• Sonuç bulunamadı

SCHWARTZ’IN DEĞER SINIFLAMASI TABLOSU

2.3. Ahlak, Etik ve Değer Kavramları

Günlük hayatta ahlak (moral), etik ve değer kavramları birbirlerinin yerine sıklıkla kullanılabilen kavramlardır. Bu kavramları birbirinden ayıran özellikler bu başlık altında ifade edilmiştir.

2.3.1. Ahlak ve Değer

Ahlâk Latince kökenli “moral” (morality-moralitas) sözcüğünün karşılığıdır. Latincedeki anlamıyla kullanıldığında ahlâk, göreli bir durumu ifade eder ve ahlâk kurallarının toplumdan topluma hatta aynı toplum içindeki farklı gruplar içerisinde farklı anlamlarda kullanılacağını ileri sürer. Arapça da ise ahlâk “hulk” sözcüğünün çoğulu olup kelime anlamıyla huy, mizaç, yaradılış anlamına gelir ve insan ilişkilerinde

uyulması geren manevi ilkeleri, geleneksel olarak toplumun değerlerini ve davranış kurallarını anlatır. Türkçede ise genellikle Arapça anlamıyla kullanılmaktadır (Cevizci, 2002, Aktaran Yüce, 2007).

Ahlâki davranış, insanların birbirleriyle ve toplum içerisinde yer alan örgütsel ilişkilerinde kendilerinden “yapmaları istenen” davranışlarla, toplum düzenini sağlayan bir kurallar ve normlar bütünüdür (Yüce, 2007). Yüce’nin bu tanımlamasına Çiftçi (2003: 45), aşağıdaki gibi farklı bir yorum getirmektedir:

Ahlak, genellikle içinde yaşanılan topluma karşı ortaya çıkan yükümlülük olarak anlaşılmaktadır. Peki insanın dünyadaki diğer insanlara, başka toplumlara karşı sorumluluğu yok mudur ya da Robinson Crusoe’nun ahlakî sorumluluğu nedir, toplum içinde yaşamadığına göre onun ahlakî yükümlülüğü neye karşıdır? Eğer ahlakı sadece içinde yaşadığımız topluma karşı bir sorumluluk alanı olarak tanımlarsak, toplumumuz dışındaki toplumlara, başka insanlara, dünyaya karşı sorumluluğumuz ne olacaktır; insanın içinde yaşadığı doğaya, dünyaya, evrene ve diğer canlılara karşı taşıdığı yükümlülükler ne olacaktır? Anız yakan bir köylünün ahlakî sorumluluğu var mıdır, denizlere bırakılan petrol atıkları, okyanuslarda yapılan atom bombası denemeleri, geri kalmış ülkelere gönderilen nükleer atıklar, virüs yayıp bilgisayarları çökertme türünden internet suçları, yok edilen tarih ve insanlık mirası?... Bütün bunların, bu gibi problemlerin ahlakla ilgisi var mıdır? Eğer varsa, o zaman ahlak anlayışımızı ve tanımımızı değiştirmemiz gerekecektir.

Çiftçi (2003: 47)’e göre, ahlakî davranış, bir toplumun ahlakî normlarından bağımsız olarak var olamayacağından, psikoloji açısından da önemlidir. Ahlakî davranıştan söz edildiğinde, ahlakî normlar sistemi içinde, belli ölçüde çevreye ait olan ve ondan belli ölçüde etkilenen bireyin açısından bakılmış olunmaktadır. Ancak, bireysel ahlak, salt davranışla sınırlandırılmamalı, ahlakî düşünme ve bilinç süreçlerini de içermelidir. Bu nedenle bir grubun ahlakı daha çok toplumsal ahlak olarak değerlendirilmelidir. Çınar (2006) ise ahlakın kültürel hafızaya kazındığını belirtmektedir.

Ahlak ile ilgili olan tanımlamalar, bu kavramın iyi ile kötü arasındaki fark ile ilişkili olduğunu söylemektedir. Bilim yargısı doğru-yanlış iken değer yargıları iyi-kötü, güzel- çirkin gibi kavramlardır. Başka bir ifadeyle, bilim yargıları nesnel iken, değer yargısı öznel olabilmektedir. Çünkü her toplumun iyisi kötüsü, güzeli çirkini öteki toplumlardan farklı olup, toplumları diğerlerinden ayıran bu nitelikleridir. Zaten bir ulus bu nitelikleri ile ötekilerden ayrılır (Arslanoğlu, 2005). Ahlak, tabiatta değerlendirici olan kişisel inanç ve anlayış setlerinden oluşur; bilinçli veya bilinçsizce doğru ile yanlış, iyi ile kötüyü birbirinden ayırır. Ahlaki yargı ise bir hareketin iyi ve kötü taraflarını birbirinden ayırır. Ahlaki inançlar hem kişisel hem de kültüreldir. Bu durum ise ahlakın hem kişiden kişiye göre değişebileceğini hem de sosyal ve kültürel olarak üzerinde mutabık olunduğunu göstermektedir (Buzzelli ve Johnston, 2002: 3).

2.3.2. Etik ve Değer

Etik teriminin açıklaması ve tanımına dair pek çok farklılık bulunmaktadır. Etik kelimesi yunanlıların “ethos” kelimesinden gelmekte; orijinalinde anlamı ise “alıştırılan yer” demektir. Sonraları ise insanlar tarafından “alışkanlık”, “yer değiştirme” veya “karakter” olarak kullanılmıştır (Bowen, Webb, Rowe ve Earl, 2008).

Değerlerle ilgili ilkeler felsefi etik içerisinde yer almaktadır. Etik ahlaki yargıların felsefesidir. Ahlak sözlük anlamıyla huylar demektir. Ahlak kelimesinin Avrupa dillerindeki karşılığı olarak Almancada “ethik”, Fransızcada “ethique” ve İngilizcede ise “ethics” kelimeleri kullanılmaktadır. Bütün bunlar, Grekçeden alınmış olan ve karakter manasına gelen “ethos” kelimesinden türetilmiştir. Moral kelimesi ahlaki yargılar anlamında kullanılmaktadır. Böylelikle etik, moralin felsefesi halini almış olmaktadır. Başka bir deyişle, etik ahlaki yargılarla ilgili sorulara verilen cevapların tümüdür (Sarı, 2005: 78).

Bir çalışma alanı olarak etik, bir “öğrenme aşkı” olarak (love of learning) felsefenin de içinde yer alır. Etik çalışması neyin “doğru” neyin “yanlış” olduğunu anlama çabasıdır. Duygu ve düşünceler ne doğru ne de yanlıştır. Bu duygu ve düşüncelerle sergilenen

hareketler sosyal kabul edilebilirlik ve “etik” veya “etik dışı” olarak etiketlenmesine göre yargılanır (Cornett ve Thomas, 1995).

Chapman (2006) “Etik nedir?” sorusuna “En kısa cevap, cevabın olmayışıdır. Neyin etik olduğuna veya olmadığına dair kesin bir açıklama yoktur. Bunun yerine etik dışının ne anlamına geldiğini söylemek daha kolaydır.” sözleriyle cevap vermekte ve bu fikrini Modern Oxford sözlüğüne göre etiği tanımlayarak yapmaktadır: “Ahlaki prensipler ile ilişkili veya ….ile uğraşan bilgi branşlarıdır.” ve ilginç bir şekilde tanım verilen örnekler ile devam eder. Ahlak ise aynı sözlükte “Doğru ile yanlış veya iyi ile kötü davranış arasındaki ayırımı ilgilendiren prensipler” olarak açıklanmaktadır.

Chapman (2006) ‘a göre Batı etik felsefesi kabaca 3 çeşide ayrılır:

- Aristotales’in düşüncelerine büyük ölçüde dayanarak adalet, hayırseverlik ve cömertlik gibi insana ve toplumuna fayda sağlayan erdemler

- Kant’ın görüşlerine dayanarak, Etik ahlakın merkezidir- insan görevi- Diğer akılcı insanlar için akılcı insanların saygısı

- İnsanların büyük çoğunluğuna en büyük mutluluk ve kazancı getiren yol gösterici prensip “en büyük iyi prensibi”

Aristoteles, etiği pratik bir bilgi olarak, bütün zenginliği ve karmaşası içerisinde toplum hayatının tecrübe edilmesi ve yaşanması ile elde edilen bir bilgi olarak görmüştür. Etiği, mutlu olmak veya insanlığın genel anlamda iyi oluşu ile ilişkilendirerek açıklamıştır. Robert Starratt (2004)’e göre “Etik, inançlar, prensipler ve değerlerin altında hayatın moral tarafını destekleyen bir çalışmadır.” Eğitimciler gibi pek çok filozof, etiği 3 ahlaki prensiple ele almışlardır: Haksız yere zarar verme, haksız olma, bir başkasının özgürlüğüne zarar verme (Bowen ve diğerleri, 2008).

Etik ve moral aynı öneme sahip olup sıklıkla birbirlerinin yerine kullanılırlar. Bu kavramlar iyi ve kötü, doğru ve yanlış noktalarını gösterirler. Moralin aksiyon ve bakış açılarını belirtirken, etiğin moral aksiyon ve bakış açılarının yansımalarını belirtiyor olması, iki kavram arasındaki fark olarak değerlendirilmektedir. Böylelikle moral bir aksiyon varken, etik bir teori ortaya çıkmaktadır. Normlar ise doğru ve yanlış olarak

ifade edilen şeylerdir. Bunlar kültür içinde içselleştirilirken bilinçli ya da açık bir biçimde ele alınmaz ya da açıklanmaz. Normlar değerlere dayanır ve geçerliği kabul edilir (Norberg, 2003)

Hiç bir siyah ya da beyaz etik karar yoktur; etik gri bir alandır; karmaşıklık ve cevabının verilmesinin zor olduğu soruların olduğu alanda. Etik doğru ve yanlış olanlar hakkında sosyal kararlar almayı içerir. Sonuç olarak, bu kararlar meslektaşlar ya da daha geniş bir kültür tarafından etkilense bile kişisel olur (Cornett ve Thomas, 1995).

Benzer Belgeler