• Sonuç bulunamadı

SONUÇLARIN DEĞERLENDĠRĠLMESĠ VE ÖNERĠLER

5.1. AraĢtırma Kapsamında Elde Edilen Sonuçlarının Değerlendirilmes

KiĢisel kapasite ihtiyaç analizi anket uygulamasında katılımcılara kıyı ve deniz koruma alanları yönetimi kapsamında proje yönetimi, meslekî tecrübe, bütünleĢik kıyı alanı yönetimi uygulaması, araç ve metod bilgisi ve teknik alt yapı konularında sorular sorularak katılımcıların kıyı ve deniz koruma alanlarının etkin ve verimli yönetimi

konusunda ihtiyaç duyacakları lisansüstü sertifika ve derece programlarının kapsamının ve niteliklerinin belirlenmesi hedeflenmiĢtir.

AraĢtırmanın örneklemi olan Akdeniz‟deki Özel Çevre Koruma Bölgeleri, sadece doğal alanları kapsamayıp aynı zamanda geleneksel yaĢamın hâkim olduğu orman, tarım, turizm ve yerleĢim alanlarını da barındırmaktadır. Bu özelliklerden dolayı araĢtırmanın kapsadığı alanda çeĢitli alan kullanımları görülmektedir. AraĢtırma alanındaki mevcut ve potansiyel doğal kaynak değerleri ile birincil paydaĢlar arasındaki etkileĢim korumacılıkta en önemli, üzerinde hassasiyetle durulması gereken bir husustur. Bu nedenle koruma alanı yönetimde etkinliğin arttırılması için, korumadan sorumlu kurum; paydaĢların beklentilerini dikkate almak, gerektiğinde onları bilgilendirmek, bilinçlendirmek ve yönlendirmek, aralarındaki çatıĢmaları çözümlemek, koordinasyon ve iĢbirliğini geliĢtirmek, karar alma sürecine ve yönetimin belirli kademelerine de paydaĢları dahil etmek durumundadır. Bu açıdan bakıldığında araĢtırmada uygulanan anket önemli sonuçlar ortaya çıkartmıĢtır. Anket sonuçlarına göre çatıĢma çözümleme, kolaylaĢtırma ve iĢ plȃnlama öne çıkan konular arasında yer almaktadır. Bunların yanı sıra denetleme/kontrol, iletiĢim, toplantı yönetimi ve uygulama, organizasyon ve liderlik konularındaki farkındalığın geliĢmekte olduğu da sonuçlardan anlaĢılmaktadır.

KiĢisel kapasite ihtiyaç analizi anketi bulguları değerlendirildiğinde aĢağıdaki konular ön plana çıkmaktadır:

 Kıyı ve deniz koruma alanları yönetimi konusunda gerekli bilgi ve becerinin kazanılabilmesi ve personel kalitesinin ve verimliliğinin sağanabilmesi için bu alanda görev yapan personelin uzun yıllar iĢ deneyimine sahip olmaları gerekmektedir. Personel düzeyinde edinilen bilgi ve tecrübenin kurumsallaĢması ve sonradan gelen personele planlı ve sistematik bir biçimde aktarılması da çok önemlidir. Bu kapsamda bakıldığında araĢtırmada uygulanan ankete katılan deneklerden 15-20 yıl arası iĢ deneyimine sahip olanların oranı %47.2‟dir. Bununla birlikte, meslekî tecrübe konusunda kendisini yetenekli görenlerin oranı ancak %25‟dir. Personelin geri kalanı ise (%75) kendi durumunu öğrenme ve geliĢim sürecinde olarak değerlendirmektedir.

 Ankete katılanlara toplantı yönetimi ve uygulama, organizasyon ve liderlik, bütçe yapabilme, denetleme/kontrol, hibe desteği, liderlik, iĢ plȃnlama ve projelere/uygulamalara mȃli destek bulunması konularındaki bilgi ve becerileri ile ilgili sorular yönetilmiĢtir. Sorulara verilen cevaplar incelendiğinde, koruma alanı çalıĢanlarının %56‟sının proje yönetimi konusunda beceri sahibi olduğu ve yaklaĢık %14‟ünün de kendisini eğitimci olabilecek nitelikte gördüğü sonucu bulunmuĢtur.  BütünleĢik kıyı alanı yönetimi ile ilgili konularda araç, metod ve teknik altyapı

bilgi ve becerisine göre katılımcıların yarısı, “yetenekli” olarak sınıflandırılabilir. Ancak katılımcıların bütünleĢik kıyı alanı yönetimi uygulamaları konusundaki bilgi ve beceri düzeyinin oransal dağılımına bakıldığında her üç kiĢiden ikisinin bütünleĢik kıyı alanı yönetimi uygulamaları konusunda eğitim ihtiyacı hissettiği ön plana çıkmaktadır.

 Ankette deneklere, kıyı ve deniz kaynakları yönetimi politikası, mevzuat, kıyı sorunları analizi, yönetim plȃnları, zonlama ve özel alanların yönetim plȃnları konularındaki bilgi ve becerileri ile ilgili sorular yönetilmiĢtir. Araç ve metod bilgisi bağlamında ankete katılan personelin %44‟ü kendini yetenekli olarak görmektedir. Yapılan değerlendirme neticesinde bütünleĢik kıyı alanı yönetimini oluĢturan temel bileĢenlerin tek tek ele alındığı durumlarda personel becerisinin yüksek; ancak kıyı bileĢenlerinin bütüncül olarak ele alındığı bütünleĢik kıyı yönetimi çerçevesinde personel kapasitesinin görece olarak yeterli olmadığı görülmektedir. Ortaya çıkan bu profil bütünleĢik kıyı alanı yönetimi ile ilgili yetki ve sorumluluğu olan; uygulama temelli aktivite göstermesi gereken korumacı kurumun, bütünleĢik kıyı yönetimi projelerini arttırması gereğini göstermektedir.  KiĢisel kapasite ihtiyaç analizi anketi sonuçlarına bütün olarak baktığımızda,

anketteki beĢ temel bölümde yer alan sorulara verilen cevapların genel olarak değerlendirilmesi sonucunda, katılımcıların büyük kısmı (%35) bütünleĢik kıyı alanı yönetimi ile ilgili konularda kendilerini “çırak” olarak nitelendirmektedir. Bunun izleyen büyük bir grup ise (%30) kendisini “yetenekli” olarak görmektedirler. Bu durumda katılımcıların yetenekli olduğu; ancak daha fazla tecrübeye ihtiyaçları olduğu söylenebilir. Ġstenen tecrübenin ise uygulamalı eğitim sayesinde kazandırılması gerekmektedir.

 Kıyı ve deniz koruma alanı ile ilgili olarak deneklerin belirlediği öncelikli sorunlardan, ön plȃna çıkan ilk beĢi, Ülkemizin kurumlar arası iĢbirliği yapma

kültürünün geliĢmesi, bilimsel bilginin kullanımı ve ulusal standardların geliĢtirilmesi ile doğrudan ilgili bulunmaktadır. Bunun yanı sıra, kaçak yapılaĢma ve kirlilik kontrolu/takibi doğrudan kontrol ve denetim ile ilgili konular olup; personel kalitesinin yetersizliğinden ziyade denetim plȃnının yetersizliği veya personel sayısnın yetersizliği ile açıklanabilecek bir durumdur.

 Bunların yanı sıra deneklerin sorun olarak nitelendirdiği konuların büyük kısmı kurumsal ve sistem düzeyindeki kapasite geliĢtirme ile ilgili konulardır. Örneğin kıyı alanları altyapı yetersizliği, kurumlar arası koordinasyon yetersizliği, koruma alanlarının çakıĢması, korunan kıyı alanlarının yetersizliği ve mevcut kıyı mevzuatının bütünleĢik kıyı alanı yönetimi açısından yetersizliği bu konular arasında yer almaktadır.

 Denekler tarafından korumacı kurumun yetersiz kaldığı düĢünülen kıyı konuları arasında en önemli sorunun kıyı alanlarında sürdürülebilir kaynak kullanım kararlarının geliĢtirilmesindeki eksiklikler, ekolojik süreçlerin izlenememesi, bütünleĢik kıyı yönetiminin sağlanamaması ve bu konuda mevzuat geliĢtirilmesinin de ihmal edilmesi bildirilmiĢtir.

 Kurumlar arası koordinasyonun artırılması, kurum çalıĢanlarının bilgi ve becerilerinin geliĢtirilmesi, kıyı alanı insan aktivitelerinin ve küresel tehdit unsurlarının izlenmesi konularında da korumacı kurumun yetersiz kaldığının da altı çizilmektedir. Diğer taraftan katılımcılık, altyapı yetersizliği ve bilimsel araĢtırmaların yeterince yapılmadığı da vurgulanmaktadır.

5.2. AraĢtırma Kapsamında GeliĢtirilen BKAY Programları ve Öneriler

Tüm Dünyada kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimi konusunda uzman/personelin ve yöneticilerin kapasitelerini geliĢtirmek için eğitim ve öğretim programlarının gerekliliği uzun zamandan beri bilinen ve bu doğrultuda çok çaba sarf edilen bir konudur. Kıyı ve deniz koruma alanı yönetim etkinliğinin arttırılması pekçok parametreye bağlı olan dinamik bir süreçtir: En önemlisi personel kapasitesinin geliĢtirilmesi çalıĢmalarıdır ve bundan önceki bölümlerde çeĢitli metodlar, bilgilendirme ve iletiĢim araçları kullanılarak, uygulayıcı, araĢtırmacı, politika belirleyici kamu kurum

ve kuruluĢları ile çeĢitli meslek örgütlerinin ve sivil toplum kuruluĢlarının aktif olarak katıldığı ve yürütüldüğü belirtilmiĢtir.

Kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimi ile ilgili sertifika programları ve diğer eğitim programları/konuları ele alındığında, kıyı ve deniz koruma alanı yönetim etkinliğinin geliĢtirilmesi amacıyla uygulanan kapasite geliĢtirme programları tasarlanırken aĢağıdaki bütünleĢik kıyı alanı yönetiminin bileĢenlerinin dikkate alınması önerilmektedir.

 Fiziksel bileĢenler

 Ġnsan kullanımları ve özellikleri  Karasal unsurlar ve süreçler  Denizel unsurlar ve süreçler  Alan yönetiminin teknik boyutu  Alan yönetiminin idarî boyutu

BütünleĢik kıyı alanı yönetiminin bileĢenlerine bakıldığında herbir unsurun kendi içinde ve aralarında teorik olarak sınırsız sayıda bağlantı ve etkileĢim permutasyon ve kombinasyonları mümkün görünmektedir. Bütün bu bağlantı ve etkileĢimlerin tamamını kapsayacak sertifika programları veya eğitim ve öğretim geliĢtirmek hem akılcı değil hem de mȃli, teknik ve idarî açılardan mümkün değildir. Bu nedenle geliĢtirilecek sertifika veya eğitim ve öğretim programlarının yapısı ve hedefleri eğitime katılacak uzman/personelin bireysel kapasitelerine (ihtiyaçlarına), bulundukları bölgedeki kıyısal konulara (alanın özelliklerine) ve yetki ve sorumluluklarına göre belirlenmelidir. Kıyı ve deniz koruma alanın bulunduğu coğrafi konumdaki yerel, ulusal ve bölgesel özellikler de önemlidir. Bu anlamda da ulusal mevzuat, bölgesel ve küresel sözleĢmeler, iĢbirlikleri ve koordine edilen ortak eylemler önem kazanmaktadır. Yukarıda söz edilen temel kıyı yönetimi konularının yanı sıra, bu alanda uygulanacak eğitim ve öğretim programlarında görülen temel farklar kıyı alanının coğrafi tanımı ile ilgili farklardır. Kıyı alanının coğrafi büyüklüğü bu alanın yönetiminde dikkate alınması gereken konuların kapsamını belirleyen birincil parametredir. ġöyle ki; kıyı ve deniz koruma alanının büyüklüğü arttıkça;

 Alandaki kullanıcı profili çeĢitlenecektir.

 Kaynaklar üzerindeki kullanım baskısı artacaktır.

 Kaynak kullanım baskısının artıĢına bağlı olarak doğal kaynakların durumlarında değiĢimler/bozulmalar da artacaktır.

 Kaynak değerlerin sürdürülebilirliği açısından kullanım baskısı, yönetimi daha da karmaĢık hale gelecektir.

 Kullanıcıların kendi içlerindeki ve farklı kullanıcı grupları arasındaki çatıĢma artacaktır.

 Alan kullanıcıları ile Ġdarî birimler arasındaki etkileĢim ve iĢbirliği ihtiyacı artacaktır.

Dolayısıyla bütünleĢik kıyı alanı yönetimi açısından ihtiyaç duyulan eğitim ve öğretim gereksinimi doğrudan alanın temel özelliklerine göre değiĢkenlik gösterecektir. Kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimi, yönetim bilimleri bağlamında temelde iki sınıfta ele alınarak kategorize edilebilir. Bunlardan birincisi kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimi ile ilgili olarak uygulayıcıların ve idarecilerin daha çok alan yönetim becerilerini geliĢtirmeye yönelik konuların/uygulamaların yer aldığı teknik yönetim (management) olarak sınıflandırılabilir. Kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetiminin diğer bileĢeni ise genel idare (administration) olarak ifade edilebilir. Yukarıda yapılan eğitim tanımına baktığımızda teknik yönetim kapsamında sınıflandırılan konuların ve programların, eğitimin ilgi alanında kaldığı görülecektir. Eğitim programları spesifik yönetim olguları için büyük oranda uygulama becerilerine daha fazla yoğunlaĢmaktadır: Eğitim doğası gereği, çoğunlukla teknik olmak durumundadır. Diğer taraftan genel idare konuları ise doğrudan öğretimin ilgi alanında kalmaktadır. Öğretim programları; ana temanın akademik olarak öğretilmesine/anlaĢılmasına odaklanarak, önemli oranda konuya özgün kavramlar ve bilgi içeriği ile ilgilenir. Bu nedenle genel idare kapsamındaki konular öğretim programlarının ilgi alanında kalmaktadır (Smith, 2000).

Gerçekte eğitim ve öğretim programları arasında keskin bir ayrım yapmak oldukça zordur. Bu nedenle personel kapasitesinin geliĢtirilmesine yönelik olarak düzenlenen kurslarda/sertifika programlarında çoğunlukla her iki yaklaĢımın da dikkate alınması gerekmektedir. Bu çerçevede bugüne kadar geliĢtirilen lisansüstü sertifika

programları ve derece programlarının içerikleri incelendiğinde her iki yaklaĢımın da göz önünde bulundurulduğu anlaĢılmaktadır (Smith, 2000).

Eğitim ve öğretim programlarının hedefleri kıyı ve deniz koruma alanı ile ilgili teknik konular ve idarî konuların kombinasyonları ve kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimine yönelik politik/stratejik yönetim fikirleri ile çok paralellik gösterebilir. GeliĢtirilecek eğitim programlarının hedefleri kıyı yapılaĢması, balıkçılık, turizm, ulaĢım gibi sektörel hedefler veya kıyısal plȃnlama ve zonlama gibi bütüncül hedefler olabilir. Dolayısıyla, bütünleĢik kıyı alanı yönetimi odaklı sertifika/kurs programları doğal olarak multidisipliner bir anlayıĢla hazırlanması ve uygulanması gerekmektedir. Bunun için aĢağıdaki konularda altyapı imkânları dikkate alınmalıdır (Smith, 2000).

 Ulusal eğitim sistemi ve eğitim geleneği

 Kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetiminde görevli olan kurumların (korumacı kurumlar) yetki ve sorumlulukları

 Korumacı kurumların sahip olduğu yerel ve ulusal imkânlar

 Eğitim kurumları dıĢındaki diğer kamu kurum ve kuruluĢları ve sivil toplum kuruluĢları ile olan iliĢkiler

 Kurs programları için ihtiyaç duyulan altyapı imkânları

GeliĢtirilecek kurs programları multidisipliner olacağı için seçilecek kursların eriĢilebilir ve yeterince iyi içselleĢtirilebilir olması için büyük çaba sarf edilmelidir. Bu nedenle kullanılacak eğitim ve öğretim metodlarının makul bir düzeyde kombinasyonu sağlanmalıdır. Seçilecek kurs içerikleri kursiyerlerin ihtiyaçlarını giderecek nitelikte ve doğrulukta olmalıdır. BütünleĢik kıyı alanı yönetimine yönelik eğitim ve öğretim uygulamaları bu süreçte yer alan paydaĢların rolleri ile mevcut yönetim kapasitesini entegre edecek özellikte olmalıdır. Verilecek eğitim programlarının kapsamı genel hatları ile olmamalı aksine doğrudan hedef grubun eğitim ihtiyacına yönelik olmalıdır. Aynı zamanda bütünleĢik kıyı alanı yönetimi kapasite geliĢtirme iyi uygulama örneklerinin yaygınlaĢtırılması gerekmektedir (Hills, vd., 2003)

Bu süreçte kursiyerlerin edindikleri becerileri ve bilgileri nerede kullanacakları önem kazanmaktadır. Dolayısıyla kıyı ve deniz koruma alanlarımızın ve bu alanların yönetiminin yerelde yaĢadıkları teknik ve idarî zorluklar hesaba katılmak durumundadır.

Kurs programının geliĢtirilmesi sürecinde program ve bu programı yürütecek olan eğitimc olmak üzere iki temel komponent vardır. Hazırlanan sertifika programı bütün eğitimciler tarafından kolayca uygulanabilmeli ve eğitimciler programa bağlı kalmalıdır. Eğitimci elindeki programa çok bağlı kalarak eğitimi uygulasa bile; uygulama sürecinde bazı uyarlamaların yapılması gerekebilmektedir. Bu nedenle program geliĢtirme güncel değiĢimlere açık ve devam eden bir süreç olarak görülmelidir. Kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetiminin karmaĢıklığı göz önünde bulundurulduğunda sertifika programları kapsamında görev alacak eğitimci, katılımcılar için öğrenme ortamı oluĢturmak durumunda olup; geleneksel doğrudan anlatım ve kitaba bağlı öğretim teknikleri bütünleĢik kıyı alanı yönetimi eğitimi ve öğretimi aktivitelerinde çok faydalı olamamaktadır. Geleneksel ders iĢleme yaklaĢımı sınıf içinde kursiyerler ile eğitimci arasında bir hiyerarĢi oluĢturmaktadır. BütünleĢik kıyı yönetimine yönelik sertifika, eğitim ve öğretim programlarında ise yukarıdakiki sınıf içi hiyerarĢi temelli yaklaĢımın tersine, daha öğrenci merkezli yaklaĢımlar tercih edilir. Bu durum katılımcıların bireysel güçlü taraflarını ortaya çıkarmada daha etkili olup; sınıf için öğrenme zenginliğini arttıracaktır. Bu nedenle sınıf içinde cesaretlendirici bir ortam oluĢturmak ve öğrenme sürecine olabildiğince herkesin katılımını ve katkısını sağlamak için eğitimci, sınıf içinde kolaylaĢtırıcı olmak durumundadır.

Benzer bir Ģekilde bütünleĢik kıyı yönetimi konusunda iyi hazırlanmıĢ bir ders kitabı çok iyi bir araç olmakla birlikte, kitaba bağlı eğitim çok kapsamlı ve değiĢken bir konu olan BKAY alanında iyi bir yöntem olmayabilir. Kitaba bağlı eğitim bazı disiplinlerde spesifik konular için uygun olurken bütünleĢik kıyı alanı yönetiminde verimli bir BKAY öğrenme ortamı yaratmayabilir. Kitabi eğitim, kıyı alanları yönetiminde öğrencileri problemlerin çözümü konusunda analiz ve sentez yeteneğini sınırlandırabilir. BütünleĢik kıyı alanı yönetimi eğitimi kıyısal meselelerin tartıĢılmasına ve nihayetinde çözümüne yönelik yaklaĢımların esas alınacağı bir süreçtir. Zira her bir durumun özellikleri ve yönetimi bir baĢkasınınkinden farklıdır. Öğrenme sürecinde öğrencilerin bilgi ve becerilerini geliĢtirebilmeleri için öngörme, teĢhis ve probleme

karĢı çözüm üretme konusunda esnekliğe ihtiyaçları vardır. Bu alanda sorumluluk veren ve problem odaklı olan olgu-temelli ve/veya probleme dayalı yaklaĢım tercih edilen öğrenme yöntemi ve aracıdır.

Bu yaklaĢımı kullanan eğitimci olguların genelleme yapmak için kullanılamayacağı konusunda ihtiyatlı olmak zorundadır. BütünleĢik kıyı alanı yönetiminde eğitimcinin elinde kullanabileceği bir rehber kaynak materyal/manuel ve olgu çalıĢmaları ile ilgili belge veya baĢka türlü bir doküman olsa bile yine de kendisini geliĢtirme ihtiyacı hissedecektir. Önerilecek olan temel kurslardaki metodoloji anahtar rol oynar ve eğitimci kolaylaĢtırıcı rolü oynamak için kendi yaratıcılığını kullanabilir. Eğitimci konuya iliĢkin kendi yaklaĢımını tanımlayabilir ve eğilimini ifade edebilir. Fakat bunu sınıfın multidisipliner ve çok boyutlu özelliğini gölgelemek için kullanmamalıdır.

Diğer taraftan kıyı ve deniz koruma alanlarının sürdürülebilir yönetimine yönelik geliĢtirilen bir eğitim ve öğretim programına katılan öğrenciler hedeflerini belirleyebilmeleri için öncelikle sahip oldukları kiĢisel donanımlarını, görev yaptıkları alanın temel özelliklerini ve bütünleĢik kıyı yönetimi kapsamında kiĢisel ve yerel ihtiyaçlarının farkında olmalıdırlar. Bu durum eğitimin multidisipliner yaklaĢımı ile hazırlanması ve uygulanması gereğini ortaya koymaktadır. Bu anlamda, multidisipliner yaklaĢım kollektif olarak ortaya konan iĢlevsel bir tecrübedir. Sınıf içi aktiviteler arazi uygulamaları ile bütünleĢtirilmelidir (Smith, 2000). Arazi uygulamasında katılımcıların kiĢisel gözlem yapma ve diğer bilgi elde etme teknikleri ile ilgili beceri kazanmalarına yönelik tasarımlar esas alınmalıdır.

Kurslarda uygulanacak sınıf içi aktiviteler belirlenirken konuya özgün yaklaĢımlar kullanılmalıdır. Örneğin çatıĢma yönetimi, farklı bir yaklaĢım gerektirir. Eğitimciler sınıf içinde seminer-arazi uygulamasından daha çok çatıĢmanın söz konusu olduğu bir konuda öğrencilerin her birisi çatıĢma konusunun taraflarının bir tanesinin rolünü üstelenerek grup çalıĢması ile konuyu öğrenebilirler (Smith, 2000). Öğrenciler belirgin bir sorunun bulunduğu alandaki sosyal aktörlerin her birisinin rolünün bir öğrenci tarafından üstlenilerek konunun simüle edilmesi ile; ortam Ģartlarının kontrol edildiği deneysel laboratuvar çalıĢmalarında olduğu gibi, uygulayarak öğrenme imkânı

bulacaklardır. Bu kapsamda kuramsal veya yüksek düzeyde gerçek hayat tecrübesi olan birçok senaryoyu simüle etmek mümkündür. Sınıf içi aktivitelerle arazi uygulamalarının yaratıcı bir biçimde iliĢkilendirilmesini sağlayan çok sayıda yöntem bulunmaktadır (Smith, 2000; Hills, vd., 2003). Hangi yöntem kullanılırsa kullanılsın, eğitimci uygulamanın tasarımı ve değerlendirmesi sonucuna yönelik çıkarımları sınırlandırılmalıdır. Eğitimcinin hiyerarĢik rolünün bertarafı ile kursiyerlerin maksimum katılım düzeyine ulaĢması sağlanır.

Sertifika programı geliĢtirme sürecinde program geliĢtiren teknik uzmanın/uzmanların ve eğitimcilerin birlikte çalıĢması yararlı olacaktır. Program geliĢtirmede görev alan uzman ve eğitimcilerin uzmanlığı ve eğitim alanındaki yeterliliği programın içeriği, alanın tanımlanması, problemlerin nasıl göründüğü ve bunlarla ilgili metodlar ve perspektiflerin belirlenmesi gibi pek çok konuyu etkilemektedir. Bu süreçte bilimsel bilginin yoğunluğunun ne derece uygun olduğu veya programların insan temelli yaklaĢımlara daha fazla yakın ve eğilimli olması gereği konusunda tartıĢmalar devam etmektedir (Smith, 2000). Gerçekte her iki yaklaĢımın da gerektiği kabul edilmektedir. Kıyı ve deniz koruma alanının yönetimi sürecinde belirlenecek yönetim hedeflerine ulaĢmak için seçilecek metodların doğruluğu sizi beklenen sonuca götürmede temel unsurdur. Bu nedenle kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimi konusunda görev alan personelin eğitimi ve öğretiminde seçilecek yol ve yöntemler, korunan alan yönetiminde baĢarıyı ve verimliliği artıracak nitelikte olmalıdır. Bu durumda eğitim ve öğretim için belirlenen hedefler, metodlar ve sonuçlar arasındaki entegrasyonun derecesi önemlidir. Bunun yanı sıra alandaki fiziksel bileĢenler ile insan arasındaki bağlantı derecesi de önemli bir faktördür. ġayet alanın fiziksel özelliklerine uygun insan kullanımları ve yoğunlukları belirlenmiĢ veya önerilmiĢ ise yönetim etkinliğinden söz etmek mümkün olmayacaktır. Aynı Ģekilde kıyı ve denizel koruma alanlarındaki kara ile deniz alanları arasındaki entegrasyon kadar teknik ile genel yönetim arasındaki entegrasyon derecesi de önemlidir. Bu çerçevede geliĢtirilecek eğitim ve öğretim programları veya sertifika programları bir tarafta fiziksel etkileĢimler arasındaki ve doğal çevre ve insan aktiviteleri arasındaki farkları kapsarken, diğer tarafta da teknik yönetimin, organizasyonun, karar oluĢturma, politika ve stratejik plȃnlamadaki insan boyutunu içermek durumundadır (Smith, 2000; Hills vd., 2003).

Ayrıca geliĢtirilecek kursların süresi, sertifika programının kapsayacağı konulara bağlı olarak değiĢken olacaktır. Kıyı ve deniz koruma alanlarının yönetimine yönelik geliĢtirilecek sertifika programları bir-dört haftalık (40 – 160 saat) bilgi ve beceri temelli kısa kurslar olarak düzenlenebilir. Ayrıca lisans sonrası tecrübe ve diploma programları tezli veya tezsiz altı aylık - bir yıllık programlar halinde geliĢtirilebilir. Bu diploma programlarını tamamlayan kursiyerler istediklerinde, yüksek lisans programları için baĢvuru yapabilmeli ve daha önce aldıkları sertifika programları kapsamındaki derslerden uygun görülenleri saydırabilmelidir. Bunun yanı sıra lisansüstü derece programları tezli veya tezsiz iki yıllık yüksek lisans ve üç-dört yıllık tezli doktora programları halinde olabimektedir.

5.3. Kıyı ve Deniz Koruma Alanları Sürdürülebilir Yönetimi için