• Sonuç bulunamadı

d) Dil öğrenimi iletişim kurmayı öğrenmekle eşit tutulabilir.

e) Her ne kadar mekanik alıştırmalardan faydalanabilecek olunsa bile bu tür alıştırmalar öncelikli olmamalıdır.

f) Telaffuza fazla odaklanılmaz. Anlaşılır olması yeterlidir.

g) En baştan itibaren iletişimsel öğrenme desteklenmelidir.

h) Öğrenenlerin anadilinden gerektiğinde kontrollü olmak koşuluyla faydalanabilir ve zaman zaman çevirilerden yararlanılabilir.

i) Öğrenilen dile ait dilbilgisi en etkili, öğrenenler iletişim kurmak üzere çabaladıkları esnada öğrenilir.

j) Ulaşılmak istenen asıl amaç iletişimsel yetitir.

k) Öğretmenin temel görevlerinden biri öğrenenleri motive etmesi ve gerektiği yerde yardım sunmasıdır.

l) Deneme yanılma yoluyla öğrenme esastır.

m) Dilin doğruluğu soyut bir kavramdır ve akıcılık asıl hedeftir.

n) Sınıf içi faaliyetler içerisinde grup ve ikili çalışmalar bulunmalıdır.

çizilmektedir. Ayrıca, her iki yaklaşımda da öğrenenlerin bilgi ve yaşam tecrübeleri kaynak olarak görülerek gerek kendi öğrenmeleri gerekse diğer katılımcıların öğrenmesine katkıda bulunması hedeflenir. Bir farklılık andragojik yaklaşımda öğrenenlerin en baştan itibaren, neyi, nasıl öğrenmek istedikleri ve nasıl değerlendirilmek istediklerin konularında karar alma ve planlama süreçlerine dahil etmeyi hedeflerken öğrenen ve öğrenme merkezli ortamda bunun başarılması ilk aşamalarda olamayabilecektir. Yine de, her iki yaklaşımında kontrolü yetişkin öğrenenlere bırakmayı hedeflemeleri ortak bir unsur olarak değerlendirilebilir.

Eğitimcinin kolaylaştırıcı rolü her iki yaklaşımda da vurgulanmaktadır.

Öyle ki, kolaylaştırıcı öğrenmeyi kontrolü altında tutan kişiden daha çok öğrenenlerle eşit durumdadır. Onlarla birlikte ve hatta onlardan öğrenebilir. Bu durum kolaylaştırıcıyı öğrenenlerin gözünde olduğundan daha düşük seviye algılamaları anlamına gelmez.

Dil öğretiminde, işbirliğine dayalı bir öğrenme süreci olan Đletişimsel Öğretim Yöntemi’nin en etkili sonuçları vereceği düşünülebilir. Andragojik modelin de gerek öğrenenlerle diğer öğrenenler, gerekse öğrenenler ile kolaylaştırıcı arasındaki işbirlikçi ruhu göz önünde bulundurulursa, özellikle yetişkinlere yönelik Đletişimsel Öğretim Yöntemi’nin benimsendiği dil eğitimi programlarında andragojik modelin varsayımlarının dikkate alınması gerekliliği kendini hissettirecektir. Her iki yaklaşım da öğrenenlerin neyi nasıl öğrenmek istediklerini dikkate almayı hedeflediği için, sosyal bir varlık olarak eğitim ortamına giren yetişkinlerin sosyal etkileşime dayalı öğrenme stillerinin belirlenmesi ve öğrenenlerin bu konuda farkındalıklarının artırılmasıyla onların öğrenmekte oldukları dili en etkili şekilde öğrenmelerine yardımcı olunabileceği önerilebilir.

Özetlemek gerekirse, Nunan’ın da (1991) vurguladı gibi, bir dersin iletişimsel öğrenme deneyimi üzerine inşa edilip edilmediğini belirlemek için şunlara bakılması gerektiğini belirtmektedir:

1. Sınıf içi etkileşimde öğrenilmekte olunan dil kullanılmalıdır.

2. Öğrenme ortamında gerçek yaşamdan alınan materyaller kullanılmalıdır.

3. Öğrenenlerin hem dil hem öğrenme yönetim süreçlerine odaklaşmasına izin verilmelidir.

4. Öğrenenlerin yaşam deneyimlerinden faydalanılmalıdır.

5. Sınıf içerisinde yapılan faaliyetlerle sınıf dışında gerçekleşen faaliyetler arasında bir bağ kurulmalıdır.

Yukarıdaki tartışmaların ışığında, bu maddelere şunlar da eklenebilir:

6. Öğrenenlere, öğrenme sürece üzerinde kontrol sahibi oldukları hissettirilmelidir.

7. Ders hedeflerinin belirlenmesinde öğrenenlerin katkısı olmalıdır.

8. Ders içi ne tür faaliyetlerin yapılabileceği konusunda öğrenenler fikirlerini verebilmelidir.

9. Öğrenenlerin ikili ve gruplar halinde çalışmalarına izin verilmelidir.

Bu maddelerin Đletişimsel Öğretim Yöntemi’ne dayalı andragojik uygulamalara yönelik rehberlik hizmeti göreceği söylenebilir.

Yabancı bir dil öğrenmekte olan yetişkinlerin öğrenmeye yönelik yaklaşımlarını inceleyen Deveci (2007, 22), yetişkin öğrenenlerin tutumlarında çok katı olmamakla birlikte andragojik yaklaşıma eğilimli olduğunu belirlemiştir.

Deveci (2007, 22–23), yetişkin öğrenenlerin dili hangi amaçla öğrenmek istediklerinin yetişkinlerle birlikte hedeflenmesi gerektiğini ve özellikle sosyal iletişimlerini geliştirmek ve güçlendirmek ve temel ihtiyaçlarını karşılamak gibi nedenlerle dil öğrenmek isteyen yetişkinler için Đletişimsel Öğretim Yöntemi’nin benimsenmesi gerektiğini belirtmektedir. Ayrıca, Đletişimsel Öğretim Yöntemi’nin öğrenen merkezli öğrenme ilkelerinin vurguladığı gibi, henüz andragojik eğilim taşımayan öğrenenlerin göz ardı edilmemesi gerektiği, pedagojik temelli eğitim

prensiplerinden de faydalanarak adım adım andragojik temelli faaliyetlerle tanışmalarına izin vermek koşuluyla yetişkinlerin kendileri için en iyi neyin olduğuna yine kendilerinin karar vermesine yardımcı olunması gerektiğini altını çizmektedir. Öyle ki, yabancı bir dil öğrenen bir yetişkin sosyalleşme süreci içerisinde pasif kalmayı öğrenmiş ise, öğrenme sürecine katabilecek bir şeyi olmadığına ve yeterli olgunluğa ulaşmadığına inanılarak kendine ona göre davranılacağı korkusuyla, öğrenme ortamına girdiğinde de pasif kalmayı tercih edebilecektir (Bangura, 1996).

Andragojik ilkelere göre geliştirilmiş problem temelli Đngilizce eğitiminin etkinliğini incelediği araştırmasında Akın (2010), katılımcıların dile öğrenimine ilişkin ihtiyaçlarını ve öğrenmek istediklerini belirlemiş ve ihtiyaç analizi doğrultusunda Andragojik ilkelere göre problem temelli ve özel amaçlı bir mesleki Đngilizce eğitim programı hazırlayıp uygulamıştır. Bu program, öğrencilerin hissettikleri ihtiyaçlara dayandığı ve Đletişimsel Öğretim Yöntemi’nin de vurguladığı gibi dört temel beceri (okuma, dinleme, yazma ve konuşma) dikkate alınarak yürütüldüğü için öğrencilerin güdülenmesini olumlu etkileyerek başarı düzeylerinde kayda değer bir artış olduğu belirlenmiştir.

Andragojik modeli Đngilizce öğrenen Japon öğrenenler üzerinde denediği çalışmalar sonucunda Brown (2002) da, öğrenenlerin başarı düzeylerinin artırdığını belirmiştir. Bunun temel nedeninin eğitmenin, öğrenenlerin ihtiyaçları ve hedeflerini dikkate alması, gerçek hayatta kullanabilecekleri faaliyetlerin ders ortamına getirmesi, yabancı dil öğrenirken edindikleri “ikinci” bir kimlikten kaynaklanan kırılgan, savunmacı ve ön yargılı tutumları dikkate alması gibi andragojik modelin önemli ilkelerine uyulmasını olduğunu belirtir.

Türkiye’de yetişkinlere yabancı bir dil olarak Đngilizce eğitimi konusunda yoğun çalışmaları bulunan kurumlar arasında bir devlet kurumu olarak Halk Eğitim Merkezleri, özel eğitim kurumları arasında yer alan dershaneler ve hem devlet hem de özel üniversiteler bulunmaktadır. Bu kurumlardaki yetişkin öğrenenlerin sayıları göz önünde bulundurulduğunda, dil eğitiminin andragojik

ilkelere uygun şekilde verilmesi gerekliliği dikkati çekmektedir. Türkiye’deki Halk Eğitim merkezlerinden Ankara ilinde bulunan 3 tanesindeki Đngilizce öğretiminde yöntemlerin, andragojik ilkelere uygunluğu Aşır (2009) tarafından incelenmiş ve benlik ve ihtiyaca dayalılık ilkelerinin orta düzeyde, deneyim ve sorun temelli eğitim ilkesinin yüksek düzeyde dikkate alındığı belirlenmiştir. Yabancı dil eğitimi veren kurumlardaki eğitimlerin, Đletişimsel Öğretim Yöntemi ile andragojik ilkelerin örtüşen ilkeleri dikkate alınarak yürütülmesi halinde başarı düzeyinin artırılması beklenmektedir.

McCombs (1991, 118) da öğrenmenin, diğer insanlarla etkileşim ve iletişim içerisinde bulunulduğunda kolaylaşacağını söyler. Bu, hem Đletişimsel Öğretim Yöntemi’nde hem andragojik modelde de altı çizilen unsurlar arasındadır. Bireyler yaş, kültür, cinsiyet gibi farkı değişkenlerin söz konusu olduğu işbirlikçi grup ortamlarında etkileşim ve iletişimde bulunduklarında farklı görüş, düşünce ve öğrenme strateji ve stilleri ile tanışarak diğerlerini ve kendilerini daha iyi tanıyacaklar ve problem çözme becerileri ile sosyal yeterlilikleri gelişecektir.

Yetişkinlere yönelik dil öğretiminde benimsenen yöntem ne olursa olsun, dil öğretim ve öğrenimini daha etkili kılabilmek için göz önünde bulundurulması gereken unsurlar arasında öğrenme stratejileri ve stilleri bulunmaktadır.

Benzer Belgeler