• Sonuç bulunamadı

Amerika Birleşik Devletleri, Çin Halk Cumhuriyeti ve Türkiye’de Karşılaşılan

Görsel karşılaştırma için öncelikle yürüme zorluğu olanlar (N=149) seçildi ve karşılaşılan engeller verilerinde değer “0” (Engelsiz) ise engelle karşılaşmadığı için “0” (sıfır) olarak ve 1’den 5’e kadar engelle karşılaşmış ise “1” olarak yeni bir değişkende yeniden kodlanmıştır. Daha sonra bu verilerin ortalamaları alınarak Tablo 35’de yüzde olarak yansıtılmıştır. Bu kodlama sayesinde sektör bazında engelle karşılaşma yüzdeleri elde edilerek tabloda gösterildiği gibi ABD ve Çin’de yapılan araştırma bulguları ile karşılaştırma imkânı elde edilmiştir (Avis vd., 2005; Bi vd., 2007).

Türkiye’de engelli kişilerin turistik seyahatlerinde karşılaştıkları engellerin sadece ülke içinde edinilen bilgilerle değerlendirilmesi yetmemelidir bu verilerin diğer ülkeler ile karşılaştırılması bize dünyadaki erişilebilir seyahat hakkında ve engelli kişilerin turizm aktivitelerine katılımlarına dair akademik açıdan ve sektör temelli daha iyi yorum yapabilme imkanı sağlamaktadır. Buna göre bu araştırmamız sayesinde Takeda ve Card’ın (2002) geliştirdiği FiTEM modeli aracılığı ile Türkiye’de edinilen bulguları ABD ve Çin’de edinilen bulguları ile karşılaştırma imkanı elde edilmiştir. Karşılaştırma için üç

85

ülkede edinilen veriler X(Tutumsal Engeller) ve Y(Fiziksel Engeller) dağılım grafiği üzerinde işaretlenerek Şekil 16 elde edilmiştir.

Tablo 35. Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Türkiye’de Karşılaşılan Fiziksel ve Tutumsal Engellerin Oranları

Türkiye ABD Çin

Fiziksel Engeller Ulaşım 99% 67% 90% Konaklama 90% 81% 90% Yiyecek ve İçecek 94% 83% 94% Çekicilikler 96% 78% 96% Tutumsal Engeller Ulaşım 97% 55% 85% Konaklama 88% 65% 84% Yiyecek ve İçecek 94% 66% 86% Çekicilikler 95% 56% 89%

Görüleceği gibi her üç ülkenin de Q3 bölgesinde bulunduğu yani fiziksel engelli kişilerin fiziksel ve tutumsal engeller ile karşılaştığı belirlenmiştir. Türkiye’de karşılaşılan fiziksel ve tutumsal engellerin ABD’ye göre çok fazla olduğu görülmektedir. Çin ile karşılaştırmada ise fiziksel engellerin sadece ulaşım sektöründe fazla olduğu fakat diğer sektörlerin oransal olarak benzer olduğu, tutumsal engellerin ise konaklama sektöründe benzerlik gösterdiği fakat diğer sektörlerde yüksek olduğu görülmüştür. Dolayısıyla Türkiye’de engellilerin erişilebilirliğine verilen önemin düşük ve turizmde çalışanların engellilere karşı tutumlarının özellikle ulaşımda olmak üzere olumsuz olduğu tespit edilmiştir.

86

Şekil 16. Amerika Birleşik Devletleri, Çin ve Türkiye’de Karşılaşılan Fiziksel ve Tutumsal Engeller Karşılaştırması OL UM SUZ T UT UM L A R DÜŞÜK FİZİKSEL ERİŞİLEBİLİRLİK

Türkiye ABD Çin

Q2 Q1

Q4 Q3

87

BÖLÜM V

5. SONUÇ VE ÖNERİLER

Bu bölüm araştırmanın bulguları hakkında sonuç, tartışma ve önerileri içermektedir.

5.1. Sonuç

Bu tez çalışması Türkiye’de turizmin dört alt sektöründe (Ulaşım, Konaklama, Yiyecek İçecek, Çekicilikler) karşılaşılan fiziksel ve tutumsal engelleri ve ayrıca tekrar ziyaret niyetlerini daha iyi anlamaya yönelik teorik model önermiştir. Önerilen modelin ayırt edici özelliği, tekrar ziyaret niyetini etkileyen tüm faktörleri kapsamamasına rağmen engelli kişilerin turizmde tüketim sonrası davranışları için ilk adımlardan birisi niteliğindedir. Kuramsal model tekrar ziyaret niyetinin karşılaşılan fiziksel ve tutumsal engellerden etkilendiğini önermiştir.

Araştırmanın bulguları engelli kişilerin tekrar ziyaret niyetinin engelli olmayanlara göre farklı faktörlerden etkilendiğini göstermiştir. Kuramsal model turizm literatüründeki fiziksel erişimin az olmasının ve olumsuz davranışların seyahat katılım engelleri olduğu bulgularından yararlanılarak oluşturulmuştur. Dolayısıyla fiziksel engelli kişilerin tekrar ziyaret niyeti için karşılaşılan fiziksel ve tutumsal engellerin önemli birer öngörü (predictive) olabileceği düşünülmüştür. Bulgular ayrıca fiziksel engellerin tekrar ziyaret niyeti üzerindeki etkisinin ve yönünün tutumsal engellerden farklı olduğunu göstermiştir. Araştırmanın bulguları fiziksel engellerin tekrar ziyaret niyetini ters yönde anlamlı bir şekilde etkilediğini fakat tutumsal engellerin etkisinin olmadığını göstermiştir. Fiziksel engeller arasında ulaşım sektöründe karşılaşılanlar tekrar ziyaret niyetini daha fazla etkilerken konaklama sektöründe karşılaşılanlar en az etkilediği belirlenmiştir. Dolayısıyla özellikle ulaşım sektöründe olmak üzere turizmin dört alt sektöründe de karşılaşılan fiziksel engeller, engelli turistleri tekrar ziyaret niyetinden vazgeçirmektedir.

88

Bulgular ayrıca işlev seviyesinin tekrar ziyaret niyeti için iyi bir öngörü olmadığını göstermiştir. Dolayısıyla engelli kişilerin işlev seviyelerinin düşük olması yani başka bir kişi/cihaza tam bağımlı olmaları destinasyon bağlılığı oluşturmamaktadır.

Ayrıca engellerin ortadan kalktığı bir ortamda engelli kişilerin aldıkları hizmetten daha çok memnun olacakları ve bu hizmetleri yeniden tecrübe etmek isteyecekleri (Israeli, 2002) öne sürülse de bu savın fiziksel engeller için doğru fakat tutumsal engeller için ise şüpheli olduğu görülmüştür.

Bu çalışma, fiziksel engelli kişiler için tekrar ziyaret niyeti modeli kurarak ve görgül olarak test ederek engelli kişilerin satın alma sonrası davranışlarına ışık tutmuştur. Bunun yanında turistik satın alma süreci literatürünü genişleterek erişim ihtiyacının pazarlamadaki önemini ortaya koymuştur.

5.2. Tartışma

Bu başlık altında öncelikle teorik modelin oluşumu ve daha sonra hipotez testlerinin sonuçları tartışılacaktır. Özet olarak araştırmanın ikinci bölümünde literatür taramasına yer verilerek engellilik konusunda, erişilebilirlik, fiziksel ve tutumsal engeller modeli ve satın alma sonrası davranışlar konusunda kuramsal ve kavramsal çerçeve açıklanmaya çalışılmıştır. Erişilebilir turizmde ve tekrar ziyaret niyeti üzerine yapılan çalışmalar ve bulgular ortaya koyularak kuramsal temel oluşturulmaya çalışılmıştır. Araştırmanın probleminin nasıl belirlendiği de bu kısımda anlatılmaya çalışılmıştır.

Üçüncü bölümde ise araştırmanın problemi ve yöntemi, oluşturulan teorik model, araştırmanın evreni ve örneklemi, veri toplama tekniği, pilot uygulama, ön testler ve verilerin analizi konusunda bilgiler verilmiştir. Önerilen teorik model fiziksel engelli kişilerin Türkiye’de seyahatlerinde turizmin dört sektöründe karşılaştıkları fiziksel ve tutumsal engelleri ve tekrar ziyaret etme niyetleri üzerindeki etkileri incelenmiştir. Model kapsamında ayrıca tekrar ziyaret niyetinin işlev seviyesine göre farklılık gösterip göstermediği ve ayrıca geçmiş seyahat tecrübesinin ve seyahatte eşlik eden sayısının fiziksel ve tutumsal engeller üzerinde etkisi ölçülmüştür. Ana saha araştırmasından önce yapılan pilot testte Cronbach’s α katsayısı yüksek çıkmış daha sonra ise ana saha araştırması bulgularında hem fiziksel ve tutumsal engel ölçeği için (α=0,898) hem de tekrar ziyaret niyeti ölçeği için (α=0,948) güvenirliğinin yüksek çıktığı görülmüştür. Ayrıca anket formunda anlaşılması güç olan ifadeler düzeltilmiştir. Örneklem evrene uygun olarak

89

Türkiye’nin değişik illerinde toplanarak ve uygunsuz olanlar elenerek toplam 387 sayısına ulaşılmıştır.

Araştırmanın probleminin çözümüne uygun olarak oluşturulan kuramsal modeldeki değişkenler arası ilişkiler SPSS programına aktarılan değişkenlere ait veriler analiz edilmiştir. Araştırma kapsamında oluşturulan 3 tane hipotez ve sonuçları Tablo 36’da verilmiştir. İlk iki hipotezin sınanmasında tekrar ziyaret niyeti bağımlı değişken olarak belirlenerek Faktöryel ANOVA testi uygulanmış, üçüncü hipotezde ise tek yönlü ANOVA uygulanmıştır.

Tablo 36. Kuramsal Hipotezlerin Özeti ve Testlerin Sonuçları

Önermeler Sonuç

H1 : Fiziksel Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti

H1/a: Ulaşımda Fiziksel Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti

Kabul Edildi Kabul Edildi H1/b: Konaklamada Fiziksel Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti Kabul Edildi H1/c: Yiyecek İçecekte Fiziksel Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti Kabul Edildi H1/d: Çekiciliklerde Fiziksel Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti Kabul Edildi H2 : Tutumsal Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti

H2/a: Ulaşımda Tutumsal Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti

Reddedildi Reddedildi H2/b: Konaklamada Tutumsal l Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti Reddedildi H2/c: Yiyecek İçecekte Tutumsal Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti Reddedildi H2/d: Çekiciliklerde Tutumsal Engeller  Tekrar Ziyaret Niyeti Reddedildi

H3: İşlev Seviyesi  Tekrar Ziyaret Niyeti Reddedildi

Birinci, yapılan istatiksel testler sonucu turizmin dört sektöründe karşılaşılan fiziksel engellerin tekrar ziyaret niyetini anlamlı bir şekilde etkiledikleri tespit edilmiştir. Etki değerlerine bakıldığında ise tekrar ziyaret niyetinin ulaşım sektöründe karşılaşılan fiziksel engellerden (Ŋp2=0,935, ω2=0,154) oldukça fazla etkilendiği tespit edilmiştir. Bunu

sırasıyla yiyecek içecek işletmelerinde karşılaşılan (Ŋp2=0,876, ω2=0,077), çekiciliklerde

karşılaşılan fiziksel engeller (Ŋp2=0,860, ω2=0,058) takip etmektedir. Konaklama

sektöründe karşılaşılan fiziksel engellerin (Ŋp2=0,747, ω2=0,029) tekrar ziyaret niyetini

diğer sektörlere göre daha az etkilediği görülmüştür. Dolayısıyla fiziksel erişim engelli kişiler için önemli bir seyahat engeli olmasının (Darcy,1998) ve engelli kişilerin mevcut boş zaman etkinliklerine katılmamalarının en büyük sebebi olarak etkinliklerin fiziksel

90

erişiminin az olmasının (Park, 1977) yanında destinasyonların fiziksel erişiminin az olmasının engellilerin tekrar ziyaretlerini tersi yönde etkilediği fark edilmiştir. Böyle bir tartışma konusu öğrenilmiş çaresizlik kuramı ile desteklenebilir. Ayrıca seyahat kararı; motivasyon, yaşam tarzı ve değerler, kişilik ve sosyo-ekonomik özellikler, gibi karmaşık bir dizi içsel değişkenlere dayalıdır ve bu değişkenler dolaylı turizm katılımını etkiyebileceği gibi bunların yerine yada yanında kişi başka dış engellerle karşılaşabilir. Öğrenilmiş çaresizliğe göre; bireylerin çevrelerini kontrol etmek için yaptıkları başarısız girişimleri (kendi engelleri nedeniyle), olumsuz sonuçları (katılımsız seyahati) görmek için kaçınılmaz olarak gelenlerin olabileceğini ve sonrasında da gelecekteki katılım çabalarını bırakabileceklerini ifade eder (APGEM, 2012, s. 37).

İkinci, tutumsal engeller için aynı etkiyi söylemek mümkün değil. Yapılan testler sonucunda turizmin dört sektöründe karşılaşılan tutumsal engellerin tekrar ziyaret niyetini etkilemediği tespit edilmiştir. Dolayısıyla fiziksel engelli kişiler seyahatlerinde olumsuz tutumlarla karşılaşsalar da tekrar ziyaret niyetinde olabilmektedirler. Böyle bir sonuç ile engellerin üstesinden gelme arasında kuramsal bağ kurulabilir. Diğer açıdan engelli turistlerin engellerle karşılaşılmasına rağmen turistik faaliyetlere katılımı sürecini detaylı inceleyen engellerin üstesinden gelme teorisiyle insanların engeller ile karşılaşmasında pasif kalmadıklarını aksine bu engellere önlem alarak ilgilendiklerini ve alternatifleri değerlendirdiklerini belirtmişlerdir (Jackson, Duane ve Geoffrey, 1993).

Üçüncü, yapılan bir araştırmaya göre engelli kişiler, sadece sakatlığı söz konusu olduğu için diğer insanlardan olumsuz ve damgalayıcı hissi uyandıran tepkiler görmüşlerdir. Araştırmaya göre mevcut damgalayıcı tutumlar sergilendiğinde engelli kişiler turizm hareketlerine daha az katılma isteğindedirler. Bahsedilen çalışma engellilere karşı sosyal tutumların turizm katılımlarına engel olduğunu desteklemektedir (West, 1983) fakat tekrar ziyaret niyetinde bu durum söz konusu değildir.

Dördüncü, araştırmanın tekrar ziyaret niyeti ölçeğinden edinilen bilgilere göre fiziksel engelli turistler genel olarak tekrar ziyaret niyetinde ve başkalarına tavsiye etme niyetindedirler. Fakat engelli kişilerin şiddet seviyelerine göre bölümlendirme de önemli bir süreçtir; daha şiddetli engele sahip olan kişiler daha farklı şekillerde ve sebepler için seyahat etmektedir (Burnett ve Bender-Baker, 2001) varsayımının tekrar ziyaret niyeti için doğru olmadığı görülmüştür. Bunun yanında Almanya’da yapılan araştırmada öne sürülen daha bağımlı olan engellilerin destinasyonlarına daha bağlı olduğu savının (Neumann ve Reuber, 2004) da bu araştırma ile doğru olmadığı görülmüştür.

91

Beşinci, araştırmada fiziksel engelli turistlerin tekrar ziyaret etme niyetlerinin yüksek çıkması ve yüksek oranda başkalarına tavsiye etme eğilimleri önceki araştırmaların engelli kişiler engelli olmayan kişilerin bilgi kaynaklarından yararlanmak zorunda kalmakta; ağızdan ağıza, aile, arkadaşlar aracılığı ile ve önceki tecrübeler engelli kişiler için ana bilgi kaynaklarını oluşturmaktadır (Darcy,1998; Turco vd., 1998) bulgusu ile desteklenmektedir. Nitekim Almanya’da yapılan araştırmada engelli tüketiciler bilgi kaynağı olarak %28 ile daha önce seyahat deneyimi edinmiş engelli gezginlerin deneyimlerini kullanmaktadırlar (Neumann ve Reuber, 2004).

5.3. Öneriler

5.3.1. Yönetimsel Öneriler

Erişim engellerinin tekrar ziyaretleri etkilemesinin görgül olarak kanıtlanması özel sektör ve kamu yöneticileri için sürekli gelişen erişilebilir turizmde başarılı olabilmeleri için önemli bir kriter olduğunu göstermektedir. Dolayısıyla işletmeler ve politikacılar planlamalarını bu çalışmanın sonuçları çerçevesinde değerlendirmelidirler.

Araştırma kapsamında engelli kişilerin erişimin yüksek olduğu yerleri başkalarına tavsiye etme eğiliminde oldukları görülmüştür. Önceki araştırmalar da engelli kişilerin, engelli olmayan kişilerin bilgi kaynaklarından yararlanmak zorunda kaldıklarını; ağızdan ağıza, aile, arkadaşlar aracılığı ile ve önceki tecrübelerin engelli kişiler için ana bilgi kaynaklarını oluşturduğunu söylemişlerdir (Darcy, 1998; Turco vd., 1998). Dolayısıyla pazarlamacıların bu bilgiler ışığında planlamalarını gerçekleştirmeleri gerekmektedir.

Ayrıca devlet nezdinde engellilere yönelik eğitim faaliyetlerinin ve sosyalleşme gerekliliğinin önemini ortaya koymaktadır. Dünyada engelli kişilerin sosyal dışlanmalarının bir sorun olduğu ve sosyal sürdürülebilirliğin temel olarak engelliler üzerine kurulacak ekonomik, çevresel sürdürülebilir politikalar çerçevesinde geliştirilebileceği açıkça görülmektedir. Ayrıca engelliler için oluşturulacak her erişim ve sosyal politika engelsiz kişileri de etkileyecek ve çarpan etkisi yapacaktır.

Türkiye açısından, otobüs ve taksilerde fiziksel erişimin kolaylaştırılması gerekmektedir. Yapılan düzenlemeler ile engellilerin en çok kullandığı bu iki araç ile engelli turizmine katkı sağlayacağı düşünülmektedir. 1 ve 2 yıldızlı otellerde ve pansiyonlarda fiziksel düzenlemeler ve personelin engelliler için eğitilmesi gereksinim olarak ortaya çıkmıştır. Dolayısıyla politikalar arasında bu iki işletmeye verilecek olan önem konaklama sektörüne

92

katkı sağlayacaktır. Yiyecek içecek işletmelerinin engelli kişilere uygun hale getirilmesi ve personelinin eğitilmesi ihtiyacı da görülmektedir. Özellikle fast food işletmelerinde engelli kişilere karşı olumsuz tutumların giderilmesi gerekmektedir. Tarihi yerlerde yapılacak olan fiziksel engel düzenlemeleri ve doğal alanlar, milli parkların engellilere uygun hale getirilmesi ve personelin engelli kişilere olumlu tutumlarını geliştirici eğitimlerin verilmesi gerekmektedir. Özellikle tarihi destinasyonların bu konuda önlemleri ve evrensel tasarım ilkeleri çerçevesinde geliştirecekleri planlamalar Türkiye’de erişilebilir turizmin rekabet edebilirliğini güçlendirecektir.

FiTEM modeli ile karşılaştırmada da görüldüğü gibi Türkiye’nin dünyada erişilebilir turizmde rekabet edebilmesi adına özellikle ulaşım ve diğer sektörlerde gerekli önlemlerin devlet politikaları ve kontrolünde alınması gerekmektedir. Hem dünyada sayısı gittikçe artan engelli turistlerin oluşturduğu pazardan pay alabilmek için hem de ülke içi ve uluslararası alanda sosyal sürdürülebilirliğin sağlanabilmesi ve engellilere yönelik sosyal dışlanmanın önüne geçebilmek için gerekli politikaların evrensel tasarım ilkeleri çerçevesinde yapılması ve personele yönelik doğru eğitimlerin verilmesi gerekmektedir.

5.3.2. Kuramsal Öneriler

Araştırmanın sonuçları erişim engellerinin engelli turistler için tekrar ziyaretlerinde etkili olduğunu göstermiştir. Dolayısıyla bu araştırma literatürde engellilerin karar alma süreci çeşitli engelleri aşarak oluştuğunu ve engelli olmayanlara göre farklı kısıtlamalar ile karşılaştıkları (Smith, 1987) fikrini doğrulamaktadır. Erişim engellerinin boş zaman faaliyetlerine katılımda ve turizmde tüketici davranışları için önemli bir belirleyici olduğu görgül olarak görülmüştür. Bu bağlamda bu alanda yapılan teorik çalışmaların ve oluşturulan tüketici modellerinin karşılaşılan fiziksel engellerin destinasyon bağlılığını etkilediği bilinerek yapılması daha verimli sonuçlar elde edilmesini sağlayacaktır.

Son zamanlarda boş zaman aktivitelerine katılımda engellerin üstesinden gelme fikri önemli bir araştırma alanı olarak ortaya çıkmıştır. Engellerin üstesinden gelme konusu kişilerin engelleri aşmak için ve boş zaman aktivitelerine katılabilmek için birçok yöntem kullandıklarını belirtmektedir. Engellerin katılımı önleyen engeller olmadığı çok açık bir şekilde ifade edilmeye başlanmıştır; aksine karşılaşılan engeller üstesinden gelinebilirler veya müzakere edilebilmektedirler (White 2008; Crawford, Jackson ve Godbey, 1991; Jackson, Duane ve Geoffrey, 1993; Kay ve Jackson, 1991) savının fiziksel engeller için doğru olmadığı fakat tutumsal engeller için doğru olduğu görülmüştür. Dolayısıyla

93

tutumsal engellerin, engelli tüketici davranışı literatüründe iyi bir öngörü olmadığı görülmektedir.

Artık engelli kişilerin de dahil edildiği ciddi çalışmalar turizm engellerinin özel doğasını araştırmaya başlamıştır (Darcy, 1998; Turco vd., 1998). Bunun yanında doğası gereği diğer birçok araştırma engelli kişilerin turizm tecrübe sınırları ve engellerini boş zaman engelleri çalışmalarını gözetmeksizin belirlemişlerdir (Burnett ve Bender-Baker, 2001; Darcy, 2002; Israeli, 2002; Ray ve Ryder, 2003). Bu bağlamda araştırmamız erişilebilir turizm pazarlaması ve engelli kişilerin tüketici davranışları konusunda önemli bilgiler vermiştir.