• Sonuç bulunamadı

IV. HİKMET ONAT (1885-1905)

IV.VII. AVNİ LİFİJ (1908-1889)

1886, Samsun doğum.

1909, Paris’e gidiş.

1912, Yurda dönüş.

1923, Sanayi-i Nefise’de hocalık.

1927, İstanbul ölüm.

Samsun’da doğan Hüseyin Avni Lifij, küçük yaşlarda Fransızca dersleri almış, çok genç yaşta yaptığı oto portresiyle, Osman Hamdi Bey’in dikkatini çekerek Abdülmecit Efendi’ye tavsiyesi üzerine Paris’e resim eğitimi alması için gönderilmiştir (Özpınar, 2007: 64).

Hüseyin Avni Lifij ressam Cormon’un atölyesinde verilen desen ağırlıklı eğitim tarzından memnun olmadığı için daha çok izlenimcilerin ve sembolistlerin yaptıkları resimler ve duvar resimleriyle ilgilenmiştir (Uğur, 1997: 5-6).

Resim-36:Avni Lifij, Pipolu Adam (Kendisi), TÜYB

Her yıl düzenlenen Galatasaray sergilerine de resimleriyle katılmıştır. Avni Lifij kişilik olarak duygusal ve melankolik olduğu için yaptığı Sembolist tarzdaki resimlerinde, gerçek hayattaki yaşantısını ve kişiliğini de resimlerine yansıtmıştır. Hüseyin Avni Lifij 1914 kuşağı ressamlarından biraz daha farklı bir yerdedir. Bunun

nedeni; yenilikçi, izlenimci, sembolist ve dışavurumcu tarzda resimler yaparak yeniliğe ve değişime açık olmasıdır.

Henüz akademik bir eğitim görmeden 1906 yılında yağlı boya olarak yaptığı Pipolu Kadehli oto portresinde bohem bir sanatçı havası vermekteydi. Daha sonraları yaptığı portrelerinde siluet ağır basmakta ve boyasal nitelikleri ön plana çıkarmaktaydı. Onun yaptığı portrelerde duygular ve iç dünya dışa vurulmaktaydı.

Avni Lifij’in resimlerindeki dış dünyaya ilişkin değerlerde içe dönük bir yaşam mesajını yer alması, Fransa’da bulunduğu yıllarda simgeci ressamların yapıtlarıyla doğrudan bir takım ilişkiler içine girmiş olabileceğini göstermektedir. Şiire ve edebiyata olan düşkünlüğü, iç dünyanın sesine kulak veren bir kişiliğinin olması, Lifij’nin doğaya dönük bir sanatçı kimliği oluşturmasında belirleyici etkenlerdi (Özsezgin, 1982: 11). Bundan dolayı Avni Lifij’nin resimlerinde ışığın etkisiyle değişen bir doğa yoktu. Işık onun resimlerinde belirli bir zamanın göstergesi olarak kullanılıyordu.

Lifij için peyzaj çalışmaları, renk ve duyguyu verme açısından büyük önem taşıyordu. Lifij rengi duyguları ifade etmekte bir araç olarak kullanmıştı. Sanatçının hüzünlü akşam peyzajları, güneşin batışı, evleri ve sokaklarıyla İstanbul görünümleri bize bir yerin tarihsel ve doğal güzelliğini yansıtmaktan ziyade duyguyu yansıtmaktaydı.

Resim-37: Avni Lifij, “ Peyzaj(Boğazdan)”, 16x48, 1957,TÜYB

Avni Lifij’in manzara konulu çalışmalarında renkleri seçme anlayışı ve bazı eserlerindeki fırçayı kullanış tarzı izlenimci ressamlara yaklaşmaktaydı. Bunun

yanında öyle resimleri de vardı ki, bunlar açık hava çalışması olmalarına rağmen renk açısından izlenimciliğe hiç benzemeyen bir tarzdaydı (Gören, 1991: 47 ).

Resim-38:Avni Lifij, Alegori, TÜYB, 160x200cm

Avni Lifij’in kimi zaman sembolik değerler taşıyan bir takım resimler yaptığından bahsetmiştik. Bu yapıtların içerisinde verebileceğimiz en iyi örneklerden biri: “Alegori” adlı yapıtıdır. Savaş içerisinde çıplağı vurgulamayı amaçladığı bu yapıtında Lifij süsleme amaçlı bir takım alegoriler yapmıştı.

Renk armonileri ve geri planı silikleştirmesiyle izlenimcilerden çok sembolistlerin sanat anlayışına yaklaşan bu resim 1917 yılında İstanbul Galatasaraylılar Yurdu’nda Savaş Resimleri Sergisi’nde ve Viyana Sergisi’nde yer almıştı. Sembolik anlatımların ağırlık kazandığı bu resimlerde sanatçı diğer meslektaşları gibi savaşın kahramanlık, şehitlik, gazilik gibi ülkülerini değil, sivil insanların savaş zamanında çektiği yokluğu, acıyı, dramı ve sefaleti anlatmıştı. Böyle bir konu izlenimci ressamların seçtikleri konulardan uzaktı. Lifij’in yapmış olduğu mezarlık sahneleri onun sembolistlerle ilişkisini açığa vuruyordu (Özsezgin, 1982: 14 ). Ayrıca bazı hazırlık çalışmalarında ve denemelerinde, konuyu yalnızca bir bahane olarak görmüş ve bu bahane aracılığıyla, kendi iç duyarlılığını boya, renk, doku bütünlüğünde birleşen bir biçim arayışına da yöneltmiştir (Kamacı, 1997: 16).

Sanatçının bu tabloda Türk resmine getirdiği önemli bir yenilik böyle bir konu içinde çıplak figüre yer vermesiydi. Sembolik anlatımın ağırlık kazandığı bu tabloda sağlam bir desen anlayışından da söz etmek mümkündü.

Resim-39:Avni Lifij, Kurukafalı Kitaplı Ölüdoğa, TÜYB

Figürlü kompozisyon, portre ve manzaralara karşılı deniz teması, ölü doğa çalışmalarına az rastlanmaktaydı. 1905 tarihinde “Kurukafalı Kitaplı Ölü Doğa” gibi örnekler sanatçının ilk dönem çalışmaları arasında yer almaktaydı. Ahmet Kamil Gören 2001 yılında yazdığı Avni Lifij ve Türk Resmi’nde İlk Vanitas adlı makalesinde bu resmi: “Dünyanın hiçliği, geçiciliği, geriye kalanın ise bilim ve sanatın kalıcılığı olduğu” mesajını ya da “sanat uzun, yaşam kısa “ mesajını verdiğini belirtmektedir (Gören, 2001: 61).

Sanatçının peyzaj çalışmalarında ise sadece doğa görüntüsü aktarılmamıştır. Bize bu resimlerinde kendine has duygu dünyasından bir şeyler sunmuştur. Derin bir duygu, düşünce ve hayal gücüyle oluşturduğu kompozisyonlarındaki öğeleri, sağlam bir desen ve kompozisyon anlayışı ile aktarmış, doğru resmetmeyi ilke edinmiştir(Aktaş, 1999: 51).

Resim-40:Avni Lifij”Kadıköy Belediyesi Çalışanları”, 172x505, 1916

Lifij’ e göre sanat emir komuta altında olmamalı, sanatçı kafeslerde yaşayan değerli bir kuş olamaz, daima özgür olmalı ve dilediği gibi çalışmalıydı. Avni Lifij, Türk sanatçıları içinde dekoratif amaçlı resim yapanlar arasında ilk sırada olan bir sanatçıdır. Buna örnek olarak, Kadıköy eski belediye binasını uzun süre süsleyen “Kalkınma - Belediye Faaliyetleri” tablosu ve daha sonraları Bağlar başı Abdülmecit Köşkü’ nde yapmış olduğu“Çeşme Başı”(Resim:94) adlı duvar resmini gösterebiliriz.

Karanlık boşlukta kavrulan bir ışık tutamı, Avni Lifiji’nin melankolik dünyasına daha yakındı. Bu melankoli, o yıllarda Türk aydınının içinde bulunduğu kültür bunalımının, ülkenin ekonomik ve ahlaksal çöküşünün ifadesiydi.