• Sonuç bulunamadı

Ergenliğin hangi yaş dönemlerine denk geldiğine yönelik genel geçer bir belirleme yapmak hem çok zor olmakta hem de böyle bir yargıya varmanın kültürel ve toplumsal farklılıkları görmezden gelme anlamına geldiğinden dolayı sağlıklı bir çıkarım olmayacağı düşünülmektedir (Yavuzer, 1995). Gençlik kavramı ergenlik döneminden çok daha fazla anlam ifade edilen bir dönem olarak ele alınabilir. Gençlik döneminin başlangıcı ve sonunun hangi yaşlar olduğu ve bu yaş sınırları belirlenirken ne tür kritelerin değerlendirileceği konusunda ortak bir fikir beyan edilememektedir.

TÜİK (2014) gençlik araştırmasında elde edilen bilgiler doğrultusunda Birleşmiş Milletler (BM) ve Birleşmiş Milletler Eğitim, Bilim ve Kültür Teşkilatı (UNESCO) 15-24 yaş arasında bireyleri genç şeklinde tanımlamıştır. Yörükoğlu’na (1993) gençliği, kişinin çocukluğuyla yetişkinliği arasında kalan gelişmenin ve olgunlaşmanın toplumsal bir rol kazandığı, kişinin bir sonraki yaş dönemine hazırlık yaptığı evre olarak ele almıştır. Bu kavram batı literatüründe “adolescence” olarak ifade edilmektedir. Yaş dönemi olarak 12-21 ya da 12-25 yaşları arasını kapsadığı ifade edilmektedir. Genç olmakergenlik döneminden bir sonraki safha olduğunda daha doğrusu ergenliği de içine aldığından ergenlik dönemi ile iç içe geçmiştir (Kulaksızoğlu, 2002). Yörükoğlu’na (1993) göre ergenliğin başlangıcını kapsayan ve yaş olarak 12-15 yaş arası ilk gençlik dönemi olarak adlandırılırken, 15-21 yaş arası esas gençlik dönemi ve 21-25 yaş arası ise uzamış gençlik dönemi olarak ayrılmaktadır. Bazı kuramcılar ön ve son ergenlik kavramlarını kullanıp ergenliği 2 dönemde ele alıp inceleme eğilimindedirler. Bu döneminin karakteristiğini yansıtan genç kavramı şu şeklide tanımlanmıştır.

Genç: Belirli ve sınırlı bir yaş dilimi içinde; duygu, düşünce, davranış ve tutum olarak gelişme çabası harcayan kişidir. Fizyolojik olarak bir gelişme ve olgunlaşma çağı olan gençlikte, psikolojik olarak süreli bir aşama çabası vardır. Bu çaba gençliğe toplumsal yön kazandırır. Genç, kendi kişiliğini arama süreci içinde gerek kendisiyle gerekse çevresiyle savaş içindedir (Kılıç, 2013:78). Üniversite yıllarının da içinde dâhil olduğu ergenlik sonu ve gençlik dönemi yaşamsal ve mesleki kararların verildiği dönem olarak ele alınabilir. Ergenlerin ya da gençlerin geleceğe hazırlanmaları ve iyi meslek edinmeleri hatta iyi bir evlilik yapabilmeleri genellikle yükseköğrenim görmekten geçmektedir. Bir ölçüde hayatın en önemli kararları ergenlik veya gençlik döneminde verilmektedir. Konu bu açıdan değerlendirildiğinde meslek seçmek, eş seçmek, yol ayrımlarında yerinde ve doğru karar alabilmek, diğer yaş dönemlerine göre çok önemli

bir avantajı kendi içinde barındırdığı söylenebilir (Kılıç, 2013: 186)

Yaşamsal kararların verildiği bu dönemde üniversite öğrencilerinin eğitimleri konusunda kendilerini geliştirmeleri, akademik olarak görevlerini yapmaları, içsel motivasyonları yüksek tutup belirli mesleki ve yaşamsal amaçlar belirlemeleri önemli görülmektedir (Kılıç, 2013). Eğitim sürecinde eğitsel hedefler belirlerken bazen planlanan eğitsel sorumluluklar ertelenmekte, bazen de motivasyon eksikliğinden dolayı ileriye yönelik uzun eğitsel amaçlar belirlenememektedir. Teknolojinin gelişmesi ile birlikte artık eğitsel birçok çalışmada internetin etkisini görmek mümkündür. İnternetin planlanan şekilde doğru kullanılması akademik başarıyı artırıcı bir etken olarak görülürken tam tersine aşırı, gereksiz ve amaç dışı kullanıldığında akademik başarının düşmesine sebep olabilmektedir (Eldeleklioğlu ve Vural-Batık, 2013).Hem mesleki kararların hem de kimlik arayışı sürecinin önem kazandığı bu dönemde genç kendini

“net kuşağı” diyebileceğimiz alanın içinde bulabilmektedir.

Young (1996)’e göre öğrencilerin % 58’i aşırı internet kullanımından dolayı çalışma alışkanlıklarında düşüş, not ortalamalarında anlamlı şekilde azalma, dersleri kaçırma veya disiplin suçlarında artış problemleri yaşadıklarını belirtmiştir.

Öğrencilerin ders verimini artırmak amacıyla eğitim veren bazı kurumların interneti kullanımına açık hale getirmeleri problemli ve verimsiz internet kullanımı gibi bir sorunu da beraberinde getirmektedir. İnternet, tüm toplum için olduğu gibi öğrenciler içinde yaşamlarının her alanında vazgeçilmez bir unsur konumundadır. Ancak bunun kullanımıyla ilgili bilinçli davranılmadığında, bu durum bağımlılık düzeyine ulaştığında ise problemli eğitsel internet kullanımına sevk etmekte bu da onların akademik başarısını artırmak yerine akademik başarıya olumsuz etki etmeye başlamaktadır (Nalwa ve Anand:, 2003: 653) Araştırma sonuçlarına incelendiğinde özellikle ergenler ve üniversite öğrencilerinde okul hayatındaki ve mesleğindeki başarının düşmesi, uyku saatlerinin azalması, yeme problemleri, ilgi duyduğu alanların sınırlanması ve hayatındaki diğer alanların ihmali ile problemli internet kullanımı arasında bir ilişki bulunmuştur (Nalwa ve Amand, 2003; Young, 2004; Lam, 2014).

Altun’a (2003) göre şimdilerde elektronik okuryazarlığın, bilişimde iletişim teknolojilerinden faydalanabilme ve bu süreçten gerekli verimi alma becerileri toplumların geleceği için önemlidir. Geçmişte farklı teknolojik gelişmeler eğitim sistemleriyle bütünleştirilmeye çalışılmıştır. Ancak 1990’lı yıllardan itibaren internet ile birlikte web destekli öğretim (web based instruction), eş zamanlı öğretim (syncrnize instruction), sanal eğitim (virtual education), bilgisayar destekli uzaktan eğitim

(computer based distance education), bilgisayar ortamlı/destekli iletişim (computer mediated communication), internet destekli eğitim (computer based education), çevrimiçi eğitim (online education) bilgisayar ağlarının eğitim-öğretim süreçlerine katkısı olmaya başlamıştır. Kullanılan araçların temel amacı, öğrenmeyi ve öğretme sürecini daha etkili kılmaktır (Aydın, 2001: 101). Tüm eğitim alanlarında ve kademelerinde teknolojik gelişmelerin ürünü olan internet yerini almıştır ve almaya da devam etmektedir. Aydın (2001: 101) ve Horzum’a (2003: 251-252) göre geleneksel ya da uzaktan eğitim-öğretim sunan tüm eğitim kurumlarında, kamu ya da özel teşebbüs destekli alanlarda personel ve öğrenci yetiştirmek için internet teknolojisinden faydalanılmaktadır.

İnternetin bilgiyi sunma aracı olarak kullanılması yaygın hale gelmektedir.

Üniversite öğreniminde birçok eğitimci ders materyallerini, projelerini ve diğer eğitsel çalışmaları internet aracılığıyla paylaşmaktadır. Ergün (1998) internet ile birlikte kişiler en son güncel gelişmeleri takip edebilmektedirler. Akbaba ve Altun’a (2000) göre elektronik bloglar, gerçek ortamdan farklı olarak internet ağı üzerinden oluşturulan ders ortamları, çeşitli formlar, mesaj grupları gibi alanların kullanımının yaygınlaştığı görülmektedir.

Hem üniversite öğrencileri hem de eğitimin diğer bireyleri kampüs ve araştırma merkezleri içinde bilgisayar destekli kütüphaneleri kullanabilmektedirler. Üniversite öğrencilerinin bilgisayar ortamlarında, eğitim dışında veya eğitim ile ilişkili alanlarda hangi kullanım amaçlarını ne sıklıkla yaptıkları merak edilen bir alandır. Bununla ilgili yapılan araştırmalara baktığımızda öğrencilerin interneti alanları en fazla birşeyler araştırmak, maillleri incelemek, eğlence amaçlı uygulamalarda takılmak, kütüphane veri tabanlarını kullanmak ve elektronik dergileri indirmek, şeklinde sıralanmaktadır (Kurulgan ve Argan, 2007). Bunlar bize katılımcıların internet üzerinden birden fazla uygulamayı kullandığını göstermektedir. Başka bir çalışmada ise üniversite öğrencilerin günlük işlerde interneti kullanım amaçları ve eğitim için interneti kullanım amaçları ayrı ayrı araştırılmıştır. Öğrenciler günlük işlerde sırasıyla; elektronik posta atmak % 18.30, haber okumak-medyayı izlemek % 16.68, eğlenmek % 15.18, müzik dinlemek-resim yapmak % 13.56, oyun oynamak % 11.63, chat yapmak % 10.66, yarışmalara katılmak gibi internet faaliyetlerinde bulunmaktadırlar. Ayrıca % 6.24 bankacılık işlemleri-alışveriş, % 1.94 şans oyunları oynamak, % 1.72 sadece mesleki işlerde kullanmak, % 1.61 internet üzerinden para kazanmak, % 0.65 ve diğer (iş aramak vs.) % 1.83 şeklindedir. Eğitim amaçlı sırasıyla araştırma yapmak % 38.46, ödev yapmak % 28.61,

yazı yazmak % 15.07, ders esnasında kullanmak % 7.87, yabancı dilimi ilerletmek % 7.07, uzaktan eğitime devam etmek % 2.92 şeklindedir (Dursun, 2004).

Eğitim öğretim alanlarında bilgisayar, internet ve akıllı telefon teknolojisinin getirmiş olduğu olanaklarla birlikte kullanım amaçları çeşitlenmektedir. Kullanılan internetin ne kadarının ders içeriğiyle ilgili olduğu veya öğrenim süreci içinde (ders esnasında) internet kullanım davranışlarının sıklığı, amacı ve kullanımın boyutu araştırılması gereken konular olduğu düşünülmektedir. Çalışmanın içinde geçen siber aylaklık kavramının tanımına tekrardan baktığımızda, Kalaycı (2010) siber aylaklığı

“öğrencilerin ders saatleri içeresinde, interneti dersle ilgisi olmayan işler için kullanma eğilimi ve/veya davranışı” olarak tanımlamaktadır. Siber aylaklık ile ilgili araştırmalar bu davranışların her kademede olabileceğini göstermektedir. Öğrenme performansını düşürebilecek bu durumu önleyici ve düzenleyici çalışmalara gereksinim duyulmaktadır (Ergün ve Altun, 2012). Öğrencilerin siber aylaklık davranışlarıyla ilintili olabilecek akademik ve psikolojik değişkenlerin belirlenmesi, öğrencileri bu davranışlara iten alt sebepleri anlamak açısından önemli görülmektedir.

Yapılan çalışmalar incelendiğinde siber aylaklık davranışlar daha çok Bilgisayar ve Öğretim Teknolojileri Eğitimi (BÖTE) ve iletişim fakültesinin bölümlerinde araştırılmıştır. Rehberlik ve psikolojik danışma anabilim dallarında veya psikoloji bölümünü barındıran diğer alanlarda çok fazla araştırma konusu olmamıştır. Dolayısıyla bu araştırmada “Yükseköğretimde üniversite öğrencileri bilgisayar ve internet üzerinde sadece bilgiyi arama davranışları mı sergilemektedir?” Öğrencilerin ders esnasında siber aylaklık davranışlarının eğitimin konulardan olan akademik erteleme, başarı amaç oryantasyonu, akademik kontrol odağı değişkenleriyle ilişkisi nasıldır?”, “Üniversite öğrencilerinin ders dışı internet kullanım düzeyleri nasıldır?” sorularına yanıt aranmak istenmiştir.Siber aylaklık davranışları eğitim öğretim ortamlarında çok sık görülen davranışlar olup bu davranışların ilişkili olduğu psikolojik değişkenler konusunda yeterli çalışmalara rastlanmamaktadır. Üniversite öğrencilerinin siber aylaklık düzeyini belirlemek ve ilişkili olduğu psikolojik boyutların ilişki derecesini ve yönünü belirlemek siber aylaklık davranışlarının sebeplerini anlamak açısından fikir oluşturabilir. Üniversite öğrencilerinin siber aylaklık davranışlarının psikolojik ve eğitsel değişkenlerini anlamak, öğrenim sürecinde kullanılacak öğretim stratejilerini ve metotlarını da şekillendirecektir. Bu araştırmanın hem doğru internet kullanımı hem de internet eğitim alanında kullanırken dikkate alınacak değişkenleri belirlemede rehberlik edebileceği düşünülmektedir.

Benzer Belgeler