1. AYN-DEYN AYRIMI BAĞLAMINDA SEMEN
1.1. Aynın Deyn Karşılığı Satımı (Mutlak Satım Akdi)
İslam Hukuku için bir satım akdinden bahsedileceği zaman ilk olarak belirli halde mevcut olarak bulunan bir malın (ayn) karşılığında, cinsi belirli olmakla birlikte alışveriş için münhasıran o cinsten bir türün seçilmemiş fakat alışveriş sonunda cinsin birbirinin benzeri olan türlerinden birinin verilecek olduğu (deyn) bir akit akla gelmektedir. Zira insanların en çok kullandığı alışveriş çeşidi de bu şekilde gerçekleşmektedir. Fakat zamanla insanların ihtiyaçları ve bu ihtiyaçları elde etme şekilleri değiştiği için bu standardın da bazı değişikliklere uğradığı görülmüştür.
İlk bölümde ele alınan akitlerin şartları, unsurları ve akitte verilen bedeller esasen mutlak satım akdine ait özelliklerden oluşmaktaydı. Fakat satım akdinin genel şartları verilerek esasında İslam Hukukunda özellikle de Hanefîlerde standart bir satışın nasıl gerçekleşmesi gerektiği gösterilmiştir. Bu başlık altında konumuzun gereği olarak bedeller arasında nasıl bir statünün benimsendiği, ayn veya deyn olarak niteleme de hangi malların öncelikli olduğuna değinilecektir. Ayrıca ayn ve deyn olan bedellerin arasındaki ilişki ayrı bir başlıkla verilmek suretiyle diğer akitlerde semen - mebî‘ ayrımının gerekliliği ve getirileri ifade edilmeye çalışılacaktır.
İlk bölümde konu içinde ara ara değinilmekle birlikte Hanefîlerin malları semen veya mebî‘ olma açısından sınıflandırma yöntemi topluca ifade edilecek olursa şu maddeler karşımıza çıkmaktadır:
1. Bedellerden biri altın ve gümüş gibi semeniyeti aslî olanlardan diğeri ticaret malından oluşuyorsa ne zaman ve ne şekilde olduğuna bakılmaksızın altın ve gümüş semen olur. İsterse “100 lirayı şu ayakkabılar karşılığında aldım” gibi bir ifade kullanmış olsun yine de burada semen olarak 100 lira kabul edilir.
2. Bedellerden biri kıyemî bir mal diğeri de muayyen misli mal ise siygaya, söyleniş şekline ve öncelik-sonralığa bakılmaksızın kıyemî mal mebî‘ olarak kabul
192 Hasan Hacak, Atomcu Evren Anlayışının İslam Hukukuna Etkisi: Kelam-Fıkıh İlişkisine Dair Bir
edilir. Muayyen misli mal ise semen olur. Fakat kıyemî malın karşısındaki misli mal zimmette bulunabilen (gayr-ı muayyen) bir mal ise bu durumda icapta bulunan kişinin kullandığı lafızlar dikkate alınır. Hangi malın satın alındığı ifade ediliyorsa o mebî‘ karşılığında verilecek olan bedel ise semen kabul edilir.
3. Bedellerin ikisi de misli maldan oluşuyorsa yine satın alma kastıyla ifade edilen mebî‘ ve satın alınmak istenen şeyin karşılığında verilecek misli mal da semen olmuş olur. Selem ve trampada oluşan durumlardandır.
4. İki bedelde kıyemî mallardan oluşuyorsa bu durumda iki bedelde bir yönden semen bir yönden mebî‘ kabul edilir. Kıyemî mallar söz konusu olduğunda karşısında aded-i mütefâvite türü mallar varsa aded-i mütefâvite semen kabul edilecektir. Mislî mallarda da aded-i mütekâribe olan bedel varsa aded-i mütekâribe mislî mal karşısında mebî‘ olarak kabul edilir. Bu Hanefîlere has bir görüştür. Şâfiîler ve Hanbelîler bedellerden satın alınmak istenenin mebî‘, karşılığında verilecek bedelin ise semen olduğunu kabul ederler.193
Hanefîlere has hiyerarşiye göre malların para olma sırası şu şekilde gösterilebilir:
BEDELLERİN CİNSLERİ
SEMEN MEBİ‘
Nakit - Mislî mal Nakit (altın) Mislî mal (arpa)
Mislî mal - Aded-i mütekâribe
Misli mal (arpa) Aded-i mütekâribe (ceviz)
Aded-i mütekâribe – Aded-i Mütefâvite
Aded-i mütekâribe (ceviz) Aded-i Mütefâvite (karpuz)
Aded-i Mütefâvite – Kıyemî mal
Aded-i Mütefâvite (karpuz)
Kıyemî mal (El dokuması halı)
Bu hiyerarşi bize bey‘in diğer çeşitleri olan selem, istısnâ‘ ve mukâyaza ile bey‘ çeşidi olması tartışmalı olan sarf akdinde bedellerin nasıl yorumlanacağına dair
193 Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâi‘, VII/216; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, VII/52-54; Zuhayli, el-Fıkhu’l-
temel esasları vermektedir. Bu hiyerarşinin pratikteki uygulamalarına yeri geldikçe değinilecektir. Bu noktada bir de mutlak bir satım akdinde bedeller arasında ne gibi bir ilişki olduğu noktasında bazı karşılaştırmalar yapmak faydalı olacaktır. Zira diğer bey‘ çeşitlerinde bu ilişkinin akde etkisini tespit edebilmek için bedellerin özellikle birbirinden ayrılan noktalarını belirlemek gerekmektedir.
Semen – Mebî‘ İlişkisi:
Semen ve mebî‘ alışverişin karşılıklı iki bedeli olması hasebiyle bazı benzer özelliklere sahip olmakla birlikte bazı farklılıkları da içermektedirler. Esasen semenin şartları ve mebî‘in şartları ayrı olarak verildiğinde hangi şartların iki bedelde de bulunması gerektiği ortaya çıkmıştır. Bu başlıkta değinilecek olan iki bedelin birbirinden ayrıldığı noktalardır. Semenin mebî‘den farklı olan yönlerinin ortaya koyulması ile aslında neden bir akitte hangi bedelin semen hangi bedelin mebî‘ olduğunu belirlemek gerektiği açıklığa kavuşturulmuş olacaktır. Maddeler halinde belirtilecek olursa şu farkların olduğu ortaya çıkmaktadır:
a) Fasit-batıl: Çalışmanın önceki bölümlerinde belirtildiği üzere Hanefîlere için mebî‘in mütekavvim olması, mevcut olması ve teslim edilebilir olması şartlarını içermediği durumlar akdi batıl hale getirirken diğer şartlar akdi fasit hale getirmektedir. Semen akdin rüknü olarak görülmemesi sebebiyle bütün şartları için fesat hükmü verilebilir. Çoğunluğa göre ise iki bedelin bütün şartları için batıl hükmü verilmektedir. Bu ayrımın neticesinde teslim edilebilir olmayan bir şeyin satılacak olması akdi batıl hale getirirken bu özellikte bir şeyin semen olması akdi fasit hale getirecektir. Tutulmamış bir balık semen olarak gösterilirse akit fasit olduğu için sonradan bunun yerine teslimi mümkün bir şeyi veya denk geleceği bir parasal karşılığı semen olarak vermek tekrar akdi sahih hale getirecektir. Yine semen zikredilmeden kurulan bir akit fasit, mebî‘ olmadan kurulan akit ise batıldır.194
b) Mülkiyet: Mebî‘ satıma konu olabilmesi için bâyi‘in mülkiyetinde olmalıdır. Aksi halde akit yürürlüğe giremeden kimin mülkünde ise onun icazetine mevkuf olur. Fakat semende böyle bir şart yoktur. Başkasının mülkünde olan bir şeyi semen olarak vermek mümkündür. Özellikle veresiye satışlar için bu özellik ön plana çıkar. Zira bir
kimse başkasında bulunan 1000 TL’lik vadeli alacağını semen olarak vermeyi düşünerek bu bedelde bir malı veresiye olarak alabilir. Mülkiyetine girme ihtimali olmayan bir şeyi bedel olarak veren kimse için klasikte gasp kuralları işletilmiştir. Günümüzde forex işlemlerinde özellikle kaldıraç sisteminde mülkiyette bulunmayan malların semen olarak verildiği görülmektedir. Hanefî yaklaşıma göre sistemin diğer unsurlarına dikkat edilmeksizin değişimin sarf kapsamı dışında olması şartıyla sadece bu yönüne cevaz verileceği düşünülebilir.195
c) Tasarruf: Kabzdan önce tasarrufta bulunma noktasında gayrimenkul mebî‘de tasarrufta bulunulabileceği kabul edilmiştir. Fakat menkul mebî‘in kabzdan önce tasarrufuna izin verilmemiştir. Semen de ise eğer akit sarf ve selem değilse kabzdan önce tasarrufta bulunmak mümkündür. Çünkü tayinle taayyün etmediği için helak olsa dahi yerine başkası semen olarak verilebilir.196
d) Telef olma: Mebî‘in kabzdan önce satıcının veya dış bir etki yoluyla tamamen helak olması durumunda akit münfesih olur. Kısmen telef olursa kısmen münfesih olur. Müşteri telef ederse malı kabzetmiş sayılarak akit devam eder. Fakat semen kabzdan önce satıcının veya dış bir etki yoluyla helak olursa helak olanın yerine başka bir semen verilebileceği için akit devam eder. Bâyi‘ helak ederse de malı kabzetmiş sayılacağı için akit yine devam eder.197
e) İkâle: Mebî‘i müşteri kabzettikten sonra tamamı veya bir kısmı helak olursa tamamen veya helak olan kısım miktarınca ikâle imkânı ortadan kalkar. Fakat semen genellikle zimmette sabit olduğu için helak olması ikâleye mani değildir. Helak olanın yerine başka bir şey semen olarak verilebilir. Burada sadece kıyemî malların semen olması durumunda ikâleye engel bir durumun ortaya çıkacağı söylenebilir.198
f) Teslim masrafı: Bedellerin tesliminde mebî‘in teslim edilmesinden doğacak masraf ve yükümlülükler satıcıya ait olarak kabul edilirken semenin tesliminden doğacak masraf ve yükümlülükler ise müşteriye ait olarak görülmüştür. Fakat taraflar
195 Turay, Finansal Açıdan İslam Borçlar Hukuku, s.363. 196 Kisbet, Malın Kabz ve Teslimi, s.49.
197 İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, VII/10; Zerkâ, Ukûdu’l-Müsemmât, s.76, 82.
akit anında karşılıklı olarak anlaşma yoluyla teslime dair yükümlülüklerde değişiklikler yapabilirler.199
g) Teslim önceliği: Genel kabule göre peşin alışverişin yapılacağı bir akitte önce semen sonra mebî‘ teslim edilmelidir. Semeni alana kadar mebî‘in hapsedilmesi bâyi‘e verilmiş bir haktır. Fakat akdin doğası gereği ve ribâya düşmemek için sarf ve mukâyaza gibi akitlerde bedeller aynı anda teslim edilir. Yine veresiye alışverişin taşıdığı hasiyet sebebiyle semenin önce verilemeyeceği açıktır.200
h) Taayyün: Mebî‘ ile semen arasındaki belki de en önemli fark semenin teslimle taayyün edecek olmasına karşın mebî‘in tayinle taayyün edeceğidir.201 Zaten bu özelliğine binaen peşin alışverişte semenin önce verilmesi gerektiği düşünülerek semenin taayyün etmesi sağlanmıştır. Aynı türdeki mallarda semen ve mebî‘ belirlemesi yaparken de yine bu özellik ön planda tutulacaktır. Zimmette bulunarak teslimle taayyün etmesi diğer bedele nazaran daha uygun olan semen olarak kabul edilecekken tayinle taayyün eden mebî‘ olacaktır.
ı) Muhayyerlik: Semen ve mebî‘ muhayyerlik açısından birbirinden farklı hükümlere tabi olacağı için akitlerde bedellerin semen ve mebî‘ olarak belirlenmesi bu farklılığı ortaya koyacaktır. Örneğin görme muhayyerliği genel olarak mebî‘ için geçerlidir. Mebî‘ tayinle belirli hale geleceği için görülecek bedel belirlidir. Semen taayyün etmediği için görülmemiş olması akdi etkilemez. Hatta gösterilenden başkası da semen olarak verilebilir. Fakat semen kıyemî mallardan ise veya taayyün edecek cinsten bir mal ise görme muhayyerliği cari olabilir. Yine ayıp muhayyerliğinde ayıbın hissesi belirlenerek mebî‘den düşülebilir veya ayıplı semenin yerine başka bir şey verilebilir. Bununla birlikte semende ya akit devam ettirilir ya da feshedilir. Ayıbın hissesi düşülmez. 202
Toparlayacak olursak bir bedele semen veya mebî‘ demek ona karşılığındaki bedelden farklı hükümler vermemize ve farklı sonuçların doğmasına sebep olmaktadır. Ayrıca akitlerin kendine has özellikleri olsa da bedellerin taşıdığı genel şartları
199 Meydânî, el-Lübâb, s.212. 200 Meydânî,el-Lübâb, s.212. 201 Mecelle, md.204 ve 243.
202 Zerkâ, Ukûdu’l-Müsemmât, s.82. Ayrıca farklar için bk. Serahsî, el-Mebsût, XIV/2,3; İbn Hümâm,
işletebilmek, özel şartlarla ilişkisi neticesinde bu ayrımı dikkate alarak akdi devam ettirebilmek akit mantığını koruma açısından önemlidir. Tabi ki bunu Hanefîler için düşünmek mümkündür. Zira diğer mezhepler için iki bedelin de aynı hükmü aldığına ve pratikte bir farklılaşmaya sebep olmayacağına yukarıda değinmiştik.