• Sonuç bulunamadı

GENEL KAVRAMLAR VE AĞIZ ATLASLARI

1.7. AĞIZ ÇALIġMALARI

1.7.1.Verileri Derleme

Önceki bölümde ağızları derlemenin hem kültür tarihimiz hem de Türk dilinin geçirdiği aĢamaları tespit etme açısından ne kadar hayati bir öneme sahip olduğuna değindik. Böylesine kilit noktada bulunan çalıĢmaların adım adım çok düzenli yürütülmesi gerekir. “Derleme süreci içerisinde ortaya çıkacak herhangi bir hata, eksik derlemeler, yanlıĢ alan veya bölge seçimleri, kaynak kiĢi ve aracıların seçimindeki isabetsizlikler hem yapılan çalıĢmaların değerini hem de bu çalıĢmalar sonucu elde edilen verilerin bölgeyi temsil etme gücünü düĢürür (Gözaydın: 2004, 296).”

Bunun için her aĢaması önceden planlanmıĢ, her türlü ayrıntısı önceden düĢünülmüĢ; bölgenin siyasi, sosyal, kültürel bütün faktörleri detaylı olarak araĢtırılmıĢ bir süreç takip edilmelidir. Derleme için nerelere gidilecek, derleme yapılırken öncelik sırası nasıl olacak, derleme zamanı neye göre seçilecek, hangi ay ya da mevsim derleme açısından verimli olur, ayrıca bölgenin tarih içindeki yeri,

bölgede hâkim olan etnik unsurlar nelerdir, zaman içerisinde geçirdiği nüfus hareketleri nelerdir bunlar ayrıntılı olarak tespit edilmelidir. Özellikle ağız araĢtırmalarında etnik unsur, alan olarak Anadolu ve Rumeli esas alındığında çok etkin bir faktördür. Çünkü Anadolu ve Rumeli etnik yapısı göçler ve siyasi hareketler sonucu iç içe geçmiĢ durumdadır. Yörük, Türkmen gibi genel ve yaygın adlar kullanılsa da yine de bağlı oldukları boylar kesin olarak tespit edilemeyen yüzlerce cemaat vardır. Korkmaz, bu durumun özellikle dil çalıĢmalarında ciddi bir sorun teĢkil ettiğini belirtir ve durumun ciddiyetini tarihi verilere dayanarak temellendirir.

XI-XIII. yüzyıllar arasındaki göçlerle Anadolu‟yu Kayı, Bayat, Bayındır, AvĢar, Kınık, Salur, Beğdili, Çepni gibi 24 Oğuz boyuna mensup boylar ile Kıpçak gibi Oğuz dıĢı unsurlar yurt tutmuĢtur. XIII. yüzyıldan sonra görülen etnik açıdan çeĢitlenme ve devletin geliĢtirdiği iskân politikaları Anadolu‟nun etnik yapısını daha da karıĢık hale getirmiĢtir özellikle Osmanlı Devleti XVII. ve XVIII. yüzyılda aynı boya mensup kiĢileri farklı boyların arasına yerleĢtirmiĢtir. Oğuz boylarının XV.

yüzyıldan sonra isimlerini değiĢtirmeye baĢlamaları ve yaygın olan boylara göre isim almaları da zamanla boyların asıl mensubiyetini de tespit etmeyi zorlaĢtırmıĢtır. XIX.

Yüzyıla gelindiğinde artık net olarak Kayı, Kınık ve Salur boylarına ait net dil özelliklerinden bahsetmek zorlaĢmıĢtır. Sadece AvĢarlar 1860‟tan itibaren toplu olarak iskâna geçtikleri ve boy - soy düzenlerini korudukları için ağız özelliklerini de korumayı baĢarabilmiĢlerdir (Özkan, 2009: 546).

Oğuz boylarının Anadolu‟yu yurt tutmalarının yanı sıra zaman içinde siyasi ve sosyal olaylar sonucu yaĢanan nüfus hareketleri de dil-lehçe-ağız özelliklerinin değiĢmesinde bir diğer etkendir. Özellikle Osmanlı Devletinde XVIII. yüzyıldan sonra yaĢanan dağılma ve onu takip eden küçülme süreci bu nüfus hareketlerinin temel sebebidir. Özkan bu noktadan hareketle EskiĢehir ve Bursa üzerinde durur.

Osmanlı Devletinin çekildiği yerlerden Anadolu‟ya doğru yapılan göçlerde özelikle EskiĢehir ve Bursa‟nın tercih edilmiĢ olmasının bu Ģehirlerin ağızlarında yeni ağız adacıkları oluĢturduğunu belirtir (Özkan, 2009: 451-558 ). Bu oluĢumlar daha çok tarihidir, Ģimdi yaĢanan hareketliliğin temelinde daha çok sosyolojik ve ekonomik etkenler yatmaktadır. Özellikle iĢ imkânlarının ülkenin belirli bölgelerinde yoğunlaĢmıĢ olması sonucu Türkiye nüfusunun % 5 ile % 10‟ u bir yerden bir yere

göç etmektedir. Örneklerden de anlaĢılacağı üzere dil hayatın devinimine ayak uydurmakta ve bu devinim de dil-lehçe ve ağız çalıĢmalarını zorlaĢtırmaktadır

Bu değerlendirmeler de gösteriyor ki derleme yapılacak bölgenin idari sınırları aslında çok fazla önemli değil. Etnik yapı ve nüfus hareketleri göz önünde bulundurulması gereken ciddi bir sorun olduğu için Korkmaz derlemeye baĢlamadan önce yapılması gerekenleri maddeler halinde toplar (Korkmaz, 2009: 467-472):

1. Etnik yapı ve etnik yapının dağılımını gösteren tarihi kaynaklara ve araĢtırmalara baĢvurmak.

2. Etnik yapıyı ön planda tutan Ģehir ve bölge tarihlerini öncelikli ele almak.

3. Vakıf defterleri, vergi tahrir defterleri gibi resmi kayıtlardan yararlanarak incelenecek ağız bölgesinde yer alan oymak ve cemaatlerin nerelere yerleĢtiğini tespit etmek.

4. Anadolu ve Rumeli iskân tarihi ile ilgili araĢtırmaları incelemek.

5. Boy adlarından gelen köy adlarını tespit etmek ve bunun için “ Türkiye‟ de Meskûn Yerler Kılavuzu” ve “ Köylerimiz” adlı eserlerden faydalanarak köylerin hem adlarını tespit etmek hem de tarihi bir değerlendirme yapmak.

6. Farklı bölgelerde yaĢayan aynı Oğuz boylarını tespit etmek.

Bu Ģekilde yapılacak sistemli bir ön çalıĢma daha sonra elde edilecek verilerin sağlıklı olması için Ģarttır. Bu Ģekilde hareket edilerek Türkiye Türkçesi ağızları içerisine yerleĢmiĢ olan Oğuz boylarına ait dil unsurları ile Uygur, Tatar, Kıpçak gibi Oğuz dıĢı unsurların dilsel özellikleri daha net tespit edilebilir etnik yapı-ağız özelliklerini gösteren bir harita da hazırlanabilir.

TÜBĠTAK kapsamında 2013 yılında baĢlatılan “ EskiĢehir Ġli Dil Atlası ” adlı proje yurt içi ve yurt dıĢından önemli miktarda göç almıĢ ilerden biri olan EskiĢehir‟in etnik yapısına bağlı olarak dil, lehçe ve ağız özelliklerini tespit etmeye çalıĢmaktadır. Etnik yapının belirleyiciliği açısından EskiĢehir Ġli Dil Atlası çalıĢması yerinde bir örnek olacaktır.

Boz, EskiĢehir ili ağızları üzerine sayısız çalıĢma yapılmıĢ olmasına rağmen hala bakir bölge olduğunu belirtir ve EskiĢehir ili ağızlarını yerli ve göçmen ağızları olmak üzere iki ana gruba ayırır. Bu ayrım yapılmadan önce Korkmaz‟ın da belirttiği

gibi tarihi bir değerlendirme yapılmıĢ ve EskiĢehir ilinin Selçuklulardan baĢlayarak 24 Oğuz boyunun hemen hepsinin yerleĢim alanı olduğu ve ağızların temelini teĢkil eden ana boyun tespitinin oldukça zor olduğu belirtilmiĢtir. Etnik grupların tasnifi Ģu Ģekilde yapılmıĢtır ( Boz, Günay AktaĢ , 2013: 59-72 ):

1. Yerli Ağızlar 1.1. Manav Ağızları 1.2. Yörük Ağızları 1.3. Türkmen Ağızları 2. Göçmen Ağızları

Bu grubun içerisine Rumeli‟den gelen göçmenler, Kıpçak Türkçesinin etkisi altında bulunan Kafkasya‟dan gelen göçmenlerin etkili olduğu ağızlardır.

2.1. Kırım Tatar Ağzı 2.2. Nogay Tatar Ağzı 2.3. Kazan Tatar Ağzı 2.4. Karaçay- Malkar Ağzı 2.5. Rumeli (Muhacir) Ağızları

Derleme alanı ile ilgili araĢtırma yaptıktan sonraki aĢama ise bölgede derlemenin nasıl, kimlerle yapılacağıdır. Önce aracı ve derlemecilerle bir görüĢme takvimi yapılır. Gözaydın, derleme çalıĢmalarında yapılması gerekenleri Ģu Ģekilde belirtir: Sahaya iner inmez derleme yapmak yerine hem köyü ve köylüleri tanıma açısından hem de ön bilgi toplama ve gözlem açısından bir veya iki gün sadece tanıĢma, selamlaĢma ve bilgilendirmeye ayrılabilir böylece köylülerin de derlemeci ya da derlemecilere alıĢmaları sağlanmıĢ olur. Bu hazırlık sürecinde erkek derlemeci köy kahvesinde oturarak köylülerle kaynaĢabilir. Kadın derlemeci ise kalacağı evde kadınlarla en verimli vakit geçirilecek yer olan mutfağa girerek yemek yapılırken bizzat eĢlik edebilir, onlarla bağ, bahçeye gidebilir yani kolları sıvayıp onlar gibi davranarak sempatilerini kazanabilir (Gözaydın, 2004: 298-299). Belirtildiği gibi davranıldığında hem erkek hem de kadın derlemeci derleme yapacakları insanları

daha yakından tanıma fırsatı kazanır, kiĢileri çok iyi gözlemleyebilirler ve kimlerin yöre ağzını daha iyi temsil ettiğini tespit edebilirler.

Derlemeye baĢlamadan önce yapılması gerekenleri toparlarsak öncelikle nereye gidileceği belirlenir, ardından bölge ile ilgili tarihi, kültürel araĢtırma yapılır, derlemenin ne zaman yapılacağına karar verilir, ardından gidilecek yerdeki aracı kiĢi iletiĢime geçilir ve gözlem sürecini de içine alan bir görüĢme takvimi hazırlanır. Bu Ģekilde yapılan planlamanın amacı çalıĢmayı sağlıklı sonuçlandırabilmek ve süreci verimli kılmaktır.

1.7.1.1.Kaynak KiĢi

Ağız araĢtırmalarının en temel kaynağı araĢtırılan ağzın konuĢurlarıdır. Bu yüzden kaynak kiĢiler, kaynak kiĢilerin seçimi ve derleme yapılırken dikkat edilmesi gereken hususlar üzerinde durulan en önemli sorunlardır. “ Kaynak kiĢinin seçiminde nelere dikkat edilmelidir?” Temel soru budur.

Eğer derleme yapılacak bölgede kaynak kiĢiler iyi tespit edilirse elde edilecek veriler de bölge ağzını en iyi Ģekilde temsil edecektir. Kaynak kiĢiyi doğru tespit etmek için ya sahaya inildiğinde hazırlık için geçirilen süre iyi değerlendirilmeli, gözlemler yerinde olmalı ya da süreç planlanırken iletiĢime geçilen aracı kiĢilere kaynak kiĢilerde bulunması gereken özellikler aĢağıdaki gibi net olarak bildirilmelidir:

a. YaĢ aralığı kaç olmalıdır?

b. Cinsiyeti ne olmalıdır?

c. Eğitim durumu ne seviyede olmalıdır?

d. Bölgenin yerlisi olmalıdır.

Derlemeciler sahada hazırlık amaçlı yaptıkları gözlemlerden yararlanarak yapacakları kaynak kiĢi seçiminde aile içi iliĢkilere, hiyerarĢik yapıya dikkat etmeli, ailedeki statükoyu göz önünde tutmalıdır. Böyle davrandığında saygı gösterdiği için saygı da görecektir (Gözaydın, 2004: 299-302).

Kaynak kişi kim olmalıdır?, temel sorusuna Karahan, mevcut araĢtırmalardan hareketle “kim razı olursa yani gönüllüğün” temel alındığını fakat bunun tek esas olmayacağını belirtmiĢtir (Karahan, 2000: 22). Bu düĢünceyi tamamlar nitelikte veri toplamada kaynak kiĢi belirlenirken bazı niteliklerin saptanması gerektiği özellikle belirtilmiĢtir ve bu nitelikler Ģu Ģekilde sıralanmıĢtır: (Özsoy-Taylan, 2000: 27-28)

1- Hangi konuĢurlar temsil ettikleri yörenin dil özelliklerini daha iyi