• Sonuç bulunamadı

Basel II‟nin Bankacılık Sektörü ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri

I. BÖLÜM

2.4. Basel II Düzenlemelerinin Etkileri

2.4.2. Basel II‟nin Bankacılık Sektörü ve Ekonomi Üzerindeki Etkileri

Basel II bankaların sermaye yeterliliklerinin ölçülmesine iliĢkin bankalarda risk yönetimi kültürünün oluĢturulması ve geliĢtirilmesi ile ilgili düzenlemeler bütünüdür. Amacı finansal sistem istikrarın sağlanmasıdır. Kredilendirme sürecinin önemli bir parçası olan kredi fiyatlamasında önemli değiĢiklikler getirmesi nedeniyle bankalarla kredi iliĢkisinde olan diğer kurum ve kuruluĢları da etkilemektedir. Bankalardan sonra en çok etkileneceği düĢünülen KOBĠ‟ler çalıĢmanın önceki bölümünde detaylı Ģekilde incelenmiĢtir. Bu bölümde ise, Basel II‟nin bankalara ve ekonomiye etkilerine Basel II‟yi temsil eden üç yapısal blok etrafında kısaca değinilecektir.

Basel II'nin, bir yandan bankaların kullandırdıkları krediler ve diğer alacakları için bulundurulması gerekli olan sermaye tutarını belirlemek suretiyle banka aktifleri üzerinde doğrudan etkiler doğurması, öte yandan ise bankaların diğer bankalardan sağladıkları fonları ve operasyonel giderleri aracılığıyla banka pasiflerine de dolaylı olarak etki etmesi beklenmektedir (Yüksel, 2005: 32). Bunlar, Basel II‟nin en kapsamlı düzenlemesi olan birinci yapısal blok nedeniyle oluĢan etkilerdir. Bu blokta, standart veya içsel derecelendirmeye dayalı yaklaĢımlara göre bankaların sermaye yeterliliği hesaplamaları öngörülmüĢtür.

Standart yaklaĢım, kredi iliĢkisinde bulunan kurumlar için derecelendirme notlarını gerektirmektedir (Yayla ve Kaya 2005). SY‟de derecelendirme notlarına göre belirlenmiĢ risk ağırlıkları aracılığıyla sermaye yükümlülükleri hesaplanmaktadır. Bu düzenlemenin bankalara etkisi karĢı tarafın derecelendirme notunun yüksekliğine/düĢüklüğüne, kullanılan teminata ve kredi miktarına göre farklılaĢmaktadır. Derecelendirme notu yüksek olan kredi kullanıcıları düĢük risk ağırlığı ile değerlendirmeye alındıkları için bankaların bulundurmaları gereken sermaye miktarı düĢmektedir. Risk ağırlığının etkisini azaltmada kullanılan teminatlar düzenleme kapsamında belirlenmiĢtir. Ancak Basel II‟de kabul edilen teminatlar Türkiye‟de çoğunlukla kullanılan teminat türlerinden farklıdır. Bu nedenle karĢı tarafın teminat yapısına uyum süreci bankanın teminat ile ilgili düzenlemelerden kaynaklanan maliyetleri konusunda belirleyici olacaktır. Risk

azaltıcı unsur olarak değerlendirilebilecek teminatları veren firmaların kredi imkanları artırılacaktır. Ġyi derecelendirme notu ve kaliteli uygun teminat yapısı bankaların riskini ve dolayısıyla ayrılması gereken sermaye miktarı ile sermaye maliyetini düĢürmektedir. Derecelendirme notunun ve teminatın söz konusu etkisi nedeniyle bankaların uygulamaya geçilmesi durumunda kredi notu iyi firmalara kredi kullandırma yolunu seçecekleri düĢünülmektedir. Perakende kredilerde ise derecelendirmeye gerek duyulmadan % 75 risk ağırlığının kullanılmasının sağlanması nedeniyle perakende portföylerde bankacılık sektörü kredi tercihlerinde farklılaĢma ve artıĢ olması beklenmektedir (TBB, 2006: 17). Ayrıca bankaların, riskli varlıkları nedeniyle artan sermaye yükünü azaltmak amacıyla aktif yatırımlarını ve hizmetlerini çeĢitlendirmeleri beklenmektedir.

Ġçsel derecelendirme yaklaĢımı daha hassas bir risk ölçümü yaklaĢımı olmasıyla öne çıkarken kredi riskinin hesaplanmasında kullanılan karmaĢık araçlar ve kredi portföyünün oluĢturulması için gerekli sağlıklı verilerin elde edilmesindeki zorluklar nedeniyle uygulanması standart yaklaĢım ile karĢılaĢtırıldığında daha zor olacak ve bankaların bu yaklaĢıma geçmesi zaman alacaktır (Frenkel vd., 2005: 22- 23). Ayrıca gerekli veri setinin sağlanması ve risk modellerinin oluĢturulması için altyapı maliyeti ortaya çıkacaktır. Bu sistemlerin uygulanabilmesi için ise uzman insan kaynağı ve mevcut personelin eğitim ihtiyacı doğacaktır. Tüm bunlar bankaya ek bir maliyet getirirken, veri setlerinin ve risk modellerinin doğru oluĢturulması bankaya geliĢmiĢ yöntemlere geçmede kolaylık sağlayıp uzun dönemde olumlu etki yaratacaktır.

Ulusal ve uluslararası finans sisteminde istikrarın ve sağlam yapının oluĢturulması ve sürdürülebilmesini sağlamak amacıyla oluĢturulan Basel II‟nin ikinci ve üçüncü yapısal bloklarında, birinci yapısal blokta tercih edilen hesaplama yaklaĢımlarından bağımsız olarak banka ve denetim otoritesinin incelemesi ile kamuya açıklama yapmak yoluyla piyasa disiplininin sağlanması konularına değinilmektedir. Finansal istikrarın sağlanmasında bu iki blok önemli bir araçtır. Ġkinci ve üçüncü yapısal bloklar aracılığıyla daha sağlıklı bir bankacılık sistemi,

dolayısıyla finansal sistem altyapısı ve etkin bir denetim mekanizması oluĢturularak, finansal krizlerin ortaya çıkmasının engellenmesi beklenmektedir. Basel II aynı zamanda sürekli denetim üzerine yapılandırılmıĢ bir uygulama olması nedeniyle özellikle geliĢmekte olan ülke ekonomilerinin istikrarının sağlanması için çok önemli bir avantaj olacağı düĢünülmektedir (Frenkel vd., 2005: 22, Aras, 2007a: 18). Basel II geliĢmekte olan ülkelerle geliĢmiĢ ülke ekonomilerinde farklı etkiler yaratacaktır. Bu durumun sebeplerinden biri, öncelikli olarak geliĢmiĢ ülkelerde uygulamaya geçilmesi nedeniyle geliĢmekte olan ülkelere verilen kredilerin maliyetlerinin artması ve verilen kredi miktarının azalması, vadelerinin kısalması, büyük ve uluslararası alanda faaliyet gösteren bankaların rekabet avantajlarının artması ve konjonktürel dalgalanmaları arttırması beklenmektedir.

Ġkinci ve üçüncü yapısal blok, bankalar tarafından kamuya açıklanacak bilgiler aracılığıyla piyasa disiplinini, uluslararası mali piyasaların denetimi ve gözetiminde Ģeffaflığı artırarak fon akımının sağlam temeller üzerinde gerçekleĢmesine yol açacaktır. Basel II‟nin Türkiye ekonomisi üzerindeki muhtemel etkilerinden en önemlisi, kamu borçlanmaları üzerinde görülecektir. Mevcut uygulamada kamu borçlanma senetleri, nitelikleri ne olursa olsun bankaların sermaye yeterliliği hesaplamasında % 0 risk ağırlığına tabi tutulması bankalara sermaye yükümlülüğü doğurmamaktadır. Ancak, Basel II yürürlüğe girdiğinde, hazine kâğıtlarına uygulanan % 0 risk ağırlığı, % 100 olarak değerlendirilecektir. Bu durum bankaların sermaye ihtiyaçlarını ve dolayısıyla kaynak maliyetini arttıracaktır (Turgut, 2007: 34). Bankalar faiz oranlarını bu maliyetlere göre tespit edeceğinden ülke içi faiz oranları diğer ülkelere nazaran yüksek olacaktır.

Basel II ile getirilen düzenlemelere uyum sağlanması noktasında birçok ülkenin yasal süreçlerinde değiĢiklikler yapılmasını gerektirecektir. Denetim otoriteleri, söz konusu değiĢikliklerin kapsamını ve izlenecek usulleri göz önünde bulundurma ihtiyacı duyacaktır (TBB, 2006: 14). Ülkenin uyum sürecindeki durumu değerlendirilerek uygulamaya geçiĢ için çalıĢmalar yapılacaktır.

Sektördeki en güçlü ve güvenilir bankalar, aktif büyüklüğünün yanı sıra sermaye yeterliliği oranı ile ölçüleceği için, sermaye yeterliliği konusunda karĢılaĢtırmalı üstünlüğe sahip olacak geliĢmiĢ ülke bankalarının geliĢmekte olan ülkelerdeki bankalarla birleĢmeleri, onları satın almaları Ģeklinde yaĢanacak bir konsolidasyon sürecini teĢvik edebilecektir (TBB, 2006: 15). Bankacılık sektöründeki birleĢme ve devralmalar finansal sistemi güçlendirecek ve ülke ekonomisine de olumlu yansıyacaktır.

Sonuçta Basel II‟nin etkileri finansal sistem yanında finansal sistemle iliĢkisi olan diğer birimleri de dolaylı olarak önemli oranda etkilemektedir. Uygulamanın ekonomik yansımalarının ve etkilerinin olumlu veya olumsuz olması, birçok kriterin uyum içerisinde çalıĢabilmesine göre değiĢmektedir. Son olarak Tablo 2.14‟te düzenlemelerin bazı önemli birimler üzerindeki genel etkilerine ve etkileri olumlu hale getirmek için yapılması gerekenlere yer verilmiĢtir.

Tablo 2.15: Basel II Düzenlemelerinin Etkileri

Birimler Mevcut Durum

(Basel-I) Basel II Etkileri Yapılması Gerekenler

MüĢteriler

Yatırımları gerçekleĢtirmeye yetecek düzeyde içsel nakit akımına sahip olunmaması

DıĢ kaynağa gereksinim duyulması

Kredi almak için dıĢ/iç derecelendirmeye ihtiyaç duyulması

Karlılık konusunda artan Ģeffaflık sağlanması Yeni bilginin toplanmasına ve açıklanmasına ihtiyaç duyulması

Muhtemelen daha az hizmet, standart ürünler, yüksek faizle

karĢı karĢıya kalınması

Borç verenlere yeni ve zamanında bilgi vermek için ilave maliyetlere maruz kalınması

Borçlanma koĢullarının iyileĢtirilmesi

Alacaklılarla/yatırımcılarla olan bağların daha fazla ve nitelikli bilgi açıklanmasıyla geliĢtirilmesi

Performansı izlemek için önemli performans göstergelerinin kullanılması

Daha iyi teminatlandırma taleplerinin karĢılanması Derecelendirme sürecinin yönetilmesi

Bankalar

Düzenlemelerde “herkese tek beden elbise” yaklaĢımı

Yasal sermayeyi ekonomik risklerle iliĢkilendirecek risk yönetim tekniklerinin uygulanması

Kredi ve operasyonel risk yaklaĢımlarının belirlenmesi

Yeni tipteki verinin toplanması, saklanması ve analiz edilmesine ihtiyaç duyulması

Yeni düzenlemelerin yorumlanması ve iĢ alanları üzerine etkilerinin anlaĢılması

Risk kültürünün geliĢmesine çalıĢılması

Otoriteler, derecelendirme kuruluĢları ve müĢterilerin yeni beklentilerine karĢılık verilmesi

Yeni müĢteri/ürün hedeflemesi yapılmasına veya vazgeçilmesine karar verilmesi

“Fazla sermaye” ile ne yapılacağının belirlenmesi

Düzenleyici Otorite

Farklı finansal kuruluĢlar için farklı otoritelerin bulunduğu bir ortamda faaliyet gösterilmekte

Banka sorunlarının erken görülebilmesi için daha iyi bilgiye gereksinim duyulmakta (kriz/banka iflaslarına yanıt verebilmek için)

Yeni açıklama standartlarıyla daha fazla ve zamanında bilgiye eriĢim imkanı

Motive edici hususlarda ve yanlıĢ uygulama yapanları cezalandırmada güç kazanılması ve bu yolla finansal istikrara ve Ģeffaflığa daha fazla katkıda bulunulması

Finansal kuruluĢlardaki benzer pozisyonlardaki kiĢilere göre daha az ücret alacak iyi eğitimli ve nitelikli personele ihtiyaç duyulması

Riskler arasındaki bağları yansıtan düzenlemelerin yapılması

Bankaların, stres testi ve senaryo analizi yaparak değerlendirmede bulunmaları konusunda cesaretlendirilmesi

Derecelendirme KuruluĢları

S&P, Moody‟s ve Fitch gibi uluslar arası derecelendirme Ģirketlerin (Avrupa) hakim olduğu oligopolistik bir piyasa ortamına diğerleri girmekte güçlük çekmektedir

Para ve sermaye piyasası oyuncularının derecelendirme taleplerini karĢılamak için büyüme olanağı

Daha küçük ve çok sayıda yeni oyuncularla rekabet imkanı

Derecelendirme bileĢenlerinin daha Ģeffaf olması taleplerine yanıt verilmesi

Ün kazanmaya çalıĢılması (ulusal kuruluĢlar) Düzenleyici otoritenin onayının alınması Derecelendirme kalitesinin yüksek tutulması Aracılık iĢlevinden faydalanılması