• Sonuç bulunamadı

2.2.3. Temsili Demokraside Maliye Politikası Sonuçları Üzerinde Etkili Olan Siyasal ve Kurumsal Faktörler

2.2.3.1. Anayasa, Siyasal Rejim, Seçim Sistemi ve Siyasal Karar Almanın Yapısı

72 uygulanması için otoriter sistemlerin “gerekli şart” olduğu ileri sürülmemiştir. Siyasal iktidarın zaman ufkunun uzun (en az üç-beş yıl ) olması durumunda istikrar tedbirlierini içeren ekonomik programların demokratik hükümetlere sahip ülkelerde de başarıyla uygulandığı belirtilmektedir. Buna göre, istikrar programlarının uygulanmasında yönetim şeklinin türünden ve iktidarın yapısından daha çok zaman ufkunun önemli (Güvel;1998:20) olduğu ortaya konulmuştur.

Kamu tercihi yaklaşımına göre ekonomi bir değişim ve anlaşma sürecidir ve neoklasik iktisadın değişimden kazançlar ilkesi, kamusal karar alma sürecinde de geçerlidir. Ancak özel piyasaların işleyişinde ortaya çıkan ve bireysel faydaların toplumsal faydaya dönüşmesini sağlayan “görünmez el” mekanizmasının kamusal karar alma sürecinde geçerli (Kirmanoğlu;2009:232) olmadığı belirtilmektedir. Bu nedenle kamu tercihi yaklaşımından beslenen anayasal iktisat, ekonomik ve siyasal amaçların bağdaşmaması sorununu en aza indirmek amacıyla anayasal ekonomi ya da kurallara bağlanmış ekonomi politikasını önermektedir. Aşağıdaki bölümde, kamu tercihi yaklaşımı çerçevesinde kamusal karar alma sürecinde maliye politikası sonuçları üzerinde etkili olan siyasal ve kurumsal faktörlerle ilgili ampirik bulgular ele alınacaktır.

2.2.3. Temsili Demokraside Maliye Politikası Sonuçları Üzerinde Etkili Olan Siyasal ve

73 Şekil 2’de, demokratik kamu politikası sürecindeki siyaset ve ekonomi arasındaki etkileşimin temel dinamiği verilmiştir. Bu dinamik, anayasal kurallar çerçevesinde cereyan etmektedir. Buna göre anayasal kurallar, vatandaşlar arasında ekonomik sonuçları etkileyen tercihlerin tahsisini yapan ekonomi politikaları üzerinde etkili olan siyasal kararları yönlendirmekte ve sınırlarını belirlemektedir (Persson ve Tabellini; 2002b:8-9). Demokratik kamu politikası sürecinde anayasal kuralların ne kadar etkin olduğu sorusu, 1980’lere kadar sosyal bilimlerin araştırma konusu olmamıştır. 1970’lerde, aynı ekonomik ve demografik şartlara sahip, benzer sosyal programları olan gelişmiş OECD ülkelerinde enflasyon, işsizlik, borç stoklarındaki artışlar, devlet bütçesindeki ve ödemeler dengesindeki açıklar gibi ekonomik istikrarsızlıkların seyrindeki farklılıklar, akademik araştırmaların ekonomik ve demografik değişkenlerden siyasal değişkenlere doğru kaymasına neden olmuştur (Altun;2014:48).

1970’lerin sonunda, devresel faktörler dikkate alınmamakla birlikte, ülkelerin siyasal sisteminin ekonomik performansına ve bütçe politikalarına etkilerini inceleyen ampirik çalışmalar yaygınlaşmıştır (Altun;2014:48). Bu kapsamda başkanlık sistemi ile parlamenter hükümet sistemi, nispi ile çoğunlukçu seçim sistemlerinin ekonomi politikası üzerine etkileri ile ilgili önemli bir literatür gelişmiştir. Yapılan bu çalışmalarda, parlamenter hükümet modeli

Kamu Politikası Tercihleri

Kamu Politikası Kararları

Şekil 2: Demokratik Kamu Politikası Oluşturma Süreci Kaynak: Persson ve Tabellini:2002c:9

Anayasal Kurallar

Siyasal Sonuçlar Ekonomik

Sonuçlar

Piyasalar

74 ile nispi seçim sisteminin kamu harcamalarını artıran bir faktör olduğu ortaya konulmuştur (Persson ve Tabellini; 2001). Siyasal sistemin başkanlık veya parlamenter sistem olması, maliye politikası sonuçları üzerinde etkili olmaktadır. Persson ve Tabellini’ye (2001) göre başkanlık sistemleri daha dar kapsamlı devlet (kamu) ve daha küçük seçim döngüsüne neden olmaktadır. Başkanın veto yetkisinden dolayı, önemli politika değişikliklerinin uygulamaya girmesi, başkanlık sisteminde, parlamenter sisteme göre daha kolay gerçekleşmektedir (Mihov ve Fatas; 2002:10). Başkanlık sisteminin olduğu ülkelerde kamu harcamalarının hacminin, parlamenter sisteme nazaran daha az gerçekleştiği ortaya konulmuştur. Başkanlık sisteminin olduğu demokrasilerde, refah devleti harcaması ve buna bağlı olarak bütçe açığının daha düşük (Persson ve Tabellini; 2002b:215) gerçekleştiği hesaplanmıştır.

Politik iktisatçılar, anayasalarda düzenlenen seçim kanunlarının hükümetlerin oluşumunu etkilemesinden dolayı, mali sonuçların oluşumunda önemli rol oynadığını ortaya koymuşlardır.

Özellikle yasama-yürütme ilişkisinde denge ve denetleme sisteminin etkin bir şekilde kurulamamasının, siyasetin mali sonuçlar üzerindeki manipülasyonunu kolaylaştırdığı ileri sürülmüştür. Temsili demokrasinin temeli olan seçim ve temsil sistemi olgusu etrafında gündeme gelen seçim sistemleri; seçim yapılma sıklığı, bu sistem çerçevesinde üretilen siyasal iktidarın yönetme erkini etkin kullanmasına bağlı olarak oluşan ve işleyen siyasal sistem ve bürokrasi, temsil sisteminin dinamiklerini oluşturmaktadır. Seçim sistemleri, esasen, partilerin seçimde aldıkları oyları parlamentoda sahip olunan sandalye sayısına dönüştürme formülleri olarak işlev görmektedir. Seçim sistemleri, bu dönüştürme işlemini gerçekleştirirken sonuca önemli ölçüde etki ettiklerinden, partilerin seçim başarısı ve iktidara gelme şansı üzerinde de belirleyici olabilmektedir (Ataay;2014:32).

Seçim sistemlerinin kamu harcamaları üzerine etkisi hakkında yapılan ampirik çalışmalarda, modern demokraside seçim sistemlerinin maliye politikasını belirleyen en birincil etken olduğu ortaya konulmuştur. Buna göre:

- Dünyada uygulanan çoğunlukçu seçim sistemi (majoritarian) ile nispi seçim sisteminin (proportional), kamu harcamaları üzerine etkisi değerlendirildiğinde; 1970’li ve 1980’li yıllarda, refah devleti uygulamalarına bağlı olarak genel kamu harcamalarındaki artışın, çoğunlukçu seçim sistemine nazaran, nispi seçim sisteminin olduğu ülkelerde görüldüğü ortaya konulmuştur (Persson ve Tabellini; 2002b:212).

- Nispi seçim sisteminde politikacılar, seçmenlerin büyük bölümünün desteğini kazanmak amacıyla genel/geniş harcama programlarını tercih etmektedirler. Ampirik çalışmalarda, nispi seçim sisteminin olduğu ülkelerde sosyal transferlerin çok yüksek olduğu bulgusuna ulaşılmıştır (Persson ve Tabellini; 2002a: 3).

75 - Çoğunlukçu seçim sisteminde seçmenler, politikacıları genel vergi gelirlerinden yaşadıkları bölgelere pay aktardıkları zaman ödüllendirirken; nispi seçim sisteminde ise seçmenler, toplumun belli kesimlerine genel vergi gelirlerinden pay aktarıldığı zaman ödüllendirmektedir (Von Hagen; 2002: 267).

Persson ve Tabellini’nin yaptığı ampirik çalışmada; dar bölgeye dayanan çoğunlukçu seçim sisteminde “hesap verebilirlik” mekanizmasının daha etkin sonuç doğurduğu (Persson ve Tabellini; 2002a), çoğunlukçu sistemlerde seçim döngüsünün, iktidardakilerin bireysel hesap verebilirliğini ön plana çıkarması nedeniyle daha belirgin olarak yaşandığı ortaya konulmuştur.

Buna göre çoğunlukçu sistem, her bir adayın kişisel performansını ön plana çıkarmakta ve kişisel hesap verebilirliği maksimize etmektedir. Nispi temsile dayanan seçim sisteminde ise parti listelerinde gösterilen adayların sadece ortalama performanslarının değerlendirildiği, kişisel hesap verebilirliği zayıflattığı (Von Hagen; 2002: 267) ortaya konulmuştur.

Seçim sistemlerinin siyasal istikrar/ekonomik istikrar ilişkisi üzerindeki etkisi konusunda yapılan çalışmalarda, politik iktisatçılar, genel olarak siyasal istikrar ile ekonomik istikrar arasında yakın bir bağlantı olduğu, bu bağlantının yönünün, kesin olmamakla birlikte, nedensellik bağının, ampirik sonuçlara göre politik istikrardan ekonomik istikrara doğru yöneldiği (Güvel:1998:18) şeklinde değerlendirmelerde bulunmuşlardır. Buna göre; partilerin seçimde aldığı oy oranı ile parlamentoda sahip olacağı sandalye oranı arasında denge gözeten nispi seçim sistemi, bu özelliğiyle temsilde adalet ilkesine en uygun seçim sistemidir. Ancak nispi seçim sistemi, toplumdaki farklı eğilimlerin parlamentoya yansıması açısından demokratik sonuçlar vermekle birlikte, nispi seçim sisteminin bu özelliği, yüzde 50 oy oranını aşan parti bulunmaması durumunda, hiçbir partinin parlamentoda tek başına çoğunluğu sağlayamamasına ve tek başına hükümet kuramamasına yol açabilmektedir. Bu durum, çok partili sisteme (çoğulcu parti sistemi) ve koalisyon hükümetlerine yol açabilmektedir. Çok partili sistem ve koalisyon hükümetleri bazı ülke örneklerinde etkin ve istikrarlı yönetime yol açsa da, kutuplaşmış toplumlarda uyumsuz, zayıf ve istikrarsız koalisyon hükümetlerine de neden olabilmektedir (Ataay;2014:32).

Diğer yandan, çoğunlukçu seçim sistemleri, genellikle her bir seçim bölgesinde en çok oyu alan adayın seçilmesine imkan tanıyan dar bölge çoğunluk sistemi ile uygulanmaktadır. Bu seçim sisteminin en önemli özelliği, büyük partileri avantajlı, küçük partileri ise dezavantajlı kılmasıdır. Büyük partiler, parlamentoda, ülke genelinde aldıkları oy oranının üzerinde oranlarda sandalye kazanırken, küçük partiler ise, parlamentoda, ülke genelinde aldıkları oy oranlarının altında oranlarda sandalye kazanırlar (Ataay;2014:32). Buna göre politik iktisatçılar, nispi seçim sistemlerinin koalisyon hükümetlerine neden olduğu, bu nedenle

76 istikrar tedbirlerini geciktiren mali kilitlenmeye yol açtığını ileri sürmektedirler. Çoğunlukçu seçim sistemlerinde ise iktidardaki partinin müzakere yapması gerekli bir koalisyon ortağı olmadığı için politikalarda değişim ivedi olarak gerçekleştirilmektedir (Mihov ve Fatas;

2002:9). Bu görüşle uyumlu olarak, nispi seçim sistemleri sonucu temsilde ortaya çıkan siyasal parçalanmışlık, seçim bölgelerinin taleplerinin mali boyutu olan vergi harcamalarında meydana getireceği artış dikkate alınmadan sınırlı mali kaynaklara yönelimi teşvik ettiği (Fabrizio, vd.

2006:8), bu nedenle coğrafi bölgelere dayalı temsili parlamenter sistemlerde, bölge milletvekilleri, bölgelerine yönelik politikalar için merkezi yönetim vergi gelirlerinden daha fazla kaynak talep ettikleri ileri sürülmektedir. Bu durum merkezi yönetim vergi gelirlerinde toplanan kaynaktan daha fazla bir harcama talebinin oluşmasına neden olmaktadır.

Politik iktisatçılar, seçim sistemleri çerçevesinde temsili demokraside oluşan siyasal karar alma sürecinde kararların oy çokluğu yöntemi ile alınmasının, siyasal yozlaşma olarak tanımladıkları rant dağıtım anlayışının en önemli nedeni olduğunu ileri sürmektedirler. Temsili demokraside devleti ve siyasal süreci, bireysel tercihlerin siyasal kararlara dönüştürülmesinde izlenen oylama kuralları olarak gören kamusal tercih kuramı; klasik demokrasi kuramındaki kolektif kararların bireysel seçmenlerin tercihlerini yansıttığı şeklindeki öngörünün, mevcut karar alma sistemlerinde, temsili demokrasideki oy çokluğu kuralı nedeniyle işlemediğini ortaya koymuşlardır. Siyasal kararlar oy birliği ile alınmadığından, alınan kararlar vatandaşların tümünün tercihini yansıtmayacaktır. Çoğunluğu ele geçiren iktidarın, kamu politikalarını, (Arın;2013:269-270) kendi menfaatlerini gözetecek şekilde manipüle edeceği belirtilmiştir. Bu manipülasyonun siyasal yozlaşmaya neden olduğunu ileri sürülmüştür.

Kamu tercihi yaklaşımı; siyasal sistemin piyasa mekanizmasından tek farkının, bireysel tercihlerin piyasada ödemeye istekli olma ve tarafların oy birliği ile gönüllü mübadele yoluyla açıklanmasına karşılık, siyasi mekanizmada her bireyin bir oy hakkı ile kararlara katılmaları ve kararların oy çokluğu ile alınması olarak değerlendirmektedir. Bu sistemde devleti büyüten temel neden olarak; iktidar olmak için oy toplamaya çalışan politikacılar, kendi kişisel çıkarlarına göre hareket eden bürokratlar, oy vermeme tehdidinde bulunarak devlet harcamalarının artışıyla vergi vermeden avanta (rant) sağlamaya çalışan ve oy çokluğu kuralı sayesinde bunu gerçekleştirebilen seçmenler, avanta sağlayan baskı ve çıkar grupları, kısaca çoğunluk sistemine dayanan siyasal karar alma kurallarının varlığı (Arın;2013:271-272) olarak görülmektedir. Kuşkusuz, yozlaşma, sadece seçim sistemlerine bağlı değildir, aynı zamanda ülkenin diğer pekçok özelliği ile de ilgilidir. 1990’larda demokrasi ile yönetilen 80 ülkede yapılan ampirik çalışmada ortaya konduğu gibi, yozlaşma ile bağlantılı diğer faktörler; kişi başına düşen milli gelir, ticari serbestlik, vatandaşların eğitim düzeyi, din, ülkenin sömürge

77 geçmişi olup olmamasına ve coğrafi konumu (Persson ve Tabellin;2004: 81) şeklinde ortaya konulmuştur.

Outline

Benzer Belgeler