• Sonuç bulunamadı

EKREM KAHRAMAN VE ESERLERİ HAKKINDA YAZILAN YAZILAR 3.1 Ekrem Kahraman Hakkında Yazılan Yazılar

3.2. Ekrem Kahraman’ın Eserleri Üzerine Yazılan Yazılar

3.2.23. Bandırma ve Ekrem Kahraman

(Dursun Mirza (2015), Uluslar Arası Kuş Cenneti Kültür ve Sanat Festivali, Kahraman Ekrem, Karşılıksız Ütopya, Sergi Metni, Bandırma Belediye Yayınları, İstanbul, 2015,

s.15)

İnsanlığın daha güzel bir geleceğe ulaşabilmesi için değişik ideoloji, yöntem ve düşünceler ortaya çıkmıştır. Zamanın koşullarına göre her dönemde bazı düşünceler daha da ön plana çıkabilmekte. Ancak, şu temel gerçek asla geçerliliğini yitirmiyor: Eğer her anlamda daha güzel bir dünya istiyorsak, bunun temelinde kültür ve sanat mutlaka olmalı, bilim mutlaka olmalı.

Sanat; toplumların gelişiminde, daha huzurlu ve güzel bir geleceğe ulaşmada önemli bir rol üstleniyor. Sanatı etkin biçimde kullanabilen, sanata destek veren, ileri görüşlülüğü ile topluma önder olabilecek sanatçılara sahip toplumlar, her zaman farklı bir konumda bulunuyor.

Ülkelerin ve kentlerin gelişiminde asla göz ardı edilmeyen bu gerçek, Güney Marmara’nın çağdaş kimlikli kenti Bandırma için temel bir ideoloji olarak kabul edilmiştir. Gerektiğinde olanakların da ötesine geçilerek kültür ve sanat etkinliklerine, bilimsel çalışmalara her türlü destek sağlanmıştır.

İlki 1987 yılında yapılan Uluslararası Bandırma Kuşcenneti Kültür ve Turizm Festivali, kentimizin kültür ve sanat yaşamına çok anlamlı katkılar sağlamıştır. Bu yıl yirmi altıncısı gerçekleştirilecek festival olarak festivale adeta can veren sanatçımız, eski bir can dostu ile yeniden kavuşacak.

Çağdaş Türk Sanatında, resimlerindeki kendine has kurgusu ve özgün yapıtlarıyla ön plana çıkan Ekrem KAHRAMAN, aynı zamanda güçlü entelektüel kimliği ile de sanat dünyamızın önemli isimlerinden biri. Resimlerinde kendine özgü bir dünya kuran Ekrem KAHRAMAN, sanatçı kimliğinin duyarlılıklarını şu cümlelerinde çok yalın biçimde aktarıyor:

“Hayalperest bir çiftçiyim ben ve resimlerim topraklarımda. Herkesten çok havaya ve toprağa aitim. Gökyüzüne toprak, yeryüzüne yağmurum.”

“Hem resim çalışırken, hem şiir ya da yazı üzerine yoğunlaşmışken kendimi sanki dünyanın bedeninin bir parçası gibi hissettiğimi itiraf etmeliyim. Üstelik de en önemli, en güçlü, en vazgeçilemez ve duyarlı bir parçası. Bu belki aşırı bir benzeştirme, belki benmerkezci bir bencillik ama öyle.

O yüzden de dünyanın tenine yönelmiş her iyi ya da kötü niyetli her yumuşak ya da sert dokunu; aynı derecede benim can tenime de dokunuyor doğal olarak."

Bandırmaya her alanda çağdaş bir kimlik kazandırma temel ilkesiyle çalışmalarını sürdüren Bandırma Belediyesinin çağrısını kabul ederek festival programımıza son sergisiyle katılan değerli sanatçımız Ekrem KAHRAMAN’a Bandırmalılar adına teşekkür ediyorum.

Sevgi ve saygılarımla... 3.2.24. Yaşam Eylemle Başlar

(Halilhan Dostal, ‘’Yaşam Eylemle Başlar’’, Yeryüzü Duaları Sergi Metni, Kav Sanat Galerisi Yayınları, İstanbul, 2016, s. 6-8-10-14)

Ocak 2016, Zeytinli, Edremit

Bugüne kadar Ekrem Kahraman’ın sanatsal üretim eylemi ve anlayışı üzerine onlarca metin yayınlandı. Ancak, Kahraman’ın hem bir sanatçı hem de bir entelektüel olarak “üniversal” kimliğinin yeterince ve hak ettiği derinlikte ele alınmamasının yanı sıra imge oluşturma yetisinin (imgelem gücünün) ıskalanmasını, Türk Resim Sanatı Tarihi adına, ciddi bir eksiklik, hatta talihsizlik olarak görüyorum. Bu altı özenle çizilmesi gereken durum nedeniyledir ki, bu eksikliği el verdiği ölçüde doldurmayı deneyeceğim.

Kahraman, kadim bir dost olmanın yanı sıra, duruşundan sanatsal üretimine, sanatçılıktan, köşe yazarlığına, başta şiir olmak üzere edebiyat, felsefe, fotoğraf ve sanat yazısına değin çok sayıda çalışmaya imza atmış, gıpta ve beğeniyle izlediğim bir eylem ve söylem adamı. Özetle ve kelimenin tam anlamıyla 'entelektüel' bir sanatçı. (s.6)

Ekrem Kahraman, yazının girişinde de vurguladığım üzere, üretimi yanı sıra eylem ve söylemleriyle ezber bozan bir sanatçı, Tam bir yaşam ya da yaşanması gerekenin eylemcisi. Kimi zaman derin bir hoşgörü sahibi, kimi zamansa oldukça inatçı, sert ve köşeli, inancından ödün vermeyen, bedeli ne olursa olsun sonuna kadar mücadele etmekten, bırakın yılmayı, keyif alan, sinerji yaratan ve muhalif duruşundan beslenen bir “zarif nezaketsiz”.

Sanatçıyı, ‘Kahraman’ yapan belki de en belirgin özellik; insanların bilmeyerek ıskaladığı ya da bilerek ötelediği tuzaklardan birisine düşmemesi; müzakere ve tartışma ortamları yanı sıra uzlaşının yolu diyaloglardan kaçınmaması, kimi zamansa ısrarla üstelemesidir. Özellikle zihinsel mücadele olarak tanımlayacağım; müzakere ve tartışma, gerçeği birlikte aramanın en yürekli, insanca ve uygar yöntemidir. Bu savaşımdan yenik de çıksanız, zafer sizindir. Sanıldığının aksine, böylesi bir yenilgi, insanı zenginleştirir. Karşı görüş, sizden farklı olduğu ölçüde yaratıcı ve öğreticidir de. Bu riskli yolu denemekten kaçınmayan ender kimliklerden biridir Kahraman. (s.8)

Kahraman’ı tanıdığını iddia eden, ancak büyük bir yanılgı yaşadıklarını düşündüğüm kimileri, belki de müstehzi bir bakışla ideal sevgilinin peşinden koşan bir hayalperest olarak niteleyecekler o’nu. Unutulmamalıdır ki, Donkişot’un sürüngenlere gülünç gözükmesinin altında o’nun kanatlı olması gerçeği yatar. Emin olduğum bir şey varsa; Kahraman, sevgilisiyle zaten hem hal. Hem de uzun zamandır. Tahta ile çivinin yıllar boyu süre gelen ahşap yapılardaki birlikteliği gibi. O’nun amacı, sadece bu güzele/güzelliğe başka gözlerin, tenlerin de tanık olması. Nurullah Ataç’ın beylik deyişi; “bakmak ile görmek” ya da “duymak ile işitmek” arasındaki ayrımı vurgulamak. (s. 10)

Bu nedenledir ki, Ekrem Kahraman, öznel İmgeleri yanı sıra özünden yitirmeksizin her dönem gelişim gösteren özgün paletiyle de, çağdaşları arasında Türk Resim Sanatı’ nın yetkin ismi ‘fırçası’ olarak ışıldar.

Kasimir Maleviç’ten (1879-1935) hareketle; Kahraman’ın mabedinde, bundan böyle ne yazı yazılıyor ne resim çiziliyor ya da ne de boyanıyor. Orada “hayatın formları” yeniden inşa ediliyor aslında.

Böylesi varoluşu sorgulamaya adanmış bir yaşama, şapka çıkarmaktan başka ne yapılabilir? Trajik bir Maskeli Balo’nun oynandığı sahneye, yüzü açık, yüreği pek, zihni berrak bir Adem geldi ve geçiyor: EKREM KAHRAMAN. (s. 14)