• Sonuç bulunamadı

E- Sigortalılık İlişkisi Sona Erdikten Sonra GSS’da Sunulan Edimlerden

VI- 506 SK BAKIMINDAN ANALIK SİGORTASI

Doğanın kadına verdiği en muhteşem armağan olarak kabul edilen ve insan soyunun devamını sağlayan hamilelik sürecinin nihai sonucu olan doğum, kadının bedeninde meydana gelen fizyolojik bir olaydır. Doğum ve hamilelik hukuki açıdan bakıldığında ise, kadın için içinde önemli sonuçlar barındıran bir risktir.

Kısa vadeli sigorta dalları arasında kabul edilen analık sigortası geçici bir süre iş göremezlik yaratan bir sosyal sigorta riskidir. Doğum olayının yanı sıra, doğum öncesi ve doğum sonrası ortaya çıkan giderlerin karşılanması hem sigortalı kadın hem de erkeğin sigortalı olmayan eşi için ek külfet getirmektedir.

Uluslararası hukukta ve ulusal hukuklarda anayasal açıdan da koruma altına alınan kadınlar ve çocuklar için, T.C. Anayasası 50. maddesi de “küçüklerin ve kadınların çalışma şartları bakımından özel olarak korunacakları” hakkında hüküm

286 SÖZER, prim koşulu, 169

getirmiştir. Sigortalıya ekonomik gelir sağlamak amacıyla getirilen analık sigortasının ülkemizdeki temelini oluşturulan ilk yasal düzenleme 1946 tarihinde kabul edilen 4772 sayılı İş Kazaları ve Meslek Hastalıkları ve Analık Sigortasıdır. Yasa, 1951 yılında 5502 sayılı Hastalık ve Analık Sigortaları yasaları ile yenilenmiştir. Analık sigortası günümüzde 1965 yılında kabul edilen 506. sayılı kanunun IV. Bölümünde düzenlenmiştir. 5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanununda ise Analık hali kısa vadeli sigorta dallarını kapsayan üçüncü bölümde 15 vd. maddelerinde hastalık haliyle müşterek olarak düzenlenmiştir.

Ananın korunmasının yanı sıra çocuğun korunmasını da ön planda tutan analık sigortası hamileliliğin başlamasından itibaren hem anne hem bebeğin sağlığının korunmasını, doğumu ve doğumdan sonra annenin eski sağlığına kavuşabilmesi için gereken sağlık yardımlarını ve doğum nedeniyle gelir kaybına uğrayan sigortalı kadının ekonomik olarak korunmasını kapsamaktadır.

B- 506 SK’da Analık Kavramı

Ana olma durumunu ifade eden analık kavramı ile üremeye ilişkin bir durum ifade edilmektedir. Öyle ki doğanın üretkenliği sembolize edilirken bile ana kavramı kullanılmaktadır. İster biyolojik yollardan ister sonradan edinme yolu ile olsun bir çocuğa sahip olması dolayısıyla kadının kazanmış olduğu analık statüsü biyolojik, hukuki, sosyal açısından farklı tanımlanmaktadır287.

Doğum, özellikle de normal üreme yoluyla çocuk sahibi olan kadın ve erkek, biyolojik ebeveyn olarak adlandırılır288. Biyolojik ana ise, çocuğu rahminde doğuma kadar taşıyarak onun doğumla kişilik kazanmasını sağlayan kadına denir289. Günümüzde normal yollardan çocuk sahibi olamayan kadınlar için bebekler, tıbbi müdahaleler (Reproduktionsmedizin) sayesinde farklı şekillerde ana rahmine yerleştirilebilmekte, hatta taşıyıcı annelik ile başka bir kadın rahminde

287CHESLER, Phyllis; Mutter werden, d. Geschichte e. Verwandlung / . Dt. von Helga Pfetsch. - Dt.

Erstausg., 79.

288CHESLER.s.80

289 Vaskovics; A Laszlo; “ Familiale PErpetuierung sozialer Ungleichheit in der Moderne”,

gelişebilmektedirler290. Biyolojik ebeveyni zorunlu hallerde belirlemek çok da kolay değildir. Bu gibi burumlarda biyolojik anne genetik anneden ayrılır291.

Hukuki ebeveynlik ise, ilgili devlet mevzuatı tarafından ebeveynlerin ana ve baba olarak tanınmasıdır. Hukuki ebeveynlik özellikle aile ve velayet hukukuna (Sorgerecht) bağlıdır. Evlat edinme yoluyla da hukuki ebeveyn ya da ana olunabilmektedir. Almanya’da eyaletlerin yasal düzenlemelerine bağlı olarak iki kadın, iki erkek ya da ikiden fazla kişinin beraber ebeveyn olması mümkün olmaktadır292.

Sosyal ebeveynlik ise, çocuğun kendilerine verilmesi ile çocuğun sorumluluğunu üzerlerinde taşıdıkları sürece ana baba rolünü üstlenen kadın ve erkeğin ebeveyn olarak adlandırılmasıdır293.

Sosyal ebeveynlik kavramı, çocuğu biyolojik ya da hukuki ana babası dışında kendine özgü durumlarda sevgiyle büyütüp yetiştiren kadın erkek ya da ikisi içinde kullanılması gereken bir kavramdır294.

Türk hukukunda Medeni Kanun anlamında analık, çocuk ile arasında doğum ya da evlat edinme yoluyla soybağı kurulan kadına denmektedir (MK. M.28).

Sosyal Güvenlik Hukuku anlamında ise “analık” kavramı kanunda tanımlanmamış olmakla beraber daha geniş anlaşılmakta ve üç dönemi kapsamaktadır. Bütün dönemler SGK tarafından sigorta güvencesi altına alınmıştır. Gebelik yani doğum öncesi, doğum ve doğum sonrası (loğusalık) dönemi295. Doğumdan ileri gelen hastalıkların (eklansi, filibit, anemi gibi) analık sigortasından mı, yoksa hastalık sigortasından mı karşılanacağı konusunda kesin bir düzenleme olmamakla beraber sigortalı erkeğin sigortalı olmayan karısının doğumdan ileri

290 Vaskovics, s.133

291http://de.wikipedia.org/wiki/Biologische_Elternschaft, 23.05.2007

292 Zwei Mütter und ein Baby, in: Frankfurter Rundschau vom 6. Januar 2007, S. 14

293 PEUCKERT, Rüdiger; Familienformen im sozialen Wandel 6. bası Wiesbaden–2005 s. 234 294 PEUCKERT, s. 234

295 SÖZER, A.N., Hamilelik ve İş Hukukundaki Sonuçları, Adalet Dergisi, Kasım-Aralık, 1982,

s.1049.(Analık); OZANOĞLU, Teoman; “Analık Sigortası ve Analık Sigortasına İlişkin Davalar”, Çimento İşveren, kasım 1988; TUNCAY/EKMEKÇİ, Can / EKMEKÇİ, Ömer; Sosyal Güvenlik Hukuku Dersleri, İstanbul- 2005 (11.Bası), s.313; TULUKÇU, Binnur; İş ve Sosyal Güvenlik Hukukunda Gebe ve Anne İşçilerin Korunması, Ankara- 2000, s.190

gelen hastalık ve problemlerini düzenleyen SSK’ nun geçici 6. maddesine bakarak bunların analık sigortasından karşılanacağı sonucuna varılmıştı296.

Bunun yanı sıra ameliyatla gerçekleştirilecek doğumlarında analık sigortasından karşılanacağı Kurum tarafından çıkarılan bir genelge ile açıklanmıştır297. MK. anlamında sağ doğumun önemli olduğu gibi Sosyal sigortalar anlamında doğum açısından çocuğun sağ ya da ölü doğumunun önemi yoktur. Her iki durumda analık sigortası kapsamında değerlendirilmektedir. Ancak çocuk düşürme SSK m.33/2’ye göre hastalık sigortası kapsamına alınmıştır ve hastalık sigortası hükümleri uygulanır. Düşük, gebeliğin bebeğin yaşayabilecek hale gelmeden önce kendiliğinden veya dışardan müdahale ile sona ermesidir298. Nitekim tıbben 180 günlükten aşağı çocukların dünyaya gelmesi düşük, 180 günlükten yukarı çocukların dünya ya gelmesi doğum sayılır299.

Hamilelik ya da doğumun evlilik içi ya da dışı, hatta kadının rızası dışındaki bir ilişkiden meydana gelmesi analık sigortasından yararlanma açısından fark yaratmaz. Kadın analık sigortasından her halükarda faydalanır300.

5510 sayılı Sosyal Sigortalar ve Genel Sağlık Sigortası Kanunu ise kapsam olarak açısından 506 sayılı Kanun ile paralellik sağlamakla beraber bütün dönemleri içine alan bir analık hali tanımı getirmiştir. 15. maddede yapılan tanıma göre “Sigortalı kadının veya sigortalı erkeğin sigortalı olmayan eşinin gebeliğinin başladığı tarihten itibaren doğumdan sonraki ilk sekiz haftalık, çoğul gebelik halinde ise ilk on haftalık süreye kadar olan gebelik ve analık haliyle ilgili rahatsızlık ve özürlülük halleri analık hali kabul edilir.” Analık haline ilişkin bütün sağlık edimleri 5510 SK’ la birlikte Genel Sağlık Sigortasına bırakılmıştır.

296 AYHAN, Abdurrahman; “506 sayılı Sosyal Sigortalar Kanununa Göre Analık Sigortası ve

Yararlanma Koşulları”, Eskişehir EAÜİİBFD, C.4, S.1 Haziran- 1986, s.315.

297 20.01.1976 tarih ve 1939 sayılı Genelge.

298 ÇENBERCİ, Mustafa; Sosyal Sigortalar Kanunu Şerhi, Ankara -1977, s.421

299 SÖZER, Analık, s. 1049; OZANOĞLU, s. 4; UL, Necdet; “Sosyal Sigortada Analık Sigortası

C- Hak Kazanma Koşulları

1- Sigortalı Olma

Analık sigortasından faydalanan kadının SSK açısından sigortalı olması aranan diğer bir şarttır. Sigortalılığın sağlanabilmesi kadın işçinin SSK m.2 anlamında bir sigortalılık taşıması gerekmektedir. Kadın çalışanın SSK md. 2 anlamında sigortalı olabilmesi için iş ilişkisinin hizmet sözleşmesine dayanması, bir veya birkaç işveren tarafından bir işyerinde çalıştırılması ve SSK m.3’de sayılan istisnalar arasında olmaması gerekmektedir. Ana, bu koşulları taşımıyorsa sigortalı sayılamayacak analık sigortası yardımlarından da yararlanamayacaktır.

Ayrıca SSK m. 43’e 4958 sayılı kanunla elenen bir fıkra ile Kurumdan kendi çalışmalarından dolayı gelir ya da aylık almakta olan kadının da analık sigortasının haklarından yararlanması sağlanmıştır.

Ananın, analık sigortasından yararlanması bakımından gerekli olan sigortalılığı, sigortalılık niteliğinin herhangi bir nedenle sona ermesi durumunda bu sigorta dalı açısından bir süre daha devam etmektedir.

SSK m.2 ve 3 anlamında koşulları sağlamış bir çalışanın, çalışmaya başlamasıyla sigortalılığı da SSK m.6’ ya göre kendiliğinden başlar ve gerekli niteliklerden birini yitirmesi ile de son bulur301. Mevcut düzenlemenin fiili çalışma ilişkisine sıkı bir şekilde bağlı olmasının sigortalı açısından uygulamada uygulatacağı hak kayıplarının önüne geçebilme düşüncesiyle bazı sigorta dalları açısından fiili çalışma sona erse bile çalışma ilişkisinin bir süre daha devam edebilmesi öngörülmüştür302. Buna ilişkin ilk düzenleme analık ve hastalık sigortalarına yönelik olarak yapılmıştır.

23.10.1969 tarih ve 1186/18 md. ile değişik SSK m. 107 deki düzenlemeye göre “ 2 nci maddede belirtilen sigortalılardan hastalık ve analık sigortalarının uygulanmasında ödenen primin ilişkin olduğu günü takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.

301 GÜZEL/OKUR, s.112

Ancak, sigortalının ücretsiz izinli olması, greve iştirak etmesi veya işverenin lokavt yapması hallerinde sigortalılık niteliği bu sürelerin sona ermesini takip eden onuncu günden başlanarak yitirilmiş sayılır.”

Analık sigortası açısından getirilen 107. maddedeki düzenleme dışında, sigortanın getirdiği bazı haklarından belli ön şartları sağlamak koşuluyla SSK m.51 ile de yararlanma hakkı öngörülmüştür. Maddeye göre “2 nci maddede belirtilen sigortalılık niteliğini yitirenler, bu niteliğin yitirilişinden başlamak üzere 300 gün içinde çocukları doğarsa, sigortalı kadın veya karısı analık sigortası yardımından yararlanacak sigortalı erkek için, doğum tarihinden önceki 15 ay içinde en az 120 gün analık sigortası primi ödenmiş olması şartiyle, bu kanunda yazılı analık sağlık ve emzirme yardımlarından veya 46 ncı maddede yazılı maktu para yardımından yararlanırlar.” 300 gün ile sınırlı tutulması, sürenin MK bakımından çocuğun doğması gereken azami gebelik süresi olmasından kaynaklanmaktadır303.

SSK m.107 ve SSK m.51 deki düzenlemelere birlikte ele alındığında kanımızca M.107 deki düzenlemeyle sigortalıya analık sigortası açısından çocuğun doğumundaki 300 günün hesaplanmasında ve 120 günlük prim hesabında 10 günlük bir süre kazandırılmış olmaktadır304. Zira sigortanın ard etkisi olarak kabul edilebilecek olan SSK. 51 deki düzenleme analık sigortasının sağladığı hakları sigortalılık niteliğini yitirdiği andan sonra belli koşulları taşıyan kadına zaten tanınmaktadır305.

2- Analık Durumunun Ortaya Çıkması

SS Kanununda düzenlenmiş olan Analık Sigortasının edimlerinden yararlanabilmek için öncelikle analık durumunun meydana gelmesi gerekmektedir. Kanunda yukarıda da belirttiğimiz üzere geniş olarak algılanan analık hali ceninin ana rahmine düşmesiyle başlamakta ve doğumdan bir süre sonra son bulmaktadır.

303 22/11/2001 tarih 4721sayılı M.K md. 302 “ …., çocuğun doğumundan önceki üçyüzüncü gün ile

yüzsekseninci gün arasında ana ile cinsel ilişkide bulunmuş olması, babalığa karine sayılır.”

304 TOZAN, Celal, “Hastalık ve Analık Yardımlarında Sigortalılık Niteliğini Yitirme”, Yaklaşım,

Ocak -2003, s.228

305 Örneğin, 01.03.2005 tarihinde iş akdi feshedilen sigortalının analık sigortası yardımlarından

yararlanabilmesi için doğumun sigortalılık niteliğinin yitirildiği 11.03.2005 tarihinden başlamak üzere 300.gün olan 7.12.2005 tarihine kadar gerçekleşmesi gerekmektedir. Prim koşulu açısında ise, 20.06.2005 tarihinde gerçekleştiği düşünülen bir doğum için sigortalının analık sigortasından sağlanan yardımlar için 20.03.2004 tarihinden itibaren 120 günlük analık sigortası primi ödemiş olması

Doğum öncesi süreç olan gebeliğin meydana gelmesiyle birlikte analık sigortası devreye girmektedir. Sigortalı kadın veya sigortalı erkeğin karısının gebeliğinin başlangıcıyla birlikte tıbbi muayeneler ve testler için analık sigortasının sağlık edimleri devreye girer. Analık sigortası açısından analık hali doğumdan sonraki sekizinci haftanın sonuna kadar devam eder çoğul gebelik halinde ise bu süre on haftadır.

3- Belli Bir Süre Prim Ödenmiş Olma

Doktrinde sosyal sigorta primi, “Yasayla belirlenen sosyal riskleri telafi bakımından sigorta Kurumunun sağlayacağı edimler ile yönetim giderlerini karşılamak üzere; sigortalının kazancının belli bir yüzdesi üzerinden, sigortalı ve onun işvereninden alınan para” olarak tanımlanır.306 506 sayılı Yasanın 72. maddesinde ise prim “İş kazalarıyla meslek hastalıkları, hastalık, analık, malûllük, yaşlılık ve ölüm sigortalarının gerektirdiği her türlü yardım ve ödemelerle her çeşit yönetim giderlerini karşılamak üzere, Kurumca bu Kanun hükümlerine göre prim alınır.” demek suretiyle Kurumun hangi risklere karşı sigortalı için para tahsil edeceğini belirtmiştir.

Analık sigortası primi, sigortalının prime esas kazancının %1’dir. Bu primin tamamı işveren tarafından ödenir (SSK m.73/C). Sigortalının cinsiyeti ya da medeni durumu işverenin ödeyeceği prim yönünden etkili değildir307. Prim oranının bu şekilde düşük tutulması ise, gerek analığın diğer sigorta risklerine göre daha az ölçüde gerçekleşmesine gerekse analıkta sağlanan edimlerin diğerlerine göre daha sınırlı olmasına bağlanmaktadır308.

Sigortalı kadın işçi açısından analık sigortasında tanınan sağlık yardımları ile emzirme yardımlarından, maktu gebelik ve doğum para yardımlarından yararlanabilme koşulu olarak 506 sayılı Yasanın 48. maddesinin A bendinde doğumdan önceki bir yıl içinde en az 90 gün analık sigortası primi ödenmiş olması koşulu getirilmiştir.

306 SARAÇ, Coşkun; İşverenin Prim Ödeme Yükümlülüğü, Ankara- 1998, s.26; DEMİRCİOĞLU,

Murat/GÜZEL Ali; İşverenin Sosyal Sigorta Yükümlülükleri ve Sorumluluğu, İstanbul Ticaret Odası Yayını, İstanbul–2002, s.91.

307 GÜZEL/OKUR, s. 169; SARAÇ, 34

4- Sigortalının Kuruma Başvurması

SSKSİY309’ nin 59. maddesine göre; Sigortalı kadın, gebelik muayeneleri ve gerekirse tedavileri için işveren tarafından düzenlenen vizite kağıdı ve sağlık karnesi, resimli kimlik belgesi ile işyerinde ilan edilen, aylık ve/veya gelir alan sigortalı kadın, gebelik muayeneleri ve gerekirse tedavileri için sağlık karnesi ve resimli kimlik belgesi ile, Kurum sağlık tesisine, ebesine veya kurumla sözleşme ya da protokol yapılan sağlık tesislerine başvururlar. Yetkili uzman hekimin bulunmadığı yerlerde başvurulan Kurum hekim, gerektiği takdirde yetkili uzman hekime gönderir.