• Sonuç bulunamadı

Askeri Alanda İşgale Tepkiler

Antalya’nın işgalinin hemen ardından 29 Mart 1919 tarihinde Harbiye Nezareti’nden 17. Kolordu Kumandanlığı’na çekilen telgrafta Antalya’da orduyu temsil eden kumandanın ve kıtanın hiçbir suretle şehri terk etmemeleri emredilmiştir530. Bu emrin ardından 30 Mart 1919 tarihinde Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi Paşa (Çakmak) 17. Kolordu Kumandanlığına çektiği telgrafta işgal teşebbüsüne karşı nasıl hareket edileceği hakkında, “İtalyanlar Mütarekenin 7.

Maddesiyle 8. Maddesinin birinci fıkrası gereğince Antalya’yı İtilaf Devletleri namına işgal eylediklerini öne sürebilirlerse de orada bulunan memurların ve kıtalarımızın çekilmesi için hiçbir ahdi hakka dayanamazlar. Binaenaleyh işgali icap ettirecek ortada hiçbir sebep bulunmadığını protesto etmekle beraber katiyen kıtalarımızın Antalya’dan çekilmemesi ve şayet İtalyanlar böyle bir teklifte bulunurlarsa mütarekenamenin adı geçen maddelerine isnat edilerek bunun icra edilemeyeceğinin kendilerine iblağı lazımdır. Ancak İtalyanlar tekliflerinde pek ziyade ısrar edecek olurlarsa Antalya’daki kıta kumandanının kendilerine mafevkiden emir gelmediğini söylemesi ve eğer İtalyanlar kıtaatımızın oradan çekilmesini isterlerse Osmanlı kıtasına mafevki tarafından emir tebliğ ettirilmesi iktiza edeceğini ifade

528Harp Tarihi Vesikaları Dergisi, S. 19, V. 475. 529ATASE, ISH, K.258, G. 60. V. 2.

etmesi icap eder. Bu suretle hareket etmekle beraber silah patlamasını intaç ettirebilecek herhangi bir hareketten suret-i katiyyede çekinilmesinin Fırka Kumandanlığına tebliği.”531emrini göndermiştir. Bu emirden Harbiye Nezareti’nin Antalya’nın İtalya

tarafından işgal teşebbüsünü yakından takip ettiği anlaşılmaktadır. Ayrıca işgal girişiminin haklı gerekçeye dayanmamasından dolayı protesto edilmesi, şehirde bulunan askerlerin sebebi ne olursa olsun kesinlikle şehri terk etmemeleri, zorunlu kalınmadıkça da silahlı mücadeleden kaçınılması istenilmektedir532.

Bu emir üzerine 17. Kolordu Kumandanlığı işgale sessiz kalmamış işgalin Mondros Mütarekesine aykırı bulunduğunu belirterek işgali İzmir’de bulunan İngiliz, Fransız ve İtalya temsilcilikleri nezdinde protesto etmiştir533.

Erkan-ı Harbiye Reisi Fevzi Paşa’nın İtalya’nın Antalya’yı işgal etmesi üzerine Yunanlıların Batı Anadolu’yu işgal ederek misilleme yapacakları endişesi taşıdığı anlaşılmaktadır. Fevzi Paşa bu konudaki endişesini “…İtalyanların Antalya işgaline bir

karşılık olarak Yunanlılarında Anadolu kıyılarına asker çıkararak bir oldu bitti yapmaları olası görülmektedir…” şeklinde Dâhiliye Nezareti’ne bildirmiştir534.

İşgal yıllarında Antalya ve çevresinin güvenliğinden 57. Tümen Kumandanlığı sorumludur535. Şehirde 57. Tümen Kumandanlığı’na bağlı 176. Alay Kumandanlığı bulunmaktadır. Dönemin Alay Kumandanı Vehbi Bey’dir. Vehbi Bey İtalya’nın şehre asker çıkardığı gün acilen telgrafhaneye giderek, şifreyle İtalya’nın Antalya’yı işgal etme teşebbüsünü 57. Tümen Kumandanı Şefik Bey’e bildirmiştir536. Gönderilen şifrede, İtalyanların Deniz Albay Aleksandro Caino komutasında 28 Mart 1919 günü, saat 15.30’da, limanda bulunduğu daha önce bildirilen İtalyan zırhlı kruvazöründen, üç yüzden fazla silahlı ve teçhizatlı denizci askerin Antalya’ya çıkarıldığı ve Deniz Albayı Aleksandro Caino tarafından Antalya’yı İşgal beyannamesini mutasarrıflığa tebliğ edildiği bilgisi verilmiştir. Ayrıca şifrede İtalyanların 27 Mart günü Antalya’dan Burdur istikametine giden postanın soyulması, 28 Mart gecesi Antalya’nın Hıristiyan mahallesinde kimin infilak ettirdiği bilinmeyen bir bombanın patlatılması (Yapılan soruşturma sonucunda, düzmece olduğu

531Türk İstiklal Harbi, Ankara, 1962, s. 147.

532 Şerafettin, Turan, Türk Devrim Tarihi, 1. Kitap, Ankara, 1991, s. 312. 533 Çelik, a.g.e., s.243.

534 Gotthard Jaeschke, İngiliz Devlet Arşivi Gizli Belgeleri, Türkiye’nin Parçalanması ve İngiliz Politikası

(1900-1920), (Çev. Kasım Yargıcı ve Mehmet Ali Yalman), İstanbul, 2005. s. 390.

535 Türk İstiklal Harbi IV. Cilt (Güney Cephesi, Genelkurmay Askeri Tarih ve Strateji Etüt Başkanlığı,

Ankara, 2009, s. 37.

anlaşılan bir kutu barutun İtalya’nın gerçekleştirdiği bir olay olduğu ortaya çıkmıştır) bir ay önce bazı tutukluların şehir hapishanesinden firar etmesi gibi olayları şehirde asayişsizliğe delil olarak gösterdikleri bildirilmiştir.

İtalyanların iddia ettikleri Antalya’da asayişsizliğin olduğu gerekçeleri gerçeği yansıtmamaktadır. Yukarıda öne sürülen gerekçeler her zaman her memlekette görülebilecek adi polis vakalarından ibarettir537. Bundan dolayı kendilerine şehre asker çıkarmalarının Mondros Ateşkes anlaşmasının hükümlerine aykırı olduğu bildirilmiş fakat şehre asker çıkarmalarına engel olunamamıştır. Ancak işgal teşebbüsü derhal yerel yönetimlerle beraber protesto edilmiştir. Bundan sonraki süreçte nasıl hareket edileceği hususunda bilgi ve emir istenilmiştir. Şefik Bey de Antalya’nın İtalya Devleti tarafından işgal edildiği bilgisini derhal merkeze şifreyle bildirmiştir538.

176. Alay Kumandanı Vehbi Bey’in şifresine 57. Tümen Kumandanı Şefik Bey, “1.

İtalyanların karaya kuvvet çıkarması, görevlerinizi aksatmamalıdır.2. İtalyanların her türlü hal ve hareketleri bildirilecek; talep ve teklifleri kabul edilmeyecek, yani protesto hükümlerinin iptaline sebep olabilecek durumlardan, bir sonraki emre kadar sakınılacak ve daima yerel yetkililerle görüşülerek, birlikte hareket edilecektir”539 talimatı ve emri ile cevap vermiştir. Bu talimat ve emirden 57. Tümen Kumandanı Antalya’nın güvenliğinden sorumlu 176. Alay Komutanlığı’nın işgale karşı temkinli yaklaşmasını ve kendisine danışılmadan herhangi bir askeri teşebbüste bulunmamasını istediği anlaşılmaktadır.

Ayrıca Şefik Bey Antalya’nın işgali ile ilgili olarak Antalya Alay Kumandanlığı’na başka bir telgraf çekerek bütün hareket ve gelişmelerin acilen ve ayrıntılı bir şekilde bildirilmesi talimatını vermiş 176. Alay Kumandanlığından sürekli bilgi istemiştir540.

Antalya’ya asker çıkarılmasının hemen ardından 57. Tümen Kumandanı Albay Şefik Bey derhal harekete geçmiştir. Hazırlıklarını tamamlayan Şefik Bey 4 Nisan 1919 tarihinde Antalya’ya gelerek, alay kumandanı ve şehrin ileri gelenleri ile bir toplantı gerçekleştirmiştir. Bu kişilerle gecenin geç saatlerine kadar görüş alışverişinde bulunmuştur. Görüşmede Antalya’nın işgali ile ilgili olarak İstanbul hükümetine, İtilaf Devletleri temsilciliklerine, Antalya halkının tümünün şikâyeti olarak işgalin protesto edilmesi, diğer devletlerden İtalya’nın işgalleri için birer gözlemci istenilmesi, Antalya’nın yerli Rumlarını da bu

537Türk İstiklal Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Ankara, 1962, s. 145. 538 Korok, “18 Ay İtalyan İşgali Altında”,Yeni Sabah, 22 Mart 1941.

539 Aker, a.g.e., s. 13.

teşebbüslere katılımının sağlanması ve Müslümanlar ile Rumlar arasında problem olmadığının ortaya koyulması, kesinlikle İtalyanların iyi politikalarına aldanılmaması kararları alınmıştır541. Buradan işgal karşısında askeri kanadın temkinli ve tedbirli davranma yolunu seçtiği, fevri hareketlerden kaçındığı anlaşılmaktadır. Birlikte ve ortak akılla hareket edildiği ve silahlı direnişten ziyade işgalin haksızlığını ispat için çalışıldığı da dikkat çekicidir.

57. Tümen Kumandanlığı Antalya’yı işgalden on gün sonra emrindeki 176. Alay Komutanlığı’na işgal ile ilgili olarak 8 Nisan 1919 tarihinde Albay Şefik imzalı bir telgraf çekmiştir. Telgrafta, yerel idarecilerle sürekli temas halinde olunması, işgalle ilgili her türlü istihbaratın değerlendirilmesi, İtalyanların şehirdeki her türlü hareket ve faaliyetlerinin her gün düzenli olarak bildirilmesi istenilmiştir. Ayrıca İtalyanların resmi yada gayr-i resmi herhangi bir istekleri durumunda 57. Tümen Kumandanlığından ne yapılacağı hususunda emir alarak karar vermeleri istenilmiştir. Buna mukabil Şefik Bey 176. Alay Kumandanlığından kendisine sorulmadan cevap verme yetkisini almıştır.542 Bu yazıdan da anlaşıldığı gibi Şefik

Bey Antalya’nın işgalini ve şehirde İtalyanların faaliyetlerini emrindeki 176. Alay’dan her gün rapor etmesi şeklindeki emri ile yakından takip etmiştir. Bu bağlamda Antalya’nın işgaline karşı askerî tepki tek elden yönetilmiştir. Bundan sonraki süreçte Şefik Bey’e Antalya’nın durumuyla ilgili, İtalyanların bölgedeki askeri faaliyetleri hakkında sürekli bilgi verildiği anlaşılmaktadır. Şefik Bey’e 9 Nisan 1919 tarihli 176. Alay Kumandanı Yarbay Vehbi imzası ile gönderilen bilgi telgrafında, 3 Nisan 1919 tarihi itibari ile karaya çıkarılmış olan asker sayısının üç yüz mevcuduna otuz kadar İtalya jandarması ve mızıka bandosunun da eklenerek beş yüz askere ulaştığı; karaya çıktığı haber alınan süvari müfrezesinin de altmış baş yük hayvanından ibaret olduğu ile Komutan Alessandro Ciano’nun da otomobille Burdur’a gittiğini bildirmiştir543.

İtalya Antalya’yı işgal ettikten sonra işgal kuvvetleri kumandanlığının Antalya’nın güvenliğinden sorumlu 176. Alay Kumandanlığı’ndan istekleri olmuştur. Bu isteklerin nasıl cevaplanması gerektiği hususunda 176. Alay sürekli 57. Tümen Kumandanlığı’ndan görüş sormuştur. Bu bağlamda 11 Nisan 1919 tarihinde 176. Alay Kumandanı Yarbay Vehbi Bey, İtalya’nın Antalya’da istekleri hakkında “İtalyan işgal komutanlığı tarafından silah ve

mühimmat ambarında bulunan aydınlatma tabancalarından bir tanesi geçici olarak talep edilmektedir. Bu talebe nasıl cevap verileceğine dair” emir istenilmiştir. Bunun üzerine 12

541 Gürler, a.g.e., s. 145. 542 Aker, a.g.e., s. 31. 543 Aker, a.g.e., s. 33.

Nisan 1919’da Albay Şefik Bey 176. Alay Kumandanı Vehbi Bey’e Antalya’ya asker çıkarılması sebebiyle verilen protesto hükümlerine aykırı olan bu bilgi taleplerinin kabul edilmeyeceği, uygun bir şekilde İtalyanlara bildirileceği, bu ve benzeri talep ve teklifler hakkında da ona göre işlem yapılacağı şeklinde emir yazısı göndermiştir544.

Antalya’nın işgalinden itibaren sürekli Harbiye Nezaretiyle irtibat halinde olunmuş ve kaygıya düşülen konularda merkeze nasıl hareket edileceği ile ilgili sürekli bilgi danışılmıştır. Bu konuda 17. Kolordu Kumandanı Tuğgeneral Ali Paşa (Nadir) imzalı gönderilen emir yazısında Mütareke halinde bulunulan İtalya’nın mütareke şartlarına aykırı faaliyetlerinin olması durumunda idari ve siyasi tedbirlerle engellenmesi, bunda başarılı olunamazsa İtalyanların tüm temsilcilikler nezdinde protesto edilmesi istenilmiştir. Ayrıca İtalyanlara gösterilecek olan her türlü tepkinin askeri ve idari makamlarca birlik içinde yapılması istenilmiştir. Yunanların saldırgan hareketleriyle ilgili olarak da bu saldırılara şiddetle karşılık verilerek, emrivakilerde bulunmalarının kesinlikle engellenmesi ayrıca iç bölgelerdeki asayişin kontrol altında tutulması ve elimizde bulunan askeri kuvvetlerin maddi ve manevi açıdan kuvvetli bir halde korunmasının sağlanması istenilmiştir545. İstek değerlendirildiğinde işgale karşı ve işgal güçlerinin tavırlarına karşı idari ve siyasi tedbirler alınması gerektiği vurgulanmakta en son çare olarak askeri seçeneğin düşünülmesi gerektiğine vurgu yapılmaktadır.

Konya’da bulunan 2. Ordu Müfettişliği de işgale tepkisiz kalmamıştır. Antalya’nın işgalinin hemen ardından Konya’da çok sayıda insanın katılımıyla bir miting düzenlenerek İtalya’nın işgali protesto etmiştir546.

21 Haziran 1919 tarihinde Harbiye Nezareti’nden 2. Ordu Müfettişliği’ne İtalyanların Antalya’yı işgaline karşı nasıl hareket edileceğine dair bir şifre gönderilmiştir. Bu şifrede,

“İtalyanların işgallerine karşı protesto ve mitingler düzenlemek lazım olmakla beraber milis kuvvetleri ile İtalyanlara karşı mukavemet göstererek başarılı olmak mümkün değildir. Bundan dolayı işgale karşı teenni göstermek uygun olacaktır”547 denilmektedir. Şifreden de anlaşıldığı üzere Osmanlı Harbiye Nezareti İtalya ile mücadele etmek için yeterince askeri kuvvetinin olmadığına vurgu yapmakta, tepkinin protesto ile sınırlı tutulmasını yeterli görmektedir. Diğer taraftan aynı doğrultuda Osmanlı Dâhiliye Nezareti Antalya Mutasarrıfı

544 Aker, a.g.e., s. 33.

545ATASE, İSH, K. 436, G.71. B. 71-7.

546 Dursun Gök, “Mersinli Cemal Paşa”, ATAM Dergisi, C. 12, S. 34, Mart, 1996, Ankara, s. 128.; Erdeha,

a.g.e., s. 270.

Cemal Bey’e İtalya’nın işgallerine karşı direniş gösterilmemesi için talimat vermiştir548. Hatta İtalyanlarla iyi ilişkiler kurarak güvenliğin korunması gerektiği yoluna gidilmesi istenmiştir549. İtalya Antalya’ya daha hâkim olabilmek ve asayişi sağlamak için şehir merkezinde devriye gezdirmek istemiş, bu isteğinde de ısrarcı olmuştur. Ancak bu faaliyetin Antalya ahalisini tahrik edeceği düşünüldüğünden reddedilmiştir550.

Askerî sınıfın İtalya’yı Anadolu’yu işgal eden diğer devletlerle aynı tutmadığı anlaşılmaktadır. İtalya’nın Anadolu politikasında işgalden pişmanlık duyan, ılımlı bir devlet olarak görülmüştür. Bu anlayışın oluşmasında İtalyan Comte Carlo Sforza’nın rolü çok büyüktür. Sforza, İtalya’yı Ankara ile uzlaşmazlıktan sürekli uzak tutmuş ve bunu başararak İtalya’nın ılımlı siyasetini kabullendirmiştir551. Gerçekten de Sforza’nın kaleme aldığı “Türkiye ile harbi nasıl kaybettik?” adlı makalesinde İtalya’nın politikası ile ilgili olarak İtalya’nın Milli Mücadelenin başlangıcından bu yana ılımlı ve sakin bir politika izlediği bundan dolayı da İtalyanlara karşı Anadolu’da bir başkaldırının olmadığı tespitinde bulunulmaktadır. İtilaf Devletleri içerisinde sadece İtalya Yunanlıların Anadolu’da işgallere başlama gerekçelerine karşı çıkmıştır. Bu bağlamda İtalya İtilaf Devletlerinden farklı bir şark politikası izlemiştir552. Bu bilgiler değerlendirildiğinde İtalya Anadolu’yu işgal eden diğer işgal devletlerden ayrı bir işgal politikası izlemiş, Londra Konferansı’nda Yunanlıların karşısında yer almıştır.

İtalya’nın işgal kuvvetleri şehir merkezinin muhtelif yerlerinde hâkimiyet merkezleri ve kontrol noktaları oluşturmuştur. İtalya’nın şehirdeki faaliyetleri ile ilgili olarak ateşkes hükümlerine uymadıkları takdirde her türlü tedbirin alınmasından kaçınılmaması gerektiği Harbiye Nezareti tarafından Antalya’ya bildirilmiştir553. Hariciye Nazırı Ferit imzalı 26 Nisan 1919 tarihli bildiride “Erkan-ı Harbiye-i Umumiye Dairesi 2. Şubesinin 1551/1734 numaralı yazısı ile İtalyan askeri birliklerinin mevcut yerlerinde kalmayarak işgallerini genişletme çabalarına girmelerine karşın askeri birlikler nasıl bir tavır alacakları sorulmuştur. Soruya Antalya’daki İtalyan birliklerinin bulundukları noktalarında kalmayıp ilerledikleri haberleri alındığı bildirilerek böyle bir durumda mütareke ahkamına muhalif hareket edildiğinden gerekli her türlü önlem alınacaktır. Öyle anlaşılmaktadır ki İtalya’nın işgallerini genişletmesinden endişe edilmektedir. Aynı zamanda işgalleri genişletmeleri mütareke

548ATASE, ISH. K. 257. G. 82, V. 1. 549BOA, DH-KMS, D: 52/2 G: 44. 550BOA, DH, KMS, 52-3/65. 551 Ürer, a.g.e., s. 94.

552 Comte Carlo Sforza, “Türkiye İle Harbi Nasıl Kaybettik?”Ayın Tarihi Dergisi, Şubat, 1928, No. 45, s. 2888-

2893.

hükümlerine aykırı kabul edilmekte ve işgallerin genişletilmesine karşı her türlü tedbirin alınacağına vurgu yapılmaktadır.

Ancak, İtalyan işgal kuvvetleri işgalin ardından işgali genişletmek için çeşitli faaliyetlerde bulunmuştur. Antalya’dan Burdur taraflarına askerî inzibatları ve arabaları ile gidip gelmeye başlamışlardır. Bu faaliyetler izinsiz bir şekilde gerçekleştirilmiştir. Dolayısıyla İtalya’nın bu faaliyetleri Harbiye Nezareti’ni rahatsız etmiş, gönderdiği emirlerle İtalya askerlerinin Antalya’dan Burdur’a izinsiz gitmelerine izin verilmemesini istemiştir554. Ancak, İtalyan işgal kuvvetleri Antalya’dan Döşemealtı, Çubuk Beli, Hafız Bey Çiftliği, Boğazköy, Bucak istikametinde belirli aralıklarla askeri kontrol ve ikmal bölgeleri oluşturmuşlar, bölgeye günden güne daha fazla hâkim olmaya başlamışlardır. İtalyanlar bu faaliyetlerini gerçekleştirdikleri günlerde Antalya’nın Topçu ve Piyade Cephaneliği Hafız Bey Çiftliği’nin hemen karşısında yer alan Bademağacı Kasabasında bulunmaktaydı. Albay Şefik Bey Antalya’ya kırk beş kilometre mesafede Bademağacı Kasabasında bulunan bu Topçu ve Piyade Cephaneliği’ni İtalyan kuvvetlerin işgal etme tehlikesi olduğundan bölge köylülerinden temin edilen 200 civarı öküz ve araba ile Burdur’un Çeltikci beldesine taşınmıştır555.

Antalya, Türk Ordusu bakımından değerlendirildiğinde çok önemli bir bölgedir. Mondros’tan sonra dağıtılan sahil kumandanlığı silahları Antalya’nın Finike ve Kaş kazalarında toplanmıştır. İşgal ile birlikte depoların kontrolü İtalyan askerlere geçmiştir. Cephanelik kapılarında İtalyan askerleri nöbet tutmaya başlamışlardır. İtalyan askeri yetkilileri ile yapılan görüşmeler sonucunda Türk Milli Mücadelecilerinin bu silahlardan istifade ettikleri anlaşılmaktadır556.

İtalya bölgeyi tahliye edinceye kadar askerî alanda İtalya’ya karşı sürekli temkinli davranılmıştır. Şehir ve çevresinde Harbiye Nezareti’nin emir ve telkinlerine uyduğu, Antalya’da olup bitenleri zaman geçirmeden Harbiye Nezareti’ne ilettiği anlaşılmaktadır. Antalya’nın işgal sürecinde özellikle 57. Tümen Kumandanı Şefik Bey’in üstün çaba ve gayretleri söz konusu olmuştur. Albay Şefik Bey Antalya’nın idarecilerini, ileri gelenlerini, halkını işgallere karşı aydınlatmıştır.

554ATASE, ISH, K.863, G. 122, V. 2. 555Aker, a.g.e., s. 29

ÜÇÜNCÜ BÖLÜM

3 ANTALYA ve HAVALİSİNDE MÜDAFAA-İ HUKUK CEMİYETLERİNİN

FAALİYETLERİ ve ASAYİŞ OLAYLARI

Antalya’nın işgali yıllarında kurulan “Antalya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti” şehirde ve Millî Mücadele’de gösterdiği faaliyetleriyle önemli rol oynamıştır. Cemiyetin kuruluşu ve şehrin ilçelerinde teşkilatlanması işgal yıllarında gerçekleşmiştir. Bu bağlamda, cemiyet Millî Mücadele’nin halka anlatılması, bölgeden Tekâlif-i Millîye emirleri doğrultusunda aynî ve nakdî yardımların toplanması ve bunların cepheye ulaştırılmasında kıymetli görevler yerine getirmiştir.

Antalya Müdafaa-i Hukuk Cemiyeti 23 Nisan 1920 tarihinde açılan TBMM’ye Antalya’dan milletvekili seçilme işlerinde ve seçilen vekillerin Ankara’ya gönderilmesi konusunda da etkin rol almıştır. Millî Mücadele döneminde Antalya vekillerinin bölge ile ilgili çalışmaları kayda değerdir. İşgal yıllarında Antalya halkının durumu ve İtalya’nın bilinçli olarak bölgede otorite boşluğu yaratması sonucu oluşan asayişsizlikten kaynaklanan sıkıntılar ve benzeri birçok husus Meclis’te Hamdullah Suphi Bey tarafından dile getirilmiştir. Bölgede yaşanan eşkıya olayları, Demirci Mehmet Efe ve kızanlarının faaliyetleri hakkında Hamdullah Suphi Bey TBMM’yi bilgilendirmiştir.

Antalya’nın işgali yıllarında asayiş olaylarının şehirde arttığı görülmektedir. İtalya’nın işgalin ardından bilinçli olarak şehirde yönetim boşluğu oluşturması, asker kaçaklarının mütareke sonrası artışı şehirde asayiş olaylarına sebep olmuştur. Düzeni sağlamak için 57. Tümen Kumandanlığı ve Antalya Mutasarrıflığı gayret göstermiştir. TBMM aldığı karar doğrultusunda ülke genelinde asayişi yeniden tesis etmek için İstiklal Mahkemeleri kurulmuş ve bu mahkemelerden olan Isparta İstiklal Mahkemesi Isparta’nın yanı sıra işgal yıllarında Antalya’da da çalışmalar yapmıştır.

Antalya Millî Mücadele yıllarında Anadolu’nun dışarıya açılan en önemli kapılarından biri olmuştur. Anadolu’da verilen Millî Mücadele’nin dışarıya yansıtılması, dışarıdan Anadolu Millî Mücadelesi’ne nasıl bakıldığından haberdar olunması Antalya yoluyla olmuştur. Bu bağlamda işgal yıllarında Antalya’da istihbarat faaliyetleri önemlidir.