbn Kemal Ahmed Şemseddin’e meşhur tarihini yazdırtmıştır. Safevilerin galebesi üzerine, Akkoyunluların hizmetinde bulunup, Türkiye’ye iltica etmiş olan Đdrisi Bitlisi’yi de himaye ederek, ona meşhur Heşt Behişt isimli tarihini kaleme aldırtmıştı; “Adli” mahlâsı ile Türkçe ve Farsça şiirleri, şuara tezkirelerinde ve matbu divançesinde görülür. Bayezid, kadirşinas hükümdarlarındandı;

Müeyyed-zade’yi yetiştirmesi ve babasının akıbetine uğrayan Çandarlızâde Halil Paşa’nın oğlu Đbrahim Çelebi’yi kazaskerliğe ve veziriazamlığa kadar çıkarması, bunun iki büyük delilidir. Kendisi heyet ve ulum-ı şeriyeye meraklı olup, bu hususta geniş malûmatı vardır.

Đlmi müessesesi çoğalmış ve kadirşinaslığı sebebi ile birçok ilim adamlarını etrafına toplamıştır. Đstanbul, kendi zamanından itibaren, Đslâm âleminin ilim merkezi olmuş ve bu şerefi uzun müddet muhafaza eylemiştir. Bu kadar ilim ve ulema muhibbi olmasına rağmen, Bayezid babası gibi, geniş düşünceli ve serbest fikirli bir hükümdar değildi; babasının zamanındaki fikir hareketi onun zamanında yoktu. Fatih, ilmi mübahase ve münakaşaları teşvik edip, bu hususta ufak bir taassup göstermediği hâlde, Bayezid’in fazla müteşerrif olması ve Hatib-zade ile Molla Đzâri gibi, mutaassıp bir zümrenin tesiri altında bulunması, zamanında fikir hareketlerinin hürriyetini daraltmıştı. Tokatlı Molla Lütfi gibi fazıl bir mütefekkirin, Hatibzâde’ye muhalefet etmesinden dolayı, itikatsızlık ile itham edilerek, idam edilmesi, o devirdeki mütefekkirleri sinirlendirmişti. Fatih’in, saraydaki kütüphanesinin hafız-ı kütübü olup, kendisinden sonra Đbn Kemal gibi bir mütefekkir bırakan o devrin en yüksek şahsiyetlerinden Molla Lütfi, fikir adamlarının toplanma yeri olan Şeyh Vefa tekkesinin müdavimlerindendi. Şeyh Vefa başta olarak, meşhur Tazarru’ât sahibi Sinan Paşa, Hoca-zade, Seyid Ahmed Buhâri ve Zembilli Ali Efendi gibi, o zamanın mütefekkir ve âlimleri hep burada toplanarak, ilmi ve edebi mübahaselerde bulunurlardı. Molla Lütfi’nin ölümü, bu mütefekkirler ocağının dağılmasına ve sönmesine sebep olmuştur.

II. Bayezid, siyasette mütehevvir ve atılgan olmayıp, hayalci olmayıp ve realist idi;

Şah Đsmail tehlikesi belirdiği zaman, bir taraftan Đsmail’e güler yüz gösterirken, diğer taraftan Yeşilbaş denilen Mâverâünnehr hükümdarı Şıbak Han’ı Safeviler aleyhine teşvik ile Kızılbaşları iki ateş arasında bırakmak istemişti. Bayezid, devlette, bazı kanunlar ile değişiklik ve yenilikler de yapmıştır. Babası zamanında ve Karaman Mehmed Paşa’nın veziriazamlığında, miktarı epeyi bir yekûn tutup, devletin tımarlı kuvvetinin azalmasına sebep olan bazı vakıf ve malikânelerin -ki, bunlar arasında Fatih’in zevcesi ve Bayezid’ın validesine ait malikâne de vardı- tımar ve zeamet hâline konulması hoşnutsuzluğu mucip olduğundan, Bayezid hükümdar olduktan sonra, bunları yine eski hâline icra eylemişti. Tımar

teşkilâtında da tadilât yapmış, kendi zamanına kadar senelik 5 000 akçe dirliği olan bir tımarlı sipahi, 1 cebeli (mücehhez süvari) ile harbe giderken, bundan sonra yanlarında 3 000 akçe de cebeli için götürmeleri usulünü vaaz eylemiştir. Yeniçeri ocağı, onun zamanında genişletilerek, 61. bölüğü ihtiva eden, ağa bölükleri ihdas eylemiştir. Osmanlı bahriyesi, yine Bayezid devrinde, mühim faaliyet göstermiş; gemilerin adedi artan donanma, Đnebahtı, Modon, Koron ve Draç kasaba ve kalelerinin zaptında mühim rol oynadığı gibi, Beni Ahmer hükümdarının yardım istemesi üzerine, Đspanya, sularına, Kemal Reis kumandası ile donanma göndermeğe bile teşebbüs edilmiştir. Osmanlılarda ilk kalyon, Bayezid zamanında yapılmıştır.

Bayezid, fazileti ve iyi ahlâkı dolayısı ile komşu hükümdarlar ve kendileri ile muahede yaptığı devlet reisleri üzerinde de bir hürmet hissi uyandırmıştı. Vefatı Mısır’da duyulunca, gerek Memluk hükümdarı ve gerek Kahire halkı tarafından, cenaze namazı (şalât-i ğâ’(şalât-ib) kılınmıştı. 1509 (915) senes(şalât-inde “küçük kıyamet” den(şalât-ilen zelzelede, Đstanbul’un pek çok evleri, kale surları, cami, medrese vs. binaları yıkılıp şehir harabe hâline gelmiş ve hatta padişah bir müddet tahtadan yapılmış bir evde oturmağa mecbur olmuştu. Bu büyük harabeyi yeniden şehir hâline sokmak için, 3 000 bina ustası ve dülgerden başka 77 000 kişi çalıştırılmıştır.180

II. Bayezid Đstanbul’da, ismine nispet edilen cami, imaret, kervan-saray, mektep ve medrese yaptırmış ve medresesinin müderrisliğini, müftü, yani şeyhülislâm olanlara şart koymuştur. Camii, 906 Zilhiccesinin sonunda başlayıp, 911’de bittiğine göre, inşaat 5 sene sürmüştür. Edirne’de Tunca nehri kenarında da 1486’da (891) yaptırdığı cami, medrese, mektep ve zaviyesi vardır. Bu eserlerden maada bazı köprüler ve mescitler de yaptırmıştır.

Saraya alınacak iç oğlanlarına mahreç olmak üzere, Galata Sarayının binası ile orada ilk defa bir mektep açtırmıştır. Kendisi tutumlu olmakla beraber, mahallîne masruf olmak üzere, ihsanı ve sadakası boldu. Hoca Sâdeddin’in kaydına göre, 1503 (909) senesinde bu hususa 86 000 akçe sarf edilmiştir.181 Otuzu mütecaviz şair yetişmiştir. Kendisinin hattatlıkta da mahareti vardı; şehzadeliğinde kendisinin yazı üstadı olan Amasyalı Şeyh Hamdullah’ı, hükümdar olduktan sonra, Đstanbul’a getirmiş ve bu zat Türk hattının inkişafına hayli hizmette bulunmuştur. Molla Lütfi, Müeyyed-zade Abdurrahman, Đbn Kemal, Đdris Bitlisi, Tâci-zade Cafer ve Necati, Zati, Visali ve Uzun Firdevs isimlerinde âlim ve şairler kendisinin

180 A. Süheyl Ünver, Đstanbul Kalelerinin Tarih Đbareleri, Đstanbul Fethi Derneği Neşriyatı, Đstanbul, 1953, s.

28–29

181 Hoca Sadedin, C. III, a.g.e., s. 280-290

büyük lütfünü görmüşlerdi. Sehi Bey kendisinin ok atmadaki maharetini kaydetmektedir.

Uygur yazısını okumayı da öğrenmişti. Amasya valisi iken, Akkoyunlu hükümdarı Uzun Hasan Bey ve Mâverâünnehir hükümdarı Şıbak Han ile muhaberatı vardır.182

Sultan II. Bayezid, gençliğinde serbest bir hayat sürmüş ancak padişahlığında ibadete ve hayır işlerine yönelmişti. Bu nedenle “Bayezid-i Veli” ismi ile de bilinmektedir. Mecbur olmadıkça savaştan uzak kalmayı tercih etmiştir. Ancak bu tercihi onun daha sağlığında tenkit edilmesi sonucunu getirmiştir. Şehzadeliğinden itibaren etrafına ilim adamlarını toplamış, onları himaye etmiştir. Kendisi de şair olan Bayezid “Adli” mahlasıyla şiirler yazmıştır. Osmanlı tarihçiliği onun zamanında büyük eserlerini vermiştir. Bayezid şahsen Osmanlı tarihinin yazılmasını teşvik etmiş, bu teşviklerin yanı sıra bu ortamdan cesaret alan tarihçiler Osmanlı tarihlerini yazmışlardır. II. Bayezid Đdris-i Bitlisi’ye bir Farsça tarih, Đbn-i Kemal’e de bir Türkçe Osmanlı tarihi yazdırtmıştır. Neşri tarihi onun zamanında tamamlanırken, Tursun Bey, eseri Tarih-i Ebü’l-Feth’i ona ithaf etmiştir. 183