• Sonuç bulunamadı

Doğu Roma’dan istediğini alamayan Bayan Kağan, aynı yıl Karpatları geçerek Merovenj Franklarının topraklarına saldırdı. I. Clothar’ın ölümünden sonra gerçekleşen bu saldırıyı, Clothar’ın küçük oğlu, Reims kralı Sigibert (561-575) geri püskürtmekte başarılı olmuştur136

.

Böylelikle bu bölgede Avarlar ile Gepidler karşılıklı olarak birbirlerine tehdit oluşturacaklardı. Öte yandan Avarları, istedikleri Küçük İskitya bölgesine yerleştirmek Trakya’nın güvenliği açısından tehlikeli bir durum oluşturabilirdi. Stein’den naklen Blockley, The History of Menander…, dn. 28, s. 253.

134 Menander, frg. 5. 4, s. 51-53.

135 “Bayan” adı, anlamı ve değişik dönemlerde Türkler arasında kullanımı ile Bayan Kağanın kesin

olmayan hükümdarlık süresi hakkında bkz. İsmail Mangaltepe, “Avar Hakanı: Bayan ve Dönemi”, İslam

Öncesinden Çağdaş Türk Dünyasına, Prof. Dr. Gülçin Çandarlıoğlu’na Armağan, Ed. H. Alan, A. Kara,

O. Yorulmaz, İstanbul, 2008, s. 169 vd.

II. Justinos’un hükümdarlığı döneminde (565-578), Avar elçileri önceki İmparator Justinianos döneminde kendilerine verilen yıllık hediyeleri ve hatta daha fazlasını talep etmek için yeniden Bizans’a gelmişlerdi. İmparatorun huzurunda yaptıkları konuşmada tehditkâr bir tavırla isteklerini dile getirdiler. Fakat imparator olumsuz cevap vermekle birlikte bir de elçileri tehdit edince istediklerini alamadan geri dönmek zorunda kaldılar137

.

Bundan sonra Avarlar Franklara yeniden saldırdılar. 566’da yapılan saldırıda Frank ordusu savaşta yenildi ve kralları Sigibert esir edildi. Avarlara birçok değerli hediye vermek suretiyle özgürlüğünü geri kazandı ve Bayan’la bir anlaşma yaparak hayatının geri kalan kısmında bir daha onlarla savaşmayacağına dair söz verdi138

. Avarlarla Franklar anlaşmaya varınca Bayan, Frankların lideri Sigibert’ten zor durumda kalan ordusu için yardım istedi ve eğer erzak yardımı yapılırsa bulundukları yeri üç gün içinde terk edeceklerini söyledi. Sigibert bunu kabul etti ve Avar ordusuna erzak yardımı yapıldı139

. Yapılan yardımın buğday ve sebze olduğu anlaşılmaktadır140. Bu durum kağanın, tam olarak yerini bilmediğimiz kendi karargâhından uzak olduğunu göstermektedir.

Bu dönemde Avar devleti çok geniş bir yüz ölçümüne ulaşmıştı. Batıdaki Thüringia’dan (veya en azından Sudetler’den) doğudaki Don nehrine kadar, güneydeki Tuna’dan belki de kuzeydeki Baltık denizine kadar yayılmıştı. Bu zamana kadar, Avar devleti, çeşitli Türk (Hun, Bulgar), İran ve Karadeniz stepleri ile etrafını çeviren topraklardaki düzenli halklar dışında, muhtemelen hepsi olmasa da, Erken Orta Çağ Slavlarının – özellikle Pannonia Slavları - çoğunu da hâkimiyeti altına almış bulunuyordu141. Avarların gelişi Slav tarihi üzerinde de belirleyici bir etkiye sahip olmuş gibi görünmektedir. Tuna’nın kuzeyinde ve Balkanlarda Slav yayılması bu tarihten itibaren yeni bir safhaya girmiş, güneye doğru Slav göçü, Avar hâkimiyetinden kaçma düşüncesiyle bu tarihten sonra daha da hızlanmıştır. Bizans’ın doğuda İran

New York, 1916, IV. 23, s. 87; Paul The Deacon, History of the Longobards, Translated by William Dudley Foulke, Philadelphia, 1907, II. 10, s. 67-68.

137

Menander, frg. 8, s. 93-97. John of Ephesus, VI. 24, s. 429. Justinos 14 Kasım 565’te tahta çıkmıştı. Corippus’a göre Avar elçileri tahta çıkışın yedinci gününde huzura kabul edilmişlerdi. Blockley, The

History of Menander…, dn. 90, s. 261.

138 Gregory of Tours, History of the Franks, IV. 29, s. 90-91. 139 Menander, frg. 11, s. 127-129.

140

Kurat, “Avarlar”, s. 85-86.

141 Emil Heršak, “Avarlar: Etnik Yaratılış Tarihlerine Bir Bakış”, Türkler, C. 2, Ankara, 2002, s. 645;

Tibor Živković, “Avarlar ile Slavlar Arasındaki İlişkiler (579-626), çev. Kürşat U. Akpınar, Türkler, C. 2, Ankara, 2002, s. 658.

savaşlarıyla meşgul olması Slavların Balkanlara yerleşmesini kolaylaştıran bir diğer unsur olmuştur. Aynı şekilde Slav toplumunun yapısı, belli bir siyasi organizasyonlarının olmaması ve kendi liderlerinin idaresinde küçük gruplar halinde bulunmaları, her bir grubun ayrı ayrı hâkimiyet altına alınmasını gerektirdiğinden oldukça meşakkatli bir iş olduğu için zaten bölgede yeterli kuvveti olmayan Bizans bu Slav göçünü engelleyememiştir142

.

Avarların batıdaki faaliyetleri devam ediyordu. 567 yılında Lombard kralı Alboin, Gepidlere karşı Avarlarla ittifak kurmak amacıyla Bayan’a elçi göndermişti. Gelen elçiler, Lombardlarla ittifak yapmaları halinde Avarların özellikle Romalılara karşı elde edecekleri avantajları uzun uzun anlattılar. Bayan Kağan ittifak için başta gönülsüz gibi görünerek paylaşılacak ganimet konusunda bazı şartlar ileri sürdükten sonra anlaşmayı kabul etti. Bu şartlarla Avarlar, galip gelmeleri halinde ganimetin yarısını ve bütün Gepid topraklarını almış olacaklardı. Anlaşma sağlanınca da savaş için hazırlıklara başlandı. Bunu öğrenen Gepid Kralı Kunimund, Sirmium ve Drava nehirlerinin güneyindeki toprakları teklif etmek suretiyle İmparator Justinos’tan yardım istemişse de bir şey elde edememiştir143

.

Avarlarla Lombardlar arasında sıkışan Gepidlerin Kralı Kunimund, Lombardlara karşı yapılan savaşta yenilip yaşamını yitirdi. Ülkesi, Lombardlarla Avarlar arasındaki sözleşme hükümlerine göre, Avarlarca alındı (567)144

. Avarlar Gepidlerin elinde bulunan Sirmium’u ele geçirmekte ısrar ettiler. Lombardlar, Avarlar ve Gepidler arasındaki çarpışmalar sırasında İmparator II. Justin’in, galip gelen tarafı görmeyi beklemek için tarafsız kaldığı görülmektedir. Ancak, yenilgiyle yüz yüze gelen Gepidler, Sirmium’u Bizanslı kumandan Bonos’a teslim etmeyi tercih ettiler145

. Lombard Kralı Alboin ise, Avarları, ilerisi için ciddi bir tehdit olarak görmüş olacak ki, halkını bölgeden çekmeyi daha uygun buldu ve Sakson müttefiklerini de ikna ederek İtalya’ya gitmek üzere Nisan 568’de Panonia’yı terk etti146

. Sonuç olarak Bayan, Karpat havzasının batı bölgesini de işgal edebildi. Böylece Avarların Orta Tuna bölgelerini ele geçirme işi tamamlanmış oldu147

. Avarların işgal ettiği bu saha coğrafî mevkii itibariyle

142 Fine, The Early Medieval Balkans, s. 30.

143 Menander, frg. 12. 1-2, s. 129-131; Paul The Deacon, I. 27, s. 49-50.

144 Paul The Deacon, I. 27, s. 50-52; John of Ephesus, VI. 24, s. 430; Szádeczky-Kardoss, “Avarlar”, s.

285.

145 Heršak, “Avarlar…”, s. 645 146 Paul The Deacon, II. 6-7, s. 61-64. 147 Szádeczky-Kardoss, “Avarlar”, s. 285.

fevkalade mühimdi. Burada yerleşen ve gayet kuvvetli bir teşkilata malik olan Avarlar, artık Avrupa’daki bütün devletleri tehdit edecek bir durumda idiler. Frank Devleti, İtalya’daki Lombardlar ve bilhassa Bizans İmparatorluğu bu dönemde Avar tehlikesine maruzdu148.