• Sonuç bulunamadı

1.3. TOPLUMSAL OLAYLAR VE DAVALAR

1.3.5. Adam Öldürme Davaları ve Diyet

Halep sicil kayıtlarında adam öldürme hadiseleri ve mağdur olan tarafa ödenen diyet miktarları ile ilgili az sayıda belge bulunmaktadır. Ayrıca bu konu dahilinde tespit edilen belgelerde, öldürme eylemine sebep olan hadisenin ayrıntılarına dair bilgiler de sınırlıdır. Bazı kayıtlarda istisna olarak ayrıntıya

231 Belge: 374, Tarih: 3 Ramazân 963/ 11 Temmuz 1556.

232 Belge: 288, Tarih: 11 Cemâziye’l-Âhir 957/ 27 Haziran 1550.

233 Belge: 1959, Tarih: 7 Safer 962/ 1 Ocak 1555.

234 Belge: 2880, Tarih: 14 Şevvâl 962/ 1 Eylül 1555.

girilmeden öldürme eyleminin nerede ve ne zaman gerçekleştiğine dair bilgilere yer verilmektedir.

Kayıtlarda yer alan bir kısım belgeler; ölüm olayı sonrasında zan altında kalan kimselere yönelik, öldürülen kimsenin yakınları tarafından sorumlu tutulmadığı ve zan altındaki kimselerden herhangi bir hak talep edilmediğine dair açıklamalar ile ilgilidir. Muhtemelen zan altında olan kimseler, toplum gözünde şüpheli durumdaydılar. 30 Muharrem 969/ 10 Kasım 1561 tarihli bir belgede236 öldürülen Muhammed b. Muhammed'in kardeşi Çiftçi Ahmet b. Muhammed, kardeşinin ölümüyle ilgili olarak; Receb b. Nebhân, Süveyd b. Musa, Yunus b. Ebubekir, Ömer b. Sâlim, Assâf b. Hâmid, Şahin b. Yahya ve Gânim b. Davud ve köy halkından herhangi birisinden bir hakkı, davası ve talebinin olmadığını mahkemeye bildirmiştir.

Öldürülen kimsenin yakınları; katilin belli olmadığı durumlarda, diyet ve diğer yasal haklarını kişinin öldürüldüğü mahalleden talep etmekteydi. 22 Rebî’ül-Evvel 962/ 11 Şubat 1555 tarihli bir belgede237 Kasım bin Maksut, Bânkûsâ’nın Hân-ı Sebîl Mahallesi ahalisinden Cemaleddin b. Ömer, Hüseyin b. Muhammed ve İmam Hâmit b. Ali aleyhine açtığı davada; babasının, Bânkûsâ’da Hasbey Camii yakınındaki mahzende ölü bulunduğunu ve katilinin bilinmediğini belirtmiştir. İşte bu sebeple mahalle halkından diyetin ödenmesini talep etmiştir. Bunun üzerine davalılar ise; onun, mahzende ölü bulunduğunu ve mahzenin mahalleye değil cami vakfına ait olduğunu ve Hacı Maksud tarafından kiralandığını ve onun tasarrufu altında bulunduğunu ve onun, orada oturduğunu söylemişlerdir. Oğluna sorulduğunda söylenenleri kabul etmiş, böylece diyet sorumluluğu mahalle halkından düşmüştür. Bu kayıttan anlaşılan, her mahalle sakini kendi mahallesinden sorumlu tutulabilmekteydi. Ancak mahkemenin bu dava sonucunda, mahzen sahibi olan cami vakfını mahkûm etmiş midir, bu konu hakkında bilgi yoktur.

Cinayet olaylarının çözümünde mahkeme, diğer dava türlerinde olduğu gibi bu dava türlerinde de görgü tanıklığına çok önem vermekteydi. Görgü tanıklarının vereceği ifade, cinayetin kimin işlediğine dair bilgileri ortaya çıkarmaktaydı.

236 Belge: 805, Tarih: 30 Muharrem 969/ 10 Kasım 1561.

Haleb'in İbnus Suyûfî Mahallesinden ayakkabı tamircisi Abdulkerim b. Ubeyd ve Kellâse Mahallesinden Mansur b. Hacı Osman, Hacı Hasan b. Şa’bân tarafından açılan davada Cellûm Mahallesinden Bileyici (Revvâs) Ahmet b. Muhammed’in huzurunda, Ahmet’in, Pazartesi ikindi vaktinden sonra günün sonuna doğru maktul Ma'tûk b. Hacı Hasan’ı çağırdığına, onun önünde yürüdüğüne ve Ma'tûk’un da kendisini izlediğine yasal olarak şahitlik yapmıştır.238 Bu davaya benzer bir başka kayıtta ise239 Kardeşi Muhammed b. Hacı Muhammed'in yetiminin vasisi Cebel-i Sem'ân Nahiyesi Mi'râtâl Mâristân Köyü'nden Ahmet b. Hacı Muhammed mahkemeye gelerek adı geçen köyden Cemâleddin b. Yunus'un, kardeşini çağırarak köyündeki konağından alıp sabah vakti götürdüklerini ve Şeyh Faris'in ikametgâhına gittiklerini söyledikleri, sonra kardeşini ölü olarak bulduğunu ikrar etmiştir. Davalı Muhammed b. İsmail'e sorulduğunda, o da iddiayı kabul etmemiş, yasal delil talep etmiştir. Bunun üzerine davacı, şahitlerini getirmiş ve davasını isbat etmiştir. Bazı durumlarda ise davacı iddiasını şahit bulamadığı için mahkemede ispat edememekteydi. Böyle bir durumda ise davalı olan kişi, kendisine iddia edilen suçu reddetmekteydi. 5 Rebî’ül-Âhir 962/ 27 Şubat 1555 tarihli belgede240 Ahmet b. Muhammed, Hâric Bâbun-Nasr Mahallesinden Ahmet b. Osman aleyhine açtığı davada kölesinin, çocuğu Yahya’ya kasıtlı olarak vurduğunu ve onun da öldüğünü iddia etmiş, davalıya sorulduğunda olayı inkâr etmiş ve davacıdan, yasal delil talep etmiştir. Davacı delil getiremeyince yemin etmesini talep etmiş, o da, hiçbir bir bilgisi olmadığına dair yasal olarak Allah adına yemin etmiştir.

Din farkı gözetmeksizin Halep halkı arasında, ölümün Allah’tan geldiğine inanılan durumlarda mağdur olan kişinin bu durumu kabullenebildiği ve sorumlulardan hak talep etmediği görülmüştür. Ömer b. Diyâb ve karısı Fatma binti Ahmet, katırın küçük kızları Balhaş’a attığı tekmeden dolayı doğacak zararla ilgili Hacı Alauddin b. Tabak el-Verd, oğlu Muhammed ve kölesinden hiçbir hak iddia etmeyeceklerini ve şayet kızları ölürse Allah’ın emriyle ölmüş olacağı hususunda ikrarda bulunmuşlardır241. Bu konuyla ilgili başka bir kayıtta ise242 Yahudiler taifesinden Afif bin Halife iki Yahudi huzurunda mahkemeye gelerek oğlum Nahom

238 Belge: 1481, Tarih: 24 Zîlka’de 956/ 14 Aralık 1549.

239 Belge: 800, Tarih: 30 Muharrem 969/ 10 Kasım 1561.

240 Belge: 2108, Tarih: 5 Rebî’ül-Âhir 962/ 27 Şubat 1555.

241 Belge: 3115, Tarih: 15 Şevvâl 961/ 13 Eylül 1554.

gece dam üstünden kendisi düşüp vefat etmiştir. Oğlum Nahom’un ölümüyle ilgili Musa bin Sefer ve Abdurrahman bin Sefer adlı Yahudilerle ilgili diyet ve dava talebim yoktur diyerek kayda geçirtmiştir.

İnsanlar arasında cinayet işleyenlerden ya da cinayetten sorumlu olanlardan diyet parası talep edilmekteydi. Diyet miktarı ödendiği vakit, karşılıklı olarak her türlü husumet de ortadan kalkmaktaydı. Konuyla ilgili bir belgede243 Armûş b. Cum’a, Ali b. Ahmet, Sa’d b. Assâf ve diğerleri, Kefer Kum köyünde öldürülen Ahmet b. Muhammed’in kanına (diyet) yönelik Süleyman b. Halife, İskender b. Yusuf ve diğerleri ile 150 altın sultânîlik miktar üzerinde, dava ve husumetlerini kökünden kesecek şekilde yasal olarak sulhlaştıklarını ikrar etmişler, paranın teslim alındığı ikrarı ve maktülün kanına yönelik ibra-i zimmet gerçekleştirilmiştir. 7 Receb 957/ 22 Temmuz 1550 tarihli bir belgede244 Abdulkâfî b. Seyyid Guneym ve Deyyâb b. Hacı Berekât, Sermîn'den Ramazan b. İsmail'in, kendi yanlarında, maktul Ömer'in zevcesi Sittulkul binti Deyyâb ve vekili Muhammed el-Hatip b. Yusuf'a, maktul Ömer'in diyetine karşılık 7.000 dirhem ve Ramazan b. İsmail'in kardeşinin maktul Ömer'in diyeti borcuna kefaleti yoluyla 11.000 Osmanlı dirhemi borçlu olduğu tespit edilmiştir. Ancak katil ödeme yapmadan kaçmıştır. Konuyla ilgili diğer bir belgede ise245 Rukiyye binti Ca’fer’in vekili Şumeysâniye Mahallesinden Şa’bân b. Hüseyin, Haremeyn Nazırı Mekin Muhammed b. Abdullatîf’i, maktül erkek kardeşinin kanına yönelik ibra-i zimmet eylediğini ikrar etmiştir.

1.4. KEFALET SİSTEMİ