• Sonuç bulunamadı

Baba yoksunluğunun çocuk üzerinde olumsuz etkilere neden olacağı bir gerçektir. Çocuğun babasından yoksun kaldığı özellikle erken çocukluk döneminde bu durumun çocuğun gelişimini de değiştirdiği görülmektedir (Messer, 1989: 44).

Baba olmayan evlerde bulunan çocukların, duygusal ve psiko-sosyal uyum sorunu yaşamaları, çeşitli içselleştirici ve dışlayıcı davranışlar sergilemeleri daha olasıdır. Baba ile birlikte yaşamamak, duygusal bozukluğa sahip olma riskini dört katına çıkarmaktadır. Baba yoksunluğu çocuğu zorlu bir yaşamın içine alan bir olayıdır. Bu yoksunluğu yaşayan çocuklar pek çok sorunla karşı karşıya kalmaktadır ve böylelikle birçok gelişim alanı zarar görmektedir. Bu sorunlar, çocukların tüm yaşamlarını etkileyebilecek boyutlara ulaşabilmektedir (Cuffe vd 2005: 121).

Babası ile birlikte büyüyen çocukların babasız büyüyen çocuklara göre gelişim alanlarının daha sağlıklı ilerlediği aynı zamanda sosyal uyum, akademik başarı ve analitik düşünme becerilerinin daha ileri düzeyde olduğu belirtilmektedir (Poyraz, 2007: 78).

Çocuk yaşamı boyunca sağlıklı ve normal seyreden bir aile ortamında büyürken baba yoksunluğuyla karşı karşıya kalabilir. Babanın evden kısa süreli ya da uzun süreli ayrılıklarının çocuğu olumsuz yönde etkilediği belirtilmiştir. Babanın aniden bir sebeple aileden uzak kalması çocuklar üzerinde etkili olmakta aynı zamanda çocukların anneye daha da bağımlı olmasına ve çocuğun okul başarısının düşmesine ve birtakım davranış bozukluklarına neden olduğu görülmektedir. Babası ile büyüyen ve büyümeyen çocuklar karşılaştırdıklarında baba yoksunluğu ile büyüyen çocukların anti sosyal davranışlar sergiledikleri bağımlı arkadaş ilişkilerinde zayıf bir kimliğe sahip olduğu gözlemlenmiştir. Özellikle erken çocukluk döneminde baba yoksunluğu yaşayan erkek çocukların erkek kimliğinin yerleşmesinde geç kalındığı saptanmıştır (Güngörmüş 2006: 86).

2.4.1. Sık ve Uzun süreli Ayrı Kalma Sonucu Oluşan Yoksunluklar

Babanın evden ayrı kalması, çocuğu büyük ölçüde olumsuz etkilemektedir. Babanın iş gereği şehir dışına çıkması, askere gitmesi, eşinden ve çocuklarından kısa ya da uzun süreli ayrı kalması çocuğu etkilediği gözlemlenmiştir. Özellikle erkek çocuklarında babanın rol model olmadığı durumlarda anneye olan bağımlığının artması akademik başarının düştüğü ve çocuğun birtakım davranış bozukluklarına sahip olacağı sonucu görülmüştür. Bu ayrılık sürelerinin uzun olması anneye düşen görev ve sorumlulukların artması annenin çocuklarına karşı verimini düşürmekte ve daha sabırsız ve az hoşgörülü bir birey haline gelmesiyle sonuçlanır (Yörükoğlu, 2000: 54).

2.4.2. Terk etme Sonucu Oluşan Yoksulluk

Babanın kendi sorumluluğunu yerine getirememesi, rolünün getirdiği görevleri yapamaması, eşiyle yaşadığı çatışma, hayatında karşılaştığı zorluklar bunların her biri babanın evi terk etme sebeplerindendir. Bu tür nedenlerle evinden uzaklaşan baba, eşinden ve çocuklarından ayrı kaldığında ve aile içindeki baba rolünü koruyamamaktadır (Atilla, 1989: 64).

Çocukların fizyolojik ve psikolojik gereksinimlerinin karşılanmasıyla birlikte güven duygusunun temellerinin atılmasında babanın görev ve sorumluluğu büyüktür.

Eğer baba eşini ve çocuklarını terk etmişse çocuk her an birlikte kaldığı ebeveyninde her an onu bırakacağı korkusunu yaşayabilir. Çocukta güvensiz bağlanma ve kaygı bozukluğu seyredebilir (Chapman ve Campbel, 2003: 96).

2.4.3. Boşanma Sonucu Oluşan Yoksunluk

Boşanma evliliğin yasal olarak son bulması ve aile üyelerinin dağılması anlamına gelmektedir. Evlilikte eşlerin birbirlerinin gereksinimlerinin karşılayamadığı ve beklentilerine cevap veremedikleri durumlarda eşler arasındaki iletişim, hayatı paylaşma ve sosyal ilişki sınırlarını aşacak düzeye ulaşması eşler için olumsuz sonuçlar doğurmaktadır. Bu durum bu şekilde devam ettiği sürece eşler arasındaki uyum çabalarının başarısız kaldığı durumlarda ayrılık sürecine girilir ve boşanma ile sonuçlanır (Özgüven, 2001: 140).

Boşanma bir kriz süreci olarak tanımlanır. Boşanmanın ardından çocuğun ilk olarak şok yaşadığını ve mutsuz olduğunu; ayrıca yalnızlık duygusunun hem anneye hem babaya öfke ve şaşkınlık tepkileri göstermesinin de çok sık olarak yaşandığı görülmektedir. Boşanma bireylerin tüm yaşamlarını etkileyen bir olaydır. Bu olay aile üyelerini özellikle psikolojik yönden etkilemektedir. Aile içi iletişiminin bozulması ve ayrılık ile sonuçlanması çocuğun gelişimine ve sosyal uyumunun sağlıksız ilerlemesine sebep olmaktadır. Anne ya da babadan birinin olmayışı anne babasıyla yaşayan çocuklara oranla yaşamı daha zor hale getirmektedir. Bu yoksunluğun sonucundan anne baba kadar çocukta büyük ölçüde etkilemektedir. Bu durumun krize dönüşmemesi ve bu dönemin sağlıklı bir şekilde atlatılması için çocuğuyla birlikte kalan anne baba çocuğuna bu yoksunluğu hissettirmeden yeni bir aile kavramı oluşturmalıdır. Anne ve babalar bu sürecin içine girdiklerinde bu konu ile ilgili ne ölçüde ve ne şekilde anlatmaları gerektiği hususunda büyük ölçüde zorluk yaşamaktadırlar. Boşanma sonrası travmatik bir sürecin içine giren anne ya da babalar çocuklarına destek olmakta zorlanırlar. Ancak çocukların bu değişimi anlayabilmeleri için anne babalarının desteğine daha çok ihtiyaç duyarlar. Eğer çocuğa durum hem anne hem de baba tarafından sağlıklı bir şekilde anlatırsa bu desteğin olumlu etkileri olduğundan söz edilmektedir (Torun, 1986: 45; Akaygün, 2002: 24).

2.4.4. Babanın Ölümü Sonucu Oluşan Yoksunluk

Erken çocukluk döneminde ölüm gibi soyut kavramların algılanması oldukça güçtür. Çocuklar ölümün kısa süreli bir ayrılık olduğunu ve ölen kişinin tekrardan geri geleceğine inanırlar. Ölüm onlar için bu yaş döneminde tedirgin edici bir olgu değil, sadece belirsiz ve tanımlanması zor bir durumdur (Torun, 1986: 121).

Kişinin hayatında önemli yer tutan aynı zamanda olumsuz bir durum olarak görülen kayıp, özellikle çocukların ruh sağlığını büyük oranda etkilemektedir. Erken çocukluk dönemindeki yakın kaybının depresyon ile sonuçlanabileceği saptanmıştır. Kayıp yaşayan çocukların psikolojik, sosyolojik ve duygusal açıdan savunmasız hale geldiği söylenmektedir. Erken yaşta çocukların bu olguya uyum göstermesi ve anlaması için bulunduğu gelişim döneminin etkisi büyüktür (Erden, 2000: 73; Uluğ, 2008: 56).

Anne veya babadan birinin ölmesi ile tek ebeveynle yaşamak çocuklar için zor bir süreç olmakla beraber anne veya baba rol modelinden eksik olması ve bu rollere ilişkin kavramları öğrenmede zorluk yaşamalarına neden olmaktadır. Aile içindeki üyelerin tek tek rollerini benimsemekte ve fonksiyonlarını algılamakta büyük ölçüde güçlük çekmektedirler (Torun, 1986: 48).

Çocuğun ölümü algılaması ile bilişsel olgunluğu doğru orantılıdır. Çocukların özellikle erken çocukluk döneminde soyut kavramları anlamlandırma da güçlük yaşadığından ölüm ve geçici süreli ayrılıklara aynı anlamı yüklemektedirler. Bu nedenle çocuğun kayıplara karşı vereceği tepkisi içinde bulunduğu duygusal gelişimiyle bağlantılıdır. Çocuğun dünyaya geldiği an da en yakınları ile etkileşim kurmaktadır. Eğer bu kayıp çok erken yaşlarda olursa çocuğun babayla olan iletişimi kesildiğinden çocuğun ilerleyen yıllardaki ilişkisini de etkileyecektir (Granot, 2005: 43).

Benzer Belgeler