• Sonuç bulunamadı

Milli Eğitim Bakanlığı bir başka sermaye destekli eğitim girişimini Nisan 2004'te gerçekleştirmiştir Öncelikli hedefi Doğu ve Güneydoğu Anadolu bölgeleri olan, yatılı

bölge ilköğretim okullarında eğim "kalitesini" arttırma girişimi, bu bölgelerde eğitim

hizmetini Koç ailesinin ellerine bırakmaktadır. Arçelik AŞ ve MEB arasında imzalanan

protokolde, Koç Holding'in insafında ve hedefleri doğrultusunda bir eğitim modeli

öngörülmektedir.

"Siyaseti Okullara Sokma Girişimi" Öğrenci Meclisleri:MEB Şubat 2004te "Milli

eğitim sistemine demokrasi eğitimini yerleştirmek" amacıyla bir genelge

yayınlamıştır. Genelge ile 300 pilot okulda öğrenci Meclisleri, illerde İl

öğrenci Meclisleri ve il temsilcilerinin oluşturacağı Türkiye Öğrenci Meclisinin

oluşturulması hedeflenmektedir. MEB'in bu "demokrasi" atılımının ana

hedefinin ticari işletmelere dönüştürülmüş okullardaki "katılımcılık" motifinin

geliştirilmesi olduğu bunun da TKY projesinin bir parçası olduğu açıkça

gözlemlenmektedir. Bunun ötesinde, illerde milletvekillerinden "demokrasi"

dersi almaları planlanan öğrencileri nasıl bir siyasal bombardıman beklediği

de ortadadır. Bu uygulamalarla demokrasi eğitimi verilecek öğrencilerin

edinmesi beklenilen beceriler arasında göze çarpanlar ise şunlardır: İşbirliği

ve taıkım çalışması yapabilme, tartışma ve uzlaşma kültürünü kazanma,

çatışmayı önleme, arabuluculuk ve kolaylaştırıcılık...

SONUÇ

Eğitim sistemi, son yıllarda genel ekonomik darboğazın da etkisiyle büyük bir çıkmazın içinde sürüklenmektedir. Siyasal iktidarların sık sık değişmesi, eğitimde köklü yapısal reformların yapılmasını engellemektedir. Her siyasal iktidar, ilk döneminde bir takım değişiklikleri kendi ideolojisi doğrultusunda yapmakta, ancak sistemin bütünü yine çağdaş, bilimsel ve laik eğitimin çok uzağında kalmayı sürdürmektedir. Günübirlik hazırlanan yasalar, yönetmelikler ve yapılan düzenlemeler, bu açmazı daha da karmaşık ve içinden çıkılamaz hale getirmektedir.

Bu açmazlardan ilki eğitime yapılan yatırımların, olması gerekenin çok altında kalmış olmasıdır. Eğitim yatırımları, her geçen yıl biraz daha azaltılmakta, okul ve derslik ihtiyacı, artan genç nüfusun ihtiyaçlarını karşılayamamaktadır. Hala birleştirilmiş sınıflarda, kalabalık sınıflarda, ilkel şartlarda eğitim verilmeye çalışılmaktadır.

Eğitime ayrılan payın azaltılması beraberinde istihdam sorununu getirmiştir. İdareci, öğretmen ve yardımcı hizmetli kadroları ihtiyaca cevap verememektedir. Bir çok okulun yönetimi vekil yada görevlendirme ile yürütülmektedir. Bazı branşlardaki öğretmen eksikliği kadrosuz, formasyonsuz, ücretli personel istihdam edilerek giderilmeye çalışılmaktadır. Eğitim kuramlarının temizlik, ısınma vb hizmetleri taşeron firmalar ya da geçici işçi istihdam edilerek yapılmaktadır.

Tüm bu geçici çözümler, ucuz işgücü yaratıp devletin asli yükümlülüklerinden olan eğitimdeki harcamalarını azaltma, kadrosuz personel istihdamını artırıp kamu çalışanlarını örgütsüzleştirme ve eğitimi süreç içerisinde özelleştirme çabalarının altında yatan gerçektir.

Bu raporda, sayısal veriler dayandırılarak derinleştirmeye çalıştığımız istihdam sorununun eğitimi nereye sürüklediğini göstermeye çalıştık. Bundan sonra bize düşen görev, bu aldatmacalara kanmayıp çağdaş, bilimsel, laik, kamusal ve nitelikli eğitim için örgütlülüğün verdiği gücümüzü kullanarak dimdik ayakta durmaktır.

ÖNERİLER:

l.Sendîkamız ile MEB arasında imzalanan Kurum İdari Kurulu (KİK) kararları hemen uygulanmalıdır.

2.Çalışma hayatında kuralsızlığı yaygınlaştıran neo-liberal politikalar sonucu esnek çalışma dayatmalarından vazgeçilmeli TKY, NKY, Performans Değerlendirmesi, Sözleşmeli Öğretmenlik g*bi uygulamalar derhal terk edilmelidir.

3.Ekonomik ve özlük »haklardaki iyileştirmeler idari personel ve hizmetliler de dahil olmak üzere tüm eğitim emekçilerini kapsayacak şekilde örgütlü yapının gereklerine uygun olarak grevli ve toplu sözleşmeli sendika ile düzenlenmelidir.

4. Sendikal örgütlülüğü engelleyen tüm tutum ve davranışlardan vazgeçilmelidir. Örgütlenmenin önündeki tüm yasal ve fiili engeller kaldırılmalıdır.

5. Öğretmenler arasında rekabete yol açacak olan öğretmen, uzman öğretmen, başöğretmen gibi derecelendirme kaldırılmalı, öğretmenleri öğrenciler gibi sınav maratonuna sokan girişimler terk edilmeli ve başarının yükseltilmesine hizmet edecek eğitim ortamları sağlanmalıdır.

6. Eğitim kurumları ihtiyacı olan her türden araç-gereçle (yazılı, görsel, işitsel) ile donatılmalıdır.

7. Öğretmen yetiştirme politikaları bilimsel ölçütler ve gereksinimler üzerinden sendikamız taraf kabul edilerek yeniden belirlenmelidir

8. Kamusal alan bürokratik hantal yapıdan kurtarılmalı, kendi içinde demokrasiyi, özgürlüğü koruyup geliştiren, yetki ve karar süreçlerini çalışanlarıyla birlikte kullanan yapıya kavuşturulmalıdır.

9. Okullara derslik sayısı baz alınarak yardımcı hizmetli ve teknisyen kadroları verilmelidir.

10. Çalışma saatleri hizmetli ve memurlar için haftalık 35 saat olmalıdır.

12.İş riskleri ve mesleki hastalıklara karşı önlem alınmalı, işyeri hekimliği uygulaması başlatılmalıdır.

13.Genel bütçeden eğitime ayrılan pay artırılmalı, gelişmekte olan ülkelerde olduğu gibi %25 düzeyine yükseltilmelidir.

14. Okullaşma oranı artırılmalı, derslik sayıları 20 öğrenciyi geçmeyecek şekilde düzenlenmelidir.

15. Okul öncesi eğitim zorunlu hale getirilmelidir.

16.YÖK kaldırılmalı, yükseköğretim özerk, demokratik ve bilimsel bir yapıya kavuşturulmalı, yüksek öğretimde sınav sistemi kaldırılmalı, öğrencilerin ilgi, istek ve yetenekleri doğrultusunda yüksek öğrenim görmeleri sağlanmalıdır.

17.Birleştirilmiş sınıf ve ikili öğretim uygulaması uygulamasına son verilmeli, tam gün öğretime geçilmelidir.

18. Derslik başına düşen öğrenci sayıları azaltılmalı, en fazla 20'ar kişilik eğitim uygulamasına geçilmelidir.

19.Kamudaki okul çeşitliliğine son verilmelidir.

20.Eğitim emekçilerinin çalışma ve yaşam koşulları düzeltilip insanca yaşayabilecekleri bir ücret verilmelidir.

21.Geçici personel, kadrosuz çalışma, taşeronlaşma uygulamaları ve emekçilerin örgütlenmelerinin önündeki engeller kaldırılmalıdır.

22.Sendika yasası grev ve toplu sözleşme içerecek biçimde değiştirilmelidir. 23.Kamu Yönetimi Reformu ve Yerel Yönetimler yasaları geri çekilmelidir.

24.Üst düzey bürokrat, asker, yargıç ,polis vb eşlerinin tayininde ayrıcalık tanıyan 4855 sayılı yasa kaldırılmalıdır.

25.Boşanmış kadın emekçilerin özlük dosyalarına boşanma evrakları konulmamalı ve il içinde yer değiştirme hakkı verilmelidir.

26. Kadın idarecilerin sayılarının artırılması için önlemler alınmalıdır.

27. Bütün eğitim emekçilerinin yararlanacağı sayıda lojman yapılmalı, var olanlardan öncelikle evli olmayan kadınlar yararlandırılmalıdır.

28. Kadın eğitim emekçisinin hamileliği tespit edildiği andan itibaren maaş karşılığı 15 saatten fazla derse girmesi zorunlu tutulmamalı ve nöbet görevi verilmemelidir.

29.ILO standartları ve kamu emekçisi kadınların fizik- psikolojik-sosyal koşulları dikkate alınarak, 6 hafta doğum öncesi, 18 hafta doğum sonrası olmak üzere toplam 24 hafta doğum izni olmalı; doğum izinlerinde ekonomik, sosyal ve özlük haklarında kayba uğranılmamalı; ücretli ve ücretsiz izinlerde kadınlar statü kaybına uğramamalı, işyeri ve çalışma koşullarında aleyhte veya rızası olmadan değişiklik yapılmamalıdır. 30. Kadrolaşma çabalarına son verilmeli, işe alma, atama ve yükselmelerde adil ve eşit temelde yeni yönetmelik düzenlenmelidir.

Bu saptamalardan hareketle,eğitim alanı bu saldırıların doğrudan hedef aldığı alanlardandır.Her bir saldırı başlığının üzerine gidilmesi ve sürecin altında yatan sınıfsal karakterin netleştirilmesi gerekmektedir. Bu saldırı,

gericilik, emperyalistlerle işbirlikçilik ve doğrudan emek düşmanlığına dayanarak örgütlenmektedir. Karşılığında da benzeri bir sınıfsal yanıtın örgütlenebilmesi gerekir.

KAYNAKÇA;