• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II.ĠLGĠLĠ ARAġTIRMALAR

2.2. Bağlanma ile Ġlgili AraĢtırmalar

Blehar (1974) tarafından yapılan araĢtırmada, kreĢ bakımı ve kaygılı bağlanma, savunmacı tepkiler arasındaki iliĢkiyi incelemek amaçlanmıĢtır. Yabancı durum deneyi ile tam gün bakım evinde bulunan 20 çocuk ve evde bakım gören 20 çocuk olmak üzere 2-3 yaĢındaki toplam 40 çocuk kıyaslanmıĢtır. Elde edilen bulgulara göre gündüz bakımevine gönderilen çocukların anne-çocuk iliĢkisinde nitel bozukluklar olduğu saptanmıĢtır. Bunun yanı sırailk ve son doğan çocukların anneye bağlanma güvenliği arasındaki fark anlamlı bulunmamıĢtır.

Belsky ve Rovine (1988) yapmıĢ oldukları çalıĢmalarında yaĢamın ilk yılındaki non maternal bakım ile bağlanma güvenliği arasında bir iliĢkinin olup olmadığını incelemeyi amaçlamıĢlardır. Yabancı Durum Deneyi‟ni kullanarak yapmıĢ oldukları çalıĢmalarında bebek ve aile geliĢimi ile ilgili 2 boylamsal çalıĢmadan elde edilen kanıtları birleĢtirmiĢlerdir. ÇalıĢmanın örneklem grubunu 90 erkek ve 59 kız olmak üzere 149 çocuk ve ebeveynleri oluĢturmuĢtur. Sonuçlara göre annelerin tam zamanlı çalıĢmasının güvensiz baba- bebek bağlanmasına neden olduğu ve her iki ebeveynle güvensiz iliĢkilerin oluĢma oranını artırdığı görülmüĢtür. Haftada 20 saat ve üzeri çalıĢan annelerin çocuklarının anne bakımından mahrum olmalarının çocuğun her iki ebeveynine de güvensiz bağlanma riski oluĢturduğu belirtilmiĢtir.

Cassidy (1988) „„6 YaĢında Anne-Çocuk Bağlanması ve Özbenlik ‟‟ adlı araĢtırmasında orta sınıfta yer alan 52 beyaz çocuk ve annesini, bu çocukların özbenlik temsilleriyle

anne-çocuk bağlanması arasındaki iliĢkiyi incelemek amacıyla laboratuvar ortamında deneysel bir çalıĢma yapmıĢtır. Çocuklar oyun ortamında gözlenilmiĢtir. Bağlanmanın niteliği Main ve Cassidy tarafından tasarlanan sisteme göre değerlendirilmiĢtir. ÇalıĢmanın sonuçlarına göre cinsiyet farklılığının bağlanmada anlamlı bir faktör olmadığı; anne ve babanın öğrenim durumuyla bağlanma arasında istatiksel olarak anlamlı bir fark olduğu bulunmuĢtur.

Blazina (2001), yapmıĢ olduğu çalıĢmasında anne ve babaya bağlanma ve ayrılma/bireyleĢme zorlukları ile erkek cinsiyet rolü çatıĢması arasındaki iliĢkiyi incelemeyi amaçlamıĢtır. ÇalıĢmanın örneklem grubunu yaĢları 17 ile 57 arasında değiĢen 172 erkek oluĢturmaktadır. ÇalıĢmada veri toplama aracı olarak Cinsiyet Rolü ÇatıĢma Ölçeği (GRCS, O‟Neil et al., 1986) ve Ebeveyne ve Akrana Bağlanma Ölçeği (IPPA; Armsden & Greenberg, 1987) kullanılmıĢtır. ÇalıĢmanın sonucunda cinsiyet rol karmaĢası yaĢayan erkeklerin ayrılma/bireyleĢme zorlukları yaĢadıkları ve güvensiz bağlanma geliĢtirdikleri bulunmuĢtur.

Erözkan (2004) yapmıĢ olduğu araĢtırmasında lise öğrencilerinin bağlanma stilleri ve yalnızlık düzeylerini cinsiyet, sınıf düzeyi ve sosyo-ekonomik düzey açısından karĢılaĢtırmayı amaçlamıĢtır. Veri toplama aracı olarak ĠliĢki Ölçekleri Anketi ile UCLA Yalnızlık Ölçeği kullanılmıĢtır. AraĢtırmada lise öğrenimine devam eden 150 kız, 150 erkek olmak üzere toplam 300 kiĢi denek olarak kullanılmıĢtır. Bağlanma stillerinden "güvenli bağlanma" üzerinde cinsiyetin etkili bir faktör olduğu saptanmıĢtr. "Kayıtsız bağlanma" üzerinde ise sosyo-ekonomik düzeyin etkili bir faktör olduğu görülmüĢtür. Deniz (2006) „„Ergenlerde Bağlanma Stilleri ile Çocukluk Ġstismarı ve Suçluluk-Utanç Arasındaki ĠliĢki‟‟ konulu çalıĢmasının örneklemini Selçuk Üniversitesinin farklı fakültelerinde (Mesleki Eğitim Fakültesi, Eğitim Fakültesi, Teknik Eğitim Fakültesi, Hukuk Fakültesi, Veterinerlik Fakültesi) birinci sınıfa devam eden 566 öğrenciden oluĢmaktadır. Veri toplama araçları olarak ĠliĢki Ölçekleri Anketi, Çocukluk Örselenme YaĢantıları Ölçeği ve Suçluluk-Utanç Ölçeği kullanılmıĢtır. AraĢtırma sonuçlarına göre ergenlerin bağlanma stilleri ile suçluluk duygusu arasında anlamlı bir iliĢki bulunmamıĢtır. Ancak güvenli bağlanma ile utanç duygusu arasında negatif yönde anlamlı bir iliĢkinin olduğu, korkulu bağlanma ile utanç duygusu arasında ise pozitif yönde anlamlı bir iliĢki olduğu, çocukluk döneminde anne-baba-çocuk iliĢkisinin önemli olduğu saptanmıĢtır. Becker-Stoll ve arkadaĢları (2008), 1,6-16 yaĢ arasındaki bağlanma güvenliği kalitesinin, ergenlerin özerklik ve baĢkalarıyla iliĢki kurma davranıĢlarıyla iliĢkisini inceledikleri, 15

yıl süren boylamsal bir araĢtırma yapmıĢlardır. ÇalıĢma grubunda 16 yaĢındaki ergenler ve annelerinden oluĢan toplam 43 ergen-anne çifti mevcuttur. ÇalıĢma grubunu oluĢturan ergenlerin bebeklik dönemindeki bağlanma güvenlikleri 12 ya da 18 aylıkken Ainsworth‟un Yabancı Durum yöntemiyle ölçülmüĢtür. Çocuklar 6 yaĢında geldiklerinde bir araya gelinerek tekrar bir değerlendirme yapılmıĢtır. Ergenlik döneminde ise üniversite laboratuvarında yapılan 4‟er saatlik görüĢmelerin ardından Adult Attachment Interview (AAI) kullanılarak değerlendirme yapılmıĢtır. Sonuçlar bebeklik ya da çocukluk bağlanma davranıĢı ile ergenlik dönemindeki bağlanma temsilleri arasında anlamlı bir süreklilik olmadığına dair kanıt sağladı. Bağlanma güvenliği değiĢkenliğinin bir dizi deneyimlenmiĢ yüksek risk faktörleriyle iliĢkili olduğu bulunmuĢtur. Ergen bağlanma temsili ile özerklik ve baĢkalarıyla iliĢki kurma davranıĢları arasındaki iliĢkilerin hem ergenlik döneminde hem de öncesinde anneleriyle olan iliĢki ve etkileĢimlerden, bebeklik ve çocukluk dönemindeki bağlanma niteliğinden etkilendiği sonucuna ulaĢılmıĢtır. Güvenli bağlanma örüntüsüne sahip ergenlerin, annelerine karĢı daha pozitif, açık ve iĢbirlikçi sözsüz iletiĢim yönetimini kullandıkları çalıĢmanın çarpıcı sonuçlarındandır.

Keler (2008) yaptığı araĢtırmada liseli ergenlerin Transaksiyonel analiz ego durumları ile bağlanma stilleri arasındaki iliĢkiyi incelemeyi amaçlamıĢtır. AraĢtırmaının örneklemini 220 kız, 160 erkek olmak üzere toplam 380 liseli öğrenci oluĢturmuĢtur. Ego Durumları Ölçeği ve ĠliĢki Ölçekleri Anketi ölçme aracı olarak kullanılmıĢtır. AraĢtırmanın sonuçlarına göre aile tipinin liseli ergenlerin bağlanmalarında etkili olmadığı; bağlanma güvenliğinin annenin çalıĢıp çalıĢmama durumuna göre farklılık göstermediği; sahip olunan kardeĢ sayısının bağlanma güvenliğini etkilediği yani korkulu bağlanan ergenlerden iki kardeĢi olanların puan ortalamalarının, bir kardeĢi olanlardan ve kardeĢi olmayanlarınkinden daha yüksek olduğu; annesi lise mezunu olan ergenlerin güvenli bağlanma stili puanlarının, annesi okur yazar olan ergenlerin güvenli bağlanma puanlarından daha yüksek olduğu yani annenin eğitim durumunun bağlanma güvenliğini etkilediği, babanın eğitim durumunun ise bağlanmayı etkilemediği bulunmuĢtur.

Bayraktar ve arkadaĢları (2009), Laible, Carlo, ve Roesch (2004)‟un farklı etnik kökenlerden olan ergenler üzerinde sınadıkları Yapısal EĢitlik Modeli‟nden yola çıkarak bu modelde yer alan iliĢkileri Türk ergen örnekleminde sınamayı amaçlamıĢlardır. ÇalıĢma grubunu 204 (104 erkek, 100 kız) liseli ve 234 (83 erkek, 151kız) üniversiteli öğrenci oluĢturmuĢtur. AraĢtırmada Benlik Algısı Ölçeği (Ergen ve Üniversite Öğrencisi formu), KiĢilerarası Tepkisellik Ġndeksi, Ebeveyn ve Akranlara Bağlanma Ölçeği, Olumlu Sosyal

ve Saldırgan DavranıĢlar Ölçeği, Olumlu Sosyal DavranıĢ Yönelimi Ölçeği ve Saldırganlık Ölçeği kullanılmıĢtır. Sonuçlara göre ebeveyne ve akrana bağlanma (liseli kızlar dıĢında) erkek ergenler ve üniversiteli gençlerde benlik saygısıyla iliĢkili bulunmuĢtur. Ebeveyne güvenli bağlanma ile empati arasındaki iliĢki ise sadece liseli kız ergenler için elde edilmiĢtir. Olumlu sosyal davranıĢlar, ergen kız grubu dıĢındaki gruplarda benlik saygısıyla iliĢkili iken olumsuz sosyal davranıĢ olarak saldırganlık tüm gruplarda benlik saygısıyla negatif yönde bağlantılıdır. Ebeveyne ve akrana bağlanma kız ergenlerde iliĢkili bulunmazken erkek ergenlerde ve üniversiteli gençlerde iliĢkilidir.

Sümer ve ġendağ (2009) yapmıĢ oldukları çalıĢmalarında orta çocukluk döneminde ebeveynlere bağlanmanın öznel benlik alanları ve kaygı üzerindeki etkilerini incelemeyi amaçlamıĢlardır. ÇalıĢma grubunu 5. ve 6. sınıfına devam eden ve yaĢ ortalamaları 11.35 toplam 194 öğrenci oluĢturmaktadır. Veri toplama aracı olarak Kerns Güvenli Bağlanma Ölçeği (KGBÖ), Harter Benlik Algısı Ölçeği (HBAÖ), Çocuklar için Sürekli Kaygı Envanteri (ÇSKÖ) kullanılmıĢtır. Sonuçlara göre onbir yaĢındaki 5. sınıf öğrencilerine oranla, ergenlik öncesi geç orta çocukluk dönemi olarak kabul edilen 12 yaĢındaki 6. sınıfa devam eden çocuklar hem ebeveynlerine daha düĢük bağlanma bildirmiĢler hem de benlik değerlerinin görece daha olumsuz olduğunu ve daha yüksek kaygıya sahip olduklarını belirtmiĢlerdir. Hem orta çocukluktan ergenliğe geçiĢte hem de okul geçiĢ dönemlerinde özellikle güvensiz bağlanmaya sahip çocukların daha büyük zorluklar yaĢadıkları, kendilerini akademik konularda ve akranlarıyla iliĢkilerinde daha çok yetersiz hissettikleri bulunmuĢtur. ÇalıĢmada ele alınan yedi değiĢkenden dördünde (akademik yeterlik, atletik yeterlik, davranıĢtan hoĢnut olma ve kaygı) babaya bağlanmanın etkisi (beta değeri), birinde de (sosyal kabul) anneye bağlanmanın etkisi görece yüksektir. Orta çocukluk dönemde her iki ebeveyne de güvenli bağlanmanın olumlu benlik değerlendirmelerine kaynaklık ederek ve bu yolla kaygıyı azaltarak psikolojik geliĢim ve uyum için kritik bir öneme sahip olduğunu göstermektedir. Cinsiyet bakımından anne ve babaya bağlanmada bir farklılık yoktur. Kızlar, erkeklere oranla yüksek kaygı ve düĢük fiziksel görünüm değerlendirmesi bildirmiĢlerdir.

Keklik (2011) yapmıĢ olduğu çalıĢmada üniversite öğrencilerinin bağlanma stilleri ile cinsiyetleri, kiĢisel anlamlılık düzeyleri, depresyona yatkınlık ve sürekli kaygı düzeyleri arasındaki iliĢkiyi incelemeyi amaçlamıĢtır. ECR-R, LRI-R ve DEQ ölçekleri veri toplama aracı olarak kullanılmıĢtır. ÇalıĢmaya yaĢları 18 ile 23 arasında değiĢen toplam 155 gönüllü öğrenci dahil edilmiĢtir. Elde edilen bulgulara göre bağlanma faktörleri ve

depresyona yatkınlık faktörleri arasında anlamlı iliĢkiler bulunmuĢtur. Kadın ve erkek öğrencilerin bağlanma ile ilgili kaçınma, bağlılık ve sürekli kaygı düzeyleri arasında anlamlı farklılıklar bulunmuĢtur. Öğrencilerin cinsiyetleri bağlanma kategorilerine aidiyetlerini sadece kısmen yordamıĢtır.

Savi (2011), „„Çocuk ve Ergenler Ġçin Okula Bağlanma Ölçeği: Geçerlik ve Güvenirlik ÇalıĢması‟‟ konulu çalıĢmasında 356‟sı kız, 352‟si erkek olmak üzere toplam 708 ilköğretim okulu öğrencisi ile çalıĢmıĢtır.Çocuk ve Ergenler Ġçin Okula Bağlanma Ölçeği (OBÖ-ÇE-) ve Okula Bağlanma Ölçeği (SAS) veritoplama aracı olarak kullanılmıĢtır. Elde edilen bulgulara göre okula bağlanma düzeyinin cinsiyet açısından yapılan karĢılaĢtırmasında kız öğrencilerin okula bağlanma düzeyleri erkek öğrencilerden daha yüksek bulunmuĢtur. Kız öğrencilerin okula bağlanma ve öğretmene bağlanma boyutunda erkek öğrencilere göre daha yüksek iken; arkadaĢa bağlanma boyutunda kız ve erkek öğrencilerin puan ortalamaları arasındaki fark istatistiksel olarak anlamlı bulunmamıĢtır. Okula bağlanmanın yaĢa bağlı olarak yapılan karĢılaĢtırmasında öğrencilerin yaĢı arttıkça okula bağlanma, öğretmene bağlanma ve arkadaĢa bağlanma boyutlarında ortalamalarının da düĢtüğü belirlenmiĢtir.

Yu ve arkadaĢları (2012) anneye/babaya/akrana bağlanmanın biliĢsel / duygusal empati üzerindeki rolünü incelemeyi amaçlamıĢlardır. ÇalıĢma grubunda 569 lisans öğrencisine yer verilmiĢtir. Ebeveyne ve Akrana Bağlanma Ölçeği ve Empati Ölçeği veri toplama araçları olarak kullanılmıĢtır. Erkek ve kızlarda babaya bağlanma konusunda farklılık olmamasına rağmen ebeveyne ve akrana bağlanma ile ilgili farklılıklar bulunmuĢtur; kızların erkeklere göre annelerine ve akranlarına yüksek seviyede bağlandıkları; erkeklerde babaya bağlanmanın biliĢsel empatiyi, kızlarda ise anneye bağlanmanın duygusal empatiyi olumlu yönde etkilediği sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Kaplan ve Aksel (2013) yapmıĢ oldukları çalıĢmalarında ergenlik döneminde ebeveyne bağlanmanın türüne göre saldırganlık puanlarının farklılaĢıp farklılaĢmadığını incelemeyi amaçlamıĢlardır. AraĢtırma yaĢları 13 ile 19 arasında değiĢen 1424 (709 kız, 715 erkek) ergenle yürütülmüĢtür. ÇalıĢmada veri toplama aracı olarak Saldırganlık Ölçeği, Ebeveyn ve Akrana Bağlanma Envanteri ve Empatik Eğilim Ölçeği kullanılmıĢtır. Sonuçlara göre güvensiz bağlanan ergenlerin güvenli bağlananlara oranla daha yüksek saldırganlık puanı almıĢlardır. Bağlanma stili ve ebeveyn davranıĢları saldırgan davranıĢların geliĢiminde ve sürdürülmesinde önemli rol oynamaktadır yani güvenli bağlanan çocuk ve ergenlerin bakım veren kiĢiyle kurdukları bağın ve içsel temsillerinin daha güvenli ve sağlıklı olması

sebebiyle diğer insanlarla olumlu sosyal iliĢki kurmaları kolaylaĢabilmektedir. Akran grubuna sahip olan ergenlerin akran grubuna sahip olmayanlara göre daha fazla saldırgan davranıĢ göstermektedirler.

Akhan UtaĢ (2014) hemĢirelik öğrencilerinin bağlanma stillerini belirlemek amacıyla çalıĢma yapmıĢtır. ÇalıĢmanın örneklem grubunu bir devlet üniversitesinin sağlık yüksekokulunda eğitim gören 383 hemĢirelik bölümü öğrencisi oluĢturmaktadır. Verilerin toplanmasında ĠliĢkiler Ölçeği Anketi kullanılmıĢtır. Sonuçlara göre bağlanma stilleri arasında cinsiyete göre farklılıklar olduğu belirlenmiĢtir. Kadınların korkulu bağlanma biçimi, erkeklerin ise kayıtsız bağlanma stiline sahip oldukları saptanmıĢtır. Öğrencilerin anne eğitimi azaldığında korkulu bağlanma stilinin, arttığında ise kayıtsız bağlanma stilinin oluĢtuğu saptanmıĢtır. Baba eğitimi ve yaĢ aralığının öğrencilerin bağlanma stili üzerinde herhangi bir etki oluĢturmadığı belirlenmiĢtir.