• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: 1896 OSMANLI BANKASI BASKINI

3.1. Çeşitli Semtlerdeki Ermeni Olayları

3.1.6. Bahçekapısı ve Civarında Meydana Gelen Olaylar

Banka baskının meydana geldiği gün Haliç’in karşı yakasında bulunan Bahçekapısı2

ve civarında da birçok olayın meydana geldiği görülmektedir. Galata’dan humbara ve revolver sesleri duyulmaya başlandığında köprü tarafında dükkanı bulunanlar korku ve telaşa düşerek dükkanlarını kapatmaya ve kaçışmaya başlamışlardı. Bu sırada bir grup Ermeni hamalının ellerindeki demir balya kancalarıyla Rüsumat (Gümrük) Dairesi’nin deniz tarafındaki tahta perdeyi kırarak Eminönü’ne doğru gitmesi ve nereden geldikleri belli olmayan Ermeni komitecilerinin insanların üzerine saldırması bu civarda karışıklığa sebep olmuştu. Burada bulunan herkes Ermeni komitecilerine karşı kendilerini müdafaa etmek amacıyla ellerine geçen sopa gibi şeylerle bu kişilere karşılık vermeye başlamışlardı. Bu karşılıklı mücadele asker ve jandarma gelene kadar devam etmiş ve bu esnasında Gümrük Dairesi içerisinde isimleri bilinmeyen on ve Eminönü’nde dört Ermeni ölmüş ve Ermenilerden beş ve Müslüman ahaliden iki kişi yaralanmıştır (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 11-2). Bahçekapısı’nda olaylar bu şekilde başlamıştı. Olayların baş göstermesi üzerine birçok güvenlik kuvvetinin bölgeye gönderilmesi söz konusu olmuştu.

Olayların engellenmesi için Cisri Cedid (Yeni Köprü-Galata) komiseri Ahmed ve Jandarma Yüzbaşısı Şakir, Bahçekapısı karakol zabiti Yüzbaşı Halil efendilerin emrinde bir miktar polis, jandarma ve asker olayın gerçekleştiği yere gelmişti. Bu kuvvetlerin ardından merkez komiseri Mehmed yanında ikinci komiser ve bir polisle bu bölgeye ulaşmıştı. Yine yardımcı kuvvet olarak Seraskerlik makamından Yüzbaşı Kemal, emrinde yirmi asker ile gelerek toplanan ahaliyi dağıtmış ve karışıklığa sebep olan Ermeni ölüleri polis tarafından arabalara bindirilerek Zaptiye’ye gönderilmişti. Olayın son bulması için gerekli olan tedbirler alınmış ve asayiş iade edilmiştir (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 11-2). Ancak Bahçekapısı’ndaki Celal Bey Hanı’nda olayların devam ettiği görülmektedir.

Ermeni zenginlerden Uncuyan Apik Efendi’nin birkaçı setre pantolonlu, diğerleri

şalvarlı on bir Ermeni ile Celal Bey Hanı’ndan çıktıktan sonra, hanın kapısının her

zamankinden iki saat önce kapatılmış olduğu görülmüştü. Oda sahiplerinden yirmi

2

Eminönü ile Sirkeci arasında, Yeni Cami’nin hemen arkasında bulunan Bahçekapı Semti, adını

kadar Ermeni alışılmışın dışında o gece handa kalmıştı. Akşam vakti bu handa mevzilenen Ermeni komitecileri sokaktan geçmekte olan askerler üzerine humbara ve revolver attılar. Bunun üzerine Bahçekapısı karakolu zabiti bir grup askerle hemen olay yerine gelmiş ve bu han abluka altına alınmıştı. Bunu müteakiben Cisri Cedid komiseri Ahmed ve merkez baş komiseri Mahmud ve Selahattin Efendiler de olay yerine geldiler. Bir iki saat sonra Seraskerlik makamından gönderilen kaymakam Emin Bey kumandasında bir yüzbaşı ile yirmi asker gelmiş, komitecilerin polise teslim olmaları teklif edilmiş ise de bunu kabul etmedikleri gibi han kapısına yaklaşmaya çalışan polis ve askerler üzerine ateş etmişlerdi (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 11-2/12-1). Bunun üzerine Sadaret’ten Zaptiye Nezareti’ne Celal Bey Hanı ile ilgili yapılması gerekenlere dair bir telgraf gönderilmişti. Telgrafta Celal Bey Hanı’ndan humbaralar atılması üzerine dışarıdan hanın gözetim altında tutulmasının faillerine cesaret vererek kargaşanın devamına ve Ermenilerin gizlendiği bu gibi binalardaki hareketlerin şiddetlenmesine sebep olacağı bildiriliyordu. Bu nedenle vukuatın o gece her halükarda bastırılmasının şart olduğu dile getirilmekteydi. Ayrıca talimata göre Banka’dan başka gerek Celal Bey Hanı’nın ve gerek bunun gibi mahallerin icap ettiği

şekilde asker yardımıyla basılarak içerisindekilerin yakalanması ve bu gelişmelerle

ilgili olarak peyderpey haber verilmesi istenmekteydi (A.MKT.MHM. 628-35, lef. 1-2). Alınan bu emir doğrultusunda Celal Bey Hanı’ndaki komitecilerin yakalanması icap ediyordu. Bu nedenle yetkililerin hemen harekete geçtiği görülmektedir.

Bu emir üzerine Celal Bey Hanı’nın arka kapısı kırılarak içeriye girilmiş, burada gizlenen yirmi altı Ermeni komitecisi yakalanmış ve üç posta halinde Babı Zaptiye’ye (güvenlik dairesi) gönderilmişti. Giden postalardan ikisi sağ salim bir şekilde Babı Zaptiye’ye ulaşırken, polis memuru Arif Efendiye teslim edilen üçüncü posta dört askerle birlikte Osmanlı Bankası şubesinin önünden geçerken galeyana gelmiş halktan hamal, kayıkçı ve rençper gibi yüz kişilik bir güruhun saldırısına uğramıştır. Yedi kişi olan komitecilerden dördü bu saldırıda ölmüş, üçü ise yaralanmıştı. Yaralı ve ölüler arabalara bindirilerek Babı Zaptiye’ye gönderilmiş, hanın önüne toplanmış olan halk dağıtılmış ve akşam asayiş normal haline gelmişti. Daha sonra han içerisinde arama yapılmış, Ermenice yazılmış mektuplar ve humbara parçaları bulunarak bunlar da Babı Zaptiye’ye teslim edilmişti. Ancak Apik Efendiye ait olan

handaki altı oda anahtarlar bulunamadığı için aranamamış ertesi gün yapılan aramada handa gizlenen üç Ermeni komiteci daha yakalanmıştır (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 12-1). Celal Bey Hanı’ndaki olay bu şekilde sona erdirilmişti. Ancak yapılan tahkikattan bu semt çevresinde başka yerlerde olayların devam ettiği anlaşılmıştı.

Özellikle 27 Ağustos Perşembe günü bu çevredeki olayların şiddetlendiği görülmektedir. Öğle civarı Galata ve Beyoğlu taraflarından silah seslerinin duyulması üzerine heyecanlanan ve Galata Köprüsü üzerinde karşı tarafa geçmeye ve her tarafa kaçışmaya başlayan halk ile o bölgelerde dolanan asker kolları üzerine bazı han ve mağazalarda gizlenmiş olan Ermeni komitecileri tarafından ateş edilmeye başlanmıştı. Đlk önce Mısırlıoğlu Hanı’nın Yeni Cami kapısına bakan tarafındaki pencerelerden ateş edilmeye başlanmıştı. Bunun üzerine Polis Müdürü Hüsnü Bey, Tahkik Heyeti Başkanı Hasan Efendi, Kaymakam Emin Bey ve Karakollar Müfettişi Hüseyin Daim Bey ile mahalle zabıtası buraya gelmişti. Han içerisinde gizlenmiş olan Ermeni komitecilerine teslim olma çağrısı yapmıştı. Ancak komiteciler buna silahla karşılık vermişlerdi. Ateş ettikleri için hanın kapısına yaklaşmak mümkün olmadığından hanın arka kapısı kırılarak buradan içeriye girilmiş ve handa gizlenen altı komiteciden dördü ölü, biri ise diri olarak ele geçirilmişti. Diğer komiteci ise, kendisini taraçadan atması neticesinde ölmüştü. Bu karışıklık esnasında Yeni Cami çevresinde oturan Tütüncü Ağba başından yaralanmıştı (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 12-1). Güvenlik güçleri Mısırlıoğlu Hanı’nın ardından ateş açılan diğer hanlara yöneldiler.

Harapçı ve Fındıklıyan hanlarında gizlenen Ermeni komitecileri asker ve halk üzerine ateş etmeye başlayınca yukarıda ismi geçen memurlar askerlerle birlikte olay yerine gelmişlerdi. Harapçı handa bulunan komitecilere teslim ol çağrısı yapılmış ve orada bulunan üç komiteci teslim olmuş, altısı kaçmaya çalışırken yakalanmış, ayrıca beş komiteci daha yakalanmıştı. Ele geçirilen bu on dört komiteci Babı Zaptiye’ye gönderilmişti. Yine Perşembe günü Fincancılar yokuşunun alt başında bulunan Yusufyan Hanı’nın önünden geçen asker kolu üzerine hanın üst katında gizlenen Ermeni komitecileri tarafından ateş edilmişti. Bunun üzerine askerler tarafından han ve sokak kontrol altına alınmış ve Mercan bölgesi polis çavuşu Mehmed Efendi gelip bu handa gizlenen üç Ermeni’yi tevkif edip, burada bulunan birkaç revolver ve fişeği

Babı Zaptiye’ye göndermiştir (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 12-2). Aynı gün bu hanların dışında Balıkpazarı, Sultanhamamı ve Sirkeci civarında da küçük çaplı olaylar meydana gelmişti.

Balıkpazarı’nda fırına bitişik kurukahveci dükkânında gizlenen üç Ermeni komitecisi tarafından halk üzerine iki humbara atılmıştı. Bunun üzerine halk galeyana gelip bu komitecilerden ikisini öldürmüş, komitecilerden biri ise kaçmıştı. Bu karışıklık esnasında bir Rum ve bir Ermeni yaralanmıştır. Bu sırada Sultanhamamı’nın karşısında bulunan eczanenin üstünden jandarma noktasına iki el ateş edilmesi üzerine, bunu yapan yakalanmıştı. Aynı yerde bahriye çavuşlarından birini yaralayan bir Ermeni komitecisi ise galeyana gelen halk tarafından öldürülmüştü. Sirkeci Tren istasyonunun arka tarafında kavun, karpuz sergilerinde hamal, küfeci ve manav ile bunlara karşı olanlar arasında çıkan kargaşada Ermenilerden on iki kişi ve bir Rum ölmüş, bir Ermeni ile bir Bulgar da yaralanmıştı (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 12-2). Bahçekapısı çevresinde meydana gelen olayların çokluğu, olayların aynı anda farklı noktalarda çıkması önlem alınmasını zorlaştırdığı gibi, Müslüman halkın da galeyana gelmesine sebep olmuştu. Bunun neticesinde çeşitli işyerlerinde tahribat meydana geldiği, bu karışıklıktan yararlanan bazı kimselerin işyerlerini yağmalamaya çalıştığı ancak güvenlik kuvvetlerinin mümkün olduğu kadar bu olayların önüne geçmeye çalıştığı görülmektedir.

Eminönü’nde dişçi olan Bonifa’nın dükkânının altındaki bodrumda tütüncü olan Sivaslı Serop adlı bir Ermeni olayın baş göstermesi üzerine dükkânını açık bırakarak kaçmış, bu sırada tütünleri yağmalanmıştı. Ancak kendisi de şüpheliler arasında olduğundan zabıta tarafından memleketine gönderilmişti. Yağma konusunda yetkililerin olaylar esnasında yağmayı engellemek için herhangi bir direnç göstermediği iddia edilmektedir. Fakat kaynaklarda anlatılan bazı olaylar buna muhalif bilgiler vermektedir. Örneğin yine Bahçekapısı’nda meydana gelen bir olayda Hasköy hamamı karşında bulunan saatçi Kirkor Maghulyan’ın dükkanı Perşembe günü meydana gelen olaydan dolayı galeyana gelen halk tarafında açılmaya çalışılmıştı. Ancak bu sırada olaya müdahale eden Mülazım Necip Efendi dükkanın yağmalanmasına meydan vermemiş ve burayı korumaya alarak üç gün sonra sahibine teslim etmişti (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 12-2/13-1).

Yine bu bölgede otuz dört numaralı dükkanda saatçi olan Dikran Düvenciyan’ın işyerinin kapısı bazı serseriler tarafından açılmış ve saatlerinden on kadarı alınmışsa da dördü o anda zabıta tarafından geri alınarak sahibine, sonradan bulunan dört tanesi ise Babı Zaptiye’ye teslim edilmişti. Saatçinin kaybolan iki saati ise serseriler tarafından kırılmıştı. Dükkanda bulunan camekanlar içerisindeki mücevherat gibi kıymetli eşyalara herhangi bir zarar gelmemişti. Yine Rusya uyruklu Bosof Banaconf adlı kişi olayın ertesi günü alet edevat sattığı camekanlı arabasıyla Sarraflar Hanı’nın kapısındayken bazı serseriler arabasını yağmalamak ve kendisini saldırmak istemişlerse de komşusu olan şerbetçi Hacı Mehmed ve fesçi Hacı Salih onu ve eşyasını kurtarmışlardı. Bu hanın kapısının bitişiğinde Rusya vatandaşı olan bıçakçı Gürcü Aleksandır’ın açıkta bıraktığı camekanlı arabasından bazı bıçaklar alınmış ise de süvari kolu hemen gelip bunları geri alarak sahibine teslim etmiştir. Hocapaşa’da tramvay caddesinde kurukahvecilik yapan Kemahlı Hapik ve Vardan adlı Ermeniler olayın ikinci günü karışıklık esnasında dükkânlarına kapanmışlardı. Ancak galeyana gelen serseriler tarafından katledilmiş ve bazı eşyaları da yağmalanmıştır. Yine Hocapaşa civarında çeşme karşısında sekiz numaralı dükkanda bulunan Mıgırdıç Kebabçıyan’ın dükkanı açılarak bazı eşyaları alınmış ise de bir takımı Saka Mehmed ve arkadaşı Halil’de bulunmuş bu kişiler tutuklanarak Babı Zaptiye’ye gönderilmişlerdi (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 13-1). Görüldüğü üzere meydana gelen olaylar esnasında saldırılan kişileri korumak için hem güvenlik kuvvetleri hem de Müslüman halk gayret göstermiş ve bazı olayları engellemişlerdi.

Bahçekapısı ve civarındaki olayları bastırmak için sevk olunan polis ve asker miktarı yüz yetmiş beş idi. Bu kişiler sadece bu bölgedeki görevliler değildi. Olayın ortaya çıkmasından sonra Cisri Cedid Polis Komiserliği’nden bir komiser ile on beş polis olay mahalline gelmişti. Yine Tahtakale’den bir yüzbaşı ile on beş farklı mevkiden elli üç jandarma daha buraya sevk edilmişti. Öte yandan Zaptiye Nezareti başkomiserlerden Mehmed Efendi, ikinci komiser Selahaddin Efendi ile üç polis, Seraskerlik makamı ise Yüzbaşı Kemal Efendi’nin kumandasında yirmi asker göndermişti. Bunlarla birlikte kaymakam Emin Bey’in kumandasında beş, Yüzbaşı

Karakolu’nda nizamiye Yüzbaşısı Halil Efendi ve iki mülazım ile otuz altı ki toplam yetmiş altı asker bu bölgeye gönderilmişti (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 13-1).

Bahçekapısı sınırları dâhilinde bulunan yerlerden biri olan Tahtakale’de de bazı olaylar meydana gelmişti. Tahtakale’de olayın meydan geldiği Çarşamba günü Galata ve Bahçekapısı taraflarında baş gösteren kargaşadan ötürü buradaki halk heyecana kapılıp galeyana gelmişti. Burada da bazı Ermeni komitecileri halka saldırmış olduklarından kargaşa buraya da sirayet emiş ve galeyana gelen halk Ermenilere saldırmıştı. Olayın bastırılması için zabıta hayli gayret göstermişse de halkın çokluğu ve mekanların dağınık bir şekilde olması bu kargaşanın yaklaşık dört saat kadar devam etmesine sebep olmuştu. Bu kargaşa neticesinde yirmi üç Ermeni ile iki Rum hayatını kaybetmiş, bir Müslüman ile sekiz Ermeni ise yaralanmıştır (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 13-1/13-2). Olaylar esnasında Tahtakale’de bulunan güvenlik güçleri her ne kadar olaylara engel olmaya çalışmışsa da, bir süre bunu başaramamıştı. Güvenlik güçlerinin yetersizliği nedeniyle diğer bölgelerde olduğu gibi buraya da takviye kuvvet gönderildiği görülmektedir.

Olaylar meydana geldiği sırada Tahtakale Polis Komiserliği’nde bir komiser ile on altı polis ve beş jandarma bulunuyordu. Olayın bastırılması için Zaptiye Nezareti’nden ikinci komiser Cemil ve Tevfik Efendiler ile iki polis, Seraskerlik makamından Kaymakam Hacı Galip Bey kumandasında nişancı ve itfaiye taburlarından kırk asker gönderilmişti. Buraya Bahçekapısı Karakolu’ndan bile yardım gönderilmişti. 27 Ağustos Perşembe günü baş gösteren kargaşanın etkisi bölgeye yakın olan Nuriosmaniye ve Mahmud Paşa’da da görülmüştü. Buralarda meydana gelen olaylar neticesinde yedi Ermeni ile bir Müslüman yaralanmış bir Ermeni ise ölmüştür (Y.PRK.KOM. 9-21, lef. 13-2).