• Sonuç bulunamadı

Anonim İsimler ve Âlimlerin İsimleri

Mecmuadaki fetvaların içerisinde iki türlü şahıs ismi geçmektedir. Bunların bir kısmı fetvayı soran kimselerin isimleri yerine kullanılan anonim isimler bir kısmı da çoğunluğu Hanefî mezhebinden olmak üzere fıkıh alanında uzman olan âlimlerin isimleridir. Bu iki tür ismin kullanımı iki soruyu beraberinde getirmektedir. Fetvayı soran kimselerin isimlerinin anonim isim olarak kullanılmasının sonuçları nelerdir? Fetvanın içerisinde ismi geçen âlimler kimlerdir ve bu âlimlerin isminin fetva içerisinde zikredilmesinin sebebi nedir?

Fetvaların içerisinde anonim isim kullanılması Molla Arab mecmuasındaki fetvalara has bir durum değildir. Fetvalarda ilgili kişilerin gerçek isimleri yerine çoğunlukla, erkekler için Zeyd, Amr, Bekir, Beşir, Hâlid gibi adlar; kadınlar için ise

Hind, Zeyneb, Hatice gibi anonim isimler kullanılmıştır.206

Gayr-i müslimler için de çoğu zaman bu isimler kullanılmıştır. Aynı zamanda gayr-i müslimlerden Zeyd-i zımmî veya sadece zımmî olarak da bahsedilmiştir.207

Molla Arab’ın fetvalarında da erkekler için Zeyd, Hâlid, Bekir, Amr ve Beşir; kadınlar için Hind ve Zeyneb isimleri kullanılmıştır. Gayr-i müslimlerden de zımmî olarak bahsedilmiştir.

Fetva içerisinde anonim isim kullanılmasının birkaç sonucu olabilir. Gerçek isimler yerine anonim isim kullanılması fetvadaki kişinin görünürlülüğünü azaltıp meselenin görünülürlüğünü arttırmaktadır. Böylece fetvayı okuyan kimse kimin soru sorduğuna değil hangi sorunun sorulduğuna bakar. Bunun yanı sıra bu yöntem sorulan soruyu ve ona verilen cevabı kişiye özel olmaktan çıkartmaktadır. Fetva kişiye özel olarak talep edilse de mecmuada anonim isimle verilen bir fetva benzer bir problemle karşılaşan başka bir kimse için örneklik oluşturmaktadır. Bu anlamda isimlerin anonim olarak kullanılması avantajlı gibi gözükmektedir ancak fetvada gerçek isim kullanılmış olsaydı bu durumun da tarihçi için avantajlı yanları olabilirdi. Böylece ismi geçen kişinin kimliğini tespit eder, ailesi hakkında fikir sahibi olabilirdik. Kişinin devlet adamı, âlim, tüccar vb. hangi meslek grubundan olduğunu bulabilirdik.

Mecmuada geçen şahıs isimlerinden bir diğeri de âlimlerin isimleridir. Bu isimler genellikle mes’eleye dair hüküm verildikten sonra fetvanın son kısmında “Bu, İmam Muhammed’in sözüdür, İmam-ı Azam ve Ebu Yusuf’a göre şöyledir” gibi mes’ele ile ilgili fetvaya Hanefî mezhebi âlimlerinin görüşlerinden kaynak göstermek biçimindedir. Kimi zaman bu isimler “Ebu Hanife şöyle buyurmuştur, İmam Şâfii’ye göre böyledir” şeklinde mes’eleyle ilgili âlimlerin farklı görüşlerini ortaya koymak için de verilmektedir. Bazı isimler ise mes’elenin o kişi tarafından nasıl uygulandığını göstermek için zikredilmiştir. Bu noktada bazı âlimlerin isimlerinin ise eserlerinin isimleri yerine kullanıldığı söylenebilir. Çoğunluğu Hanefî mezhebi âlim ve fakihlerinden oluşan bu isimlerin arasında bazı sahabe ve tabiîn isimleri, İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Şafii ve İmam Malik gibi mezheb kurucularının isimleri ve Osmanlı âlimlerinin isimleri de geçmektedir. Bunun yanı sıra bazı âlim ve fakihler,

206

Bu isimler haricinde bazı fetvalarda erkekler için Velîd, Said, Mübarek; kadınlar için ise Aişe, Ümmü Külsüm, Râbia, Saide ve Meryem isimlerinin kullanıldığı da görülmektedir. Gayr-i müslimler için de kimi zaman Hristiyanlar için Nikola, Yani, Mihal, Yanko, Hıristo, Marya, Matruk; Yahudiler için de İlya isimlerinin kullanıldığı görülmektedir.

207

mütekaddimin ve müteahhirin uleması, ulemanın hepsi, şeyhlerin birçoğu gibi isim verilmeden de kaynak olarak gösterilmiştir. Bu fetvalarda tanımı diğerlerine göre daha belli bir hukuk topluluğu olan Semerkand şeyhleri de zikredilmiştir. Bazı fetvalarda ise Hz. Muhammed’in ismi verilmiş ve zikredilecek mes’eleyle ilgili sözleri aktarılmıştır.

Şekil 11: İçerisinde Şahıs İsimleri Geçen Fetva Örneği208

Mecmuanın Osmanlı dünyasında ortaya çıkması fetvalarda geçen isimlerin çoğunun Hanefî mezhebi âlimlerinden olmasını beraberinde getirmektedir. Buna rağmen İmam Şafii’nin isminin birden çok fetvada geçmesi de dikkat çekmektedir. Bu durum soruyu soran kimsenin talebiyle ilgili olabileceği gibi mes’elenin çözüme kavuşturulmak istenmesiyle ilgili de olabilir. Aynı zamanda bu durum o mes’ele ile ilgili Molla Arab’ın İmam Şafii’nin görüşünü de onayladığını gösterir. Çünkü Molla Arab bu isimleri verirken isimler arasında bunun görüşü daha doğrudur gibi bir yorum yapmamış, âlimlerin görüşlerini sırasıyla vermiştir. Bu görüşlerden hangisinin uygulanacağı soruyu soran kişinin tercihine bırakılmıştır. Aynı durum tek bir fetvada birden çok âlimin isminin geçtiği fetvalar için de geçerlidir.209

208 S. vr. 46b. 209 S. Vr. 46b.

Tablo 5.

Fetvalarda İsmi Geçen Âlimler

Sahabe ve Tâbiîn Hz. Ömer, Ali b. Ebi Tâlib, Enes b. Mâlik, Abdullah bin Mes’ud, Hasan el- Basrî, Ebû Leylâ

Mezheb Kurucuları ve İleri Gelenleri

İmam-ı Azam Ebu Hanife, İmam Muhammed, İmam Ebû Yusuf, İmam Züfer, İmam Şafii, İmam Malik, Kadı İyaz

Hanefî Mezheb Âlim ve Fakihleri

Şeybânî, Kudûrî, Halvânî, Tahâvî, Pezdevî, Mahbûbî, Bezzâzî, Kevâşî, Muhammed bin Ahmed el-Akşehrî, Mevlânâ Nizâmeddin el- Buhârî, Ebu’l-Kâsım, Muhammed bin Selim

Osmanlı Âlimleri Ali el-Cemâlî, Abdülkerim el-Kâdîrî, Kadı Fahreddin (Mevlânâ Fahruddin), Mevlânâ Hüsrev, Mevlânâ Hocazâde, Mevlânâ Güranî

Bu tablo, mecmuada ciddi anlamda insan ve fikir bağlantısı olduğunu göstermektedir. Burada ilk dikkat çeken şey Molla Arab’ın XV. yüzyıl öncesindeki Hanefi mezhebi âlim ve fakihlerini referans olarak vermesidir. Böylece XV. yüzyıl Osmanlı dünyasında muteber olan Hanefi âlim ve fakihleri görülmektedir. Bunun yanı sıra İmam Şafii’ye ya da Maliki kadısı olan Kadı İyaz’a referans verilmesi de diğer mezhep âlimlerinin de görmezden gelinmediğini gösterir. Molla Arab aynı zamanda Osmanlı âlimlerinden bahsederek kendisinden önceki Osmanlı geleneğine de vurgu yapmıştır. Bu da Osmanlı hukuk sistemindeki devamlılığı yansıttığı için önemlidir. Tüm bu isimler, Molla Arab’ın ihtilaflı bir meselede hem İslam hukukuna hem de Osmanlı geçmişine baktığı anlamına gelir.