• Sonuç bulunamadı

Antalya Mutasarrıflığı’nın İşgale Tepkisi

1.5 İtalya’nın Antalya Çevresinde İşgali Genişletme Çabaları

2.1.2 Antalya Mutasarrıflığı’nın İşgale Tepkisi

Milli Mücadele döneminde Antalya mutasarrıflıkla yönetilmiştir. Bu süreçte şehirde yedi mutasarrıf görev yapmıştır435. Bu mutasarrıflardan Ali Firuzan Bey Mondros Ateşkes

428 Erten, a.g.e., s. 32-33.

429 Çelebi, Heyet-i Nasiha …, s. 52. 430 Ayoğlu, s. 250.

431 Nebahat Oran, Anadolu’da Milli Teşkilatlanma, Türkler, C. 15, s. 832.; Rahmi Apak, Garp Cephesi Nasıl

Kuruldu, Ankara, 1990, s. 75.

432 Akın, a.g.e., s. 28.; “Antalya”, Yurt Ansiklopedisi, C. I., s. 785. 433 Güçlü, a.g.e., s. 18.; Çelebi, Heyet-i Nasiha …, s. 53.

434 “Heyet-i Nasiha” Memleket Gazetesi 7 Mayıs 1919., s. 3.

435Ali Firuzan Bey: 28 Haziran 1918-25 Mart 1919. 2) Talat Kişmir: 26 Mart 1919- Mayıs 1919.3) CemalBey:

Anlaşması (30 Ekim 1918) imzalandığı sırada Antalya mutasarrıfı olup İtalyanlarla yakın ilişki içinde olmasıyla bilinmektedir. Ali Firuzan Bey Mondros Ateşkes Anlaşması’nın imzalanmasının hemen ardından Selanik’ten tanıdığı ‘Karosini’ adında bir İtalyan siyasi memuru Antalya’ya çağırmış ve kaymakamlık makam odasının yanında ona bir oda tahsis ederek kapısına da bir İtalyan nöbetçi diktirmiştir. Siyasi memura tahsis edilen oda mutasarrıflık makamı ile içten bir ara kapısı ile bağlıdır ki, bu da İtalya’nın memuruna resmiyet kazandırıldığı ve büyük bir kıymet verildiği izlenimi yaratmıştır436. Mutasarrıfın bu hatası bağışlanmaz suçlardan biri olmuştur. Bu uygulamayla İtalyanlar mutasarrıflığı, yapılan iş ve işlemleri yakından tanıma ve takip etme imkânı bulmuşlardır437.

Antalya hapishanesinden beş mahkûmun kaçmasından sonra görevden alınan ve şehrin işgal edildiği gün Rodos’ta bir İtalyan general ile beraber olan Mutasarrıf Ali Firuzan Bey’in işgalden sonraki davranışları da dikkat çekmiştir. Mutasarrıfın hareketlerinden ötürü Dâhiliye Nezareti şifreyle Antalya Mutasarrıflığından bilgi talep etmiştir. Şifrede, eski Antalya mutasarrıfının İtalyanlarla birlikte gezdiğinin öğrenildiği, Firuzan Bey’in İtalyanlarla birlikte bulunma sebeplerinin neler olduğunun bildirilmesi istenilmiştir.438 Yapılan tahkikatın ardından eski mutasarrıfın faaliyetleri ile ilgili olarak Konya Valisi Cemal Bey tarafından 20 Mayıs 1919 tarihinde şifre ile Dâhiliye Nezareti’ne verilen bilgide, otomobille Elmalı’dan Finike’ye giden İtalya’nın Antalya konsolosu Agustino Marki Ferrante’ye katılmak için Antalya eski mutasarrıfı Ali Firuzan Bey’in bir İtalyan torpidosu ile Finike’ye gittiği anlatılmıştır. Aynı belgede şubat sonunda Antalya hapishanesinde yaşanan firarî olayının da bu mutasarrıf döneminde meydana geldiğine dikkat çekilmiştir. Önceki mutasarrıfın ara sıra Rodos’ta bulunan generalle görüştüğü, bunun İtalya’nın Antalya’yı işgal etmesinde büyük rolü olduğu tespiti de belgede yer almaktadır. Mutasarrıf için “…Mumaileyhin İtalyanlarla

birleşerek onların hizmetinde bulunması Antalya’nın işgalinde medhaldar olduğuna delil-i kat’i olabileceğinden mumaileyhin şu ihanet-i vataniyesinden dolayı hakkında muktezi muâmelenin icrâsının pek elzem olduğu”439 denilmek suretiyle Ali Firuzan Bey’in İtalyanlar ile yakın hareket ettiği doğrulanmaktadır. Bu belgelerden İtalya’nın Antalya’yı işgalinin gerçekleşmesinde Ali Firuzan Bey’in davranış ve tutumunun etkili olduğunu söylemek mümkündür.

Mayıs 1921.6) Fahrettin Bey: 19 Mayıs 1921- 11 Kasım 1921.7) Hilmi Bey: 22 Temmuz 1923- 3 Ağustos 1923. Bkz. Seyhan Dönmez, Antalya, (3. Bas.) Antalya, 1988. s. 42.

436 Türk İstiklal Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Ankara, 1962, s. 145. 437 Erten, a.g.e., s. 14.

438BOA, DH. ŞRF. 99/ 331. V.1. 439BOA, DH, KMS. 52-1-94.V.1

Ferruh Niyazi (Ayoğlu) Bey de anılarında Ali Firuzan Bey’in İtalyanlarla işbirliği içinde olduğunu doğrulayarak, “…acı olan Şubat 1919’da İtalyanların Antalya’da emellerini

gerçekleştirmek için rahat çalışma ortamı bulmalarıdır. İtalyanların faaliyetlerini kolaylaştıran bu esnada görevde bulunan basiretsiz bir mutasarrıftır. Mutasarrıf Antalya’da devlet adına görev yapmaktadır. Bu mutasarrıf odasına bitişik olan ve mutasarrıfın gizli görüşmelerine ve dinlemelerine ayrılmış olan odayı bir İtalyan’a tahsis etmiştir. Güya gümrüğe gelen İtalyan mallarının kontrolünü Antalya ve Antalya’nın ihtiyaçlarını sağlayan bir İtalyan memuru da bu oda da oturuyor, kapısında da silahlı bir İtalyan askeri bulunuyordu. Bu mutasarrıf da makamında başı açık oturduğu için (O zamanlar makamda başı açık oturulmazdı) o odada oturan İtalyan memurunu mutasarrıf sanarak halkın götürüp dilekçe vermesine de seyirci kalmıştır”440tespitinde bulunmakta ve Antalya mutasarrıflığının

sorumsuz tutum ve davranış sergilediğini yazmaktadır.

Ali Firuzan Bey’in sorumluluğunda bulunan Antalya’yı düşmanlarına karşı korumak yerine bilakis birtakım hareketleri ile İtalya’ya tavizkar davrandığını söylemek mümkündür. Bir bakıma mutasarrıf kendisine teslim edilen Antalya’nın kapılarını İtalyanlara açmıştır441. Ayrıca belirtmek gerekir ki işgal arifesine kadar Antalya mutasarrıfı olarak görev yapmış olan Ali Firuzan Bey’in o dönemde Antalya mutasarrıfı olarak görev yapması Antalya açısından talihsizlik olmuştur.

Ali Firuzan Bey şehrin işgali öncesinde Rodos’a gitmiştir. Antalya’nın en yetkili amiri Rodos’a gidince durum derhal merkeze bildirilmiştir. Antalya işgal edilmeden önce görevinden alınan Ali Firuzan Bey’in yerine Akka muhasebecisi iken Antalya Mutasarrıflığı’na muhasip olarak atanmış olan Talat Bey vekâleten getirilmiştir442. Esasen mutasarrıflık tecrübesi olmayan bu kişinin Antalya yönetiminin başına getirilmesi ile sancak idarî yönden zafiyet içerisine girmiştir. Talat Bey’in mutasarrıflığa vekâleten getirilmesiyle İtalya’nın Antalya konsolosu Ferrante’nin istediği de olmuştur443. Çünkü Mutasarrıf Vekili Talat Bey İtalyanların işgale başlamaları karşısında tepkisini yalnızca yazılı protesto göstererek dile getirebilmiştir. Hatta şehre çıkan İtalyan kuvvetleri keyfi olarak icraatlara girişmesini Mutasarrıf İşgal kumandanına şikayet etmiş, kumandan ilan edilen işgal beyanının mutasarrıflık eliyle halka duyurulmadığı sürece bu tür şikayetleri dikkate almayacağı cevabını vermiştir. Bu cevap üzerine beyanname hem şehrin muhtelif yerlerine astırılmış hem de

440 Ayoğlu, a.g.e., s. 239.

441 Korok, “18 Ay İtalyan İşgali Altında”,Yeni Sabah, 17 Mart 1941. 442BOA, DH, KMS, 50-1/56-1.; Ayoğlu, a.g.e., s. 240.

şehirde gezen İtalyan devriyelerinin yanlarına refakatçi polis verilerek doğru olmayan işler yapılmıştır444.

Antalya ve civarının asayiş ve güvenliğinden sorumlu 57. Tümen Kumandanı Albay Şefik Bey’in bölge idarecileri hakkında yerinde yaptığı tespitler de o dönemi aydınlatmak için oldukça önemlidir. Şefik Bey anılarında anlattığına göre, Antalya’nın işgali üzerine derhal 1 Nisan 1919 günü, saat 15.00’te Aydın’dan hareket ederek, 4 Nisan günü, öğle vakti yanında bir emir subayı ile Antalya’ya ulaşmıştır. Emir subayını, 176. Alay445 Komutanına haber vermek üzere, karargâha göndermiş, kendisi de İtalyan askerlerin şehirdeki durumunu öğrenmek için ve halkın hal ve hareketlerini soruşturmak amacıyla yürüyerek, caddelerden ve çarşıdan geçip hükümet binasına gitmiştir. Bu yürüyüş sırasında edindiği izlenimler şöyledir,

“İtalyanların, şehrin girişindeki portatif çadırlı ordugâhta, dolgun mevcutlu bir takım kuvvetinde bersaglieri (motorize kuvvet) vardır. İki makineli tüfek de mevzidedir. Şehirde dağınık halde çok fazla İtalyan askeri görünmemekle beraber askerlerin büyük kısmı, askerlik şubesindedir. İnzibat erleri devriyelerinde ve askerler de nöbetlerindedir. Yani görevlerinin başındadırlar. Depo olarak kullanılan caminin önünde (Murat Paşa Camii), Türk nöbetçinin yanında, bir de İtalyan nöbetçisi vardır. Aralarındaki mesafe beş on adım kadardır. Halk, kendi işinde gücündedir. Fakat yüzleri kederlidir”446. Şefik Bey’in anlattıklarından

anlaşılmaktadır ki yerel yöneticiler durumu kabullenmiştir. Ayrıca, Antalya ahalisi de durumdan hoşnut olmasa da onların da duruma yapabilecek fazla bir şeyleri yoktur.

Şefik Bey şehirde işgal sonrası İtalyan faaliyetleri ile işgale karşı halkın durum ve tutumunu gözlemledikten sonra hükümet binasına gidip Mutasarrıf Vekili Talat Bey’i ziyarette bulunmuştur. Yapılan ziyarette Mutasarrıf vekili ile şehrin işgali ayrıntılı olarak konuşulmuştur. Görüşme sırasında makam odasına gelen bir polis komiseri, Mutasarrıf Vekiline, Antalya halkının önde gelenlerinden Emin Bey ve Giritli Zeki Bey’in İtalyan yetkililere teslimi meselesini açmıştır. Komiserin anlattığına göre, Bir İtalyan subayı, Emin Bey’in evine giderek evi aramak istemiş Emin Bey bu isteği kabul etmemiştir. Emin Bey’in tavrı üzerine subay ısrar etmeyerek evde arama yapmadan geri dönmüştür. Olayın ardından İtalyanlar Zeki ve Emin Beyleri Antalya Mutasarrıflarından talep etmişlerdir. Mutasarrıf İtalyanların isteklerini kendilerine tebliğde bulunmuştur, ancak her ikisi de tebliği reddetmiş “Bizi evimizden zorla alırlarsa silahla karşılık veririz.” deyip, durumu telgrafla Dahiliye

444Türk İstiklal Harbi, Mondros Mütarekesi ve Tatbikatı, Ankara, 1962, s. 146.

445 Merkezi Antalya’dadır. Mevcudu 742 neferdir. Sahil muhafızı olarak dağıtılmıştır. Bkz. Rahmi Apak, İstiklal

Savaşında Garp Cephesi Nasıl Kuruldu, Ankara, 1990, s. 87.

Nezareti’ne bildirmişlerdir. Odada Mutasarrıf vekili Şefik Bey’e dönerek “Şimdi bunları

teslim etmezsek, İtalyanlar zorla almaya kalkışacaklar, bunlar da silahla karşılık verecek ve bir olay çıkacak”447 şeklinde endişelerini bildirmiştir. Şefik Bey de konuyla ilgili olarak, “Bu

iki kişiyi İtalyanlara teslim etmek, hükümetin haklarını da İtalyanlara teslim etmek demektir. İtalyanların bu taleplerini, mütareke şartlarına dayanılarak reddetmek gerekir. Zeki ve Emin Beyler İtalyanlara karşı korunmalı ve İtalyanlar bu taleplerinden dolayı protesto edilmelidir. İtalyanların, bu iki kişiyi zorla evlerinden almaya kalkışmaları durumunda, silahla verilecek karşılık; bütün medeniyet âleminin kabul ettiği ve haneye tecavüz suçunun yasal karşılığı olacağından, bu olay memnuniyet verici bir şekilde sonuçlanır. Bu kişilerin suçları varsa bizim yetkilerimizi dahilinde cezalandırılsın. İtalyanlar ne karışıyor?”448 şeklinde konu

hakkında fikrini söyleyerek mutasarrıfı cesaretlendirmeye çalışmıştır. Mutasarrıf da İtalyanların isteklerinin yerine getirilmeyeceği yönünde tavır koymuş, bir olaya meydan vermemek için ne yapılması gerektiğini konuşmak için Emin Bey’i çağırmak üzere bir polis memurunu Emin Bey’e göndermiştir. Polis Memuru Emin Bey’e 57. Tümen Kumandanı’nın mutasarrıflığa geldiğini mutasarrıfla beraber kendisini görmek istediklerini söylemiştir. Bunun üzerine Emin Bey mutasarrıflığa gelmiştir.

57. Tümen Kumandanının ismi de verilerek mutasarrıflığa getirilen Emin Bey mutasarrıf vekili Talat Bey tarafından İtalyanlara teslim edilmiştir. Ertesi gün, konu hakkında bilgi almak için hükümet konağına giden Şefik Bey mutasarrıfa “Zeki ve Emin Beylerin idare tarafından İtalyanlara teslim edilmesi, siyasi bir cinayettir.” şeklinde söylemde bulunarak yapılanın çok yanlış bir uygulama olduğunu söylemiştir449. Şefik Bey mutasarrıf vekilinin bu olay karşısında gösterdiği tutumundan dolayı Antalya’da devlet ve halkın menfaatlerini İtalya’ya karşı koruyamayacak kadar basiretsiz ve yeteneksiz olduğu kanaatine varmıştır.

Bölgenin güvenlik ve askeriyesinden sorumlu kumandan olarak gördüğü idari eksiklikler ve yapılması gerekenleri şöyle sıralamıştır:

Öncelikle, Antalya’ya bir mutasarrıf getirilmelidir. Görevine yeni başlayan mutasarrıfın gücü, bu işe yeterliliği ve ne zaman geleceği bilinemeyeceğinden, saldırıları iyice artan İtalyan askerlerini, karşı darbelerle engellemek lazımdır. Bunun için; halkı, İtalyanlara karşı muhalif ve şikâyetçi durumda bulundurmak ve İtalyanların hoşlanmayacağı bir rakibin kontrolünü karşılarına dikmek gerekmektedir. Şefik Bey işgalin zaman içinde alabileceği

447 Aker, a.g.e. s. 15. 448 Aker, a.g.e. s. 15. 449 Aker, a.g.e. s. 16-18.

tehlikeli duruma ve İtalya’nın bu amaçla yaptıkları hilelere dikkatlerini çekerek, kendilerine, ne şekilde davranmaları gerektiğine dair tavsiyelerde bulunmuş, yanlış düşüncelere kapılmamaları; güçlü ve vatansever davranmaları ve mevcut ihtimallere dair görüşlerini dile getirmiştir.

Şefik Bey halkın işgale karşı maneviyatını yükseltmek için,

 İtalyanların işgali ve bütün saldırgan hareketleri hakkında, Osmanlı Hükümeti’ne ve İtilaf devletlerinin temsilcilerine tüm halkın ortak şikâyetlerini içeren protestolarda bulunmak.  İtalyanların saldırgan hareketlerine karşı, diğer devletlerden birer kontrolör temsilci talep etmek.

 Yerli Rumların bu teşebbüslere katılımlarını sağlayarak, Müslümanlarla Rumlar arasında var olan rekabetle düşmanlığı saklamak

 İtalyanların mütareke şartlarına aykırı olan işlemlerine ve hareketlerine ve gerekirse hükümetin, İtalyanlara yardım niteliğindeki şuursuz ve haysiyetsiz hareketlerine itaat etmemek; kişisel ve milli hakların korunmasında kararlılık göstermek.

 İtalyanların halka karşı iyi ve dostça davranışlarına kesinlikle aldanmamak, onlara karşı daima soğuk ve düşmanca tavır takınmak tedbirlerini almıştır. Şefik Bey’in bu tavsiyelerini Müftü Ahmet Hamdi, Rasih Bey ve diğer bazı kişiler içtenlikle yerine getirmişlerdir450.

Dâhiliye Nezareti’nden Antalya Mutasarrıflığı’na Antalya müftüsü ile ilgili olarak gönderilen yazıya göre, müftünün Hıristiyan halk aleyhine tahriklerde bulunarak şikâyetlere sebep olduğu, konunun araştırılarak şikayete sebep olacak başka bir olay meydana gelmemiş ise de böylesi rivayetlerin dolaşmasının dahi uygun olmadığı ve müftünün daha dikkatli davranması gerektiği belirtilmiştir451. Zira merkezî yönetim işgal sırasında Antalya’da kendilerinden kaynaklanan bir sorun yaşanmasını istememekteydi. Nitekim Dâhiliye Nezareti’nin Antalya Mutasarrıflığı’na 20 Nisan 1919 tarihli telgrafında İtalyanların, Rumları Müslümanlar, Müslümanları da Rumlar aleyhine tahrik ettikleri doğru ise bu hareketin orada olay çıkarıp siyasî mesele ihdas etmek amacında olduğu açıklanmıştır452. Gerçekten de şehirde meydana gelen olaylarda İtalyanlar Rumlara gidip bunu Müslümanlar yapmıştır, Mutasarrıflığa gidip bu olayı Rumlar yapmıştır demek suretiyle Antalya halkını birbirine düşürerek şehir halkı arasında kaos ortamı yaratmaya çalışmışlardır453.

450 Aker, a.g.e. s. 19.

451 BOA, DH. ŞRF. 102/ 49.V.1.

452BOA, DH, EUM, AYŞ 6/ 52.

İdari yönden bakıldığında İtalya’nın Anadolu’da işgalci bir devlet olarak bulunması kabul edilebilir olmasa da bir süre katlanılabilir bir durum olmuştur. Aksi bir tutum, yani İtalya’nın diğer İtilaf devletleri gibi algılanması454 işgal bölgelerinde yeni bir cephe açmak anlamına gelirdi ki bunun da gerçekleşmesi o günün şartlarında mümkün değildir455.

14 Mayıs 1919 tarihinde İtalyan işgali ile ilgili olarak Dâhiliye Nezareti’nden Antalya Mutasarrıflığı’na gönderilen yazıda içinde bulunulan durumda İtalyanları protesto etmenin de onlara dostça davranmanın da uygun olmadığı mülki, askeri ve hukuki istikbali ihlal eden bir hareketleri olmadığı sürece taşkınlıktan kaçınılması istenilmiştir456. İtalya işgal sahasını Burdur yönünde genişletmeye başlayınca Konya ve Finike ve Antalya mutasarrıflıkları İtalya’nın bu tutumunu protesto etmişlerdir457.

Antalya’nın işgaline Antalya Belediye Başkanlığı da tepki göstermiştir. Şehir işgale uğradığı sırada Belediye Reisi olan Mustafa Bey tepkisini 29 Mart tarihinde İngiliz Yüksek Komiserliği’ne gönderdiği bir yazı ile göstermiştir458.