• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM 2: ERKEN CUMHURİYET DÖNEMİ GÜVENLİKLEŞTİRME SİYASETİSİYASETİ

2.3. Serbest Cumhuriyet Fırkası: Tanımlanmış ve Sınırlanmış Alanda Siyaset

2.3.1. Alımlayıcı Kitlenin Hazırlanması

Tekrar Serbest Cumhuriyet Fırkası’na dönersek, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurucularının da Cumhuriyet elitleri olduğu düşünüldüğünde yapılması gereken ilk iş bu partinin kurucularının ötekileştirilmesiydi. İsmet İnönü, Atatürk’ün kendisine karşı yeni bir Cumhuriyetçi elit yaratacağı fikrinde olduğu için Cumhuriyet Halk Fırkası içinde İnönü’ye yakın olanların ilk işi Serbest Fırka’nın kimliğine yönelik bir kuşkunun oluşturulmasına yönelik olmalıydı. Yani Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası’nda olduğu gibi güvenlikleştirme söylemlerinin başlatıcısı Mustafa Kemal değildi. Mustafa Kemal aslında ikna edilmesi gerekendi. Bu anlamda Terakkiperver Cumhuriyet Fırkası ile Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın güvenlikleştirme süreçleri benzerliklerinin yanında önemli farklılıklar da gösterir. Bu farklılıkların en başında güvenlikleştirici aktör olarak kabul edilen Mustafa Kemal’in iki partiye karşı farklılaşan konumudur. Bu anlamda alımlayıcı kitle olgusu da değişecektir. Konunun ele alınış biçiminde bu farklılık ortaya konulacaktır.

Serbest Fırka’ya karşı duyulan kuşku partinin resmi olarak üye yazımına başlamasından bir gün sonra Cumhuriyet Halk Fırkası Katibi Umumisi Erzincan Milletvekili Saffet Arıkan’ın 22 Ağustos 1930 tarihinde yazdığı ve 2 Eylül 1930 tarihinde Fırka Müfettişlerine ulaşan tamimde dile getirilmekteydi. Aslında bu tarihte parti ile ilgili ortaya çıkan herhangi bir olumsuz durum söz konusu değildir. Ancak alımlayıcı kitlenin yapay söylemlerle hazırlanması gerekmekte ve partinin kimliğine karşı olumsuz bir beklentinin oluşturulması amaçlanmaktadır. Tamimde kullanılan ifadelere bakıldığında bu durumu kolayca tespit etmek mümkün olmaktadır. Bu tamimde, Serbest Cumhuriyet Fırkası üyeleri tanımlanmakta ve bu üyelere karşı alınacak önlemler belirtilmekteydi:

1 Örneğin Serbest Fırka’nın en çok gündemde olduğu zamanda, Son Posta gazetesinin 6 Eylül 1930 tarihli sayısında yayımlanan “gelen gideni aratır sözü irticadır” haberi bunun en iyi örneklerinden biridir (aktaran Özipek, 2004b: 245).

“...ruhan [ruhen] mürteci insanlar da bu fırkaya [SCF’ye] müracaat ederek tetkik noksanlığı yüzünden kaydolunabilir[ler] ve emellerini propaganda edebilirler. Doğrudan doğruya memleket zararına olan bu hareketi muarızımız fırka da [SCF] terviç etmeyeceğinden ve bilhassa teşkilatımız bu gibi kara ruhluların taazzuvuna karşı şiddetle mücadele mecburiyetinde olduğundan, Serbest Cumhuriyet Fırkası’na bu gibi insanlar kaydedildikleri takdirde, zatı âlileri vasıtası ile derhal makamı acizinin haberdar edilmesi hususunun münasip bir tarzda teşkilatımız kademelerine iblağını reca [rica] ve bilvesile teyidi hürmet eylerim efendim” (Koçak, 2006: 203).1

İktidar partisi olan Cumhuriyet Halk Fırkası’nın yönetici elitleri, daha yeni kurulmuş ve üye yazımına başlayalı bir gün geçmiş olan Serbest Fırka’ya üye olacak kişilerin kimliklerini öngörmüş ve ileride resmi görüşün temel argümanı olacak olumsuz nitelendirmeleri de dile getirmeye başlamıştır. Bu tamimde öne çıkan unsurlar, Serbest Fırka’nın Cumhuriyet ve laiklik konusunda samimi olmayacağı ve “ruhen mürteci insanlar” olarak, “memleket zararı”na propaganda faaliyetinde bulunabilecekleri hususudur. Dolayısıyla “bu gibi kara ruhlular”a karşı acilen “şiddetle mücadele” edilmesi için önlem alınmalıydı. Tamimde zararlı olarak tanımlanan kişilerin yeni fırkaya üye olması halinde Fırka Müfettişleri’nin söz konusu durumu hemen merkeze bildirmeleri gerekiyordu. Ayrıca Fırka Müfettişleri’nden istenen, söz konusu tamimin Cumhuriyet Halk Fırkası teşkilatına yaymalarıydı. Yani bu bir anlamda güvenlikleştirici aktör olan Cumhuriyet Halk Fırkası üst yönetiminin alımlayıcı kitle olarak adlandırabileceğimiz, Halk Fırkası taşra teşkilatının ikna edilmesi çabasıydı. Ardından da taşra teşkilatı halkı yeni fırkanın kimliği konusunda “tamimde tanımlanan” şekliyle bilgilendirecekti.

Cumhuriyet Halk Fırkası Kâtibi Umumisi Erzincan Milletvekili Saffet Arıkan 22 Ağustos 1930 tarihinde yazdığı başka bir tamimde yine benzer ifadeler kullanmıştır:

“Aldığım haberlere göre, Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın teşekkülü keyfiyeti, bilhassa bir taraftan softa ruhlu mürtecilerin ve diğer taraftan komünistlerin faaliyetine yol açmıştır. Komünistlerin her fırsatı ganimet ittihaz edere[k] harekete geçmeleri tabidir. Buna karşı teyakkuzunuz şimd[i]ye kadar olduğu gibi idame ve tezyid edilmelidir. Ancak

mürtecilerin güya şapka yerine fes, yeni Türk harfleri yerine Arap harfleri ikame

olunacakmış, memleketten bi hakkın kovulan saltanat ailesi tekrar memlekete gelecekmiş; saltanata köhne müesseseleri ve ananeler tekrar tesisi edilecekmiş yolunda yaptıkları propagandalar, çok dikkate şayan ve memleketin huzur ve sükûnuna çok vahi[m]dir. Binaenealyh bu işlere dikkatini artırmış olan hükümet mekanizmasından daha ziyade teşkilatımızın mutabassır ve müteyakkız olmasını ve bu gibi propagandaların icap eden irşadat ile derhal karşılanmasını ve faillerin aid olduğu hükümet makamatına bila

1

merhamet ihbar etmesini [edilmesini] ehemmiyetle reca [rica] eder, bilvesile teyidi hürmet eylerim efendim” (Koçak, 2006: 205).1

Bu tamimde de Cumhuriyet için tehdit oluşturabilecek “softa ruhlu mürteci” unsurların yanına “komünistler” de eklenmiştir. Bu unsurlar halkın “huzur ve sükûn”unu bozacaktır. Bu anlamda bu kişilerin tehlikeli olduğuna yönelik halk “irşad” edilmeli ve tehdit oluşturduğundan şüphelenilen kişilerin “bila merhamet ihbar” edilmesi gerekmektedir.

6 Eylül 1930 tarihinde Cumhuriyet Halk Fırkası Kâtibi Umumiliği Fırka Müfettişleri’ne yazdığı tamimde de önceki tamimlerde geçen benzer ifadeler kullanılmaktadır. Bu tamimin yazıldığı dönem, Fethi Bey’in İzmir mitingine denk gelmektedir ve İzmir’de yaşanan olaylar üzerine gönderilmiştir. Genelgenin özü, “devrimlerin tehlikede olduğu” ve “gerekli önlemlerin valilikler tarafından alınması” hususudur. Serbest Cumhuriyet Fırkası’nın kurulmasının ardından “birçok mürteci” insanın “vergiler kalkacak”, “Arap harfleri gelecek”, “fes giyilecek”, “tekkeler açılacak” gibi propagandalarla halkın “saf kısmı[nın] zehirlenmekte” olduğu aktarılmakta ve alınacak önlemlere değinilmektedir. Ardından “bu gibi muzır şayiaların önüne geçmek üz[e]re her tarafta halkımızın irşad edilmesi” gerektiği belirtilmektedir. Belirlenen hususların dışına çıkanlara karşı uygulanacak yaptırımların da “devletin kanunları ve kuvveti pençesinden yakayı sıy[ı]ramayacakları” ifadesiyle dile getirilmiştir. Tüm bu hususların “sureti sariha ve kat’iyede bütün teşkilat kademelerine” anlatılması Fırka Müfettişlerinden istenmektedir (Koçak, 2006: 208). Daha önceki tamimde belirtilen hususların en azından halkın bir bölümünde etkili olduğu bu tamimden anlaşılmaktadır. Yine bu tamimle, bir taraftan halkın uyarılması Cumhuriyet Fırkası mensuplarından ve taşra teşkilatından istenirken aynı zamanda uyarılara uymayanları şiddetli cezaların beklediği de belirtilmektedir. Alımlayıcı kitlenin iknası demokratik olmayan toplumlarda demokratik süreçlerin sonucunda değil daha çok zorlamaların sonucunda olmaktadır. Bu anlamda demokratik olmayan toplumlarda alımlayıcı kitlenin “belirli bir halk” ya da “belirli bir insan topluluğu” olması zorunlu değildir. Başka bir ifadeyle “parti elitleri” (Weaver, 2003: 26) gibi ikna edilmeye gereksinim duyulan gruplar da olabilir.

1

5 Eylül 1930 tarihinde Dâhiliye Vekâleti’nin valiliklere göndermiş olduğu tamim ise, daha önceki Cumhuriyet Halk Fırkası’nın yayınlamış olduğu tamimlerde geçen ifadeler tekrar edilir ve daha ileri istekler de bulunulur. İlgili tamimde, Valiliklerden gelen bilgilerden söz edilir ve buna göre, bazı kimseler, halkı devlete karşı çeşitli vaatlerle kışkırtmakta ve “kanunlara itaatsizliğe tahrik ve teşvik” etmektedir. Eğer bu şekilde “makus ve menfi istikametteki propagandalar” genişlerse memleketin idaresi “anarşiye” düşebilecektir. “Cumhuriyet Kanunlarının tamamile tatbikini temin ve hükümet otoritesini her şeyden yüksek tutmak” için hükümet memurları her türlü ve en geniş şekilde salahiyetlerini kullanmaları istenmektedir. “Cumhuriyet ve inkılâp kanunlarına halkın şuurlu ve samimi muhabbet ve itimadının idamesi” için tedbirler alınması ve gelişmelerin günü gününe bildirilmesi istenmektedir (Koçak, 2006: 209) Bu tamimde görüleceği gibi Cumhuriyet Halk Fırkası’nın Serbest Fırka ile ilgili propagandası bir etki doğurmuş ve artık devletin diğer birimleri de benzer ifadelerle Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı suçlamaktadır. Suçlamalarına gerekçe olarak artık taşradan gelen bilgileri referans vermektedirler. Serbest Fırka üzerine oluşan literatürde Cumhuriyet Halk Fırkası’nın ilk başta yeni kurulan partiye karşı hoşgörü gösterdiği yaklaşımı bu bağlamda sorunludur. Koçak’ın ( 2006: 656) da tespit ettiği gibi Cumhuriyet Halk Fırkası ilk baştan itibaren Serbest Cumhuriyet Fırkası’nı “tehdit olarak algılamıştır”. Dolayısıyla, dönemin Cumhuriyetçi aktörlerinin Serbest Fırka’nın faaliyetlerine karşı yaklaşımı, bu tehdit söylemini yaygınlaştırmak, yaşanan gelişmelerdeki krizleri bu tehdit söylemi için bir meşruiyet aracı olarak kullanmak ve partinin faaliyetlerini güvenlikleştirmek yoluyla siyasi hayatına son verilmesini sağlamak olmuştur.

Outline

Benzer Belgeler