• Sonuç bulunamadı

Bayan Kağan Sirmium’u kendine ait bir yer olarak görüyordu dolayısıyla burayı ele geçirmek için çabalamaktan vazgeçmemişti. Sonunda harekete geçti ve İmparator Justinos’un bazı meseleleri görüşmek üzere Bayan’a göndermiş olduğu tercüman Vitalian ve Comita’yı hapsederek Sirmium’a saldırdı. İlk saldırının ardından Bayan barış konusunu görüşmek üzere kaleye elçiler gönderdi. Kale komutanı Bonos’la yapılan müzakerelerde kağan, hediye türünden bazı isteklerde bulundu. Karşısındakiler bu istekleri imparatordan istemesini söyleyince hiddetlenen Kağan, “Roma topraklarına, yok edilmeleri durumunda bana hiç acı vermeyecek olanları göndereceğim” diyerek tehditte bulundu ve daha sonra Kutrigur olarak adlandırılan on bin kişiden oluşan Hun

birliğine Sava nehrini geçerek Dalmaçya tarafındaki toprakları talan etmelerini emretti. Kendisi de emrindekilerle birlikte Tuna nehrini geçti ve Gepidlerin bölgesine yerleşti149. Tuna havalisinde bu hadiseler olurken ve Bizans üzerindeki Avar baskısı gitgide daha fazla hissedilirken 568/9 yılında Batı Göktürk Kağanı İstemi, Soğdlu Maniakh liderliğinde bir elçilik heyetini Bizans’a göndermiş, heyet İran’a karşı Türklerle Bizans arasında ittifak yapma teklifinde bulunmuştu. İmparator bunu olumlu karşılamış, elçiler huzuruna geldiğinde hemen Avarlar hakkında sorular sorarak bilgi almaya çalışmıştı. İttifakı tamamlamak üzere Zemarchus başkanlığında kendi elçilerini de gelenlerle birlikte Türk kağanına göndermişti150

. İmparator Türklerin teklifini, İran’a karşı sürdürdüğü politikanın bir gereği olarak151

kabul etmekle birlikte yine bu ittifakı - elçilerden Avarlarla ilgili aldığı bilgileri göz önüne alarak – Avarlara karşı da kullanabileceğini düşünmüş olmalıdır152.

Bayan Kağanın Sirmium konusundaki ısrarı devam ediyordu. İmparatora Targitius’u elçi olarak göndererek Sirmium’un kendisine verilmesini ve daha önce İmparator Justinianos’un Kutrigur ve Utigurlara yaptığı ödemelerin, bu kabileleri kendi hâkimiyetine aldığı için, şimdi kendisine yapılmasını istedi. İmparator bu istekleri reddetti. Ayrıca bir mektupla Bonos’a, Sirmium’un savunmasını güçlendirmesini ve savaşa hazırlanmasını bildirdi153

. Bundan sonra aynı istekler için yeniden gönderilen Avar elçilerinin talepleri aynı şekilde reddedildi. Saldırıya geçen Avarlar karşısında mağlup olan Tiberios komutasındaki Romalılar anlaşma imzalamak zorunda kaldılar154

. 570/71’de yapıldığı sanılan anlaşma ile imparator Avarların Pannonia’da yerleşme haklarını tanımış oluyordu155

.

Menander’de geçen bir kayıttan anladığımıza göre Göktürklerin bu anlaşmadan haberleri olmuştur. Onların bu duruma tepkisi, 575/6 yılında Göktürklere elçi olarak gönderilen Valentinos’a Kağan Tardu tarafından verilen cevapta ifadesini bulmaktadır.

149 Menander, frg. 12. 4-5, s. 133-137. Bu durum, Bayan’ın, Kutirgurları Dalmaçya’ya gönderdikten sonra

Sirmium kuşatmasını kaldırarak direnişin hâlâ devam ettiği Tuna’nın doğusundaki Gepid arazisine geçtiğini gösterir. Blockley, The History of Menander…, dn. 160, s. 268.

150 Menander, frg. 10. 1-2, s. 115-117. 151

Justinianos döneminde İran’la yapılan elli yıllık anlaşma gereği Bizans İran’a, Kafkas hatlarının kuzeyden gelen saldırılara karşı ortak olarak savunulması için mali yardımda bulunuyordu fakat II. Justinos bu yardımı yapmak istemediğinden, bozulacak anlaşma sonrası İran’la mücadele etmek için müttefik arayışı içindeydi.

152 Hatice P. Erdemir, VI. Yüzyıl Bizans Kaynaklarına Göre Göktürk-Bizans İlişkileri, İstanbul, 2003, s.

18.

153 Menander, frg. 12. 6, s. 139-143. 154 Menander, frg. 15. 1-5, s. 149-151. 155 Szádeczky-Kardoss, “Avarlar”, s. 285.

Bizans kaynağına göre gayet soğuk karşılanan elçi ittifakın yenilenmesi isteğini aktardığında Tardu ona “On dil kullanan ve bunların her biriyle yalan söyleyen tam da siz, Romalılar değil misiniz? [on parmağını da ağzına götürerek] Şu an on parmağımın ağzımın içinde olması gibi Romalılar çok sayıda dil kullanıyor… İmparatorunuz (II. Justinos), bana karşı dostça konuşup diğer taraftan efendilerinden kaçan kölelerimiz Avarlarla anlaşma yapmanın bedelini ödeyecektir…” şeklinde cevap vermişti156

. Kağanın bu sözleri bize Avarların, Karadeniz’in kuzeyindeki steplerde hâkimiyetlerini kaybettiklerini göstermektedir. Aynı şekilde Dinyeper’in batısındaki Slavlar üzerinde de tam bir hâkimiyetlerinin olmadığı anlaşılmaktadır157. Çünkü Menander’de geçen diğer bir kayıtta Avar Kağanı Bayan’ın bu Slavlara, kendi tabiiyetine geçmeleri için elçi gönderdiğinde Slavların lideri Daurentius bu talebe, “Hangi adam doğmuş, hangi adam güneş ışınları altında ısınmıştır ki bizden gücümüzün kendisine tabi olmasını isteyecek? Başkaları bizim toprağımızı işgal edemez, biz onlarınkini işgal ederiz. Ve savaşlarla silahlar mevcut olduğu müddetçe bu, bizim için daima böyle olacaktır.” şeklinde cevap vermiştir. Karşılıklı meydan okumaların ardından Slavlar Avar elçisini öldürmüşlerdir158

. Bayan Kağan bu nedenle Slavlara kin duymaya başlayacak ve kısa süre sonra Tiberios kendisinden Slavlara karşı yardım istediğinde bu konuda tereddüt etmeyecektir.

Avarlarla Bizans arasında, 574 dolaylarında, savaş bir kez daha patlak verdi. Muhafızların kumandanı Tiberios bu mücadelede mağlup oldu. Daha sonra 574 yılının sonunda, aynı Tiberios, yıllık 80.000 altın ödeme yükümlülüğünü kabul ederek Avarlarla yeniden barış yapmayı kabul etti159.

Avar-Bizans ittifakı devam ederken Slavların Yunanistan coğrafyasına saldırıları üzerine Tiberios Avar lideri Bayan’dan yardım istedi. Bu isteği kabul eden Bayan’ın liderliğinde 60.000 Avar savaşçısı 578 yılında Illyricum valisi Ioannes’in de yardımıyla imparatorluk gemilerini ve askeri yollarını kullanarak Slavların Aşağı Tuna’daki yurtlarını (Scythia Minor) yakıp yıktılar. Bayan’ın Roma’ya yardım etmesinin kuşkusuz bir sebebi de daha önce kendisinin hâkimiyetine meydan okumalarından dolayı Slavlara duyduğu husumet idi160

. Slavlar doğrudan bir çatışmaya girmeyerek orman ve bataklık içlerine doğru çekildiler ve ağırlıklarını Avarlara bıraktılar. Avarların bu seferinde kesin

156 Menander, frg. 19. 1, s. 173-175. 157

Howorth, “The Avars”, s. 742.

158 Menander, frg. 21, s. 195.

159 Szádeczky-Kardoss, “Avarlar”, s. 285-286. 160 Menander, frg. 21, s. 193-195.

sonucu tayin edecek bir savaş yapılmadı ve bu yüzden bu bölgedeki Slavlar tamamen hâkimiyet altına alınamadı. Zira bundan hemen sonra 579 yılında Bayan Kağan Sirmium işgali için yaptığı hazırlıklar çerçevesinde Sava nehri üzerinde yaptırdığı köprüler için sebebini soran Bizanslılara Slavlar üzerine sefer yapmayı planladığını söylemişti. Her ne kadar Bizanslılar bunun bir bahane olduğunu anlasalar da kağanın sözleri Slavlar üzerine yapılan seferin istenilen sonucu vermediğini göstermektedir161

. Bayan Kağan Sirmium üzerindeki iddiasından vazgeçmiş değildi. Gepidlerin Bizans’a bırakmış olduğu Sirmium’un (Gepidlerin toprakları ona geçtiğinden) kendinin hakkı olduğunu varsayıyordu162

. Bayan kağan 579’da Sirmium’u almaya karar verdi. Tüm ordusuyla Sava nehrine geldi ve nehir üzerine köprü kurmaya başladı163

. Amacının ne olduğunu soran Romalılara, Slavlar üzerine akın yapmak maksadıyla geldiğini söyleyerek asıl maksadını gizlemeye çalıştı. Çünkü köprü inşaatı bitmeden Sirmium hakkındaki asıl gayesinin Romalılar tarafından bilinmesini istemiyordu. Köprü ile ilgili durum Avar elçileri tarafından imparatora bildirilince imparator kağanın asıl maksadını anladı ancak elinde buna engel olacak bir ordusu yoktu. Bütün birlikler doğuda Sasanilere karşı savaşıyordu. Yine imparator Avarlarla yapılmış mevcut barış anlaşmasına güvenerek şehre yeterli erzak da tedarik etmemişti. Bu nedenle imparator, kağanın planından haberi yokmuş gibi davrandı ve Slavlara saldırı konusunda kendisinin de aynı fikirde olduğunu ancak Avarların saldırısı için iyi bir zaman olmadığını çünkü Göktürklerin Cherson’da kamp kurduğunu, eğer Avarlar saldırırlarsa bundan haberleri olacağını, bu nedenle saldırının ertelenmesinin daha iyi olacağını söyledi. Elçiler Göktürklerle ilgili durumun kendilerini korkutmak için imparator tarafından uydurulduğunu anladılar fakat bunu belli etmeden anlaşmış gibi görünerek yola çıktılar. Ancak yolda Slavlar tarafından öldürüldüler. Birkaç gün sonra Solak adında başka bir Avar elçisi başkente geldi ve imparatora Sava nehrinin köprü ile kesildiğini ve Sirmium’un kendilerine teslim edilmesini istedi. İmparator bunu reddedip savaşacağını söyleyerek elçiyi gönderdi164

.

Bunun ardından imparator, Avarları arkadan vurmaları için Lombardlara gizlice elçi gönderdi fakat herhangi bir sonuç elde edemedi. Şehir her ne kadar direnmeye çalışmışsa da üç yıllık bir kuşatmanın ardından halk, şehirdeki kedileri yemeye varacak

161 Živković, “Avarlar ile Slavlar…”, s. 659. 162

Howorth, “The Avars”, s. 744.

163 John of Ephesus, Bayan’ın bu köprüyü, daha önce Justinos’tan bir saray ve bir hamam inşa etmeleri

için istediği Romalı ustalara zorla yaptırdığını kanaatindedir. VI. 24, s. 430-431.

derecede kıtlık tehlikesiyle karşı karşıya kalınca165

Tiberios, şehirde yaşayanların hayatları karşılığı şehri teslim etmeyi kabul etti. Yapılan anlaşma gereği Romalılar yıllık 80,000 altın vergi ödemeye devam edecekti166

.

Artık şehirler tek tek Avarların eline geçmeye başlıyordu. Şehirlerin kaybedilmesi demek Bizans’ın bölgedeki hâkimiyetinin de kaybedilmesi anlamına geliyordu. Sirmium Bizans’ın en önemli sınır savunma kalelerinden biri idi167

. Sirmium bölgesi aynı şekilde Avarlar için de stratejik öneme haiz bir bölgeydi. Çevresi korunaklı ve güvenli olan bu kale Avarların Bizans üzerine yapacakları akınlarda üs olarak kullanabilecekleri ve askeri faaliyetlerini rahatça yürütülebilecekleri bir merkez durumundaydı. Böylece Sava, Tuna, Drava ve Vuka Bataklığı ile korunan bu devasa kale tamamen Avarların eline geçti168.

Bayan Kağan’ın adı kaynaklarda son kez bu olayla ilişkili olarak zikredilmektedir. Görünüşe göre, Bayan Kağan muhtemelen 582’den sonra, yani Menander’in tarih kayıtlarının son yılında ölmüştür. Arkeologlar, onun Debrecan (Kuzey doğu Macaristan) yakınında Tépe’de bulunan - bütün Avar mezarlarının en zengini olan - zengin bir asil mezarına gömülen kişi olduğuna inanıyorlar. Mezarda, Bayan’ın saltanat zamanıyla bağlantılı olabilecek, Justinianos ve II. Justinos zamanından kalma madeni paralar bulunmuştur. Taht, Bayan’ın büyük oğluna geçmiş olmalıdır. Kaynaklarda ismi belirtilmemektedir. 582 yılında, İmparator Tiberios da tahtı damadı Maurikios’a (582-602) bıraktıktan sonra öldü169

.

Yeni imparator, ordusu doğudaki savaş ile meşgul olduğu için Avarlara karşı yumuşak bir tavır takındı. Yıllık vergiyi kabul etmekle birlikte Avar kağanının istediği, aralarında bir fil ve altın bir tahtın bulunduğu hediyeleri de göndermekte tereddüt etmedi. Ancak kağan bu hediyeleri değersiz bularak geri göndermekle birlikte yıllık verginin 20 bin altın daha arttırılmasını istedi. Bu istek imparator tarafından reddedildi170.

165

Şehir halkının umutsuzluğu, kuşatma zamanından kalan kalın bir tuğla üzerine işlenen kaba bir yazıta yansıtılmıştır: “Tanrım! Şehrimizi koru, Avarları geri püskürt, Romalıları (Bizans İmparatorluğu) ve bunu yazanı koru”. Bkz. Curta, Southeastern Europe…, s. 63; Heršak, “Avarlar…”, s. 646.

166 Menander, frg. 27. 1-3, s. 239-243; John of Ephesus, VI. 30-32, s. 442-445. 167 Fine, The Early Medieval Balkans, s. 30.

168

İsmail Mangaltepe, “Avarlar (558-822)”, Doğu Avrupa Türk Tarihi, ed. Osman Karatay-Serkan Acar, İstanbul, 2013, s. 219.

169 Heršak, “Avarlar…”, s. 646.

Bunun üzerine saldırıya geçen Avarlar bütün bir İllyricum eyaleti üzerinde istilaya başladılar (583 sonları). Singidunum ele geçirildikten sonra Augustae ve Viminacium şehirlerini tahrip ettiler. Kağan, Karadeniz kıyısındaki Anchialus’a kadar ilerleyerek burada kamp kurdu. Sonunda Romalılar, savaşa son vermesi için kağana elçi gönderdiler. Elçi olarak görevlendirilen senato üyesi Elpidius ile muhafız alayı komutanlarından Komentiolus, anlaşma teklifi ile Anchialus’ta bulunan kağanın yanına geldiler. Kağan gururlu bir şekilde başkenti koruyan Uzun Surlar’ı yıkabileceğini söyleyerek elçileri geri gönderdi. Ertesi yıl (584) Elpidius aynı vazife ile yeniden gönderildi ve Kağan’a ulaştıktan sonra kendisi ile birlikte bir elçinin gönderilip gönderilmeyeceğini sordu. Böylelikle yeniden anlaşma yapılabileceğini söyledi. Kağan Targitius’u elçi olarak imparatora gönderdi. Sonuçta anlaşma sağlandı ve Romalılar 80 bin altına ek olarak 20 bin altın daha vermeyi kabul ettiler171

.

Bundan sonra Doğu Roma’nın Trakya bölgesi 585 yılında muhtemelen Avar destekli Slavların saldırılarına maruz kalmış172

, kısa süre sonra da barışı bozan Avarlar doğrudan kendileri saldırıya geçerek Roma arazisinde büyük tahribata sebep olmuşlardır. İskit ve Moesia eyaletlerinde birçok şehri ele geçirmiş olan Avarlara karşı koymak üzere Komentiolus az sayıdaki birlik ile Trakya’ya gönderilmiş, kısmi başarı elde etmişse de Avar ilerleyişini durduramamıştır. 586-587 yıllarında Avarlar Edirne’ye kadar saldırılarını genişletmiş ve başkenti tehdit eder hale gelmişlerdi173

.

572’den sonra İran savaşlarının yeniden başlaması, Bizans’ın askerî güçlerini doğuda 20 yıl boyunca neredeyse tümüyle meşgul etmişti. Bu yüzden imparator, Avarlarla, Balkanları işgal eden Slavlara karşı sevk edecek yeterli askerî güç bulamıyordu. Bu koşullar Sirmium’un yazgısını belirlemiş ve Slavların, Avarlar tarafından bazen açıkça bazen gizlice desteklenerek, Yunanistan’ın en güney ucu Peloponnesos’ta bile kalıcı bir tutunacak yer elde edebilmelerini olanaklı kılmıştır. Birtakım kaynaklara, özellikle Monemvasia Vakayinamesi’nde verilen bilgiye itibar edilecek olursa, bu hadiseler aşağı yukarı 587-8’de vuku bulmuştur174

. Hemen öncesinde 586’da Avarlardan ve Slavlardan oluşan 100,000 kişilik bir ordunun Selanik’i kuşatması hadisesi, 30-35 yıl sonra Miracula St. Demetrii (St. Demetrius’un Mucizeleri) adlı eserde tasvir edilmiştir. Hikâyenin anlattığına göre, Selanik’in nüfusu zaten açlıktan

171 Th. Simocatta, I. 4-6, s. 24-28; Theophanes Confessor, AM 6075, s. 374-375. 172

Th. Simocatta, I. 7. 1-6, s. 28-29.

173 Th. Simocatta, I. 8. 1-11, s. 29-31; II. 10. 8-II. 17. 13, s. 57-68; Theophanes Confessor, AM 6079, s.

380-381.

tükenmiş bir haldeyken, şehir, bir melekler ordusuna önderlik eden ve şehrin kale burçlarında görünen, parıldayan bir adam tarafından kurtarılmıştır. Durum her neyse, Selanik kuşatması kısa sürede kalktı; Avar ve Slav güçleri şehri terk ettiler ve Balkan kırsal alanlarını yağmalamaya başladılar. Bizans bir zaman sonra saldırganları yendi, ancak Tuna ve Balkan sıra dağları arasındaki arazinin çoğu imparatorluk tarafından kaybedilmişti ve 588’de Avarlarla Slavlar, Trakya’nın her tarafını yağmaladılar175

. Yine 588 yılında176

Avarların kağanı, imparatora 584 yılı anlaşmasını bazı ilavelerle yenilemesini teklif etti. İsteği reddedilince Tuna’dan geçişleri kontrol edebilmek için Slavlardan çok sayıda tekne inşa etmelerini istedi. Singidunum halkı teknelere el koyunca kağan bu şehri işgal etti. Fakat yedinci günde kuşatmayı kaldırdı ve Sirmium’a doğru çekildi. Burada Slav gruplarını yeniden organize ederek istediği tekneleri yaptırdı. Bu şekilde Sava nehrini geçti ve Bononia’ya (Vidin) geldi. İmparator Avar ilerleyişini durdurmak amacıyla Priscus’u görevlendirdi. Balkan dağlarındaki geçitleri kapatarak Trakya’yı güvence altına almaya çalışan Priscus, Avarlar karşısında yenilgiye uğrayınca geri çekilmek zorunda kaldı. Avarlar Anchialus’u ve diğer birçok yeri istila ettikten sonra Trakya’ya kadar ilerleyerek Çorlu’ya sığınmış olan Priscus’u kuşattılar. Daha sonra kağan kuşatmayı kaldırarak geri çekildi177

.

Bizans’ın Avarlara karşı sürdürdüğü savunma politikası, 591’de Bizans-Sasani savaşı sona erince değişmeye başladı. Çünkü 591-592’de İmparator Maurikios, İranlılarla barış anlaşması yaptıktan sonra doğuda bulunan ordusunun büyük bir kısmını, tehdit edilen Balkanlara doğru nakletme imkânı bulmuştu. Artık Avarlarla ve onlarla birlikte hareket eden Slavlarla daha etkin bir biçimde mücadele edebilirdi.

593 yılında General Priscus, imparatorun emriyle ikinci Balkan seferine çıktı. Amaç Tuna sınırlarında tehlike oluşturan Slavlar üzerine gitmekti. Zaten Priscus’un Aşağı Tuna bölgesindeki Dorostolon’a (Silistre) gelerek burada kamp kurması, asıl yurtları Yukarı Tuna bölgesi olan Avarlara karşı harekât yapmadığını göstermektedir. Ancak Romalıların bu hareketlerini haber alan Kağan derhal elçi göndererek Priscus’a niyetinin ne olduğunu sordu. O da Avarlarla olan barışın sürdüğünü, niyetinin sadece

175

Heršak, “Avarlar…”, s. 647.

176 Th. Simocatta’nın karmaşık zamandizimsel anlatımı ve bu hadiselerin doğru tarihleri hakkında bkz.

Michael and Mary Whitby, The History of Theophylact Simocatta, dn. 17, s. 162.

177 Th. Simocatta, VI. 3. 9-VI. 5. 16, s. 162-166; Theophanes Confessor, AM 6084, s. 392-393. Th.

Simocatta, Avarların geri çekilişinin sebebini, imparatorun Avarların eline geçmesini planlayarak General Priscus’a yazdığı sahte bir mektup olarak gösterir. Süryani Mikail’in kayıtlarında ise bu geri çekilişin 800 libre altın ödenmesi ve doğuda Türklerin ilerlediği söylentileri sonucunda gerçekleştiği anlatılmaktadır. Bkz. Michael and Mary Whitby, The History of Theophylact Simocatta, dn. 33, s. 166-167.

Slavlarla savaşmak olduğunu söyledi. Kağan buna inanmamış olacak ki savaş hazırlıklarına başladı. Bu arada Slavları yenilgiye uğratmış olan Priscus geri dönüş hazırlığı içindeydi. Kağanın hareketini öğrenince elçi göndererek durumu açıkladı ve geri çekilmesine müsaade edilmesini istedi. Sonuçta kağan savaş esirlerinin kendisine teslimi karşılığında harekâtından vazgeçti178.

Priscus’un yerine komutan tayin edilen imparatorun kardeşi Peter’ın 594 yılında Slavlar üzerine yaptığı başarısız seferin179

ardından Priscus yeniden komutan tayin edildi. Topladığı orduyla birlikte üçüncü bir Balkan seferi başlatarak Yukarı Novae’ye (Ziştovi) geldi (595). Kağan derhal hareketinin nedenini sormak için elçi gönderdi. Priscus geçiştirmeye çalışmışsa da Kağan hareketin kendisine karşı yapıldığını anladı180 ve Singidunum’u kuşattı. Şehir düşmek üzereyken Bizanslılar yetişip kurtarmaya muvaffak oldular. Bunun üzerine Avarlar harekâtlarının yönünü güneye çevirerek 597’de Dalmaçya’yı istila ettiler181

ve aynı yıl Avarlardan, Slavlardan ve Bulgarlardan oluşan başka bir büyük ordu üçüncü defa Selanik’i kuşattı182

.

Yine 597 yılında Avarlar büyük bir orduyla Tomi’yi (Köstence) kuşattılar. Bunu haber alan Priscus komutasındaki Bizans ordusu da aynı yere geldi fakat kışın bastırması ile iki ordu bulundukları yerde birbirlerine saldırmadan kışı geçirdiler. 598 yılının Paskalya bayramından sonra kağan, Komentiolus komutasında başka bir Bizans ordusunun Nikopolis’e (Niğbolu) doğru ilerlediğini öğrendi. Derhal hazırlıklarını tamamlayıp bu ordunun karşısına çıktı. Bizans ordusu yenilip geri çekilince kağan da onları takib ederek Drizipera’ya kadar geldi. Şehri işgal edip yağmaladı. Bu arada Şehit Aleksander Kilisesi de bu yağmadan payını aldı. Theophylactos Simocatta, bu olay üzerine Tanrının kağanı cezalandırarak yedi oğlunu birden kaybettiği bir veba salgınına maruz bıraktığını söylemektedir.

Başkent tehdit altına girince imparator, kağana elçi gönderip barış teklifinde bulundu. Barış teklifi kabul edildi ve şu şartlarda anlaşmaya varıldı: Tuna Nehri Romalılar ve Avarlar arasında sınır olacak, Slavlara karşı savaşmak suretiyle her iki taraf da nehri geçebilecek, yıllık vergi 20 bin solidi arttırılacak (598)183

.

178 Th. Simocatta, VI. 6. 1-VI. 11. 21, s. 167-178; Theophanes Confessor, AM 6085, s. 394; AM 6087, s.

396-397.

179 Th. Simocatta, VII. 1. 1-VII. 5. 10, s. 179-186. 180

Th. Simocatta, VII. 7. 1-VII. 7. 5, s. 187-188.

181 Th. Simocatta, VII. 10. 1-VII. 12. 9, s. 193-195; Theophanes Confessor, AM 6090-6091, s. 401-402. 182 Heršak, “Avarlar…”, s. 647.

599 yılında bu defa Bizans, barışı bozarak Avar topraklarına saldırdı. Priscus ve Komentiolus idaresinde iki Bizans ordusu Singidunum’da birleşerek Tuna nehrini geçtiler ve Avar arazisinin içlerine doğru ilerlediler. Durdurmak amacıyla karşılarına çıkan Avarlar, yapılan savaşta mağlup oldu ve kağan bu savaşta dört oğlunu kaybetti184 (Bkz. Harita 11).