• Sonuç bulunamadı

ĠletiĢim felsefesi iletiĢimin doğasını, içeriğini, kapsamını, amaçlarını araĢtıran, mükemmel bir iletiĢim ortamına ulaĢmak için gerekli Ģartları belirleyen felsefe dalıdır. ĠletiĢim kavramını felsefi açıdan ele aldığımızda Ģu sorulardan yola çıkılabilinir. Öncelikle ĠletiĢim nedir? Meselâ, iletiĢim kavramına Cevizci‟nin getirmiĢ olduğu, “zihinler veya „ben‟ler arasında kurulan; düĢünce, mesaj, niyet ve anlamların bir zihinden diğerine aktarılmasını sağlayan etkileĢime; belirli bir düĢünce, mesaj veyahut söylenimler türünden fiziki araçlarla, bir insandan, kiĢi ya da zihinden bir baĢkasına

aktarılması sürecine verilen addır”99

tanımdan yola çıkacak olursak, düĢüncenin, niyetin, anlamın bir zihinden diğer bir zihne aynen, anlam kaymasına uğramaksızın aktarılması mümkün müdür? Ġnsan kendi zihin, hayal, duygu dünyasında olup biteni aynen aktarabilir mi? KiĢinin kelimelerle, sembollerle, iĢaretlerle anlatmaya çalıĢtıkları tam olarak anlatmak istedikleri Ģeyler midir? Kelimeler, semboller duygularımızı, hislerimizi, düĢüncemizi olduğu gibi anlatmaya kâfi midir? Bir bilgi bir yerden bir yere aktarırken anlam kaybına uğruyor mu? Ġki bireyden her biri bir diğerini kaynağın istediği Ģekilde mi algılıyor yoksa kendisinin istediği, algılayabildiği Ģekilde mi algılıyor. Anlama ve anlamlandırma da zihin dünyamızın çeĢitliliği, karıĢıklığı, kelime ve kavram hazinemizin zenginliği anlamlandırmayı nasıl etkiliyor? Bütün bunlar iletiĢim felsefesini birinci dereceden ilgilendiren konulardır. Bolay, ĠletiĢim felsefesinin,

97 Bolay, a.g.e., s.159. 98 Bolay, a.g.e., s.160. 99 Cevizci, a.g.e., s. 365.

27

düĢünce içeriklerinin çeĢitli Ģekillerde zihinden zihine aktarılması sürecinde

kullanılacak yöntemleri irdeleme iĢlevini100

de içerdiğini ifade eder.

ĠletiĢim üzerine felsefi açıdan fikirler ileri süren Alman filozofu Karl Jaspers ise, iletiĢimi kendi varoluĢ felsefesinde, varolabilmenin temel Ģartı kabul eder. Ġnsanların iletiĢim sayesinde birbiriyle tanıĢma ve kaynaĢma imkânına kavuĢtuğuna inanır. Çünkü

ona göre iletiĢim, “zafer istemeyen bir sevgi savaĢıdır.”101

Paul Watzlawick ve

arkadaĢları ise, “iletiĢim” kavramını “davranıĢ” kavramına eĢ değer görür.102

Bu durumda iradi veya gayriiradî sergilenen her davranıĢ iletiĢim midir? Meselâ, insanın uyuması, insanın herhangi bir korku, saldırı karĢısında gayriiradî göz kırpması, hayatının devamı için sergilediği mekanik davranıĢlar da iletiĢime girer mi? Yoksa iradi olarak sergilenen davranıĢlar, eylemler mi iletiĢim oluyor? Meselâ cemaatle kılınan namazlarda gayriihtiyarî omuz omuza verip namaz kılan insanlar arasında bir iletiĢimin olduğundan söz edebilir mi? Böyle bir durumda nasıl bir iletiĢim gerçekleĢmektedir? Televizyonda hiç görmediği insanların konuĢmalarını dinleyen, oyunlarını seyreden, müziğine kulak veren insanların bu durumu ile; tanıdığı, bildiği, geçmiĢinde tesirinde kaldığı bir oyunu seyreden, kendi yöresine ait bir türküyü dinleyenlerin durumu farklılık gösterir mi? Nasıl bir tutum, davranıĢ içinde bulunurlar? Aynı diziye, müziğe, oyuncuya karĢı sevgi besleyip müĢterek bir duygu ve hisse kapılan alıcılar arasında nasıl bir iletiĢim sağlanmaktadır. Meselâ X ile Y arasında oynanan maçı ekranlarda izleyen taraftarlar hiç tanımadığı, görmediği, göremedikleri taraftarlar arasında nasıl bir iletiĢim gerçekleĢiyor? Her sosyal etkileĢim iletiĢim midir? ĠletiĢim olabilmesi için iradî bir Ģekilde en az iki kiĢinin birbiriyle diyaloga geçmesi ise, iradi olarak ekrana kilitlenen insan arasında iletiĢim olmaz mı? Tek yönlü iletiĢim, iletiĢim olmaz mı? Tek yönlü iletiĢimde önemli olan mananın verici tarafından algılanması, anlamlandırılması mı, yoksa mananın verici tarafından aktarılma süreci mi? Mananın alıcı tarafından vericinin verdiği Ģekilde algılanması ise iletiĢim, bir baĢka ifade ile amacın nasıl olmasına yönelik ise, vericinin verdiği iletinin alıcı tarafında aynen anlaĢılması ne ölçüde mümkündür? Vericinin iletiyi verme süreci olarak iletiĢim değerlendirilecek olunursa vericinin verdiği ileti alıcıya ulaĢmadan engellenilse yine de bir iletiĢim sağlanmıĢ olur mu? ĠletiĢim kazası ne demektir? ĠletiĢim gerçekleĢememesi mi yoksa yanlıĢ anlamlandırılma mı bir iletiĢim kazasıdır? Bütün bunları incelemek ve irdelemek,

100 Bolay, a.g.e.,s.149. 101 Bolay, a.g.e., s.159. 102 Gökçe, a.g.e., s. 61.

iletiĢimde bulunanların nasıl bir felsefi tutum takındığını öğrenmek, iletiĢim felsefesinin ilgi alanındaki konulardır.

Ġnsani iletiĢim hadisesi çok güncel, gündelik ve önemlidir. Çünkü toplumda sosyal bir bağın kurulması zaruridir, ama birçok problemleri de vardır. ĠletiĢim, daima bir dile bağlı mıdır; varlıklar arasında sezgisel bir “ortaklık” yok mudur? “Dilsiz bir iletiĢim”den söz etmek, kanunsuz bir sınıra doğru geçiĢ olacaktır. Aynı Ģekilde baĢarı meselesi veya “bilinçlerin iletiĢim”inden bahsedilebilir. VaroluĢçu filozoflar bilinçlerin “karĢılıklılığı” ve bunlardan birinin diğerine indirgenemeyeceği üzerinde durmuĢlardır. Yapısalcılık da bu konu üzerinde durmuĢtur. Sibernetik de bu iletiĢim olgusunu materyal yönden olduğu kadar semantik yönden de ele almıĢtır. Buna fizik bakımından çözümlenebilen bir “ileti-message” değiĢimi olarak yaklaĢmıĢtır. Bu konuda bir “ iletiĢim kavramı” geliĢtirmiĢtir. Bu kuram iletinin “aslı” ile “iletiĢimin niceliği” arasında

matematiğe dayanan iliĢkiyi tespit etmiĢtir.103

Kanaatimizce iletiĢimi sadece bir bilgi aktarımı olarak görmek doğru değildir. Çünkü sadece bir bilgi aktarımı yaptığımızı düĢündüğümüz de dahi bilgiyle birlikte birçok Ģeyi kodlayıp göndermekteyiz. Dolayısıyla iletiĢimde bilgi aktarımı birçok icraattan sadece bir tanesidir. Bu bağlamda iletiĢimi bilgilerin, düĢüncelerin, hislerin

aktarılma süreci olarak tanımlamak yetersiz kalmaktadır.104

Meselâ bir sevdiğimize yarın nereye yolculuk edeceğimizi söylememiz ile sevmediğimiz birisine, yarın nereye yolculuk edeceğimizi, ne yapacağımızı söylememiz; sorumlu olduğumuz bir yetkili ile anne-babamıza yarın nereye gideceğimizi söylememiz zahiren aynı bilgi aktarımı olsa da, yüklenen mana çok farklılık arz edecektir. Bu durumda neyi, nasıl aktarabiliriz. Kendi zihin, duygu, his dünyamızda aktarmak istediğimiz iletiye, baĢka hiçbir mana yüklemeden göndermek mümkün müdür?

Vericinin alıcıya gönderdiği ileti alıcı tarafından da vericinin doğru bir Ģekilde kodladığı gibi algılanırsa ortak bir kanaat, fikir doğar ve sağlıklı iletiĢim gerçekleĢir. Ancak burada önemli bir problem ortaya çıkmaktadır. Doğru nedir, gerçek nedir? Bir iletinin doğru ve gerçek kabul edilmesi kime göredir? Doğru, gerçek ve hakikatin mihengi, ölçüsü nedir? Bütün bu sorular iletiĢimin çok da kolay ve yalın bir eylem olmadığını gösterir. ĠletiĢimin niteliği, keyfiyeti, mahiyeti, doğası ile alakalı bu ve buna

103 Bolay, Felsefi Doktrinler, s.213. 104 Gökçe, a.g.e., s. 58.

29

benzer problemlerle ilgilenilmesi ve sorulara cevap aranılması iletiĢim felsefesinin ilgi alanıdır.

ĠletiĢimde bulunmadan önce vericinin alıcıyı tanıması ve ona göre ileti göndermesi önemlidir. ĠletiĢim esnasında alıcı ile vericinin sosyal, kültürel, statü, konu hakkında bilgi dağarcığının, yaĢının, önceliklerinin, zihni ve felsefi tutumunun birbirine olan uygunluğu, uyumluluğu bireyler arasında gerçekleĢecek olan iletiĢimin daha sağlıklı olmasını sağlar. Ayrıca iletiĢim esnasında alıcı ile verici arasında güvenin sağlanması da önemlidir. ĠletiĢimde bulunan kiĢi iletiyi alıcıya iletirken karĢı tarafa oluĢturduğu güven ölçüsünde iletinin değerlendirilmesi farklılık gösterilir. Alıcı ile vericinin karĢılıklı güven içinde bulunmasını sağlayacak dil, kimileri için resmi bir dil olurken; kimileri için gönül, kimileri için baĢka bir dil olabilir. Mevlana, “gönül dili olursa, gönüldaĢlık dildaĢlıktan iyidir. O söz, ima ve yazıyla değildir, ama gönül sırrına

tercüman olur”105

diyerek iletiĢimde gönül dilinin dildaĢlıktan daha iyi olduğunu belirtir.

Ġslam düĢüncesinde kiĢinin kendisi ve çevresi ile pozitif iletiĢim halinde olması önem arz eder. Klasik islâm kaynaklarında insanlar arası beĢeri iliĢkilerin yol ve yöntemine, edeb ve adabına, kurallarına “adâb-ı muaĢeret” adı altında geniĢ yer verilmiĢ bulunulmaktadır. Hz. Peygamber (sav)‟in iletiĢime dair ortaya koyduğu kurallar sadece inananlara değil tüm insanlara yönelik olması son derece önemlidir. Birbiriyle karĢılaĢan kiĢilerin birbirlerine karĢı ilgisiz bir vaziyette yollarına devam etmemeleri gerektiğini, birbirleri hakkında hayırlı bir temenniden sonra yollarına devam etmelerinin

insanî bir hareket olacağını dikkatlere arz etmiĢ106

ve toplumda yaygınlaĢtırıldığı

takdirde kiĢilerin birbirlerini sevecekleri selâmı107

sadece inananların kendi aralarında yaymasını değil, tüm insanların aralarında yayması istemiĢtir.

Aynı zamanda Cenâb-ı Hakk‟ın isimlerinden biri olan “Selâm”, sözlükte kusursuz olmak, kurtulmak, rahatlamak”, Kur‟an-ı Kerim‟de ve hadislerde “eman, kurtuluĢ, esenlik, barıĢ” manaları yanında “selamlama” anlamında da geçer. Kur‟an‟da

bazen tahiyye kelimesi ve türevleriyle ifade edilen selam108

karĢılaĢan iki kiĢiden birinin

105 Mevlânâ Celâleddin-i Rûmî, Mesnevî-i Şerîf, Ġstanbul 2008. s. 77.

106 Duman, M. Zeki, Kur‟an-ı Kerîm‟de Adâb-ı MuaĢeret Görgü Kuralları, Ġstanbul 1992, s. 312. 107 Ġmamı Nevevî, a.g.e., C.II, s.587.

108 (Seferde veya hazarda, savaĢta veya barıĢta) size selam verip bir iyilik dileğinde bulunulduğunda, ondan daha güzeliyle, hiç olmazsa onun misliyle mukabele edin. Bilin ki Allah, her Ģeyin muhasebesini tutmaktadır ve karĢılığını verir. (en-Nisa 4/86) bu ayeti kerimede değil birbirini tanıyan ve birbiriyle samimi, dost, tanıĢ olanlar arasında, en sıkıntılı ve zor anlarınızda, yine tanımadığınız insanlarla velev ki savaĢ gibi istenmeyen bir hal üzerine bir araya gelseniz dahi selam ile iletiĢime

diğerine “selamün aleyküm” (es-selamü aleyküm: Selam sizin üzerinize olsun. Allah sizi her türlü kaza ve beladan korusun) demesi diğerinin de buna aynı manada olmak

üzere “aleyküm selam” (ve aleyküm selam) diye hayır duada bulunmasıdır.109

Kur‟an-ı Kerim‟de “….evlere girdiğiniz zaman, Allah‟ın buyurduğu Ģekilde, O‟nun katından

kutlu, feyizli ve bereketli bir iyi dilek temennisi olarak birbirinize selam verin”110

buyrulmaktadır. Bu ayeti kerime, evde kimse olmasa da evine giren kiĢinin kendi

kendine selam vermesi gerektiği Ģeklinde yorumlanmıĢtır.111

Birçok ilim, fikir, bilgi, güzellik gibi bütün bilimlerin anası olarak kabul edilen felsefe de, iletiĢim olmadan bir anlam ifade etmez. Dünya hayatının merkezinde insan vardır. Kâinatta her Ģey insan için yaratılmıĢ olup insanoğlunun hizmetine sunulmuĢtur. Ġnsanın kendisi için yaratılmıĢ bu varlıklardan haberdar olması ve bu nimetlerden istifade etmesi ise ancak iletiĢim halinde olması ile sağlanabilinir. ĠletiĢim insan için olmazsa olmazlardandır. Öyleyse “iletiĢim olmadan felsefe olmaz‟ denilebilir. ĠletiĢim olmadan felsefe ol(a)mayacağına göre “felsefenin temel dayanağı iletiĢimdir” Ģeklinde bir tez ileri sürülebilinir.112

geçin. Daha ilk sözünde pozitif bir tavır takınmayı istemektedir. Muhtevası pozitif bir mana olan selam ile ilk söze baĢlayana daha çok sevap verileceği ve selam vermek sünnet ise, almanın da vacip olarak ifade edilmiĢtir.

109 Efendioğlu, Mehmet, “Selam”, DĠA., C. XXXVI, TDVY., Ġstanbul 2009, s.342. 110 Nur, 24/61.

111 Efendioğlu, a.g.m., s.342.

ĠKĠNCĠ BÖLÜM

2. AHLÂK FELSEFESĠ VE ĠLETĠġĠM

Ġnsanlık tarihi kadar eski olan ve insan için olmazsa olmazlardan olan iletiĢimin gerçekleĢmesi tarihin her dönemlerinde belli kural ve kaideler çerçevesinde olmuĢtur. ĠletiĢime dair prensiplerin kaynağı, kurallar kimi zaman örf ve adetlere, kimi zaman da insanlar veya belli otoriterler tarafından konulan; uyulmadığı takdirde belli cezaî müeyyideler gerektiren beĢerî kanunlardır. ĠletiĢim ilkeleri bazen de tarihsel süreç içinde toplumlar tarafından benimsenen ve çoğunlukla bir dinin öğretilerinde doğan ahlâki değerlere dayanmıĢtır. Tarihe baktığımızda bir dine dayanan ahlâki değer ve prensiplerin birey ve toplumlar üzerinde daha büyük ve geniĢ bir etkiye sahip olduğunu görürüz. Öyleyse ahlâk kavramının kendisi üzerinde durmak gerekmektedir. Ġnsanların zihnî ve amelî, felsefi tutumları üzerine etki eden ve onların belli bir doğrultuda davranıĢta bulunmasını sağlayan ahlâk denir? Ahlâk kavramı göreceli midir? Bir Ģeyin ahlâki olup olmamasını belirlemede mihenk nedir? Ahlâkın kaynağı nedir? Yaptırım gücünü nereden almaktadır? Evrensel bir ahlâktan söz etmek mümkün müdür? ĠletiĢim ile ahlâk arasında ne tür bir iliĢki söz konusudur? Bu ve benzeri sorulara cevap aramak her Ģeyden önce ahlâk felsefesinin konuları arasındadır.