• Sonuç bulunamadı

AraĢtırma, Mersin ilinde ikâmet eden vatandaĢların gözünden ĠçiĢleri Bakanlığı Güvenlik Hizmetleri Birimlerinin mevcut durumları, karĢılaĢtıkları veya karĢılaĢmaları muhtemel sorunları ve bu birimlerden beklentilerin neler olduğunu tespit etmek için yol gösterici mahiyet taĢımakla birlikte, toplumun Güvenlik Hizmetleri Birimlerini siyasi bir kurum olarak mı yoksa kanunları uygulamada tarafsız hareket eden teĢkilatlar olarak mı gördüğü sorusunun yanıtını belirlemek amaçlanmıĢtır. Mersin Ġlinin kozmopolit bir demografik yapıya sahip olması, çalıĢmada farklı kitlelere ulaĢılabilmesi bakımından büyük oranda objektif sonuçları beraberinde getirmiĢtir. Örneklem grubuyla yapılan anketler neticesinde elde edilen bulgular irdelenmiĢ, gözlemlenmiĢ, analiz edilmiĢ ve analiz neticesi tablolar halinde değerlemeye tabi tutulmuĢtur. Değerlemelerin sonuçları için 5 farklı hipotez geliĢtirilmiĢ olunup; bu hipotezlerin doğrulukları gösterilmeye çalıĢılmıĢtır. Bu amaç doğrultusunda öne sürülen hipotezleri test etmek amacıyla çeĢitli analizler yapılmıĢtır. AĢağıdaki tabloda, araĢtırmada ileri sürülen hipotezler, hipotezleri test

etmek amacıyla kullanılan analiz yöntemleri, sonuçları ve açıklamaları verilmiĢtir. Tablo 75: AraĢtırma Bulgularının Özetleri

Hipotez

Kullanılan Analiz Yöntemi

Sonuç Açıklama

H1: Katılımcıların yaĢları ile güvenlik algıları arasında anlamlı farklılık vardır.

One Way

Anova Kabul

Katılımcıların güvenlik algılarında katılımcılar arası yaĢa göre farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. H2: Katılımcıların eğitim

düzeyleri ile güvenlik algıları arasında anlamlı farklılık vardır.

One Way

Anova Kabul

Katılımcıların güvenlik algılarında katılımcılar arası eğitime göre farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır. H3: Katılımcıların mesleki

durumları ile güvenlik algıları arasında anlamlı farklılık vardır.

One Way

Anova Kabul

Katılımcıların güvenlik algılarında katılımcılar arası mesleğe göre farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

H4: Güvenlik hizmetleri birimlerinin halkla iliĢkiler faaliyetleri ile katılımcıların memnuniyet düzeyleri arasında anlamlı farklılık vardır.

One Way

Anova Kabul

Güvenlik birimlerinin halkla olan iliĢkileri ile katılımcılar arası memnuniyet düzeyi arasında farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

H5: Güvenlik hizmetleri birimlerinin sunduğu güvenlik hizmetleri ile katılımcıların güvenlik algıları arasında anlamlı farklılık vardır.

One Way

Anova Kabul

Sunulan güvenlik hizmetleri ile katılımcılar arası güvenlik algısında

farklılık olduğu sonucuna ulaĢılmıĢtır.

Güvenlik birimlerinin ve sunulan güvenlik hizmetlerinin vatandaĢlar nezdindeki algısı ve bu algının sonuçları yukarıdaki tabloda kısaca özetlenmiĢtir. Buna göre, güvenlik algısı bakımından katılımcılar arası yaĢ, eğitim ve meslek farklılığına, sunulan güvenlik hizmetlerinin ve güvenlik birimlerinin mevcut durumlarının ise katılımcılar arası güvenlik algıları bakımından farklılığına ulaĢılmıĢtır. Katılımcılar arası yaĢ, eğitim ve meslek grubu farklılıkları, güvenlik algıları bakımından farklılık oluĢturmaktadır. Ankette yer alan 14, 26, 29, 30 ve 31 numaralı sorularda, katılımcıların yaĢ gruplarının güvenlik algılarının farklılaĢtığı görülmektedir. Eğitim düzeyi bakımından katılımcılar arası farklılık, ankette yer alan 31 numaralı soruda kendisini göstermiĢtir. Meslek gruplarının bakımından güvenlik

algıları 4, 26 ve 31 numaralı sorularda farklılık göstermektedir. Güvenlik birimlerinin halkla iliĢkilerinden duyulan memnuniyet düzeyleri bakımından anlamlı farklılık ise 5, 6, 8, 12, 13(Tarafların statüsüne bakıp, statüsü yüksek olana ayrıcalık tanırlar seçeneği), 29(Terörle Mücadele seçeneği), 30(158 Sahil Güvenlik ihbar çağrılarına müdahale seçeneği), 31(Jandarma TeĢkilatı seçeneği) numaralı sorularda kendisini göstermiĢtir. Güvenlik hizmetlerine yönelik güvenlik algıları bakımından anlamlı farklılıklar 12 ve 29(156 Jandarma ihbar çağrılarına müdahale) numaralı sorularda görülmüĢtür.

SONUÇ

Güvenlik olgusu insanlığın varoluĢundan bu yana en temel ihtiyaçlardan biri olmuĢtur. Tarihsel süreç içerisinde güvenlik olgusunun geçirmiĢ olduğu evreler toplumsal dönüĢüm ekseninde değiĢim ve geliĢimini sürdürmüĢtür. Devletlerin toplumsal bir ihtiyaç olan güvenlik ihtiyaçlarını karĢılamaları için teĢkilatlanma çabaları gerek ulusal gerekse uluslararası düzeyde kendisine yer bulmuĢtur.

KüreselleĢmeyle birlikte dünya genelinde her alanda yaĢanan değiĢim ve dönüĢümden kamu sektörünün de etkilenmesi kaçınılmaz hale gelmiĢtir. YaĢanan toplumsal olayların meydana getirdiği değiĢiklikler kamu yönetimi alanında devletleri yeni politikalar üretmeye zorlamıĢtır. 1789 Fransız Ġhtilaliyle birlikte çok uluslu devletler yıkılmaya baĢlamıĢ ve ulus devletler ortaya çıkmıĢtır. Bu devletler yönetim anlamında demokratik yönetim modellerini tercih etmiĢler ve liberal politikalar üreterek yönetsel, siyasal, ekonomik ve sosyal alanda buna uygun modeller geliĢtirmiĢlerdir. Bu süreç tüm dünyada etkili olan 1929 Büyük Buhran‟a kadar devam etmiĢtir. Nitekim 1929 Büyük Buhran ile birlikte devletlerin uyguladıkları politikalar yeniden sorgulanmaya baĢlamıĢ ve liberal politikaların yerini Keynesyen müdahaleci politikalar almıĢtır. Sonraları Ġkinci Dünya SavaĢının getirdiği yıkımın etkisiyle birlikte refah devleti anlayıĢı geliĢmiĢ, ortaya çıktığı dönemde devletin görev ve yetkilerini toplumsal anlamda geniĢletmesi ve müdahaleci bir devlet yapısını ortaya koyması bakımından 1960‟lı yılların popüler devlet anlayıĢı olarak dünya genelinde kendisine yer bulmuĢtur. Ancak bu anlayıĢın ömrü fazla sürmemiĢ, yaĢanan ekonomik krizler, uluslararası ekonomik güçlerin öneminin artması, ulus devletlerin önemini yitirmesi gibi nedenler ve küreselleĢmenin etkisi ile yerini sınırlı devlet anlayıĢı olan Jandarma devlet anlayıĢına bırakmaya baĢlamıĢtır. 1980‟lere doğru yükselen bu anlayıĢla birlikte liberal politikalar tekrar önem kazanmıĢ, devletlerin her alanında bu politikalar etkili olmaya baĢlamıĢtır. KüreselleĢmeyle birlikte ekonomik bir çıkıĢ yolu olarak toplum ekonomilerine entegre edilen neo-liberalizmin yükseliĢi, dünya genelinde her alanda yaĢanan değiĢim ve dönüĢümden kamu sektörünün de etkilenmesini kaçınılmaz kılmıĢtır. YaĢanan toplumsal olayların meydana getirdiği değiĢiklikler kamu yönetimi alanında devletleri yeni politikalar üretmeye zorlamıĢtır.

Geleneksel kamu yönetimi anlayıĢının barındırdığı bürokratik sorunlar, devletin hantallaĢması, kırtasiyeciliğin artması, halkın kamu kurumlarından beklentilerinin karĢılanamaması ve dünya genelinde yaĢanan değiĢimlere ayak uydurulamaması yönetim alanında bir değiĢim ihtiyacını güçlü bir biçimde ortaya çıkarmıĢtır. Geleneksel kamu yönetiminde “birey devlet için vardır anlayıĢı” yeni dönem ile birlikte devleti bireyin bir hizmetkârı konumuna getirmiĢ ve “birey var ise devlet vardır” anlayıĢının ortaya çıkmasını sağlamıĢtır. Kamu yönetiminde yaĢanan değiĢim ve dönüĢümü özellikle Yeni Kamu Yönetimi (YKY), Yeni Kamu ĠĢletmeciliği (YKĠ) ve küreselleĢmeyle birlikte neo-liberal politikaların etkilediği yadsınamaz bir gerçektir. Bu geliĢmelerin geleneksel kamu yönetiminden farklı olarak yönetsel mekanizmaya getirilerine bakıldığında; Ģeffaflık, hesap verebilirlik, etkililik, verimlilik, vatandaĢ odaklılık gibi ilkeleri ön planda tuttuğu görülmektedir. Türk kamu yönetim sistemine bakıldığında, özellikle 1980‟lerle baĢlayan değiĢimle birlikte siyasetten ekonomiye, idari yapılanmadan hukuki düzene kadar birçok alanda kapsamlı bir dönüĢüm süreci meydana gelmiĢtir. Bu değiĢim ve dönüĢümden önce, Türk kamu yönetiminin tarihsel geliĢimine yer verilerek, Türk devlet yapısının, kamu idaresinin hangi aĢamalardan geçerek günümüze ulaĢtığına dikkat çekilmiĢtir.

ÇalıĢmada, Türkiye‟de, özellikle 1980 sonrası dönemde her alanda uygulama alanı bulan neo-liberal politikaların güvenlik hizmetleri alanında kendisine ne Ģekilde yer bulduğu ele alınmıĢtır. Gerek yönetim anlayıĢında yaĢanan değiĢimler gerekse AB ile uyum sürecinde yaĢanan geliĢmeler güvenlik hizmetlerinde yeni yapılanmaları ve uygulamaları beraberinde getirmiĢtir. Türkiye‟deki güvenlik birimlerinin yürüttüğü güvenlik hizmetleri, Yeni Kamu Hizmeti AnlayıĢı bağlamında ele alınmıĢtır. Güvenlik hizmetleri birimlerinin sundukları güvenlik hizmetlerinin etkili, ekonomik, verimli, Ģeffaf, hesap verilebilir ve vatandaĢ odaklı bir biçimde yürütülmesi için gerekli uygulamalar, idari ve yasal düzenlemeler gerçekleĢtirilmiĢtir.

Denhardt ve Denhardt‟ın Yeni Kamu Hizmeti modelinin ortaya çıkıĢında yer alan çalıĢmalar ıĢığında daha önceden kamu yönetimi alanında ortaya atılan yaklaĢımların güçlü ve zayıf yönleri ele alınarak yeni bir model çizilmiĢ ve ilkeleri

belirlenmiĢtir. Söz konusu ilkelerin muhteva olarak hizmetin yöneliminde vatandaĢ bir tüketici olarak görülmemelidir. Verilen hizmetin temel amacını kamu yararı oluĢturmaktadır. Hizmetlerin sunumunda stratejik bir düĢünce ve demokratik bir eylem önemli bir yer tutmaktadır. VatandaĢı idare etmek değil, vatandaĢa hizmet etmek gerekmektedir. MüĢteri odaklı bir anlayıĢ yerine kamu hizmeti odaklı bir anlayıĢ hâkim kılınmalıdır.

Türkiye‟de YKH yaklaĢımı çerçevesinde vatandaĢ odaklı uygulamalar kendini göstermeye baĢlamıĢtır. Bu uygulamalar yalnızca etkili ve verimli değil, aynı zamanda hesap verebilirliği yüksek, stratejiye dayalı, demokratik ve kamusal menfaatlere uygun olarak belirlenmiĢtir. Bu çalıĢmalar ıĢığında güvenlik hizmetlerinin uygulamaları kendini göstermiĢ ve bu uygulamaların sorunlara ne derece çözüm getireceği beklentisi ortaya çıkmıĢtır.

Dünya genelinde güvenlik alanında yeniden yapılanma çalıĢmaları ve Türkiye‟nin Avrupa Birliği ile Uyum Süreci bağlamında Türk güvenlik hizmetleri birimlerinde yaĢanan değiĢimler ele alınmıĢtır. Bu doğrultuda Türkiye‟de 2003 yılında 4982 sayılı Bilgi Edinme Kanunun çıkarılmasıyla hesap verebilirlik, açıklık ve Ģeffaflık ilkeleri doğrultusunda güvenlik hizmetleri sunulmaya baĢlanmıĢtır. Ardından 2003‟te kabul edilen 5018 sayılı Kamu Mali Yönetimi ve Kontrol Kanunu gereği etkili, verimli, ekonomik, Ģeffaf ve hesap verebilir bir kamu yönetimi anlayıĢı güvenlik birimlerinde de görülmeye baĢlanmıĢtır. Ayrıca 2003 yılında AB-Türkiye Mali ĠĢbirliği kapsamında Emniyet genel Müdürlüğü bünyesinde vatandaĢ odaklı bir anlayıĢ olan “Toplum Destekli Polislik” anlayıĢı oluĢturularak vatandaĢ ile polis arasındaki iletiĢimi güçlendirmek, sorunlara çözümler üretmek, insan haklarına saygılı biçimde güvenlik hizmetlerini yürütmek amaçlanmıĢtır. Yine Emniyet Genel Müdürlüğü bünyesinde “Ġç Güvenlik Sektörünün Sivil Gözetiminin GeliĢtirilmesi Projesi” BirleĢmiĢ Milletler Kalkınma Programının desteğiyle yürütülen bir proje olarak güvenlik hizmetlerine yansıtılmıĢtır. 2007 yılında yürürlüğe konulan “Kolluk Etik Ġlkeleri” ile güvenlik hizmetleri birimlerinin görevlerini icra ederken uymaları gereken ilkelerin belirlenmesi ve bu doğrultuda güvenlik hizmetlerinin tarafsız, Ģeffaf, liyakate dayalı ve hesap verebilir bir biçimde yürütülmesiyle halkın güveninin kazanılması amaçlanmıĢtır. Türkiye‟de Onuncu Kalkınma Planı ile güvenlik hizmetleri alanında görev yapan personellerin nitelik ve nicelik bakımından

iyileĢtirilerek profesyonelleĢme arttırılmıĢ, personellerin fiziki ve teknolojik donanımın geliĢtirilmesi konusunda ilerlemeler kaydedilmiĢtir. 2016 yılında yürürlüğe giren 6713 sayılı Kolluk Gözetim Komisyonu Kurulması Hakkındaki Kanun ile Kolluk Gözetim Komisyonu oluĢturularak, güvenlik hizmetleri birimlerinin hesap verebilirliği artırılmıĢ, vatandaĢ odaklı bir sivil denetim mekanizması oluĢturulmuĢtur.

Toplumda dirlik ve esenliğin tesis edilmesi, genel sağlık ve genel ahlakın korunması, kamu düzeninin ve kamu güvenliğinin sağlanması için gerekli tedbirlerin alınması, güvenlik hizmetleri birimlerinin asli görevlerindendir. Bu fonksiyonların yürütülmesi için hizmeti gerçekleĢtiren teĢkilatların kamu yönetimindeki dönüĢümle birlikte uğradıkları değiĢimin güvenlik hizmetlerine ne Ģekilde yansıdığı önem arz etmektedir. Özellikle toplumsal olaylar karĢısında ortaya çıkan güvenlik boĢluğunun giderilmesi için kurumsal çerçevede ne türlü tedbirlerin alındığı veya alınması gerektiği gibi sorulara cevap aranmıĢtır. Bu hususların tespiti gerek ulusal güvenlik açısından gerekse gelecekte yaĢanması muhtemel olaylar karĢısında nasıl davranılması gerektiği açısından önemlidir. Güvenlik hizmetleri birimlerinde (Emniyet, Jandarma ve Sahil Güvenlik) teĢkilat olarak ortaya çıkan değiĢim, bu değiĢim sonucu güvenlik birimlerinin fonksiyonel olarak görevlerinin, açığa çıkan sorunların ve güvenlik hizmetleri birimlerinden beklentilerin neler olduğu çeĢitli sorular bağlamında çalıĢmada ele alınmıĢtır.

Güvenlik birimlerinin fonksiyonları, sorunları ve güvenlik birimlerinden beklentiler açısından Mersin ili özeğinde alan araĢtırmasına (anket çalıĢması) yer verilmiĢ olup, hedef kitleyi Mersin‟de ikâmet eden 18 ve üzeri yaĢ grubu vatandaĢlar oluĢturmaktadır. VatandaĢların güvenlik hizmetleri birimlerine yönelik düĢünceleri, beklentileri gibi konular ele alınarak, güvenlik birimlerinin vatandaĢlar üzerinde bıraktığı etkiler tespit edilmeye çalıĢılmıĢtır. Söz konusu araĢtırmada 5‟li Likert Ölçeği kullanılmıĢ olup, 250 kiĢilik bir örneklem grubu çalıĢmaya dâhil edilmiĢtir. Söz konusu örneklem grubunun 20 tanesinden sağlıklı cevap alınamamıĢtır. ÇalıĢmadan elde edilen veriler, Chronbach Alpha‟s güvenilirlik analizine tabi tutulmuĢ ve anket sonuçları 0,857 oranında yüksek güvenilir çıkmıĢtır. Elde edilen anket sonuçları daha sonra Frekans Dağılımı ve One Way Anova Testleri yapılarak SPSS veri analiz programı kullanmak suretiyle analize tabi tutulmuĢtur. Bu analizle

ĠçiĢleri Bakanlığı Güvenlik Hizmetleri Birimleri olan Polis, Jandarma ve Sahil Güvenlik TeĢkilatlarının güvenlik hizmetlerini yürütürken ne derece etkili ve verimli oldukları, yürütülen hizmetlerden vatandaĢların duydukları memnuniyet ve vatandaĢların güvenlik birimlerine olan güvenilirlik düzeyleri belirlenmeye çalıĢılmıĢtır.

Güvenlik birimleri ile iletiĢime geçildiğinde, güvenlik birimlerinin vatandaĢlara karĢı davranıĢları genel olarak iyi düzeydedir. Ancak bu düzey istenilen seviyede değildir. Nitekim yapılan çalıĢmada bu düzeyin % 49,6‟lık bir seviyede kaldığı görülmüĢtür (Bkz. Tablo-7). Güvenlik birimlerinin vatandaĢla iletiĢiminde davranıĢsal olarak daha iyi bir seviyeye gelmesi için kurumsal olarak gerekli tüm tedbirlerin alınması gerekmektedir. Eğitim, kurs, seminer vb. faaliyetlerin yanı sıra vatandaĢla iletiĢim kuracak uzman personellerin yetiĢtirilmesi gerekmektedir. Çünkü vatandaĢlar iletiĢimde hoĢgörülü, empati kurabilen ve çözüm odaklı güvenlik personeli görmek istemektedirler.

Güvenlik birimleri, toplumda meydana gelen olaylara zamanında müdahalede beklenen performansı sergileyememektedir. Nitekim yapılan çalıĢmada güvenlik birimlerinin olay yerine zamanında gelme performansı % 66,6 olarak kendisini göstermiĢtir (Bkz. Tablo-8). Söz konusu sonuç, güvenlik birimlerinin olaylara zamanında müdahalede yeterli performansa sahip olmadığını ortaya çıkarmıĢtır. Bu durumun aĢılması ve güvenlik birimlerinin olaylara zamanında müdahale etmeleri için, personel sayılarının ve araçlarının arttırılması, çoğunlukla ihbar üzerine harekete geçen birimlerin, genel olarak devriye uygulaması yapmak koĢuluyla hareket halinde olmaları gerekmektedir. Bu sayede en yakın güvenlik birimi olay yerine yönlendirilecek ve zamanında etkili bir müdahale gerçekleĢecektir.

Güvenlik hizmetleri yürütülürken güvenlik görevlileri tarafından vatandaĢların hak ve menfaatleri ihlal edilmemeli, vatandaĢlara kötü muamelede bulunulmamalıdır. Bu doğrultuda katılımcılara güvenlik hizmetlerinin yürütülmesi esnasında kötü muamele ile karĢılaĢıp karĢılaĢmadıkları sorulduğunda, katılımcıların % 73,9‟u güvenlik birimlerinin kötü muamelesiyle karĢılaĢmadıklarını belirtmiĢlerdir. Geriye kalan % 26,1‟lik kısmın ise büyük çoğunluğu % 22,2 oranla polisten kötü muamele gördüğünü belirtmiĢlerdir. Jandarmadan kötü muamele

görenlerin oranı % 2,6 iken, Sahil Güvenlikten kötü davranıĢ görenlerin oranı % 1,3 olarak göze çarpmaktadır(Bkz. Tablo-10). Bu sonuca göre güvenlik birimleri vatandaĢlara genel olarak iyi davranmaktadır. Ancak polislerin görevlerini yürütürlerken vatandaĢlara karĢı davranıĢlarına daha çok dikkat etmeleri gerekmektedir.

Güvenlik birimleri, meydana gelen bir olayda kanunu en iyi Ģekilde uygulamakla yükümlüdürler. Bu uygulamalar tarafsız bir Ģekilde gerçekleĢtirilmelidir. Ancak yapılan çalıĢmada güvenlik birimlerinin yaĢanan bir olayın tarafları ile ilgili davranıĢlarını ortaya çıkarmıĢtır. Nitekim güvenlik personellerinin kanundan uzak bir Ģekilde hareket ettikleri görülmektedir. Uygulamada olayın taraflarının statü veya siyasi bağlantıları maalesef kanunun önüne geçmektedir. YaĢanan bir olayda kanunun tarafsız bir Ģekilde uygulanma düzeyine katılımcıların yarısı güvenlik birimlerinin tarafsızca hareket ettiklerini belirtirlerken, diğer yarısı ise bu konuda güvenlik birimlerini yetersiz bulmuĢlar ve taraf gözettiklerini belirtmiĢlerdir (Bkz. Tablo-15). Bu durum toplum içerisinde devlete ve kurumlarına olan güvensizliğe yol açmaktadır. Bunun yaĢanmaması için güvenlik birimlerinin taraflı hareket etmesini engelleyecek denetim mekanizmaları kurulmalı ve özellikle güvenlik personellerinin üzerindeki siyasi baskı kaldırılmalıdır. Nitekim günlük hayatta görevini layıkıyla yerine getiren personellerin, kanun ihlali yapan statü veya siyasi bağlantı sahibi kiĢilere kanuni iĢlem yapmak istediklerinde karĢı karĢıya kaldıkları durum kamuoyunu rahatsız etmektedir. Kanunlar herkes için vardır ve herkes kanunlara uymak zorundadır. Statüsünü veya siyasi bağlantısını kötüye kullanarak kamu görevini yerine getiren güvenlik personeline kamuoyunun tepkisini çekecek uygulamalara müsaade edilmemelidir. Bu konuda gerekli yasal düzenlemelerin ivedilikle yapılması gerekmektedir.

Suç ve suçlular konusunda vatandaĢların bilgilendirilmesi, suç oluĢumunu engellemek adına alınacak tedbirlerden bir tanesidir. Bunun en iyi Ģekilde uygulanması, toplum içerisinde suç oranının azaltılmasıyla doğrudan iliĢkilidir. Ancak bu konuda güvenlik birimlerinin sınıfta kaldığını söylemek doğru olacaktır. Çünkü araĢtırma sonuç verilerine göre vatandaĢların suç ve suçlular konusunda bilinçlendirilme düzeyi % 16,5 olarak çok yetersiz bir seviyededir (Bkz. Tablo-16).

Bu durumun yeterli bir seviyeye getirilmesi amacıyla kamu spotu, afiĢ, broĢür, sosyal medya paylaĢımları gibi çeĢitli yazılı ve görsel yayınların sayıları arttırılmalı, okullar, üniversiteler, sivil toplum kuruluĢlarında vb. toplantı, seminer, panel vb. düzenlenerek suç ve suçlular konusunda gerekli bilgilendirmeler yapılmalıdır.

Toplumda meydana gelen olayların en kısa sürede bastırılması kamu düzeni ve güvenliğinin sağlanması açısından önemlidir. Güvenlik birimlerinin toplumsal olaylara müdahalede genel olarak baĢarılı oldukları görülmektedir. Katılımcıların yalnızca % 15,2‟si toplumsal olaylar karĢısında güvenlik birimlerinin baĢarısız oldukları yönünde görüĢ belirtmiĢlerdir(Bkz. Tablo-28). Bu sonuç toplumsal olaylar karĢısında güvenlik hizmetleri birimlerinin baĢarılı olduklarını göstermektedir.

Liyakat adaleti, eĢitliği, tarafsızlığı kısacası hak kavramını doğrudan etkileyen bir unsurdur. Devletin tüm kurumlarında uygulanması gereken temel ilkelerden biridir. Özellikle devlet kurumlarına personel alımlarında veya kurumlar içerisinde görevde yükselmelerde liyakatin göz ardı edildiği bir gerçektir. Hâl böyle olunca kurumlar birtakım siyasi bağlantılar ile görev baĢına gelmiĢ kiĢilerle dolmaktadır. Özellikle güvenlik hizmeti gibi hayati öneme sahip bir kamu hizmetini sunan personellerin, liyakat esası gözetilmeksizin görev baĢına gelmeleri toplum için son derece tehlike oluĢturan bir durumdur. Nitekim bunun sonuçlarından biri 15 Temmuz darbe giriĢiminde görülmüĢtür. Yapılan çalıĢma neticesinde güvenlik birimlerine personel alımlarında ve kurum içi görevde yükselmelerde liyakatin göz ardı edildiği görülmüĢtür. Hayati öneme sahip güvenlik hizmetini yerine getirmekle görevli güvenlik birimlerinde liyakat düzeyinin çok düĢük bir seviyede olduğu tespit edilmiĢtir (Bkz. Tablo-24). Ayrıca bu durum katılımcıların en fazla beklenti içerisinde olduğu konulardan biri olarak dikkat çekmektedir. Nitekim çalıĢmada yer alan 32 numaralı beklenti sorusunun “Güvenlik birimlerine personel alımlarında ve kurum içi yükselmelerde siyasi kayırmacılığı kaldıracak liyakat esaslı bir sistem oluĢturulmalıdır.” ifadeli 7 numaralı seçenekle ilgili olarak katılımcıların büyük bir kısmının beklenti içerisinde olduğu görülmüĢtür. Ayrıca yine 32 numaralı sorunun 8. seçeneğinde katılımcılara güvenlik birimlerinden beklentileri yazılması istenmiĢ ve katılımcıların liyakat konusunda birtakım beklentilere sahip oldukları tespit edilmiĢtir (Bkz. Tablo-36). Buna göre toplumda hayati bir öneme sahip olan güvenlik hizmetini yürüten teĢkilatların liyakat bakımından herhangi bir eleĢtiriye mahal

vermeksizin güvenlik hizmetlerini yürütmeleri gerekmektedir. Bunun için öncelikle ve özellikle güvenlik teĢkilatlarında kapsamlı bir liyakat sisteminin oluĢturulması zorunluluktur.

Kamu düzeninin ve güvenliğinin sağlanması için güvenlik hizmetleri birimleri gerekli tüm tedbirleri almakla yükümlüdürler. Bu doğrultuda uygulamaya yeni konulan ÇarĢı ve Mahalle Bekçiliği uygulaması ile Trafikte Yaya GeçiĢ Üstünlüğü uygulamasının katılımcılar tarafından genel olarak baĢarılı bulunduğu görülmektedir(Bkz. Tablo-26). Bu sonuca göre güvenlik hizmetleri birimlerinin asayiĢ ve kamu güvenliği konularıyla bağlantılı olarak yaptığı bu uygulamalar vatandaĢlar nezdinde memnuniyetle karĢılanmıĢtır.

Suç ve suçlulara karĢı yürütülen faaliyetlerin caydırıcılığı, toplumsal güven ortamının oluĢması açısından önemlidir. Cezaların yaptırımı ne kadar yüksek olursa suç oluĢumu o kadar engellenir. Yapılan araĢtırma sonucunda güvenlik birimlerinin suç ve suçlulara karĢı yürüttüğü faaliyetlerin caydırıcılığının düĢük bir seviyede olduğu görülmektedir (Bkz. Tablo-29). Bu durum suçluların tekrar suça yönelmesinin önüne geçememektedir. Güvenlik birimlerinin suç oluĢumunu engellemek amacıyla yaptıkları faaliyetlerin yaptırım gücü gerek yasalarla gerekse idari düzenlemelerle arttırılmalı ve suç oluĢumunun önüne geçilmelidir.

Güvenlik teĢkilatlarına vatandaĢların güven duyması demek, meydana gelen