• Sonuç bulunamadı

araştırmanın alanı ve Kapsamı

Belgede TÜRKİYE’DE ÖZÜRLÜ (sayfa 113-120)

4. ALAN ARAŞTIRMASI: ANKARA-

4.1. araştırmanın alanı ve Kapsamı

Yoksulluk, özellikle son dönemlerin önemli akademik inceleme alanı haline gelmiş, hem ulusal politikalarda hem de uluslar arası gündemin sıklıkla üzerinde durulan konularından birisi olmuştur. Maddi temeli, kişilerin en temel ihtiyaçlarını karşılamadaki yoksunluğu olarak ortaya konabilecek yoksulluk olgusu, bunun yanında sosyolojik ve politik görünümlere de sahip olan temel sorun alanlarından birisidir.

Yoksulluğun son yıllarda, kadınların yoksulluğu veya çocukların yoksulluğu gibi toplumdaki dezavantajlı gruplar temelinde de bir ayrıma gidilerek ele alındığı görülmektedir. Gelir elde etmek açısından toplumsal ve fiziksel engelliliklere sahip olarak görülen özürlülerin, bu sorunsal içerisinde uluslar arası gündemde, çok yeni ancak yoğun biçimde değerlendirilmeye başlandığı söylenebilir.

Yoksulluk ve özürlülük, birbiri ile sıkı ilişki içerisinde olan, hatta çoğu zaman birbiri içine geçmiş olgulardır. Yoksulluğun getirdiği birçok olumsuzluk ve yoksunluk (beslenme yetersizliği, sağlıksız fiziki çevre, temel hizmetlerden yoksunluk gibi), özürlülük durumunu ortaya çıkarabilmektedir. ayrıca özürlülüğün kendisi, toplumsal olarak özürlü kişileri ve ailelerini yoksullaştırıcı etki yapabilmektedir. Özürlülerin eğitim, istihdam gibi alanlarda karşılaştıkları engeller, toplumsal önyargılar ve özürlülüğün maliyetli bir olgu olması, özürlüleri yoksulluğa iten önemli nedenlerdir.

Dolayısıyla yoksulluk ve özürlülük arasındaki ilişki, bir kısır döngü biçiminde değerlendirilebilir.

Yoksulluk ve özürlülük arasındaki döngüyü kırmak için, özürlü kişilerin ya-şadığı yoksulluk durumunun ayırt edici yönlerinin bilinmesi gerekmektedir. Uygula-nacak yoksullukla mücadele politikalarının etkililiği, ancak bu şekilde mümkün ola-bilmektedir. Türkiye’de özürlü kişilerin yoksulluğu politika düzeyinde, muhtaçlık kriterleri çerçevesinde özürlülere verilen sosyal yardımlarla anlaşılmaktadır. ancak özürlülük ve yoksulluk arasındaki ilişki, çok yönlü ve girifttir. Dolayısıyla bu konu-ya ilişkin politika oluşturma süreçlerinde daha geniş kapsamlı ve bütüncül değerlen-dirmelere ihtiyaç vardır.

Özürlü bireylerin yoksulluğu konusu ile ilgili, özellikle son yıllarda gelişmiş ülkelerde yapılmış birçok çalışma bulunmaktadır. Konu ile ilgili olarak ülkemizde yapılmış çalışma ise, yok denecek kadar azdır. Ülkemizdeki yoksulluk durumuyla ilgili yapılan çok sayıda çalışma olmasına karşın özürlülüğün bu sorunsal içine dâhil edilmediği bir yapı görülmektedir. Özürlülük alanında yapılan çeşitli araştırmalara ve verilere bakıldığında ise, yoksulluk ve özürlülük ilişkisinin alt bileşenlerini değerlendirmek açısından kapsamlı bir değerlendirme imkânı sunamadığı görülmektedir. Yani birbirinden bağımsız olarak ele alınmış Türkiye’de yoksulluğa ilişkin verilerle özürlülüğe ilişkin verilerin, özürlü yoksulluğu açısından derinlemesine bir analiz yapılmasına imkan sunamadığı açıktır. Dolayısıyla yoksullukla mücadele politikalarına ilişkin yorumlar ve geleceğe ilişkin öneriler yapılırken, bu mesele içinde özürlülere ilişkin ayrıntıların gözden kaçırılması söz konusu olabilir.

Yapılan araştırmalarda, ülkemizde konu ile ilgili olarak sadece birkaç makaleye ulaşılabilmiş, ancak tez formatında ya da kapsamlı bir biçimde konuyu ele alan ve çözümler üretmeyi hedefleyen bir çalışmaya/araştırmaya rastlanmamıştır.

Özellikle ülkemizde yoksulluğu en dipte yaşayan kişilere yönelik yeterli çalışma olmadığı gibi, mutlak yoksulluğu en şiddetli biçimde yaşama riski yüksek olan özürlü bireylerin yoksulluğuna ilişkin çalışma bulunmamaktadır. Bu nedenlerle sorun alanında, araştırmaya yönelik bilimsel çalışmaya ihtiyaç duyulduğu görülmektedir ve araştırmanın bu açıdan oldukça önemli olduğu düşünülmektedir.

Yoksulluk konusuna, bu araştırma özelinde de özürlülerin yoksulluğu sorununa, bilimsel yaklaşımlar geliştirmek ve politikalar üretmek için göz önünde bulundurulması gereken önemli bir nokta da, yoksulluğu ve özürlülüğü bizzat yaşayanların bu sorunsalı değerlendirme biçimlerinin dikkate alınmasıdır. Bu çalışmanın da, sorunu yaşayanların ortaya koydukları değerlendirmeler ışığında bu sürece katkıda bulunabileceği söylenebilir.

4.1.2. Araştırmanın Amacı

Tez çalışmasında yoksulluk ve özürlülük ilişkisini belirlemek, özürlü bireylerin özürlülük olgusu dolayısıyla yaşadığı ya da özürlülük olgusunun artırdığı sorunlarla yoksulluk sorununun nasıl ilişkilendirildiğini ortaya koymak ve ülkemizdeki yoksullukla mücadele politikalarını özürlü bireylerin yaşadığı yoksulluk bağlamında irdelemek genel amaç olarak benimsenmiştir.

Bu çerçevede, bireylerin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel, sosyo-demografik özellikleri, özürlülük durumuna ilişkin bilgileri, özürlülük ve yoksulluğa ilişkin düşünceleri ile özürlülük ve yoksulluk arasındaki ilişkiyi ve yararlandıkları sosyal yardım programlarına ilişkin değerlendirmeleri, aşağıdaki başlıklar bağlamında ortaya koymak hedeflenmiştir:

Hanede birden fazla özürlü olması durumunda her özürlü için özürlü aylığı

bağlanıp bağlanmadığı

Özürlü aylığı dışında ayni/nakdi yardım alma durumu

Özürlü aylığı dışında ayni/nakdi yardım alma sıklığı

Sosyo- kültürel bilgileri:

4.

Özürlülere verilen yardımlar konusunda nereden bilgi edinildiği

Karşılaşılan sorunların yakın çevre ile paylaşma durumu

Karşılaşılan sorunların kimlerle paylaşılabildiği

Özürlülük ve yoksulluğa ilişkin düşünceler:

5.

Özürlü aylığı bağlanana kadarki sürede yaşanan sıkıntılar

Mevcut ekonomik koşulların tariflenmesine ilişkin düşünce

Devletin özürlü yoksulları diğer yoksullara göre maddi destek anlamında

daha fazla koruması gerekip gerekmediğine ilişkin düşünce Özrün yoksulluğa etkisine ilişkin düşünce

Yoksulluğun özürlülük durumuna etkisine ilişkin düşünce

Yoksulluktan kurtulmaya ilişkin düşünce

Yoksulluk ve özürlülükle ilgili devletten beklentiler.

4.1.3. Araştırmanın Sınırlılıkları

araştırmaya ilişkin sınırlılıklar aşağıdaki şekilde belirlenmiştir:

1. araştırmanın “Özürlüler İdaresi Başkanlığı Özürlüler Uzmanlığı Tezi Hazırlama Yöntem ve Esaslarına İlişkin Yönerge”de öngörülen sürede tamamlanması gerektiğinden, süre sınırlılığı mevcuttur.

2. araştırmacı kişilerin hanelerine gitmek suretiyle yüz yüze görüşme ile veri elde etmiştir. Süre, ulaşım sınırlılığı ve maliyet dolayısıyla araştırma, ankara ili Keçiören ilçesinde ikamet edenlerle sınırlıdır.

3.araştırmada ele alınan değişkenlere ait verilerin toplanması, soru kağıdı (anket) ile sınırlıdır.

4. Elde edilecek bulgular, örneklemdeki denek verileri ile sınırlıdır.

4.1.4. Araştırmanın Modeli

araştırmanın modeli, sorunun ilgili olduğu alan ile verilerin çözümlenmesinde yararlanılan teknikler açısından, tarama modelinde betimsel bir araştırmadır.

“Betimsel modelle, bir konudaki hâlihazırdaki durum araştırılır.” Bir vd. (1999).

Sorunun ilgili olduğu alan, toplumsal bilimlerde siyasal bilim, sosyoloji, ekonomi ve özürlülük alanını ilgilendiren disiplinlerin ortak alanıdır. Bireylerin sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve sosyo-demografik durumları ile yoksul ve özürlü olma arasındaki ilişkiyi açıklamak amaçlanmıştır.

4.1.5. Evren ve Örneklem

araştırma evrenini ankara ili Keçiören ilçesinde ikamet etmekte olan 2022 sayılı “65 Yaşını Doldurmuş Muhtaç, Güçsüz ve Kimsesiz Türk Vatandaşlarına aylık Bağlanması Hakkında Kanun” kapsamında özürlülüğe bağlanan aylıkları alan haneler oluşturmaktadır. Örneklem, bu haneler arasından basit tesadüfî olarak seçilmiş 82 hanedir. Basit tesadüfî örnekleme, bir eleman örnekleme tekniği olup,

“evrendeki tüm elemanların birbirine eşit seçilme şansına sahip oldukları örnekleme türüdür” (Karasar, 2002). Örneklem seçiminde esas alınan veri tabanı, Sosyal Güvenlik Kurumu primsiz Ödemeler Genel Müdürlüğü’nün resmi veri tabanıdır.

Seçilen örneklemin, 2022 sayılı Kanun’a dayanarak özürlülük durumuna bağlanan aylıkları alanlardan oluşmasının sebebi, “özürlü aylığı” olarak bilinen 2022 sayılı Kanun kapsamında bağlanan aylıkların, sosyal güvenlik kurumları bünyesinde merkezi bir yapıda örgütlenen bir sistem aracılığıyla yürütülmesi, kriterleri net olan ve sistemli bir ödeme olmasıyla ilgilidir. Bu aylık türü, özürlülere verilen sosyal yardımlar arasında en temel olan sosyal yardım olma özelliğine sahiptir.

araştırmaya kapsam olarak Keçiören ilçesi alınmıştır. ankara ili Keçiören ilçesi seçilirken, nüfus yapısı, ekonomik yapısı, sosyolojik yapısı ve kültürel yapısı gibi kriterler göz önünde bulundurulmuştur. Keçiören 1966 yılında altındağ ilçesine bağlı iken, 1984 yılında ilçe olmuştur. Keçiören’in ilçe belediye sınırları içinde 43 mahallesi bulunmaktadır.

“adrese Dayalı nüfus Kayıt Sistemi 2007 Yılı nüfus Sayımı Sonuçları”na göre, Keçiören’de toplam 843.535 kişi ikamet etmektedir (TÜİK, 2007b).

Yıllara göre nüfus dağılımı;

2007 yılı: 843.535 2000 yılı: 625.167 1997 yılı: 588.117 1990 yılı: 533.891

1985 yılı: 433.559 kişidir (Keçiören Belediyesi, 2007).

İlçe kurulduğundan bu yana, nüfusu yaklaşık olarak iki kat artmıştır. nüfus sayısı açısından ankara’nın en büyük, Türkiye’nin ise 6. büyük ilçesidir.

ankara kenti içinde giderek farklı bir kimlikle yer alan Keçiören ilçesi, kentsel anlamda ticari ve sosyal aktiviteleri içeren bir merkeze sahip olmayan, konut ağırlıklı bir yerleşim bölgesidir. Bu bölgede yaşayan insanlar, farklı mezhep ve etnik kökene sahip olmalarına karşın, onları birleştiren en önemli özellik, ağırlıklı olarak orta ve alt gelir grubuna dâhil olmalarıdır. Bu durum, imarsız alanlarda gecekondulaşma ve imarlı alanlarda da çok da nitelikli olarak tanımlanamayacak bir yapılaşma biçiminde mekâna yansımaktadır. Dolayısıyla ilçenin gelir dağılımı açısından homojen bir yapıya sahip olmaması, araştırma için gerekli olan en önemli özelliklerden biridir. ayrıca, Keçiören ilçesinin yıllara göre nüfus artış hızı göz önünde bulundurulduğunda, hızla göç aldığından hızlı kentleşme yaşayan bölgelerden birisi olarak ifade edilebilir.

4.1.6. Veri Toplama Teknikleri

Bu çalışmada, veri toplama aracı olarak anket kullanılmıştır.araştırmada kullanılan anket formu, araştırmacı tarafından hazırlanmıştır. anket formu oluşturulurken, sorun alanı ve araştırma yöntemleri konusuna hakim kişilerden destek

alınmıştır. anket, sosyo-demografik, sosyo-ekonomik, sosyo-kültürel ve özürlülüğe ilişkin değişkenler ile özürlülüğe ve yoksulluğa ilişkin düşünce değişkenlerini içermektedir. 50 sorudan oluşan ankette, açık uçlu sorular da bulunmakla birlikte, kapalı uçlu sorular ağırlıktadır.

Veri toplama aracı olan anket, rasgele deneklere uygulanmıştır. araştırmacı uygularken, soruların işleyişini sınamıştır. Uygulamadan alınan geri bildirimler sonucunda soru kağıdı, bazı soruların çıkarılması, bazılarının eklenmesi ve bir kısmının yeniden düzenlenmesi şeklinde yeniden düzenlenmiştir. Bu aşamada da, uzman desteği alınarak anket formuna son şekli verilmiştir.

4.1.7. Veri Toplama Süreci

anket, ankara’nın Keçiören ilçesinde ikamet etmekte olan ve 2022 sayılı Kanun kapsamında özürlülük durumuna bağlanan aylıkları alan hanelerden basit tesadüfi olarak seçilen hanelerin adresleri tespit edilmiştir.

Keçiören ilçesinin coğrafi olarak dağınık yapılanması, hanelerin kısmen ilçenin uzak yerleşim yerlerinde olması ve bu yerleşim yerlerinde (özellikle gecekondu bölgeleri ve gecekonduların apartmanlara dönüştüğü bölgelerde) adres belirtir levha ve bina numaralanmasının eksikliği, adreslere ulaşmada güçlükler yaratmıştır.

ayrıca adres yanlışlıkları, adres değişiklikleri, hanede kimsenin bulunmayışı ya da kişilerin görüşme talebini reddetmesi gibi nedenler zaman kaybını beraberinde getirmiş, araştırmanın veri toplama aşamasında planlanan sürenin uzamasına neden olmuştur.

anketler, araştırmacının kendisi tarafından kişilerin hanelerine gidilerek yüz yüze görüşme yoluyla uygulanmıştır. araştırmacının kendini tanıtması ve amacını belirtmesinden sonra anket uygulaması gerçekleştirilmiştir. anket uygulaması sırasında, görüşme yapılacak kişiye görüşmenin amacını ve nedenini anlatmak yanında, mahallede yaşayan diğer sakinlere ve çevreye açıklama yapmak durumunda kalmak (“niçin gelindiği”, “ne yapılmak istendiği” tarzındaki sorulara cevap vermek), araştırmacı açısından zorluk yaratmıştır.

araştırma sürecinde bir kamu görevlisi sıfatıyla araştırma yapmanın, kişilerde güven uyandırması olumlu bir katkıdır. Yapılan görüşmelerde, yardımların kesileceği

konusunda kaygı yaşayanlara ve görüşmek istemeyenlere de rastlanmıştır. Görüşme isteminde tereddüt yaşayanlarda, alınan yardımların kesileceği ve mahremiyetin açığa çıkma kaygısı rol oynamıştır. çünkü, yoksulluk ve özürlülük durumları ile aldıkları yardımların, çevrede anlaşılması durumu, mahremiyetlerine dokunulması ve “deşifre olmak” anlamına da gelmektedir. Diğer yandan, araştırmacının görüşülen kişilere yardım yapacağı beklentisi içerisinde olunduğu görülmüş, görüşme sonucunda hanelere ayni/nakdi yardım yapılacağı düşüncesine kapılanlara da sıklıkla rastlanmıştır. Burada, “zor durumlarını” kanıtlama çabası ön plana çıkmıştır.

Hem özürlüler hem de yakınları ile gerçekleştirilen görüşmelerde anket uygulaması, aynı zamanda kişilerin “dertleşme”, “ağlama” istemlerine de bir yanıt şeklini almıştır. Hemen hemen görüşülen her hanede, sorulara yanıtlarla birlikte, aile sorunları, özürlülüğün getirdiği zorluklar, yoksulluğun yarattığı çıkmazlar vurucu biçimde, açıklıkla ifade edilmiştir.

4.1.8. Verilerin İşlenmesi ve Çözümlenmesi

çalışmanın amacına yönelik olarak elde edilen veriler, SpSS 11.5 (Statistical package for the Social Sciences) istatistik paket programıyla işlenmiş, çözümlenmiş ve değerlendirilmiştir. araştırma ile elde edilen verilerin çözümlenmesinde, betimsel istatistik teknikleri kullanılmıştır.

4.2. Araştırmanın Bulguları

Belgede TÜRKİYE’DE ÖZÜRLÜ (sayfa 113-120)