1. AYN-DEYN AYRIMI BAĞLAMINDA SEMEN
1.3. Aynın Ayn Karşılığı Satımı (Trampa-Mukâyaza)
Satım akdinin bir çeşidi olan trampayı (mukâyaza) karşılayan bu bölümde iki bedelin de ayn olarak ortada bulunan ferden muayyen hale getirilmiş şekilde değişime konu edilmesine değinilecektir. Trampa, Mecelle’de “Bey‘-i mukâyaza ayn ayna, yani gayr ez nakdeyn mal mala mübadele etmektir ki lisân-ı Türkî’de trampa denilir” şeklinde tanımlanmıştır.246 Başka bir tarifte, “nakit kabilinden olmayan bir aynı diğer bir ayn ile yani altın ve gümüşten başka bir malı diğer bir mal ile mübadele etmektir ki buna lisanımızda trampa (tıranpa) denir.” şeklinde açıklanmıştır.247 Trampa esasında sınırları çok dar bir satış şeklidir. Zira aynın ayn ile mübadelesi trampa sınırları içinde olması için zimmette sabit olabilen bir mal olmamalıdır. Zira eğer muayyen olmayan bir misli mal kıyemî bir malla peşin değişilirse mutlak bey‘, vadeli değişilirse selem akdi olacaktır. Aynı şekilde muayyen mislî mal muayyen olmayan mislî malla değiştirilse yine satım akdi olacaktır.248
Trampa her ne kadar dilimizde takasla eş anlamlı olarak kullanılsa da İslam Hukuku açısından iki kavram birbirini tam karşılamamaktadır. Zira takas daha çok borcu sonlandırma şekillerinden biri olarak “mukassâ” veya “et-takâs” kelimeleriyle
244 Serahsî, el-Mebsut, XV/85; Bâbertî, el-İnâye, IV/31,32.
245 Serahsî, el-Mebsut, XII/139,140; Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâi‘, VII/137; Bâbertî, el-İnâye, IV/34. 246 Mecelle, md.122.
247 Bilmen, Istılâhât-ı Fıkhiyye Kâmusu, VI/8.
248 Bardakoğlu, “Trampa”, İslam’da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, İstanbul 2006,
kullanılmaktadır. Ayrıca takasla daha çok deyn mahiyetli borçların karşılıklı değişimi kastedilmektedir.249
İnsanların ilk değişim şekli olan trampa ilk devirlerdeki mal çeşitliliğinin az olması ve genellikle zimmette değil muayyen olarak ortada bulunan malların revaçta olması sebebiyle kullanıma uygun bir bey‘ çeşidini oluşturmaktaydı. Fakat zamanla para görevi görecek malların artması ile trampanın sınırları daralmıştır. Trampada bedellerin iki taraftan da mal olması ve ikisinin de muayyen olması semen ve mebî‘ ayrımı yapmayı zorlaştırmıştır. İki taraftan muayyen olan mallardan birini diğerine tercih ettirecek bir imkân bulunmamaktadır. Bu sebeple Hanefîlerde iki bedel de bir açıdan mebî‘ bir açıdan semen olarak düşünülmüştür. Hüküm verme noktasında ise bedellerin mebî‘ olma özelliklerini daha çok barındırdığı anlayışı ile iki bedelin de mebî‘ hükümlerine tabi olması gerektiği şeklinde bir görüş ortaya koyulmuştur.250
Hanefîlerde semen – mebî‘ ayrımının en önemli kıstasları malda semeniyet özelliğinin asli veya ıstılâhî olarak bulunuyor olması ve malın tayinle taayyün etmesidir. Fakat bedeller tayinle taayyün ettiği için semeniyet özelliğini de taşımamaktadır. Bu açıdan trampada bedellerin eşit olması sebebiyle bir ayrım yapmak mümkün değildir. Fakat böyle eşitliklerde üçüncü bir yol olarak siygaya başvurulduğu görülmüştür. Özellikle muayyen misli mal ve kıyemî malların ayrımı bu yolla yapılmıştır. Ayrıca selemde kıyemî malın misli mal karşısında istisnâî olarak re’sü’l- mal olmasında da İmam Muhammed’in siyga ve lafzı ön plana çıkardığını görmüştük.
Burada ilk olarak iki bedelin de mebî‘ olarak kabul edilmesi durumunda ortaya çıkacak şartlara değinmek gerekmektedir. Buna göre bedeller mebî‘ hükümlerine tabi olacağı için iki bedelin de in’ikâd şartlarına uygun olması ile akit mün’akit hale gelecektir. Semen – mebî‘ ayrımında söz ettiğimiz üzere mutlak bey‘de önce semen verilmelidir. Aksi halde satıcıya mebî‘i hapis hakkı doğacaktır. Burada teslimde öncelik sonralık ortadan kalkarak bedellerin aynı anda verilmesi gerekmekte ve hapis hakkı da her iki tarafa verilmek durumdadır. Telef olma durumda semenle mebî‘ arasında bulunan farklılıklar ortadan kalkarak kabzdan önce bedellerden biri telef
249 Abdullah Kahraman, İslam Borçlar Hukukunda Takas (Yüksek Lisans Tezi), Marmara Üniversitesi
Sosyal Bilimler Enstitüsü, İstanbul 1994, s.94,95.
olursa akit infisah olacaktır.251 Şartların eşit olması bu bakış açısının tam zıddına işletilmesini de doğurmuştur. Yani ikisi de mebî‘ olduğu için biri helak olursa geride bir mebî‘ daha bulunması sebebiyle akit münfesih olmaz. Bu durum ikâlede de aynıdır. Bedellerden biri helak olursa geride bir mebî‘ daha bulunduğu için helak olanın kıymeti verilerek ikâle yapılabilir. Birinin helak olması ikâleye engel teşkil etmez.252Çünkü burada bedeller bir yönden semen bir yönden mebî‘ olarak düşünülmektedir. Yani eğer bedellerden bir telef olmuşsa kalan bedel mebî‘ olarak kabul edilerek hala ikâle imkânı olduğu kabul edilir. Telef olan ise semenmiş gibi düşünülür. Zaten bir yönden semen bir yönden mebî‘ denmesinin asıl manası da budur.253
Trampada ribevî mallarda ribâ yasağına düşmemek için aynı cins bedellerin eşit olması şart koşulmuştur. Ribevî mallar dışındakiler ise yukarıda belirtilen eşit seviyede olma sebebiyle aynı anda teslim edileceği ve bu sebeple peşin olacağı görülmektedir.254 Bedelleri eşitlemek için bir taraf mal + para verecek olursa paranın denk geldiği kısım mutlak bey geri kalan kısım ise trampa olarak değerlendirilir.255
Hanefî mezhebinde genelde trampaya dair bilgiler cins birliğinin bulunup bulunmaması ve buna dayalı olarak faizin cereyan edip etmeyeceği ile ilgilidir. Nitekim Debûsî, bazı örnekler üzerinden bedellerin akit meclisinde kabz edilmesinin şart olup olmadığını tartışmıştır. Yemeğin yemekle değişimi örneğinde burada bedeller ayn olarak taayyün ettiğinden taayyünü sağlayan kabzın tekrar gerekli olmadığını, eşitliğin ölçüyle sağlanabileceğini, kabzetmemenin sadece bir tehir vasıtası olduğunu ifade etmiştir.256
Toparlayacak olursak trampa genel olarak satım akdi içinde değerlendirilen bir akit olmuş ve çoğunlukla müstakil bir başlıkla incelenmemiştir. Bunda esasen pratikte iki bedelinde mebî‘ hükümlerine tabi olması ile bey‘deki mebî‘ şartlarını tekrar
251 Bardakoğlu “ Trampa”, İslam’da İnanç İbadet ve Günlük Yaşayış Ansiklopedisi, IV/2061. 252Zerkâ, Ukûdu’l-Müsemmât, s.78; Aybakan, “Trampa”, DİA, XLI/305,306.
253 Kâsânî, Bedâi‘u’s-Sanâî‘, VII/387,388; İbn Âbidîn, Reddü’l-Muhtâr, VII/540. 254 Aybakan, İslam Hukukunda Borçların Îfâsı, s.175.
255 Aybakan, “Trampa”, DİA, XLI/306.
256 Debûsî, el-Esrâr fi’l-Usûl ve’l-Furû’ (neş. Salim Özer), Doktora Tezi, Erciyes Üniversitesi Sosyal
Bilimler Enstitüsü, Kayseri 1997. II, 752,753; Fatih Yakar, Debûsî’nin Hükümleri Delillendirme
Metodu (Borçlar Hukuku Örneği) Yüksek Lisans Tezi, Marmara Üniversitesi Sosyal Bilimler Enstitüsü,
zikretmek yerine örnekler üzerinden trampada bedellerin konumunu tespit etme yoluna gidilmesi de etkilidir. Ayrıca özellikle Hanefîlerin belirlediği bedeller arası hiyerarşi gereği iki taraftan muayyen olan misli mal veya kıyemî malların değişimi alanının trampayı oluşturuyor olması akdin sınırlarını daraltmaktadır. Kısacası trampa bedellerde oluşacak ufak değişikliklerde bile hemen mutlak satım akdine dönme potansiyelini barındıran bir akittir.