• Sonuç bulunamadı

ACTIVITY BEHAVIORS IN DIABETES SELF-MANAGEMENT: A REVİEW Musa GÜNEŞ * , Büşra DEMİRER**

* Karabük University, Faculty of Health Sciences, Department of Physiotherapy and Rehabilitation, Karabük /Türkiye, musagunes@karabuk.edu.tr

** Karabük University, Faculty of Health Sciences, Department of Nutrition and Dietetics, Karabük/Türkiye.

busrademirer@karabuk.edu.tr

Abstract: Diabetes is a heterogeneous group of diseases that cause an increase in blood glucose concentrations. Therefore, diabetes; It is defined as a chronic, complex condition that requires sound knowledge and self-management skills to optimize glycemic control and health outcomes. Self-management is a critical component in the prevention and treatment of such chronic diseases. Self-management includes various functions such as complying with medication prescriptions, performing daily care, managing body weight and adapting to exercise programs. Dietary intake and physical activity constitute the basic self-management behaviors of the disease as prevention and treatment strategies that require special training and support for individuals with diabetes. Recently, following the technological developments, 'electronic health' technologies are used to facilitate and provide health services. Electronic health technologies (e-health) have proven potential to assist individuals through self-management of disease. Especially recent innovations in e-health technology can provide the necessary support to improve the diet and physical activity behaviors of individuals in the management of the disease. Web-based computer programs, smart phone applications, virtual reality, video games and monitoring of food intake with wearable devices constitute the technologies used in e-health applications. In this way, diabetes control and glucose regulation can be achieved more easily. There are many areas where e-health technology is used in the disease process of individuals with diabetes. However, in this study, it is aimed to present examples and effects of the latest technologies used to support nutritional and physical activity behaviors during self-management of the disease in individuals with diabetes.

Keywords: diabetes self-management, e-health, nutrition, physical activity.

87

International Young Researchers Student Congress 28-30 November 2019 Burdur/TURKEY TERRİER IRKI BİR KÖPEKTE ORAL HİRUDİASİS OLGUSU

Harun ÇINAR*, Muhammed Yusuf ŞİRİN**, Doğukan POLAT**

*Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Veteriner Fakültesi, Cerrahi Anabilim Dalı, Burdur, Türkiye, hcinar@mehmetakif.edu.tr

** Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, Burdur, Türkiye, dpolat@mehmetakif.edu.tr

** Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi, Sağlık Bilimleri Enstitüsü, Veteriner Fakültesi Cerrahi Anabilim Dalı, Burdur, Türkiye, yusufsirinx@gmail.com

Özet: Bu olgu sunumunun materyalini Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Veteriner Fakültesi Hayvan Hastanesine getirilen 6 yaşında terrier ırkı dişi köpek oluşturdu. Alınan anemnezde ağız bölgesinde sürekli bir kanama, iştahsızlık, zayıflama, halsizlik olduğu bilgisinin yanı sıra köpeğin sürekli dere kenarında oyun oynadığı, dereden su içtiği ve yüzmeye gittiği bilgisi de alındı. Yapılan klinik muayenede oral mukozada kanama ve oral mukozaya yapışmış halde bir sülük tespit edildi. Anestezide hayvana indüksiyon amacıyla 5.5mg/kg dozda propofol verildi. İndüksiyonu takiben entübe edilerek sevofluran ile volatil anestezisi devam ettirildi. Anestezi işleminden sonra oral mukozaya yapışan sülük (Limnatis nilotica) cerrahi manüplasyon ile mukozadan uzaklaştırıldı. Ardından başka bir sülük olup olmadığının kontrolü amacıyla endoskopi yardımı ile farenks, larenks, özefagus ve trakea muayenesi yapıldı. Yapılan muayenede başka bir sülüğe rastlanılmadı. Postoperatif olarak oral mukozanın tedavisi için 8.75 mg/kg dozda amoksisilin+klavulanik asit (Synulox, Zoetis) ve klorheksidin glukonat (Kloroben Oral Sprey, Drogsan İlaçları Sanayi Tic. A.Ş.) verildi.

Bu olgu sunumu ile çevresinde sulak arazi bulunan ve oral veya nasal mukozada kanama, iştahsızlık, zayıflama, halsizlik şikayeti ile kliniklere başvuran hastaların oral hirudiasis yönünden kontrol edilmelerinin önemi ve yapılan muayenelerde gözden kaçırılmaması gereken hususların vurgulanması amaçlandı.

Anahtar Kelimeler: Kanama, Limnatis nilotica, Oral Hirudiasis, Sülük

88

International Young Researchers Student Congress 28-30 November 2019 Burdur/TURKEY YANIKLARDA TEDAVİ YÖNTEMLERİ VE HEMŞİRELİK BAKIMI

*Gizem ORHAN

*Burdur Mehmet Akif Ersoy Üniversitesi Sağlık Bilimleri Enstitüsü, 4.sınıf Hemşirelik öğrencisi,Burdur,Türkiye, gizemorhan9819@gmail.com

Özet: Yanık, organizmanın termal, kimyasal, elektrik ya da radyoaktif elementlerle hasara uğramasıdır ve yanık yaralanmalarının % 3-5'i hastaneye yatmayı gerektirecek ciddiyettedir.

Derinin yüksek ısıyla teması sonucu (40°C) doku hasarı başlar. Isı artışına paralel olarak doku hasarı artar. Yanık toplumda çok sık rastlanan bir travmadır ve özellikle çocuklar, epileptik hastalar, ilaç bağımlıları, alkolikler, yaşlılar risk altındadır. Dünya Sağlık Örgütü'ne (WHO) göre,dünya çapında her yıl 265.000 kişi yanık sonucu ölmektedir.Yanık hastalarının yanık ünitesine kabulü yapıldıktan sonra yapılması gereken ilk ve en önemli adım hava yolu açıklığı ve sıvı resüsitasyonudur. Sonrasında tetanoz profilaksisi yapılmalı, analjezi sağlanmalı ve yara bakımına başlanmalıdır.Öncelikle tam kan sayımı, elektrolit ölçümü, kan üre azotu, kreatinin, kan şekeri değerlerini kapsayan rutin laboratuvar testleri yapılmalıdır. Birinci ve yüzeyel ikinci derece yanık yaraları pansumanla iyileşebilmektedir. Ancak derin ikinci ve üçüncü derece yanıklar cerrahi tedavi gerektirir.(eskaratomi/fasyotomi,eskar eksizyonu,deri grefti) Yanıkların güncel tedavisınde; Kök hücreler kullanılmaktadır. Kök hücreler insanda ilk kez 2004 yılında kulanılmıştır. Rasulov ve arkadaşları, yaygın yanıkları (vücut yüzey alanının

%30’unda IIIB) olan bir hastada kemik iliği kökenli mezenkimal kök hücreleri yanık yüzeyine uygulayarak yara iyileşmesi ve anjioneogenezin hızlandığını göstermiştir. Hücre sprey otogreftleme, derin kısmi kalınlıktaki yanık yaraları için yenilikçi bir erken tedavi seçeneğidir. Ameliyatsız tedaviye bir alternatif olarak hücre sprey otogreftleme, özellikle büyük yaralarda hızlı, yeniden epitelizasyonunu sağlayabilir. Hemşirelerin görevi bütüncül bakım çerçevesinde hastanın optimal sağlık durumunu sağlamak, enfeksiyon/komplikasyonları önlemek, hastalara psikososyal destek sağlamak ve eğitim vermektir.

Anahtar Kelimeler: Yanık,Tedavi,Kök hücre,Hemşirelik,Bakım

89

International Young Researchers Student Congress 28-30 November 2019 Burdur/TURKEY KENTLERDE SUÇ OLGUSUNUN ÇOCUKLAR ÜZERİNE ETKİSİ ve

ÇOCUKLARIN KİMLİK ARAYIŞINDA ÇEVRESEL FAKTÖRÜN SOYOLOJİK