• Sonuç bulunamadı

Balıkesir stratejik konumda yer alan bir kent olarak Türkiye’nin kültürel yapısına birikim sağlamaktadır. Bu stratejik konum Ege Denizi, Çanakkale Boğazı, İstanbul Boğazı ve Marmara Denizi gibi önem arz eden kıyılara komşu olmasının bir özelliğinden doğmaktadır. Bu açıdan Balıkesir tarih içinde göç yolları içinde de önemli bir ağ oluşturmaktadır. M.Ö. 3000 yıllarına kadar geçmişe dayanan bir yerleşim kültürünün varlığından söz edilmektedir. M.Ö. 12. yy’da da bazı kavimlerin Balıkesir coğrafyasına yerleştiği ve devam eden süreçlerde tarih içerisinde Pers İmparatorluğunun da M.Ö. 334 yıllarına kadar sürdüğüne işaret edilmektedir. Türkiye Cumhuriyetinin ilanı ile Balıkesir zengin kültürel mirasları günümüze kadar taşıyan bir il olmuştur. Bu zengin kültürel mirası günümüze taşıyarak turizm açısından bir cazibe merkezi haline gelmiştir. Bu günde turizm açısından hem iç hem de dış turistlere ev sahipliği yapmakta olan stratejik bir il olmaktadır (T.C. Turizm ve Turizm Bakanlığı, 2011; 2-8).

Tarihin eski dönemlerinden bu yana bir geçiş noktası olan Balıkesir kültürel olarak zengin olduğunu göstermektedir. Gelenek ve görenekleri ile birçok toplumdan etkilenerek yeni şeklini almıştır. Bu hali ile devam etmeyerek gelecekte de değişim gösterecektir. Balıkesir, florası olarak birçok çeşitli bitkiyi bünyesinde bulundurmaktadır. Bu anlamda geleneksel tedavi yöntemleri ağırlıklı olarak bitki kökenli karışımlarla olmuştur. Hatta Balıkesir birçok il ve ilçe merkezlerinde aktarlara ait dükkânların varlığı ve buralarda bitkisel ürünlerin satılması bunu göstermektedir (Alkaç, 2013). Ancak dünyada da bu alanın bilimsel kanıtlara dayandırılmasına yönelik çalışmaların olması, Türkiye’nin Balıkersir’i de GETAT anlamında bir turizm coğrafyası olarak uygulama merkezi olarak seçmiştir.

Bu gün Balıkesir GETAT yöntemleri için uygulama merkezi olarak seçilmiş ve bilimsel çalışmalar üzerine yoğunlaşması için üniversite bünyesinde akdemik altyapıya dayandırılmaya çalışılmaktadır. Balıkesir Üniversitesi, bünyesinde poliklinik hizmetleri olarak akupunktur ve hipnoz yöntemlerini uygulamaktadır. Bu yetki T.C Sağlık Bakanlığı Balıkesir İl Sağlık Müdürlüğü tarafından 2015 yılında verilmiştir (Balıkesir Üniversitesi Sağlık Uygulama ve Araştırma Hastanesi).

BÖLÜM 5

REKABETÇİLİK KAVRAMI

Rekabet farklı insanlar için farklı anlamlar taşımaktadır (Saxena ve Lozac’h, 2010: 13). Günümüz dünyasının küreselleşmesiyle, dünya sınırlarının ortadan kalkması ve işletmelerin sadece ulusal değil aynı zamanda uluslararası pazarlarda da faaliyet göstermesi daha büyük bir rekabet ortamını beraberinde getirmiştir (Hancıoğlu ve Yeşilaydın, 2016: 3). Adından sıkça söz ettiren bu kavram henüz net bir tanımlama ile açıklanamamıştır (Baltacı vd., 2014: 3). Rekabetçilik, öneminin yaygın olarak kabul edilmesine rağmen, iyi anlaşılmayan bir kavram olmaya devam etmektedir. Rekabet edebilirliği anlamak için başlangıç noktası bir ulusun refahının kaynağı olmalıdır. Bir ulusun yaşam standardı, ulusun insan, sermaye ve doğal kaynaklarının birimi başına üretilen mal ve hizmetlerin değeri ile ölçülen ekonomisinin üretkenliği tarafından belirlenir. Verimlilik, hem bir ülkenin ürün ve hizmetlerinin değerine, hem de açık piyasalarda komuta edebilecekleri fiyatlara ve bunların üretilebileceklerine göre ölçülür.O zaman gerçek rekabet gücü üretkenlikle ölçülür. Verimlilik, bir ülkenin yüksek ücretleri, güçlü bir para birimini ve sermayeye cazip getirilerini ve onlarla birlikte yüksek yaşam standartlarını desteklemesini sağlar (Porter ve Ketels, 2003: 7).

Türk Dil Kurumu sözlüğüne göre rekabet, aynı amaç peşinde koşan kimseler arasındaki bir yarış şeklinde tanımlanmaktadır (Türk Dil Kurumu, 2018). Rekabet siyasi, iktisadi, sosyal, hukuki ve teknolojik gibi birçok boyutları olan ve farklı amaç ve unsurlara odaklı tanımlanabilen bir kavram olmaktadır. Rekabet, boyutlarının farklılık göstermesi ile tanımları da farklılık göstermektedir. Bu bağlamda rekabet kavramının temel amacı bir güç, üstünlük ve kazanç elde etmektir. Bundan dolayı rekabetin en yoğun ilgi alanı iktisadi alanlar olmaktadır. Rekabet kavramının tanım ve ölçümündeki temel zorluk ise ulusal ve uluslararası olduğu gibi işletmeler bazında

da ifade ediliyor olmasıdır (Çakıroğlu, 2010: 8; Herdem, 2014: 2). Başka bir tanıma göre ise, rekabetçilik- mallar veya hizmetler için piyasalarda rekabet etme yeteneğidir (Balkyte ve Tvaronavičiene, 2011: 4). Ya da bir ekonomist için, bir ülkenin yaşam standardı ve ulusal üretkenlikte diğer ülkelere kıyasla ne kadar iyi performans gösterdiği anlamına gelebilir (Saxena ve Lozac’h, 2010: 13). Genel anlamda bakıldığında rekabet hayatın her noktasında, belirlenmiş bir amaca ulaşmak için, insanın hırs ve kişisel tatmin duygusu ile içinde bulunduğu bir yarışı ifade etmektedir. Rekabet, rakiplerine karşı üstünlük sağlama yarışı olmaktadır. Bu şekilde bir rekabetin olabilmesi içinde birden fazla kişi, grup, kurum veya kuruluşun karşı karşıya olması gerekmektedir. Kısaca tanım yapılacak olursa rekabetçilik işletme, birey, grup veya sistem gibi yapıların bir pazarda üstünlük sağlama yarışıdır (Herdem, 2014: 2).

Rekabetçilik üstünlük derecesini gösteren ve/veya fiyat rekabetçilik perspektifi, strateji ve yönetim perspektifi ve tarihsel ve sosyo-kültürel perspektif dâhil olmak üzere üç ana düşünce grubunu kapsamaktadır. Rekabetçilik ayrıca makro düzeyde (ulusal-ülke düzeyde) ve mikro (firma düzeyinde) düzeylerde incelenmiştir. Daha geniş anlamda rekabetçilik, ulusal ya da firma rekabet gücü düzeylerinin çeşitli belirleyicilerini incelemede yararlı bilgiler sağlamıştır. Genel olarak rekabetçilik tartışması aynı zamanda rekabet avantajını ve karşılaştırmalı üstünlüğü de kapsamaktadır, ancak literatürde karşılaştırmalı ve rekabet avantajı arasında net bir ayrım yapılmadığı iddia edilmektedir (Meng, 2006: 34; Çivi, 2001: 1).Firmaların içinde bulundukları sektördeki rekabet ortamını belirleyen üç unsurun olduğu söylenmektedir (Ulusoy vd., 2004:2). Bunlar;

1. Ürünün kalitesi

2. Zamanında teslim süresi ve

3. Ürünün maliyeti şeklinde belirtilmektedir. Bunların yanı sıra ürünün kullanım kolaylığı diğerlerine göre önemi az bir faktör olmaktadır.

Rekabetçi bir ortamda firmalar için en önemli unsur bütün sektörlerde kalite olduğu belirtilmektedir. Bunu ikinci sırada yine bütün sektörler için fiyat unsuru takip ederken diğer unsurlar sektörlere göre farklılık göstermektedir (Ulusoy vd., 2004:2).