• Sonuç bulunamadı

4.2. Basın Meslek Ġlkelerinin Ġslam DüĢüncesi Açısından Değerlendirilmesi

4.2.2. Ahlâkî Sorumluluk

Basın-yayın Ahlâk ilkelerinin ikinci ilkesi “DüĢünce, vicdan ve ifade özgürlüğünü sınırlayıcı, genel ahlâk anlayıĢını, din duygularını, aile kurumunun temel dayanaklarını sarsıcı ya da incitici yayın yapılamaz.” On ikinci ilkesi “Gazeteci görevini, taĢıdığı sıfatın saygınlığına gölge düĢürebilecek yöntem ve tutumlarla yapmaktan sakınır.” On üçüncü ilkesi ise “ġiddet ve zorbalığı özendirici yayın yapmaktan kaçınılır.” Her üç ilke de basının ahlâki sorumluluğuna dikkatlerimizi çekmektedir.

Peki, basının görevi ve misyonu nedir? Okuru eğitmek, bilgilendirmek, yönlendirmek mi? Kamuoyu oluĢturmak mı, muhalefet etmek mi? Yönetimi halk adına denetlemek mi yoksa yönetimin ideoloji ve buyruklarını halka dayatmak mı? Basın, sorumluluğunu nerden alır? Basının kendine biçtiği paye, kendine edindiği görev ve misyona göre basının ahlâkî sorumluluğu da değiĢiverir. Basının misyon ve görevi belirtilmeden sorumluluğunun tespit edilmesi mümkün olmayacaktır.

Bize göre basının meĢrutiyeti, her zaman halkı temsil etmesiyle doğru orantılıdır. Basının görevi, halkın, toplumun sesi, vicdanı aynası olmaktır. Basın,

309 Canbulat, a.g.e., “gıybet”, s. 202. 310 Ahzab, 33/58.

huzurlu ve mutlu bir toplum olmak için yöneten ile yönetilenler arasında bir elçi olmalıdır. Elçi “A”dan aldığı bir haberi “B”ye olduğu gibi aktarmakla görevlidir. Basının bu elçilik görevinin yanı sıra devleti halk adına denetlemesi de onun aslî görevleri arasındadır.

Basın hitap ettiği topluma karĢı sorumludur. Bundan dolayı basın toplumun değerlerine karĢı saygılı olmak zorundadır. Basının halkın değerlerine karĢı saygılı olması toplumda uzlaĢmayı, barıĢı, saygıyı, güveni ve birlikte yaĢama kültürünün oluĢmasına da katkı sağlar. Ġnsanın değerlere bağlılığı, ya onlara doğrudan doğruya inanması ile veya onların getirdiği müeyyidelerden korkması ile olur. Değerler asıl gücünü inanmada gösterir. En sağlam değerler, hem inanç, hem korku bakımından dini

değerlerdir. Çünkü bu değerler arkasında, ahiret fikri, ebedi hayat bulunur.312

Hak ve sorumluklar birbirinden ayrılamaz. Bir hakka sahip olmak için öncelikle sorumlulukların yerine getirilmesi lazımdır. Günümüz dünyasında genellikle haklar sıklıkla dillendirilirken, ödev ve sorumluluklar pek zikredilmemektedir. Ġnsanlara görev ve sorumluklarına riayet edildiği ölçüde haklara sahip olunacağı bilinci verilmeden, sorumlulukları ve görevleri göz ardı edilerek, toplumda dengenin ve huzurun sağlaması mümkün değildir

Aynı durum basın için de geçerlidir. Basın ahlâkı bir nevi basın sektöründen çalıĢanların görev ve sorumluluklarından ibarettir. Meselâ basının özgürlüğü ile basının halka topluma karĢı sorumluluğu birbirinden ayrılmaz bir bütündür. Basının, özgürlüğünü istemesi topluma, okuruna karĢı sorumluluğunun farkında olmasından geçmektedir.

Türkiye Gazeteciler Hak ve Sorumlulukları Bildirgesi basınının sorumluluklarını Ģu Ģekilde hatırlatır. “Her gazeteci ve basın-yayın organı, gazetecinin haklarını savunmalı ve meslek ilkelerine uymalı ve uyulması gözetilmelidir. Basın-yayın organları yöneticileri; genel yayın yönetmeni yahut müdürü, yazı iĢleri müdürleri yahut sorumlu müdürler, sıfatları ne olursa olsun, kuruluĢlarında görevli gazetecilerin meslek ilkelerine uygun hareket etmelerinden sorumludurlar. Gazetecilerin hakları, halkın haber alma hakkının ve ifade özgürlüğünün, meslek ilkeleri ise dürüst ve doğru iletiĢimin temelidir. Meslek ilkeleri gazetecinin ve basın yayın organlarının

özdenetimini öngörür ve değerlendirme mercii öncelikle vicdanlardır.”313

312 Öner, a.g.e., s. 400.

97

Aristoteles‟e göre ise irade özgürlüğü ahlâki davranıĢın temelidir. Erdemin mahiyetini de insanın iradesiyle yaptığı seçme belirler. Ahlâksal davranıĢta bulunan kiĢinin irade özgürlüğü, davranıĢın temelini oluĢturan ve etik açıdan değer kazanmasını sağlayan en önemli öğedir. Bu açıdan değerlendirildiğinde bir gazetecinin görevini yapmasını engelleyecek veya en azından görevinin gereklerini yerine getirmesini zorlaĢtıracak olan dıĢ etkenlerden olabildiğince uzak olması gerekmektedir. Onu etkileyecek olan dıĢ etkenler arasında, sosyo-ekonomik ve sosyo-kültürel nedenler yer alabileceği gibi, yapacağı haberin belirli güç odaklarını olumsuz olarak etkilemesi

sonucunda ortaya çıkacak, rahatsızlıklar da olabilir.314

Basın, gerçeklerin ortaya çıkması için hareket etmelidir. Bunun için de basın, özgür bir Ģekilde bırakılmalıdır. J. C. Merril ahlâklı gazetecilikle anlatmaya çalıĢtığının, sorumlu gazetecilik olduğunu belirterek

“sorumluluk içinde hareket etmek etik ölçülere uymaktır”315

der.

Gerek hukuk, gerek ahlâk, insan fiil ve davranıĢlarını düzenleyici kuralları koyar. Ahlâk kural ve ilkeleri, belirli bir Ģeyin yapılması veya yapılmaması hakkında insan vicdanının emrettiği görevlerdir. Ahlâk hükmü de, insan içi bir görüĢe dayanır. Etik kurallarının yasalar gibi zorlayıcı bir yaptırımı bulunmamaktadır. Ancak, toplumsal yaĢamda genel gören etik ilkelerin hukuk yasalarına temel oluĢturdukları görülmektedir. Etik; yönetmenlikler, yasa değildirler; yalnızca, yaptırım gücünden yoksun bir rehberlik

hizmetidir. Bu nedenle etik, emretmekten ziyade öneridir.316

Halk ile devlet, yöneten ile yönetilen arasında iletiĢimi sağlayanların misyon ve görevi, sorumlulukları üzerine her devirde çok Ģeyler söylenmiĢtir. Platon kendi döneminin iletiĢimcilerine yönelik olarak Ģunları söylemiĢtir:

“Devlet ve onun yurttaĢlarına karĢı yaklaĢımımız, yurttaĢlar için elimizden gelenin en iyisini yapabilmek düĢüncesinden yoksun olabilir mi? Benim çok önceden farkına vardığım gibi, böyle bir ilkeden yoksun olanlar, diğer insanlara göre zenginliğe ve onların üzerinde otorite kurma erkini ele geçirseler bile, iyi niyet taĢımadıkları için

ne iyi eylemde bulunabilirler ne de devlete karĢı en ufak bir yararlık gösterebilirler.”317

Platon böyle diyerek basının, iletiĢim organların vatandaĢa tercüman olması gerektiğini ve devlete karĢı, güçlü otoriteye karĢı vatandaĢın yanında yer alması gerektiğini ifade etmiĢtir. 314 Özgen, a.g.e., s. 68. 315 Özgen, a.g.e., s. 58. 316 Özgen, a.g.e., s. 54. 317 Özgen, a g.e., s. 28.

Basının halkın inanç ve değerlerine karĢı takınması gerekli olan tutumu ve basının bu konudaki özgürlük sınırını Dumanlı, yazısında Ģöyle ifade etmektedir. “Basının herkesin dindar olmasına bir araç ve bir dini inancın savunucusu, sözcüsü olması elbette beklenemez. Çünkü basın mensuplarında her düĢünce ve inançtaki insanların olması elbette normaldir. Ancak “dinsiz” olmakla “din düĢmanı” olmak “dindar olmakla” “din polisi” olmak arasında dağlar kadar fark bulunmaktadır. Ġlki, ferdin tercihidir; diğeri karĢı tarafı rahatsız etmeye sebep olan saldırgan bir tutumdur.

Gazeteciliğe zarar veren tercih bu ikinci tercihtir.”318

Basın ahlâkı basın özgürlüğünü koruyabilmek ve sürdürebilmek için var olması gerekli bir ahlâk anlayıĢıdır. Hiç kuĢkusuz, özgürlüğe ihtiyaç duymayanların ahlâka da ihtiyaçları yoktur. Kısacası, basın için özgürlük ilk ve kaçınılmaz koĢuldur. Özgürlük gerekli olduğu için de belli bir basın

ahlâkı anlayıĢı korunmalı ve bu konuda bir ortak anlayıĢ bulunmalıdır.319

Ancak otoriter rejimlerin felsefi kaynaklarını oluĢturan en önemli temsilcilerinden biri olan Niccollo Mechiavelli (ö. 1527) “amaca ulaĢmak için her araç meĢrudur” diyerek bir sistemin, otoriterin, devletin kendi isteklerini halka dayatma doğrultusunda her Ģeyin yapabileceğini söyler. Böyle bir felsefe ile hareket eden basının kendisi için sınırsız özgürlük talep etmesi kaçınılmazdır. Sınırsız bir özgürlüğe sahip ve bir otoritenin propagandacısı, bekçisi olan basının kendi ahlâkî sorumluluğunun farkında olması düĢünülemez. Böyle bir basının olduğu yerde ise okur, toplum hak ve hukukunun, değerlerinin, mukaddesatının, menfaatlerinin korunması mümkün olmayacaktır. Tarihte ve günümüzde daha çok ekonomik gücü elinde tutan erklerin bekçisi, gönüllü savunuculuğunu yapan basın, halkın değer ve yargılarını değil; bekçiliğini yaptığı kiĢi, kurum, zümre, siyasi otoritenin menfaatlerini korumanın bir aracı olmaktan öteye gitmemiĢlerdir. Böyle bir durumda okurun değer ve menfaatlerini gözeten, okurun ve toplumun hakkına saygılı, kendi sorumluluğunun farkında olan bir basından da, basının saygınlığından da söz edilemez. Basının kendi saygınlığı kazanmasının en önemli yolunu ise Nezih Demirkent Ģöyle ifade eder. “Medya iyi gazete çıkarmak yerine çok satmayı tercih ettiği günden bu yana bir dizi yanlıĢlık yapmaktadır. Bizim görevimiz toplumu bilgilendirmek gibi basit ama sorumluluk isteyen önemli bir iĢtir. Bunu fark edemediğimiz sürece yanlıĢlık yapacak ve birbirimizi suçlayacağız, bu olaylar yaĢanırken de medya teröründen söz edilecek ve toplumun dördüncü güç olarak

318 Dumanlı, Ekrem, “Medya Din Düşmanı mı?” Zaman Gazetesi, 28.04.2008. 319 Demir, a.g.e., s.14.

99

tanımladığı iletiĢim, saygınlığını tüketecektir.320

Her meslek grubu gibi basın-yayın sektöründe çalıĢan gazetecilerin mesleklerinin itibarını koruması her davranıĢında dost doğru olmalarına bağlıdır. “Ya Resûlallah! Ġslam hakkında bana öyle bir söz söyle ki, onu senden sonra hiç kimseye sormayayım” diyen kiĢiye Allah Resülü “Allah‟a

inandım de, sonra dosdoğru ol”321

demiĢtir.

Bozdağ, basın tarihine bakıldığında bütün basının her zaman sorumsuz bir tavır takınmadığını, söyleyecek fikri olan, idealist kimselerin elinde olan basının topluma güzel hizmetler verdiğini, ancak çıkarcıların eline düĢen basının, onu rüĢvet ve Ģantaj

kurumu haline dönüĢtürdüklerini322

söyler. Aristo‟dan beri mantıkçıların insanı, “akıllı bir hayvandır” diye onu diğer hayvanlardan ayırmaları kanaâtimizce büsbütün yanlıĢ olmazsa de eksik bir hükümdür. Ġnsan, diğer hayvanlardan yalnız akıl ile değil; bir değere bağlanması, değer koyması ile de ayrılır. Belli insanî ve ahlâki değerlere sahip bireyler her zaman ellerindeki imkân ve gücü toplumun faydasına sunmuĢlardır. Millî, dinî, ahlâki değerlerden yoksun, insanı sadece maddeden ibaret gören, kendinden baĢka kimseyi düĢünmeyen bencil ruhlu insanların elinde imkân ve güç her zaman topluma zarar vermiĢtir.

Hızla geliĢen ve yayılan iletiĢim teknolojisi ile birlikte basın-yayının, geniĢ kitlere ulaĢabilme olasılığı artmıĢtır. Bu bakımdan medya millî ve manevî değerlerin gerek benimsenip yayılmasında ve gerek bu değerlerin tahrip edilmesinde önemli rol oynamaktadır. Sorumluluk duygusu güçlü, millî, dinî, ahlâkî değerlere saygılı, kültür seviyesi yüksek, farklılıkları zenginlik gören kiĢilerin elinde bulunan basın bir toplumun ruh, kültür ve eğitimine büyük katkılar sağlayacağı gibi toplumun güven, huzur ve kardeĢliğine, birlikte yaĢama sanatının sergilenmesine, millet bilincinin canlı tutulmasına yardımcı olur. Ahlâkî değerlerden yoksun sınırsız basın-yayın hürriyeti anlayıĢı içinde olan bir kimsenin elindeki basın birçok kötülüğün faili, sebebi olur. Her basın-yayın organının mutlaka hitap ettiği bir kitlesi vardır ve bu kitlenin zihni ve ameli tutumunun oluĢmasında o basının etkisi vardır. Bundan dolayı basını elinde bulunduran, bu sektörde çalıĢan her birey sorumluluğunun bilincinden olmalıdır.

320 Özgen, a.g.e., s. 66. 321 Sarıçam, a.g.e., s.264. 322 Bozdağ, a.g.e., s. 26.