• Sonuç bulunamadı

Aile ve Aşiret Derneklerinin Aracılık/Arabuluculuk İşlevi

I. BÖLÜM

3. ARAŞTIRMA BÖLGESİNDE MODERNLEŞME TEMAYÜLLERİ

3.3. Şanlıurfa Aile ve Aşiret Dernekleri

3.3.2. Aile ve Aşiret Derneklerinin İşlevleri

3.3.2.2. Aile ve Aşiret Derneklerinin Aracılık/Arabuluculuk İşlevi

Sivil toplum kuruluşlarının en temel özelliklerinde biri devletle/siyasal alanla toplum arasında aracılık yapmasıdır. Tüzel bir kişilik olarak STK’lar dikey ve yatay olmak üzere iki yönlü aracılık işlevi görmektedir. Bunlardan ilki üyeler de dahil bir bütün olarak toplum adına kamu otoritesine karşı aracılık, ikincisi ise kendi tabanında üyeler arasındaki aracılık işlevidir. Aile ve aşiret dernekleri olarak faaliyet gösteren bu dayanışma örgütleri her iki işlevi de sağlamaktadır. Dernekler, dikey ilişkiler bağlamında mensupları ile kamu otoriteleri arasında birçok alanda aracılık görevi icra etmektedir. Kamu kurum ve kuruluşları ile ilişkilerde dernekler gerek resmi yollardan ve gerekse sosyal sermaye üzerine bina edilmiş ilişkileri kullanarak milletvekili, belediye başkanı ve kurum müdürlerini harekete geçirmektedir. Aile ve aşiret mensuplarından gecekondu semtlerinde ve kırsalda ikamet eden kitlenin yol, su, elektrik, sağlık ocağı, okul, ulaşım ve park gibi v.b alt yapı hizmetlerinin alınması, konutların yıkımına engel olma ve nüfus cüzdanı çıkarma- yenileme ve resmi nikah işlemleri, tapu alma gibi birçok alanda dernekler aracı misyonlar üstlenmektedir. Bu tür işlerde basın açıklaması, kulis ve lobi faaliyetleri ile kamuda görevli dernek üyeleri kolaylaştırıcı unsur olmaktadır. Mersavi dernek başkanının aktardığına göre, aile mensuplarının yerleşik olduğu köylerde okul eksikliği üzerine valilik ve Milli Eğitim yetkilileri ile çeşitli diyaloglar gerçekleştirilmiş yapılan lobi çalışmaları sonucu Küçük Alanlı köyüne taşıma merkezi bir okul yapılması sağlanmıştır. Böylece çevre köylerdeki öğrenciler daha uzak yerlere gitmekten kurtulmuştur. Diğer yandan başkan, gerek mensuplarının oturduğu köylerde ve gerekse kentteki mahallelerde çeşitli sebeplerle çocuklarını okula yollamayan ailelerle heyetler halinde görüşme yaptıklarını, bu görüşmeler sonucunda çocukların bir kısmının eğitim hakkına kavuştuğunu

belirmektedir. Hatta bu öğrencilerden birinin şu an Anadolu lisesinde okuduğunu gururla aktarmaktadır (D.K, 31.12.2012).

Örnek bir diğer vaka kamu mercilerinin basın açıklaması aracılığıyla göreve çağrılmasıdır. Atmanlar aşireti mensuplarının ikamet ettiği Güzelkuyu köyünde yaşanan olayda Şanlıurfa Organize Sanayi bölgesindeki fabrikaların kimyasal atıklarının dere yatağı yoluyla içme suyu olarak kullanılan kuyuları tehdit ettiği, kimyasal atıkların suya ve toprağa karışması ile insan, bitki ve hayvan hayatını risk altına aldığı tespit edilmiş ve sonrasında ilgili kurumlarla çeşitli yazışmalar yapılmıştır. Sorunun önemine binaen basın açıklaması yapılmış, konu kamuoyu ile paylaşılmıştır. Köyde kokudan ve hastalıktan şikayet edilen açıklamada konunun çözümü için kamu mercileri göreve çağrılmış aksi halde Avrupa İnsan Hakları Mahkemesine kadar gidileceği ifade edilmiştir. Tepkiler üzerine derenin köyün önünden geçen kısmı borularla yetkililerce kapatılmıştır (M.A, 30.12.2012).

Aile ve aşiret dernekleri yatay ilişkilerde aracılık/arabuluculuk anlamında tabandaki problemlerde de aktif rol almaktadır. Dernek mensuplarının bir kısım resmi üyeleri kentte yaşamasına karşın doğal üye olan aile veya aşiret bireylerinin büyük bir kısmı kırsal alanda köy ve beldelerde yaşamaktadır. Aşiret mensuplarının yaşadığı gerek kırsal ve gerekse kent merkezinde karşılaşılan değişik durumlarda aile dernekleri sorunları çözmede bir takım görevler yüklenmektedir. Bunlardan en önemlisi aracılık/arabuluculuk görevidir. Geleneksel yapıda Emirlik, Ayanlık, Kethüdalık ve Arfe/Ariflik gibi aracı kurumların sağlamış olduğu ilişki ve mekanizmalarla biriken tarihsel miras, benzer pozisyonlarla aile ve aşiret derneklerinde çeşitli formlarda devam ettirilmektedir. Resmi ve doğal üyeleri arasındaki anlaşmazlıklarda hakem rolünü üstlenen gerek bireyler ve gerekse heyetler, sorunları çözmede önemli roller üstlenmektedir. Örneğin bazı derneklerde başkan veya hatırlı kişiler ön plana çıkarken, Rafi Ailesi Derneği başkanının verdiği bilgilere göre problemleri çözmek üzere “ihtiyar heyeti” adıyla kurulmuş arabulucu heyetler ön plana çıkmaktadır (Ö.D, 02.05.2012). Dernek yöneticilerinin çoğunun eğitimli, ailede/aşirette ve toplumda itibarlı kimseler olduğu bilindiğinden yaşanan olaylarda arabulucunun meşruiyeti benimsenmektedir. Söz konusu problemler; kan davaları, arazi anlaşmazlıkları, kamu kuruluşları ile

yaşanan sıkıntılar, ticari anlaşmazlıklar, kız alıp verme, kavga ve çatışmalar v.b. alanlarda çeşitlenmektedir.

Geleneksel aşiret yapısı içerisinde çatışma şeklinde tezahür eden önemli bir olgu kan davasıdır. Aşiretler arasında çok sık rastlanan bu durum; “bir kimsenin ailesinden veya akrabalarından birini öldüren bir kişiyi veya onun akrabalarından birini, öldürülenin kanına karşılık olmak üzere öldürme geleneğidir. Aşiret kültüründe kan davası sadece maktulün ailesi ile katil arasında yaşanmaz, maktul ve katilin mensubu olduğu aşiret ya da kabileyi de içeren geniş gruplar arası yaşanan ve yıllarca devam eden öç alma olayıdır” (Üner, 2009:26). Görüşülen dernek yöneticileri genel bir ilke olarak kan davası olayına karşı olduklarını beyan etmelerine rağmen aile ve aşiret tabanında arazi anlaşmazlığı, ticari anlaşmazlıklar, kadın, muhtarlık seçimleri vb. nedenlerle yaşanan çatışmaların kan davalarına dönüştüğünü belirtmişlerdir. Olayların öncesinde ve sonrasında dernek yöneticilerinin süreçlerde aktif aracı/arabulucu düzeyinde rol aldığı görülmektedir.53 Örneğin Şanlıurfa'nın iki köklü aşireti olan Atmani ve Canbeyli aşiretlerine mensup iki gencin bıçaklı kavgaları sonucunda gerginlik yaşanmış, sorun aile/aşiret düzeyine taşınmıştır. Ancak şehrin önde gelen kişileri ile Atmanlar Sosyal Yardımlaşma Dayanışma ve Kültür Derneği yöneticileri arabuluculuk yaparak sorunun barışçıl yollarla çözülmesi girişiminde bulunmuştur. Görüşmeler olumlu sonuç vermiş ve sonrasında ildeki bir lokantada barış yemeği tertip edilerek ailelerin törenle barışması sağlanmıştır.54 Böylece iki genç arasında başlayan basit bir kavganın aileler arasında kan davasına dönüşmesi engellenmiştir. Aşiretler arasında ciddi bir sorun olarak önemini koruyan kan davalarıyla mücadele için çeşitli heyetler oluşturulup, kampanyalarla çözüm adımları da atılmaktadır. Mesela İstanbul’daki İzol ailesi platformu sözcüsü Cumali Ünaldı yaptığı bir basın açıklamasında aşiretlerindeki kan davalarının sona ermesi için aşiret içerisinde ak saçlılardan teşekkül edecek Nasihat

ve Barış Cemaati adlı bir heyet kurulacağını dile getirmektedir.55 Son yıllarda kan davalarına karşı görece bir özeleştiri/tepki artışı olduğu söylenebilir. Ramazan ayında aynı aşiret içinde gerçekleşen ölümlü bir çatışmada M.K’nin (23.04.2012) ifade ettiği şu cümle konuyu özetlemektedir; “sineği kovalarken deveyi öldürüyoruz”.

Çatışmalara zemin hazırlayan diğer bir konu arazi anlaşmazlığıdır. Tartışmalarla başlayan süreç, çoğu kere trajik sonuçlar doğurmaktadır. Arazi anlaşmazlığı ile başlayan kavgada aracıların girmesiyle son bulan basına yansıyan örnek bir olay şöyle gelişmiştir; “Şanlıurfa'nın Akçakale İlçesi'ne bağlı Karatepe Köyü'nde arazi anlaşmazlığı yüzünden başlayan kavga, barış yemeği ile son buldu. Edinilen bilgiye göre, Karatepe Köyü sakinlerinden Diyap Tokaryaz ve Sallıkuyu Köyü sakinlerinden Nayıf Görgün isimli şahıslar arasında arazi anlaşmazlığından dolayı geçtiğimiz günlerde Asyanlar ve Kaçarlar aşireti arasında kavga çıkmış, 20 kişi yaralanmıştı. Olayın büyümemesi amacıyla barış yemeği düzenledi. Fitit aşiretinin ileri gelenlerinden Hamadi Aygun ve Şanlıurfa'nın tanınan ailelerinden Hadi Altun aracı olarak iki aşireti barıştırdı. Barış yemeğinde bazı şartlar ortaya koyuldu. Kavgalı iki aşiretin mensupları belirtilen şartlara uyulmaması halinde bu anlaşmayı ihlal eden tarafın olası masrafların iki katını ödeyeceği ve her iki tarafın arazilerde gösterilen sınırlara uyulacağı kararı alındı. Barış yemeğinde bir konuşma yapan Kaçar aşiretinin ileri gelenlerinden İsmail Büyükaslan, “Her iki aşiret mensuplarının sabırlı ve hoşgörülü olmalarını bekliyorum. Bundan böyle kardeşçe ve dostça kalmalarını arzu ediyoruz. Yeni bir sayfa açıldı. Dileğim bu kardeşlik ortamının devamlı olmasıdır” dedi. Akçakale ilçesine bağlı Yukarı Beydaş köyünde verilen barış yemeğinde davetlilere lahmacun ve mırra ikram edildi.” 56

Görüldüğü gibi aracılık ve arabuluculuk mekanizması maddi ve manevi yaptırımları olan sosyal ilişkilerde adeta bir can simidi işlevi görmekte, çoğu zaman resmi hukuk prosedüründen daha hızlı sonuçlar alınabilmektedir. Arabuluculuk mekanizmasının Şanlıurfa sosyal yapısında neden bu denli güçlü olduğu aşağıda görüşme yapılan bir aşiret mensubunun aktarımlarıyla daha iyi anlaşılmaktadır. Örnek vakamız aynı zamanda aşiret sisteminin kent ortamında ne derece devamlılık sağladığını göstermesi açısından da anlamlıdır; Karakeçi aşiretine mensup S.T.’nın (29.05.2012), abisiyle ilgili aktardığı olay şöyledir; “Abim mahallemizdeki akrabalarımızla yaptığı kavgada üç kişiyi bıçakla yaraladı ve tutuklandı. Aile büyükleri araya girdi toplantı yapıldı ve karşı tarafa 60 bin lira diyet verilmesi kararlaştırıldı. Yaklaşık 131 haneye ev başına 300 lira taksimat yapıldı, kalan parayı biz tamamladık. Avukatlar anlaştı. Karşı taraf şikayetinden vazgeçti ve mahkemede kendisini vuranı hatırlamadığını söyledi. Abim serbest kaldı. Barış yemeği verildi ve sorun çözüldü. Hukuk bu işin yüzde bir kısmını çözüyor, aşiret ise yüzde doksan dokuz kısmını çözüyor.” Gerçek hayattan

alınan bu hikaye, formel hukuk sisteminin ağır işlemesi ve bireyin vicdanında adaletin tecelli etmediği duygusu, örfi hukuk yapısına sahip aşiret mekanizmalarının niçin tercih edildiğini göstermesi açısından önemli bir vakadır.

Dernekler trafik kazaları ve anlaşmazlıklarda da aracılık yapmaktadır. Atmanlar derneği yönetim kurulu üyesinin anlattığına göre; 2009 yılında Şanlıurfa’da Biris ve Kırkmağara köyü sakinlerinin karıştığı bir trafik kazası meydana gelmiştir. Bir kişinin öldüğü kazada taraflar yakınlarına haber verince Atmanlar Derneği yöneticileri de olaydan haberdar olmuş ve olayda arabuluculuk yapmıştır. Derneğin devreye girmesi ile her iki köy sakinlerinin aynı aşirete mensup kişiler olduğu anlaşılmış. Bunun üzerine yakını ölen taraf davacı olmaktan vazgeçip bedel olarak 10 bin liraya razı olmuş, akrabalık hatırına durumu kabullenmiştir (M.A, 30.12.2012). Akraba ve aile büyüklerine duyulan saygının sosyal ilişkilerde belirleyici rol oynadığı arabuluculuk mekanizmasında problemlerin çözümü de kolaylaşmaktadır. Modanlılar dernek yöneticisinin anlattığına göre aşiretin iki genci arasında 60 bin liralık alacak verecek sorunu meydana gelmiş, üyelerden alacaklı olan derneğe başvurarak yardım istemiştir. Bunun üzerine dernek yöneticileri olayın kavga ve şiddete varmaması için durumu araştırmıştır. Yapılan araştırmadan sonra ihmali ve kusuru olanlar tespit edilmiş, aile büyüklerinin de araya girmesiyle borçlu taraf ödemeye ikna edilmiş ancak alacaklının da borç verirken resmi ve örfi kurallara uymadığı dikkate alınarak 60 bin liranın 20 bin lirası tahsil edilmiştir. Alacaklı da içinde dernek yöneticilerinin bulunduğu hakemlerin bu kararına razı olmuştur (A.A, 25.12.2012).

Kız alıp vermede, borç almada konut veya işyeri alma gibi diğer birçok konuda kefil/referans olma şeklinde görülen aracılık arabuluculuk işlevi derneklerin gerek mensuplarına ve gerekse onlarla muhatap olanlar açısından iş ve ilişkilerin çözüme kavuşmasında önemli fonksiyonlar üstlenmektedir. Derneklerin bu işlevselliği, tarihsel bir sürekliliği bulunan ve geleneksel hayattan aktarılan kültürel miras ile modernliğin sunduğu imkan ve araçlarla harmanlanması çeşitli düzeylerde devam ettirilmektedir. Bu ilişki biçimi bir yandan aşiret mensuplarının kentteki ihtiyaçlarını giderip sorunlarını çözerken diğer taraftan bireyselleşmeyi engelleyen patronaj ilişkilerini de yeniden canlandırmaktadır. Diğer bir ifade ile söz konusu işlevsellikler ağı, bir yönüyle topluluk

içindeki sorunları çözüme kavuşturup, kentsel hayatta kolaylıklar sağlarken diğer yandan bireylerin modern hukuksal araç ve imkanlara görece mesafeli durmasına, aşiret sistemine ait uygulamaların (statü, rol ve pratikler) kentte sürdürülmesine yol açmakta bu da modernleşmenin gerçekleşmesinde gecikme ve farklılaşmalara neden olmaktadır.