• Sonuç bulunamadı

Bakım Emeğinin (Ev-Ġçi Emek) Görünmezliği Sorunu ve “Mor Ekonomi”

Belgede KABUL VE ONAY (sayfa 67-71)

1. BÖLÜM

1.4. FEMINIZMIN SOSYAL POLITIKAYA ELEġTIRILERI VE FEMINIST

1.4.3. Bakım Emeğinin (Ev-Ġçi Emek) Görünmezliği Sorunu ve “Mor Ekonomi”

yaygınlığının çok düĢük olması ve neredeyse hiç olmayıĢıdır” (Dedeoğlu, 2009:46).

Türkiye‟nin refah rejimi de Güney Avrupa gurubundaki diğer ülkelerde olduğu gibi

“erkek kazananlı aile modeli” etrafında Ģekillenmektedir. Bununla bağlantılı biçimde refah rejimi ve sosyal politikalar bir yandan kadınları korunması gereken bir grup olarak görürken diğer yandan aile merkezli ideoloji ile cinsiyete dayalı iĢbölümünün sürmesi yönünde ilerlemektedir. Dedeoğlu bu duruma örnek olarak kadınların evlenme nedeniyle iĢten ayrılmalarının “doğal” bir iĢten ayrılma gerekçesi olarak görüldüğü için yapılan kıdem tazmintı ödemesini göstermektedir. Kadını “koruma” amaçlı bu

“ayrıcalık” aslında cinsiyete dayalı iĢ bölümünün pekiĢtirmektedir (Davutoğlu, 2015:117). Günümüz Türkiye‟sinde çekirdek aile geniĢletilmekte ve güçlü aile ideali ortaya çıkmaktadır. Bu yeni aile-merkezci yaklaĢım da “güçlü aile, güçlü toplum”

sloganıyla ifade edilmektedir.

1.4.3. Bakım Emeğinin (Ev-Ġçi Emek) Görünmezliği Sorunu ve “Mor

kadınların ve çocukların derin yoksulluklarıdır… Ataerkil kapitalist sistem, ücretli çalışmanın bir sonucu olarak ortaya çıkan yoksulluğa bir çözüm bulabilmek için, yoksulluğu sürdürülebilir kılacak bir paradigma belirlemiş;

refahın koşullarını çalışma ile sınırlandırmıştır.” (Davutoğlu, 2015:16)

Feministlerin sosyal politikaya iliĢkin bu eleĢtirisi yeniden üretim alanının refah ile ilgili analizlere katılmasının yolunu açmıĢtır. “Ücretsiz iĢ kadının sorumluluğudur ve aslında iĢ değildir” inancı ile ev kadınlığı normu oluĢturulmuĢ ve ona Ģekil verilerek bu normun ideal Ģekli de kurgulanmıĢtır. KutsallaĢtırılan ev alanı kadının önce bağımlı sonra da dolayısıyla refah politikaları bakımından görünmez olmasına yol açmıĢtır. Yeniden üretimin sağlanması konusunda cinsiyetçi iĢ bölümü için feministlerin ürettiği kavram

“ev-içi görünmeyen emek”tir. Buna göre kadınların ücretsiz olarak yaptıkları aile fertlerinin bakımları, doğum ve çocuk bakımı ile emek arzının yeniden üretilmesi, toplumun değer yargıları ve düĢüncelerinin kuĢaktan kuĢağa aktarımı gibi iĢlerin

“emek” olarak görülmesinin yolu açılmıĢtır. Bu emeğin de bir mübadele değerinin olması gerektiği dile getirilmekte ve bunun olmayıĢının iddia edildiği gibi kadınların doğasından değil, kapitalist sistemin faydasına olanın bu olmasından kaynaklandığını dile getirmiĢlerdir. 1970‟lerde Marksist ve Sosyalist feminist kuram ev iĢleri için ücret tartıĢmasını baĢlatmıĢtır. “Ev işi için ücret talebi özel ve kamusal arasındaki ayrımları silikleştirirken aynı zamanda o döneme dek öne sürülen aile ilişkilerinin piyasa ilişkilerinden farklı olduğu ve ailenin bireyler arasındaki ortak çıkarlar temelinde bir birim olduğu anlayışına meydan okumadır” (Davutoğlu, 2015:25). Bakım, doğumla birlikte baĢlayan ve yaĢamın yeniden üretilmesi amacıyla yapılan, günlük iĢlerin yanı sıra kiĢilere psikolojik ve sosyolojik destekler anlamına gelen geniĢ kapsamlı bir emektir ve her insan için elzemdir ( Koray 2011:16). Bakım emeği niteliği itibariyle çok değerli olsa da ekonomik anlamda bir değer atfedilmiyor olması feminizmin liberal ekonomiye en temel eleĢtirilerinden biridir.

Cinsiyete dayalı iĢbölümü kadınları evdeki bakım hizmetlerinden sorumlu kıldığından ücretli bir iĢte çalıĢmaları durumunda dahi bu „sorumlulukları‟ azalmaktadır. TÜĠK tarafından 2006 yılı itibariyle yapılan Zaman Kullanım Anketleri‟ne göre çalıĢan kadınlar ile çalıĢmayan kadınlar arasındaki ev içi emek ile geçirilen süre farkı sadece 1 saat 40 dakikadır. ÇalıĢan kadınlar günde 4 saatlerini ev iĢleri ile geçirirler. Erkekler ise

çalıĢmamaları durumunda 1 saat 12 dakika, çalıĢmaları durumunda 43 dakika evde bakım hizmetlerine katılmaktadırlar. Günümüzde hem ev iĢlerini yapan, hem aile fertlerine bakan hem de ücretli bir iĢte çalıĢan, hem zihinsel hem de bedenen yorgun olan „süper kadınlar‟ ortaya çıkmıĢtır. Kadınlar ücretli iĢin getirilerine sahip olabilmek için erkeklerden farklı biçimde bedel ödemek zorunda kalmaktadır. Zaten düĢük ücretli iĢlerde çalıĢan kadınlar bir süre sonra istihdamdan çekilip ev kadınlığını seçmektedirler.

Kamu politikaları ise bu durumu kadınların istihdama katılmak istememesinin altındaki nedenleri ortadan kaldıracak çözümler sunmak yerine, bakımın aile içinde kadın tarafından üretilmeye devamını destekler niteliktedir.

Feminist ekonomistler bu eleĢtirilerin devamında çözüm önerisi olarak “mor ekonomi”

kavramını geliĢtirmiĢlerdir. Böylece, ekonominin bakıĢ açısına toplumsal cinsiyetin dâhil edilmesi talep edilmekte ve nihai hedef, kadın hareketinin sembolik rengi olan mor ile ifade edilmektedir. Mor ekonomi, merkezine bakım ekonomisini yerleĢtirmekte ve piyasanın yeniden üretim faaliyetlerini toplumsal cinsiyete duyarlı biçimde düzenlemesini talep etmektedir. Bunun yanı sıra ekonomik krizlerin çözümüne yönelik olarak, (i)mor iĢler, (ii)mor yatırımlar, (iii)mor teĢvik paketleri ve (iv)mor büyüme ile eĢitlikçi ekonomi çözümleri önermektedir (Ġlkkaracan, 2018:33). Bakım hizmetlerinin sadece ailelere yüklenmesi negatif dıĢsallıklar yaratır ve bu dıĢsallıkların önlenmesi için bakım hizmetlerinin hem bu hizmeti vermek hem de almak zorunda olanlar açısından yeniden düzenlenmesi gerekmektedir. Bakım verenler açısından amaçlanan elbette ki çocukların tamamen kreĢlerde bakıldığı ya da yaĢlanan bireylerin hepsinin huzurevlerinde ikamet ettiği bir sistem değildir, mor ekonominin itirazı bakım emeğinin toplumsal cinsiyet ve sınıf temelli belirleyenlerine ve bu hizmetlerin kadınlara yüklenmiĢ olmasınadır. Ġstihdama katılan ve görece daha yüksek ücretlerle çalıĢma fırsatına sahip annelerin çocukları kreĢ ve anaokulu olanaklarına sahipken istihdam dıĢında ya da enformel sektörde daha düĢük ücretle çalıĢan kadınlar bu haktan mahrum kalmaktadırlar. Ayrıca ailelerin gelirin düzeyi özellikle çocuk geliĢimi açısından fırsat eĢitsizliklerine yol açmaktadır. YaĢlı ve yeti yitimine uğramıĢ bireyler için de ailenin düĢük gelir düzeyi onların bakım yardımı ile sınırlı ve aileye bağımlı bir bakım hizmeti almalarına yol açarken, yüksek gelir düzeyine sahip ailelerde profesyonel bakıma ulaĢım daha kolaydır. Mor ekonominin müdahale önerdiği bir diğer konu ise bakım

hizmetine ihtiyaç duyanlar ile ilgilidir. “Bakıma muhtaç çocuk, yaşlı, engelli, hasta tüm bireylerin, satın alma gücünden ya da bakım desteğini veren aile bireylerinin istihdam statüsünden bağımsız olarak nitelikli bakıma eşit erişiminin sağlanmasına yönelik müdahaleler gerektiği” belirtilmektedir (Ġlkkaracan, 2018:42).

Mor ekonomi, tespit etmiĢ olduğu tüm bu sorunlara çözüm önerisi olarak dört yapıtaĢı belirlemiĢtir:

1. Sosyal bakım hizmetlerinin evrensel olarak sağlanması ve bütçelerin buna yönelik düzenlenmesi

2. ĠĢ-yaĢam dengesinin kurulması ve iĢgücü piyasalarında tam eĢitliğin sağlanması için denetimlerin tam olarak yapılması. Ayrıca yine bu amaca yönelik olarak eĢit ebeveyn izinleri, esnek çalıĢma ile ilgili eĢit teĢvikler ve ücretlerin erkekler ve kadınlar için eĢit hale getirilmesi

3. Kırsal kalkınma ile ilgili planlamalar yapılırken bakım ekonomisinin ihtiyaçlarının da göz önünde bulundurulması

4. Makroekonomi politikalarının dönüĢtürülmesi: Feminist araĢtırmacılar kamu harcamalarının bakım hizmetlerine yönlendirilmesi ile istihdam yaratma, talebi canlandırma, yoksulluğu azaltma gibi önemli etikleri doğuracağını iddia etmektedirler

1.4.3.1. Bir Lütuf Olarak (!) Evde Bakım MaaĢı

2828 sayılı Sosyal Hizmetler ve Çocuk Esirgeme Kanunu Ek-7. Maddesine göre:

“Her ne ad altında olursa olsun her türlü gelirler toplamı esas alınmak suretiyle, hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarı, asgarî ücretin aylık net tutarının 2/3‟ünden daha az olan bakıma ihtiyacı olan engellilere, resmî veya özel bakım merkezlerinde bakım hizmeti ya da sosyal yardım yapılmak suretiyle evde bakımına destek verilmesi sağlanır. Hanede birden fazla bakıma ihtiyacı olan engelli bulunması hâlinde, hane içinde kişi

başına düşen ortalama aylık gelir tutarının hesaplanmasında birinci bakıma ihtiyacı olan engelliden sonraki her bakıma ihtiyacı olan engelli iki kişi sayılır. Bu fıkranın uygulanmasında, 5510 sayılı Kanunun ek 18 inci maddesi uyarınca Ramazan ve Kurban bayramlarında ödenen bayram ikramiyeleri hane içinde kişi başına düşen ortalama aylık gelir tutarının hesaplanmasına dâhil edilmez… belirlenen hane halkı gelir ölçütünü aşan gelir değişikliğinin tespiti hâlinde bu madde kapsamında yapılan ödemeler durdurulur ve değişikliğin meydana geldiği tarihten itibaren yasal faizi ile birlikte genel hükümlere göre takip ve tahsil edilir.”

Ülkemizde kadınlara evde bakım karĢılığında “evde bakım ödeneği” verilmektedir. Bu ödeneğin verilmesi için yetkili bir sağlık kuruluĢu tarafından düzenlenen raporla bakıma muhtaçlığın belgelenmesi ve kiĢinin gelirinin belirlenen asgari düzeyden düĢük olması Ģartlarının sağlanması gerekmektedir. Bu ödeneğe toplumsal cinsiyet perspektifinden bakıldığında birkaç nokta dikkat çekmektedir. Öncelikle bu yolun sosyal politika aracı olarak tercih edilmesinin baĢat nedeni, kurumsal bakıma göre evde bakımın kamu bütçesine çok daha az maliyeti olmasıdır. Bu maliyetin düĢük olmasının nedeni de kadının zaten bakım hizmetinden sorumlu görülmesinden dolayı emeğine kurumsal bakım ile aynı düzeyde değer atfedilmiyor oluĢudur. Dikkat çekici diğer nokta bu ödeneğin sadece neoliberal politikaların muhtaç tanımıyla bağlantılı olarak engelli bireyler için ödeniyor olmasıdır. Kadın engelli çocuğuna bakarken bu haktan faydalanmakta ancak evde engeli bulunmayan çocukları varsa onlar için ödenek almamaktadır. Oysa her iki bireyin de bakım sorumluluğunu üstlenmektedir. Bu ödenekle ilgili son feminist eleĢtiri ise bu ödenek yoluyla kadınların istihdamdan bir kez daha uzaklaĢtırıldığı yönündedir. Bakım veren kadının ücretli bir iĢte çalıĢması durumunda gelir seviyesi yükselecek ve bu ödenek kesilecektir ancak alacağı ücret ile bu ödenek arasındaki farkın buna değmeyeceği düĢüncesi kadınları aslında zorunlu bir

“seçim” e zorlamaktadır.

Belgede KABUL VE ONAY (sayfa 67-71)