• Sonuç bulunamadı

ATEŞE ATILMASI ve ATEŞİN GÜLİSTANA DÖNÜŞMESİ

Hz. İbrâhîm’in putları kırması ve bu yüzden putperestlerce ateşe atılmasına rağmen ateşin kendisini yakmaması, Kur’an-ı Kerim’de ve bazı ayrıntılarla birlikte diğer kaynaklarda yer alır. Buna göre İbrâhîm (AS), taptıkları putların ne kadar âciz ve işe yaramaz olduğunu kavmine göstermek üzere fırsat kollar. Nihayet bir bayram günü halk şenlik için şehir dışına çıkınca (Sâffât, 37/88-90) put evine girerek en büyük put dışındaki bütün putları kırar. Kavmi döndüğünde durumu görüp Hz. İbrâhîm’i sorguya çeker, Hz. İbrâhîm, “Belki de şu büyükleri yapmıştır, ona sorun” (Enbiyâ, 21/57-67; Sâffât, 37/88-96) der. Nihayet putperest yönetim Hz. İbrâhîm’i ateşe atmak suretiyle cezalandırmaya kalkışır (Enbiyâ, 21/68; Ankebût, 29/24). Ancak Cenab-ı Hakk’ın, “Ey ateş, İbrâhîm’e karşı serinlik ve esenlik ol!” (Enbiyâ, 21/68-70) emri üzerine ateş Hz. İbrâhîm’i yakmaz.

Bağdatlı Rûhî ve Zâtî, Hz. İbrâhîm’in (AS) putları kırma hadisesine telmihte bulunmuşlardır:

Perî-sûretlerüñ deyr-i cihânda haddi yokdur lîk Halîl-i büt-şikensin âfet-i devrânum İbrâhîm (Bağdatlı Rûhî, 855, G.829/4)

Bir sûret ile aya tapanuñ bütini şır Rûşen bu ki Zâtî yüzi gül-zârı Halîlüñ (Zâtî, 275, G.771/7)

“Büt” yani put iki anlama gelecek şekilde kullanılmıştır. Düşmanın putlarını kırmak Hz. İbrâhîm’in putları kırmasına eş değer görülmüştür. Böylece sevgili, Zâtî’nin kırık kalbini bütün eylemiştir:

Yine Zâtînüñ şikeste kalbin eylersin bütün Düşmanuñ sırsañ bütin misl-i Halîl-i büt-şiken (Zâtî, 27, G.1043/5)

Hz. İbrâhîm’i ateşler içinde gören Cebrâîl AS gelip “Bir dileğin var mı?” diye sorunca; “Var, fakat sana değil, Rabbim benim ihtiyacımı benden daha iyi biliyor O bana kâfidir, ne iyi vekildir (Hasbinellahü ve ni‘me’l-vekil)” der. Cenab-ı Hakk’ın dilemesiyle ateşin içi yemyeşil bir bahçe kesilir. Kendisini dost olarak kabul eden Cenab-ı Hakk’ın konuğu olarak bir hafta müddetle izzet ve ikrâm içinde yaşadığı rivâyet edilir. (Kazancı, 1997: 195)

Bakara, 2/258, tarih ve tefsir kaynaklarının çoğunda Hz. İbrâhîm’le tartışarak tanrılık iddiasında bulunduğu, fakat Hz. İbrâhîm’in ortaya koyduğu deliller karşısında yenik düştüğü bildirilen kişinin onu ateşe atan toplumun lideri Nemrud olduğu kabul edilir. (Harman, 2000a: 270)

Bağdatlı Rûhî, kendi kalbine seslenerek “aşk ateşinde yanmaktan kaçma” der. Çünkü Hz. İbrâhîm, Cenab-ı Hakk’ın cemalini ateşte seyretmiştir:

Kaçma sûz-ı ‘aşkile yanmakdan ey kalb-i zelîl

Kim cemâlu’llâhı ol âteşde seyr itdi Halîl

(Bağdatlı Rûhî37, 809, G.760/1)

Dili âşüfte-hâl iden senüñ gonca-dehânuñdur Açılmış bâg-ı hüsn içre gül-i handânum İbrâhîm (Bağdatlı Rûhî, 855, G.829/2)

Şefkati ol resme kim âteş tabi‘atden çıkar Salsa İbrâhîm-veş od üzre lutf ile güzâr

(Fuzûlî38, 169, K.41/12)

Ateş, burada sevgilinin yanakları için benzetme unsuru olarak kullanılmış ve Hz. İbrâhîm’e telmihte bulunulmuştur:

Rûhu nâr iki zülfü üzre kaşı Siyâset-gâh-ı İbrâhîme beñzer

(Hayâlî39, 115, G.74/3)

37 179, K.42/6; 855, G.829/1-3 38 402, M.2/52

Gel Hayâlî’nüñ teninde dâg-ı İbrâhîm’e bak Bu kadar ancak çerâg-ı Hazret-i Edhem yanar (Hayâlî, 145, G.163/5)

Hayâlî, kendine seslenerek düşmanın hasedine karşı mihnet çekmemesi gerektiğini ve sabırlı olmasını söyler. Çünkü Allah Nemrud’un ateşini Hz. İbrâhîm’e gül bahçesi etmiştir:

Reşk-i a‘dâdan Hayâlî çekme mihnet sâbir ol Eyledi Hak âteş-i Nemrûdu gülzâr-ı Halîl (Hayâlî, 197, G.313/5)

Reşk-i a‘dâdan Hayâlî zevk ider kim Zülcelâl

Verdi İbrâhîme gülşen âteş-i Nemrûddan (Hayâlî, 227, G.398/5)

Hayretî, Hz. İbrâhîm’e ateşin gül bahçesine dönüşünü kendini toprağa benzeterek ifade etmiştir:

Ben bu sûz-ı dil ile hâk olıcak Od olur her giyâhum İbrâhîm (Hayretî, 327, G.315/4)

Lâmi‘î Çelebi, aşağıdaki beytinde Enbiyâ Suresi 69. ayete “Ey ateş! İbrâhîm için serinlik ve esenlik ol dedik” telmihte bulunmuştur:

Şefâ‘atüñ suyından eger ola Lâmi‘î sîrâb Gül ide nâr-ı cehîmi bu bir avuç toprag

(Lâmi‘î Çelebi40, 257, G.222/7)

Cân gülşenidür âteş-i ruhsârı Halîlüñ Açsa gül-i ter nola rûhı nârı Halîlüñ (Lâmi‘î Çelebi, 270, G.271/1)

Nev‘î, cemre düşmeyen unsur mu var diyerek dört unsura değinmiştir. Bu dört unsurdan biri olan ateş Hz. İbrâhîm’i temsil etmektedir:

Bir cemre düşmedük dahı unsur mu var dakı Nâr-ı Halîl olursa ısıtmaz ten-i nigâr

(Nev‘î41, 85, K.26/5)

Bûy-ı hulkuñdan iderse şemmesin izhâr gül Nâr-ı Nemrûd’ı Halîl’e göstere envâr gül (Nev‘î, 98, K.31/1)

Nev‘î, ateşi gülşen eden Hz. İbrâhîm’in, geleceğin ıztırablarından bizi kurtarma ümidinin olup olmadığını sormaktadır:

O nârı gülşen iden tâb-ı nûrı İbrâhîm Bizi halâs ide mi ıztırâb-ı ferdâdan (Nev‘î, 162, K.58/6)

Rivayetlere göre yedi kat gökte bulunan peygamberler şunlardır: Birinci kat semada Âdem (AS), ikinci kat semada Yahyâ (AS) ile ‘Îsâ (AS), üçüncü kat semada Yusuf (AS), dördüncü kat semada İdris (AS), beşinci kat semada Hârun (AS), altıncı kat semada Mûsâ (AS) ve yedinci kat semada İbrahim (AS). (Buhârî, Menâkıbu’l-Ensâr, 42):

Gülzâr-ı Halîli idüben cümle müşerref İrgürdi semendini yedinciye degin tâ

(Taşlıcalı Yahyâ Bey42, 19, K.1/21)

“Hz. İbrâhîm’in gül bahçesinin haremine yakın komşu olduk. Orada oturmamız ve ayakta durmamız servi ve gül gibi oldu.”

Olduk mücâvir-i harem-i gülşen-i Halîl Serv ü gül oldı anda kıyâm-ı ku‘ûdümüz (Taşlıcalı Yahyâ Bey, 386, G.166/4)

41 200, M.7/3 42 450, G.270/1-2

Yâr ile İbrâhîm, nâr ile ateş arasında mükemmel bir leff ü neşr örneği sergilenerek, ateşin gülistan oluşu bir kez daha karşımıza çıkmıştır:

Yâr ile nâr-ı sefer bir hoşça seyrândur bize Ya‘ni İbrâhîm ile âteş gülistândur bize (Taşlıcalı Yahyâ Bey, 517, G.382/1)

Zâtî şu beytinde Hz. İbrâhîm’e Cebrâîl aleyhisselamın gelip yardım isteyip istemediğini sormasını, Hz. İbrâhîm’in ise Allah bana yeter demesini şöyle işlemiştir:

Derdine Cibrîlden dermân kabûl itmez Halîl Cânuma senden iren âteş gülistândur baña

(Zâtî43, 38, G.38/6)

Ey gönül! Eğer İbrâhîm’in yüzü gözüme görünmezse cennet bahçesinin gülü Nemrud’un ateşi olur.”

Gül-i gülzâr-ı cennet âteş-i Nemrûd olur ey dil Görinmezse eger kim gözüme dîdâr-ı İbrâhîm (Zâtî, 478, G.974/5)

Ateş nasıl yakıcı özelliğinin zıddı olarak Hz. İbrâhîm’e serin ve selametli olduysa sevgiliden ayrılığın da kavuşmaya dönüşmesi umulur:

Umaram vasla tebdîl ola fürkat Halîle nâr-ı Nemrûd oldı gülşen (Zâtî, 76, G.1125/3)

43 72, K.22/4; 83, K.25/10; 114, K.33/34; 229, Ş.68; 40, G.40/2; 50, G.50/3; 368, G.368/9; 370, G.370/5; 275,

G.771/1-2; 84, G.580/7; 478, G.974/1; 106, G.1173/3; 212, G.1335/4; 287, G.1450/7; 374, G.1584/2; 385, G.1604/1