• Sonuç bulunamadı

Arap Baharı’na Türkiye Cephesinden BakıĢ

ULUSALGÜVENLĠK BAĞLAMINDA SOSYAL MEDYA

3.2. SOSYAL MEDYA ve ULUSAL GÜVENLĠK BAĞLAMINDA DÜNYADA MEYDANA GELEN ÖRNEK OLAYLAR

3.2.4. Arap Baharı’na Türkiye Cephesinden BakıĢ

Orta Doğu Türkiye için farklı anlamlar taĢımaktadır. Gerek dünya gerekse de Türkiye için özel bir yeri olan Orta Doğu‟nun, Türkiye açısından ayrı bir önemi vardır. Demokrat Parti‟nin iktidara geldiği dönemden bu yana Türkiye, Arap devletleriyle beraber seviyeli bir iliĢki kurmaya çalıĢmıĢtır. Ülke iliĢkileri bakımından da önemli mesafeler kat etmiĢtir. Arap devletleri o dönemlerde yalnızca Ġsrail‟i kendilerine tehdit Ģeklinde görmüĢlerdir. Ġsrail‟in kurulması ve geliĢme müsebbibi olarak da batının suçlandığı görülmektedir. Türkiye‟ninse tarafsız siyaset izleyiĢi ve Müslüman devlet oluĢu Arap devletleriyle daha samimi diyalogun kurulmasını sağlamıĢtır.214

Bir bölge ülkesi olarak Arap Baharı‟nın Türkiye açısından konunun, izlemenin de ötesinde müdahil olduğu bir dıĢ politika alanına dönüĢtüğü görülmektedir. Gerek dönemin CumhurbaĢkanı Abdullah Gül, gerek dönemin baĢbakanı olan Recep Tayyip Erdoğan ve o dönemde DıĢiĢleri Bakanı olan Ahmet Davutoğlu‟nun Arap Baharı‟nı yakından takip ettiği görülmüĢtür. Libya, Mısır ve Suriye gibi devletlerin liderlerinin ne gibi adım atmaları gerektiği konusunda kesin ve net ifadeler kullanarak bütün dünya ile bu bilgileri paylaĢtıklarını belirtmek gerekir. Böylece Türkiye Cumhuriyeti, Arap Baharı

213

Dede, a.g.e.,ss. 23-24.

214 Sabit Duman, “Ortadoğu Krizleri ve Türkiye”, Ankara Üniversitesi Türk İnkılâp Tarihi Enstitüsü

77

karĢısında kayıtsız kalmadığı için Arap halkı tarafından bireysel olarak sempati duyulmuĢ, yapılan açıklamalarla olumlu yaklaĢımlar gösterdiğinden dolayı Arap ülkelerindeki sivil halkın takdirini önemli ölçüde kazanıldığı görülmüĢtür.215

Türkiye‟nin halk hareketini ve halkın demokratik taleplerini destekleyen bir dıĢ siyaset stratejisi oluĢturduğunu söylemek yanlıĢ olmayacaktır. Gerek ekonomi, gerek konumu ve gerekse de dıĢ iliĢkileriyle Türkiye‟nin kesinlikle karĢı safha alınacak bir devlet olmadığını belirtmek gerekir. Türkiye‟nin bu kesimde sevilmesinin de asla tesadüfi bir durum olmadığını söylemek mümkündür. Bunun nedeni Türkiye‟nin ince güç kullanıp ikna yöntemini seçme durumudur. Buradaki ince güç, istenen Ģeylerin kaba kuvvetle değil, yapılan siyaset ile elde edilmesini kapsamaktadır. Ġnandırıcı argümanların sunumu ve tutarlı politikaların izlenmesi ince gücü ifade etmektedir. Türkiye‟nin izlemiĢ olduğu dıĢ siyaset ile politik fikirlerinin yanında ince güç potansiyelinin önemli olduğunu belirtmek gerekir.216

Arap Baharı, Türkiye‟nin izlemiĢ olduğu dıĢ siyaset stratejilerinin de değiĢmesine sebep olmuĢtur. Bu anlamda Türkiye‟nin Arap Baharı‟na yaklaĢımının, temelde ülke ilkelerini gözeterek yönettiğini söylemek mümkündür. Türkiye, Arap devletlerinin demokrasi ile yönetilmesini istemektedir. Ancak ülke otoritesi de güç kaybetmemelidir. Türkiye bölgede yaĢayan insanların çok daha fazla özgürlüklere sahip olmalarını arzulamakta, demokrasi ve insan hakları taleplerini destekleyen bir duruĢ sergilemektedir. Arap devletlerine yapılan dıĢ müdahalenin Türkiye tarafından asla tasvip edilmediği görülmektedir. Türkiye Cumhuriyeti Devleti‟nin kendi kuruluĢundan bugüne kadar diğer devletlere yönelik olarak güdülen iç iĢlerine karıĢmama ilkesini Ģiddetle savunduğunu söylemek mümkündür. Arap Baharı; temelinde yükselen isyan dalgası devamlı kaynayan bir coğrafyada baĢlaması ve galeyana gelen halkı güvenlik güçleri ile bastırılmaya çalıĢılmasının domino etkisini yaratan söz konusu olaylar çeperinde baĢkaldırı silsilesi Arap coğrafyasında kendini hissettirir bir durum almıĢtır. Türkiye bu duruma mantık çerçevesinde yaklaĢmıĢtır ve kati yargılardan uzak durmayı tercih etmiĢtir. Bu geliĢmeleri sonucunda senelerdir varlığını koruyan otoriter rejim yıkılmıĢ ve liderlerin yaĢamların sonuna kadar kalabildiği yönetimlerin halk tarafından yıkıldığı görülmüĢtür.217

Arap ülkelerinin her ne denli Türkiye‟yle bazı ortak noktaların olduğu görülse de toplumsal, siyasal ve kültürel yapının farklılıklar gösterdiğini belirtmek gerekir. Özellikle

215 Mustafa Kibaroğlu, “Arap Baharı ve Türkiye”, Adam Akademi, 2011, Sayı 2, ss.26–36, s. 31. 216

Ġbrahim Kalın, “Türk Dış Politikası ve Kamu Diplomasisi”, Editörler: ÖZKAN A., ve ÖZTÜRK T.E., Kamu Diplomasisi, 1.Baskı, Tasam Yayınları, Ġstanbul, 2012, ss.145-161, s. 148.

217 Erman Akıllı, “Türk DıĢ Politikası Zemininde Arap Baharı”, Ortadoğu Analiz, 2012, Cilt: 3 - Sayı 37, ss.39–45, s. 45.

78

de batılı devletler, bölge içindeki çıkarlarının Arap Baharı Ģekillenmesinde etkin olmuĢtur. Buna karĢılık Türkiye‟nin izlediği siyaset aracılığı ile olaylara müdahil olmamayı tercih etmiĢtir. Türkiye dıĢ siyaset kapsamında risk almayıp Arap devletlerinin çıkarlarını korumuĢtur. Böylelikle Orta Doğu‟da da saygınlığını arttırmıĢtır. Ülke çıkarları gözetip Türkiye‟nin bu süreci iyi yönettiği ve bütün dünyaya örnek olduğu görülmüĢtür. Bu yaklaĢımından dolayı Türkiye bölgesel bir güç ülke portresi çizerek Orta doğunun lideri konumuna getirilmiĢtir.218

Özetle Arap Baharı‟nın, Arap yarımadasında yaĢayan insanların özgürlük mücadeleleri ve değiĢim taleplerini içine alan bir süreç olduğu ifade edilmektedir. Orta Doğu, siyasi ve fiziki konum olarak her daim ön planda yer almıĢtır. Zaman zaman da iç karıĢıklıklarla da karĢı karĢıya kaldığına Ģahit olunmuĢtur. Bununla ilgili olarak da Arap yarımadasında yer edinen değiĢim hareketinin Tunus‟ta baĢladığı ve bu fitil ateĢlenip diğer Arap ülkelerine de domino etkisiyle yayılmıĢtır. Uzun zamandır ülkelerini tek baĢına yönettiği görülen birçok liderin bu geliĢmelerle birlikte ya görevlerini bırakma durumunda kalmıĢ ya da halk tarafından öldürülmeleri söz konusu olmuĢtur. YaĢanılan bu geliĢmelerle dünya gündeminin tamamen Arap yarımadasına kaydığı gözlemlenmiĢtir. Arap yarımadası zengin olan petrol rezervlerine sahip olması nedeniyle iç karıĢıklıkların dıĢ kaynaklı devletler tarafından müdahaleler ile desteklenmesi sağlanmıĢtır. Ancak bazen halkların özgürlük mücadeleleri olarak medya organlarına yansıyan süreci etkileyen ekonomik kaynakların olduğu görülmektedir. Yönetimsel olarak Arap devletlerinde zaafların yaĢandığı görülmektedir. Ancak bu karıĢıklıklar yaĢanırken masum olan sivil halkın katledilmesinin açıklamasının yapılması da hiçbir Ģekilde mümkün olmamıĢtır. Bu anlamda Arap Baharı‟nı özellikle de geliĢmiĢ olan batılı ülkelerin ekonomik gerekçe ve bireysel çıkarları sebebiyle desteklediği görülmektedir.

3.3. SOSYAL MEDYA ve ULUSAL GÜVENLĠK BAĞLAMINDA TÜRKĠYE’DE