• Sonuç bulunamadı

2.4. Türkiye’de Sakin Kent Hareketi

3.1.2. Alan-Mekân Ayrımı ve Kamusal Mekânın Kapsamı

Kamusal alan kavramını özümsemeyi güçleştiren unsur onun iki farklı anlam boyutunu bir biri ile ilişkili şekilde kapsamasından ileri gelmektedir. Bu kavram; bir yönüyle ifadelerin, fikirlerin ve tecrübelerin üretildiği mekânsal bir kavram olarak konumlanırken diğer yönüyle aleni, açık, ortak anlamında normatif bir ilkeyi ve ideali ifade eden bir kavramdır (Özbek, 2015: 42). Gürallar (2009) bu durumu şöyle tanımlamaktadır:

“Sözgelimi politik etkinliklerin sahnesi olan bir kent meydanı, aynı zamanda kentsel günlük yaşama ait rutinlerin de ayrılmaz bir parçası olarak bir aleniyet mekânıdır, hepimize ait, ortak olandır. Kısaca herkesin ‘görülür ve duyulur’ olabildiği ‘ortak’ (ya da ortak kullanıma izin verilen alanlar) kamusal alanlardır”. Dolayısıyla kamuların ve bireylerin bir araya gelip etkileşim ve iletişim kurduğu mekânlar, kamusal alan olabilmektedir (Çetin, 2006: 35).

Kamusal alan kavramı disiplinlere göre de değişkenlik göstermektedir, bir filozofun, mimarın ya da tarihçinin üzerinde durduğu kamusal alan kavramı öteki için aynı anlamı ifade etmeyebilir (Dacheux, 2012: 15). Çoğunlukla şehir plancıları, mimarlar, çevre mühendisleri gibi meslek gruplarının kamusal alana ilişkin yaptıkları tanım; meydan, sokak, park, kahvehane, salon, ortak merkezler gibi insanların bir araya geldikleri ortak mekânlardır (Onat, 2013: 13).

Mekânın kamusallaşması onu kamusal alan yaparken aynı zamanda tabiatıyla kamusal mekân niteliğine de haiz kılmaktadır. Ancak tam da bu nitelik, üzerinde tartışmalı bir evreye kapı açmaktadır. Hatta bu durum yalnızca Türkiye literatürüne ve Türk diline özgü de değildir. Evvelce bahsedilen ‘kamu’nun Batı literatüründeki göreceli net konumu, kamusal alan ve kamusal mekân ayrımında çetrefilli bir hal almaktadır. Dilimize yapılan çevirilerde kamusal mekân için public realm, public domain gibi kavramlar kullanılırken; kamusal alan içinse public sphere, public space gibi kavramlar kullanılmaktadır (Bıyık, 2011: 30).

Mekân sözcüğü Türkçeye Arapçadan geçmiş olup yer, yurt, ev, uzay anlamındadır (TDK, 2015). Bununla birlikte Arapçadaki kwn kökünden gelen mekânın bu dildeki anlamı da yer, konumdur. Aynı kökten türeyen kawn sözcüğünün anlamı var olma iken ondan türeyen kâinat ise uzay, varoluş manasındadır (etimolojiturkce.com, 2015). Bu noktada kamusal mekân kavramını somut biçimde tanımlamak ‘var olan yer’

anlamında değerlendirmek mümkündür. Öte yandan, 20. yüzyılda ortaya çıkan başta televizyon gibi çeşitli medya araçları kamusal alanın iletişim boyutunu ciddi biçimde etkilemiştir. Daha sonra ortaya çıkan ve giderek dünyanın en yaygın kamusal alanı olan internet ortamı ve sosyal medyanın28 gelişimi ise kamusal alanın iletişim boyutunu küresel anlamda geniş bir mecraya taşımıştır. Bu noktadan itibaren tarihsel olarak iletişimden çok mekân boyutu öne çıkmış olan kamusal alanın, mekâna yakın olan anlamı da değişime uğrayabilecektir. Bu süreç kamusal mekânın daha somut bir kavramsal çerçevede; iletişim olanağı genişleyen kamusal alana göre, kapsamının nispeten daha görünür biçimde tanımlanmasını sağlayabilir. Kamusal alan ‘mekân’da tecessüm ettiğinde ortaya kamusal mekân çıkacaktır. Tabiatıyla her kamusal mekân aynı zamanda bir kamusal alandır. Sonuçta bu çoklu katmanda mekândan kamusal mekâna oradan da kamusal alana uzanan bir kavramlaştırma daha tutarlı bir yaklaşım sunabilir.

Bu noktada genel bir yaklaşımla kamusal alan; daha soyut bir içermeye karşılık gelerek internetten medyaya, kentsel alanlardan sanat dallarına geniş bir kapsayıcılığa sahiptir denilebilir. Kamusal mekân ise genel olarak açık veya kapalı, insanların bir araya geldiği ve iletişim kurduğu; pazar, okul, park, hastane, sokak, meydan, devlet daireleri gibi sahibi devlet kurum ve kuruluşları olan mekânlar olarak anlaşılmaktadır. Bu noktada kamusal alanın kamusal mekân kavramını kapsadığı ifade edilebilir (Arslan, 2014: 17).

Kamusal alan ve kamusal mekân kavramlarının kullanımında yapılan ayrım; son derece ‘girift’ olan bu kavramların, birbirlerinden tamamen ayrışan bir yapıda olduğunu belirtmek değil, ancak kapsamlarını ortaya koymaktır. Çünkü kamusal mekân ve kamusal alan arasında çift yönlü bir etkileşim söz konusudur. Kamusal mekândaki tüm eylemlerin kamusal alanda fikirsel bir altyapısı bulunurken, kamusal mekânda yapılan eylemler de kamusal alandaki söylem ve ideolojileri etkiler (Bıyık, 2011: 30).

Kentsel kamusal mekânlar bütün kent sakinlerinin hatta kente dışarıdan gelenlerin erişim sağlayıp kullanabileceği ve paylaşım da bulunabileceği mekânlardır. Bu noktada mekânı ‘kamusal’ yapan onun kamuya açık olan ve insanlarca kamusal

28 İnternetin ve sosyal medyanın kamusal alan olup olmadığı halen tartışılsa da kamusallığın temel

nitelikleri olan açıklık ve erişilebilirlik olanağı açısında kendi ölçülerinde bir kamusal alan iddiasında olduğu söylenebilir. Sansür vb. gibi uygulamalara karşı kısıtlanabilse de teknolojik olanaklarla bu kısıtlamaları aşabilmek kısıtlanmış kamusal mekânlara göre kimi zaman daha bile zahmetsizdir. Gelinen süreçte internet ortamı kendi kamusallığını meydana getirmiştir bununla birlikte onun ne tür bir kamusal alan olduğu tartışılmayı sürdürülecektir. Bilgi için bkz.

etkinliğe konu edilen yapısıdır. Bu şekilde donuk bir kavram olan ‘mekân’ da kamusal mekân olarak dinamik bir konuma gelecektir. Örneğin günümüzde Ukrayna’da Çernobil Nükleer Faciası sonucu insanlarca terk edilmiş ve girişi yasaklanmış, Pripyat kentindeki hangi sokak kamusal mekândır, ya da sıkıyönetim ilanı sonucu yasaklanan bir sokak kamusallığını (geçici de olsa) yitirmiş bir mekân olmaz mı? Sonuçta kentin içindeki bir sokak salt bu niteliği ile bir kamusal mekân olmadığı gibi dolayısıyla bir kamusal alan da değildir. İstisnai örneklerin ötesinde, bu durumun hatırlattığı bir diğer husus da mekânın kullanım şeklinin zamanla farklılaşabileceğidir. Dolayısıyla mekânın kamusallığı da değiş(tiril)en ve dönüş(türüle)ebilen bir yapıdadır. Berman’a göre burada belirleyici olan da mekânı düzenleyenlerin nasıl bir kamusal alan istedikleridir (Çetin, 2006: 35). Bu durum tarihte ve günümüzde kamusal alan üzerine olan yaklaşımları mekân üzerinden okumayı ve sorgulamayı gerekli kılmaktadır.

Fotoğraf 3.1. Pripyat’tan Bir ‘Mekân’ Kaynak: wikipedia.org29