• Sonuç bulunamadı

TOPLUMSAL KAPASİTENİN GÜÇLENMESİ: STRATEJİ ÇERÇEVESİ Bu bölümde kalkınma sürecinde olan bir bölgenin turizm potansiyelin

3.4. Adıyaman ve Turizm

3.5.1. SWOT Analiz

1970’li yıllarda yönetim alanında kullanılmaya başlanan SWOT analizi, günümüzde farklı disiplinlerin uygulama süreçlerinde yer almaktadır. Semantik olarak SWOT; Strengths (Güçlü Yönler), Weaknesses (Zayıflıklar), Opportunities (Fırsatlar) ve Threats (Tehditler) kelimelerinin baş harflerinden oluşmaktadır (Uçar ve Doğru, 2005).

SWOT analizi, herhangi bir duruma yönelik stratejik kararlar alınmasında kullanılan yöntemlerin başında gelmektedir. Buna göre SWOT analizi; stratejik

95

planlama, yeni stratejiler üretme veya geliştirme amacına eşlik eden önemli bir araç olmaktadır (Kangas, Pesonen, Kurttila ve Kajanus, 2001, s.189). Diğer yandan bu yöntemin, bölgesel karar alma süreçlerine toplumsal katılımın ve bu düzlemde alternatif üretme yollarının tartışıldığı çalışmalarda başarılı sonuçlar verdiği görülmektedir (Dietvorst, Ashworth ve Larkham, 1994; Srivastava, Kulshreshtha, Mohanty, Pushpangadan ve Singh, 2005).

Bahsi edilen yaklaşımlardan hareketle Adıyaman'ın SWOT analizi yapılmış ve bu analize dayanılarak SWOT (TOWS) matrisi oluşturulmuştur. Analizin yapılmasında; ilgili alanyazın, kişisel gözlem (self observation) ve araştırma

sürecinde gerçekleştirilen mülakat verileri esas alınmıştır. Bu bağlamda Adıyaman’ın SWOT analizinde şu sorulara cevap aranmıştır (Rizzo ve Kim, 2005; Collins-Kreiner ve Wall, 2007):

 Güçlü Yönler: Avantajlar nelerdir? Dış taraflarca bölgenin güçlü görülen yönleri hangileridir? (Amaçlara ulaşabilmek için mevcut kaynak ve kapasite yapısı)  Zayıf Yönler: Hangi konularda gelişme kaydedilmelidir? Nelerden sakınmak

gerekmektedir? (Amaçlara ulaşmada kısıtlar, hatalar)

 Fırsatlar: Mevcut fırsatlar nelerdir? Hangi gelişmelerin odakta yer alması gerekmektedir? Bölgeyi ilgilendiren eğilimler hangileridir? (Amaçlara katkı sağlayacak iç ve dış çevre ile ilgili gelişmeler)

 Tehditler: Karşılaşılan güçlükler/engeller nelerdir? Bölgesel mücadele konuları hangileridir? Hangi gelişmeler bölgesel tehdit unsurudur? (Çevresel olumsuz gelişmeler)

96 3.5.1.1. Güçlü Yönler

Adıyaman'ı güçlü kılan durum genel itibariyle kentin tarihe uzanan kökleri, konumlandığı medeniyet ve kültürel mirası olmaktadır. Bu medeniyet coğrafyasının, aynı zamanda ilin turizmle olan bağını ortaya koyduğu söylenebilir (Güneydoğu Anadolu Rehberi, 2007; İKA, 2014). Adıyaman, farklı turizm kollarına ev sahipliği yapacak potansiyeli taşırken (İKA, 2013) bu anlamıyla bölgesel turizm

çeşitlenmesine uygun alanlara sahip olduğu görülmektedir. Söz konusu alanların özellikle kırsal turizm açısından kayda değer bir arz unsuru olması, bölgesel turizm gelişiminde öncelikli bir durum olarak değerlendirilmektedir (Ukav, 2012).

Turizm dışında, Adıyaman'ın maden ve enerji alanında sahip olduğu kaynak hacmi bir diğer bölgesel güç unsuru olmaktadır. Mermer örneğinde olduğu gibi; dünya rezervinin %40’ını oluşturan Türkiye'nin %10’luk iç kaynak payını

Adıyaman’ın oluşturduğu görülmektedir (Adıyaman Maden ve Enerji Kaynakları Raporu, 2013).

Kentin tarım yönünden oldukça elverişli bir konumda bulunduğu

düşünülmektedir. Sınırlarının önemli bir kısmını çevreleyen baraj gölü, tarımsal faaliyetler ve ürün çeşitliliği açısından kolaylaştırıcı bir unsur olmaktadır (Adıyaman Yatırım Destek Ofisi, 2013). Bu kapsamda, tarım ve sanayi etkileşiminde görülen performansla birlikte zirai ürün çeşitliliğinde yaşanan artışın bölge ticaretini olumlu etkileyeceği öngörülmektedir (TUİK, 2012).

Kalkınmanın ivme ekseni olan genç nüfus yoğunluğunun (Paksoy ve Aydoğdu, 2010) Adıyaman’ın en güçlü toplumsal dinamiklerinden biri olduğu söylenebilir. Nitekim ilde 15-29 yaş aralığındaki birey sayısı toplum nüfusun yaklaşık %30'una denk gelmektedir (TUİK, 2012).

97 3.5.1.2. Zayıf Yönler

Adıyaman, işsizlik oranının yüksek olduğu iller arasında yer almaktadır. Buna göre %17,9 olan işsizlik oranı, merkez nüfusu esas alındığında nispeten azalış

gösterirken (%15,83) oluşan yeni yüzdeyle genel tabloda 36. sırada yer almaktadır (TUİK, 2012). Oluşan bu tablonun bölgesel istihdam alanlarında görülen düşük yatırım yoğunluğunu işaret ettiği söylenebilir. Karadağ'ın (2012) vurguladığı gibi, gelişmiş illerde oldukça başarılı Adıyamanlı girişimcilerin olduğu ancak bu gücün kente yeterince yansıtılamadığı görülmektedir. Elbette bu durum yatırım

düşüncesinde beliren güven eksikliğini doğrularken, sektör düzeyinde yaşanan kopukluklar konunun kırılma noktasını oluşturmaktadır. Diğer yandan kentte görülen sektörel kurumsallaşma sorunu, bahsi edilen kopukluğun bir diğer ekseni olmaktadır (MPM, 2010).

Adıyaman'ın turizm gelişimi konusunda önemli ipuçlarına sahip olduğu bilinmektedir. Ancak turizm kaynaklarının umulan katma değeri sağlamadığı, sektörel bilincin oluşmadığı ve hizmet kalitesi başta olmak üzere eğitimden tanıtıma uzanan aralıkta beklenen gelişmelerin sağlanamadığı görülmektedir (Atay ve

Aytekin, 2010, s.196). Ne var ki sektörel kronik çıkmazların sınırlarını çizen bu yapı, bölgesel turizm anlayışı ve uygulamalarında beliren kısıtların bir sonucu olarak değerlendirilmektedir (Zeyrek, 2010, s.301).

3.5.1.3. Fırsatlar

Adıyaman'ın GAP sınırlarında yer alması, bölgenin genel fırsat çerçevesini ifade etmektedir. Nitekim bu kapsamda sağlanan teşviklerle Adıyaman, 2011 yılı kamu yatırımları sıralamasında 13. sırada yer almıştır (Ceylan, 2012, s.21).

98

Türkiye'nin jeopolitik coğrafyası nedeniyle, girişimcilerin Doğu ve

Güneydoğu Anadolu Bölgesi'nde yatırım fikrine uzak kaldıkları ve bu yaklaşımda terörün önemli bir faktör olduğu gözlemlenmektedir (Tosun vd., 2003, s.151). Bu olumsuz tabloyla beraber Adıyaman'ın teröre toplumsal açıdan uzak oluşu, komşularına göre daha güvenilir ve yatırıma uygun alanlar sunduğu anlamına gelmektedir (MPM, 2010).

Adıyaman turizminin fırsat eksenini, taşıdığı kaynak potansiyelinin oluşturduğu düşünülmektedir (Ukav, 2010). Nitekim derin tarihi ve kültürel değerleri, halk ve yönetim nezdinde kabul gören bir turizm nedenselliği barındırmaktadır. Benzer pencerede, bölgenin sahip olduğu coğrafya ve iklim karakteri söz konusu potansiyelin değerlendirilmesinde önemli bir fırsat zemini olarak belirmektedir (Kişisel Mülakat, 2014).

3.5.1.4. Tehditler

Adıyaman'a ulaşılabilirlik konusu, günümüzde başta havayolu olmak üzere diğer ulaşım sistemlerinde görülen iyileşmelere rağmen (Bakırcı, 2012) algısal bir paradoksu ortaya koymaktadır. Atay ve Aytekin'e (2010) göre çıkmaz sokak olarak tabir edilen bu durumun aynı zamanda içine kapalı bir toplum yapısından

kaynaklandığı ileri sürülmektedir.

Benzer bir algının da terör boyutunda oluştuğu gözlemlenmektedir. Nitekim ilin konumlandığı coğrafyada gelişen terör olaylarının tüm bölgeye atfedildiği ve bu anlamda herhangi bir olayın yaşanmadığı Adıyaman'ın aynı terazide değerlendirildiği görülmektedir (Kişisel Mülakat, 2014).

Kentte görülen göç yoğunluğu bir başka tehdit boyutunu işaret etmektedir. Ne var ki, -16,81’lik net göç hızı ile Adıyaman, en çok göç veren 7. il olmaktadır

99

(TUİK, 2012). Göç yapısındaki bu tablonun aynı zamanda kentin istihdam alanları oluşturmadaki zaaflarını ortaya koyduğu söylenebilir. Akış ve Akkuş'un (2003) değindiği gibi, bir bölgede yaşanan göç yoğunluğunun altında farklı nedenler

yatmakla birlikte en önemli faktörün işsizlik olduğu düşünülmektedir. Ancak burada trajik bir resim belirmektedir. Bu resimde, göç rotası olan İstanbul’un Adıyamanlılar için olumlu sonuçlar doğurmadığı görülmektedir. Bunda farklı sosyo-kültürel

etmenler rol oynamakla birlikte ekonomik düzlemde görülen en çarpıcı neden; göç eden nüfusun düşük eğitim seviyesi nedeniyle daimi işlerde istihdam edilememiş olmasıdır (Göksu, 2008).

Bir diğer konu da, küreselleşmenin evrensel bir silsilesi olan postmodern kültürün (Odabaşı, 2004) Adıyaman çehresinde yaşanmaya başlamasıdır. Nitekim bu durumla beraber bölge halkının gelişmeler karşısında değişken bir duruş sergilediği gözlemlenmektedir. Daha açık bir anlatımla, çoğu yörede olduğu gibi Adıyaman'ın da sosyal değişim sürecinde olduğu güncel bir gerçektir. Ancak konunun tehdit algısını uyandıran yönü, bölge halkının bir yandan teknoloji gibi değişim figürlerine kolay uyum sağlaması olurken diğer yandan bu sürecin getirdiği kültürel çeşitliliğe pasif direnç göstermesidir (Orman, 2008).