• Sonuç bulunamadı

KONUM AÇISINDAN ENDÜSTRİLER

MEVCUT DURUM VE MUHTEMEL GELİŞMELER IŞIĞINDA BÖLGESEL OLANAKLARA GENEL BİR BAKIŞ

3.1 KONUM AÇISINDAN ENDÜSTRİLER

A T E J İ V E Y E N İ D E N Y A P I L A N M A S E N A R Y O L A R I erişim sağlayan merkezlere yöneliktir. Bu tip

en-düstrilerin konumlanmalarında bölge, en azından yakın ve orta vadede, hemen hemen hiçbir şansa sahip değildir.

Yüksek teknoloji içerikli bazı ürünlerin üretimleri aşamalara ayrılabilir. Bazı aşamalar için yüksek nitelikli işgücü varlığı kritik olduğu halde, bazı aşa-maları için bu bir gereklilik değildir. Bu aşamalar ucuz ve nitelikli işgücüne ve iyi erişim imkânlarına yöneliktir. Ancak bu aşamalarda bile üretimi orga-nize edici, yönlendirici ve denetleyici işgücü yine, çeşitgen bir kültürel ve sosyal yaşam imkânları, hatta kimi kez güzel bir çevre ve doğaya erişim olanakları sunan merkezlere dönüktür. Bölge ucuz ve kaliteli işgücü sunabilse de, yönetici ve denetleyici personelin mekân tercihleri, ilk sıralar-da, dolayısıyla ileri teknoloji içeren ürünlerin ikinci aşama üretimi için aranan özellikleri açısından ilk sıralarda yer aldığı söylenemez. Ancak hiç şansı olmadığını söylemek de gerçekçi değildir.

Öte yandan otomobil gibi bazı nihai ürünler bölge-sel, ülkebölge-sel, hatta dünya ölçeğinde entegrasyonla üretilmekte, farklı yerlerde üretilen parçalar bir ara-ya getirilerek nihai ürün elde edilmektedir. Bu tip endüstriler oligopolistik yapıdadır ve piyasalarında amansız bir rekabet vardır. Bu endüstrilerdeki fi r-maları ülke ve dünya ölçeğinde entegrasyona iten bu amansız rekabettir. Her parça, o parçanın nihai malı üreten işletmeye, üretim ve ulaşım maliyetleri dahil, en düşük maliyetle teslim edilebileceği yer ya da yerlerde üretilmektedir. Maliyetleri düşürme;

nihai mal üreticisinin ara mal stokları yönetimini ön plana çıkarmaya, hatta tam zamanında teslim yöntemiyle sıfır ara mal stoklarıyla çalışmaya doğru itmektedir. Böyle bir sistemde ara malı üreticileri için nihai üreticiye yakınlık, ulaşım sisteminin güvenilirliği ve ulaşım maliyeti önem kazanmakta, hatta kritik hale gelmektedir. Bölge, büyük oligopolistik fi rmaların nihai mal üretim merkezlerine görece uzaktır ve bu merkezlere sıfır stok yönteminin gerektirdiği güvenli ve hızlı ulaşım imkanlarından şimdilik yoksundur; dolayısıyla orta ve uzun vadede olabilse bile, bu fi rmalara ara mal

üreten tedarikçi işletmelerin bölgede konumları en azından şimdilik düşük bir olasılıktır. Ancak, oli-gopolistik fi rmalar tarafından üretilen ve tüm ülke mekânına, hatta dünyaya dağıtılan kitlesel nihai malların yedek parçaların üretilmesi için bölgede bir potansiyel vardır.

Endüstriler, konum açısından ürün-devreleri itiba-rıyla de farklılık arzeder. Her endüstriyel ürünün beş dönem ya da aşamadan geçtiği söylenebilir:

i) doğuş ve teknolojik yenilik aşaması, ii) üretim teknolojisini ve ürünü iyileştirme aşaması, iii) ürün ve üretim yönteminin standartlaştığı olgunlaşma aşaması, iv) ürünün taklitleri ya da benzerlerinin piyasa çıktığı ve üretim ve tüketimin kitleselleştiği aşama ve v) olgunluk ve keskin rekabetin ortaya çıktığı aşama.

Birinci aşamada ürün belli bir fi rma tarafından belli bir bölgede geliştirilip, piyasaya sürülür. Bu aşa-mada ürün özellikleri ve üretim teknolojisi henüz oturmamıştır. Ürünün tüketici ya da kullanıcılar tarafından benimsenmesi konusunda yüksek risk vardır. İkinci aşamada kullanıcılardan gelen geri beslemeyi kullanarak ürünün özellikleri müşte-ri taleplemüşte-rine daha uygun hale getimüşte-rilir; üretim yöntemi, defo yüzdesini ve maliyetleri azaltacak yönde geliştirilir. Bu aşamada başarılı olunması kısmen fi rma elemanlarının içerdiği örtük bilgiye bağlıdır. Üçüncü aşamada ürün özellikleri müşteri talepleriyle iyice örtüşmüş, üretim teknolojisi stan-dartlaşmış, kodlanabilir hale gelmiş ve tüketim kitleselleşmiştir. Tüketimin kitleselleşmesi, üretim teknolojisinin standartlaşması ve transfer edilebilir hale gelmiş olması sonucu, dördüncü aşamada, teknolojinin ilk ortaya çıktığı bölgede ya da baş-ka bölgelerde yeni üreticiler ortaya çıbaş-kar. Beşinci aşama, oturmuş bir ürün ve standartlaşmış üre-tim teknolojisi bağlamında uluslararası düzeyde keskin rekabetin ortaya çıktığı, üretim maliyetini düşürmenin hayati önem taşıdığı ve üreticilerin ara malları ve nihai ürünün üretimini, maliyetlere bakarak çeşitli bölge ve ülkelere yaydıkları ve kü-resel ölçekte entegrasyona gittikleri dönemdir.

Ş İ L I R M A K H A V Z A G E L İ Ş İ M P R O J E S İ

Kısıtlı teknolojik kapasitesi ve insan sermayesi birikimi nedeniyle bölgede yeni ürün ve üretim teknolojileri geliştiren fi rmaların ortaya çıkmaları en azından görünür gelecekte olanaksızdır. Yeni teknolojiler geliştiren fi rmaların bulunduğu bölge-ler dünyada sınırlıdır. Ürün devrebölge-leri açısından, ürünün ya da bileşenlerinin üretiminde bölge ancak ürünün hayat döngüsünün 4’üncü ve 5’inci aşamalarında pay alabilir. Bu aşamada üretici için nitelikli fakat ucuz emek ve uygun üretim, ulaşım ve iletişim altyapısı ön plandadır. Bölgenin bu kri-terleri açısından dezavantajlı olduğu söylenemez-se de, dışardan gelecek potansiyel yatırımcılar için ülkenin Samsun – İskenderun hattının batısında kalan bölgelerine görece baskın bir avantajı oldu-ğu da söylenemez.

A T E J İ V E Y E N İ D E N Y A P I L A N M A S E N A R Y O L A R I Coğrafya mekânda faaliyetlerin dağılımı,

yoğun-luğu ve çeşitliliğini etkileyen, kimi kez belirleyen etmenlerden biridir. Bölgenin önemli bir kısmı dağlık ve orman olmasına karşın, ülkenin önemli nehirlerinden ikisi bölgeden geçmekte ve bunların oluşturdukları vadi ve deltalar mevcut uygun iklim koşulları bağlamında çok çeşitgen ve verimli bir tarım yapılabilmesine olanak sunmaktadır. Bu olanakların hayata geçirilmesi bir ölçüde sulama imkânlarının ve ihracatın artırılmasına bağlıdır.

Tarımsal ürünler ihracatı için, bölgenin hem dışa açılan bir limanı ve havaalanı, hem de karayolu bağlantıları vardır. Ancak karayoluyla güvenli ve hızlı tarımsal ürün nakliyatının yapılabilmesi için bölgenin batıya olan bağlantısının iyileştirilmesi gerekmektedir.

Bölge coğrafyasının sunduğu önemli kaynaklar-dan biri ormanlardır. Fakat orman varlıkları etkili yönetilmediğinden zamanla bozulmuş ve verimleri düşmüştür. Bölge kırsal nüfusunun önemli bir bö-lümü orman içi ya da bitişiği köylerde oturmakta, bunların yıllık kesimleri yıllık üretim artışlarının üzerinde olduğundan ormanlar niteliklerini ve verimlerini hızla kaybetmektedir. Ormanlar yok oldukça erozyon artmakta ve bu, toprak varlığını tehdit etmektedir. Sürdürülebilir bir kalkınma açı-sından orman varlığının korunması ve iyileştiril-mesi büyük önem arz etmektedir.

Meralar ülkenin diğer yerlerinde olduğu gibi bölge-de bölge-de hayvancılığın temelini teşkil etmekte ve özel-likle küçük üreticiler için önem taşımaktadır. Ancak, kapasitelerinin üzerinde otlatma nedeniyle bunların nitelikleri bozulmuş ve verimleri düşmüştür.

Burada temel sorun kurumsal altyapıdır. 1998’de çıkan 4342 sayılı Mera Kanunu, meraların iyi-leştirilmesi ve kapasitelerine göre otlatılmalarını öngörmesine rağmen, etkin bir kurumsal altyapı ve müeyyideler getirmediğinden bu konuda bir mesafe kat edilememiştir. Dönüşümlü ve mera

ka-pasitesine göre otlatma yapılabilmesi için yerleşim birimi bazında örgütlenmeye gidilmesi ve otlat-manın etkin denetlenmesi gerekmektedir. Bunun alternatifl eri meraların kamulaştırılarak etkin bir denetim bağlamında, belirli süreler ve belirli hay-van sayısı sınırlamalarıyla kiraya verilmesi ya da meraların tümden özelleştirilmesidir. Birinci alter-natif Amerika Birleşik Devletleri gibi bazı ülkelerde uygulanmakta ve etkin sonuç alınmaktadır. Ancak Türkiye’de kamu yönetiminin genel etkinliği göz önüne alındığında bu alternatifi n iyi sonuç vermesi kuşkuludur. İkinci alternatif daha radikaldir. Ancak kırsal kesim nüfusunun ülkede ve bölgede hala yüksek olması, meraların görece varsıl kesimin eline geçerek, sınırlı hayvancılık ve bitkisel üretim yaparak geçimini sağlayan küçük üreticilerin sa-dece bitkisel üretimle geçimlerini temin edemez duruma düşmeleri ve kırsal kesimin hızla boşala-rak kent varoşlarını doldurma tehlikesi karşısında, bu alternatifi n şimdilik politik ve sosyal olabilirliği yoktur. Konuya, alternatifl erin olabilirlikleri, eko-nomik ve sosyal getiri ve götürüleri açılarından bakıldığında, meraların etkin kullanımı konusunda iyimser olmak mümkün görünmemektedir. Ancak bu hiçbir şey yapılamaz anlamına gelmez. Sabırlı bir çalışmayla, yerleşim birimi bazında örgütlene-rek tekrarlanamayacak derecede yoğun gayretle iyi örnekler oluşturup, bunları köylüye göstererek, mevcut kurumsal düzenlemelerin getirdiği sınırla-maları bir ölçüde aşmak mümkün olabilir.

3.2 COĞRAFYA

Ş İ L I R M A K H A V Z A G E L İ Ş İ M P R O J E S İ

3.3.1 Arazi

Bu temel sınıfl ama içinde, bölge sadece arazi varlığı açısından görece zengindir. Bölge alanının yüzde 34,4’ü tarım arazisidir. Bunun bir kısmı, eği-mi yüksek, marjinal arazilerden oluşuyorsa da kıyı kesimindeki yağış ve toprak özellikleri ve ırmak vadilerinde alüvyon topraklar tarıma son derece elverişlidir. Halen bölgenin yaklaşık 240 bin hektar alanı sulanmakta, bir o kadarı da sulanabilir nite-liktedir. Bölgede çeşitli yağış kuşakları bulunması çeşitgen bir tarımı mümkün kılmaktadır. Temel sorun sulanabilir alanların bir an evvel sulamaya açılması ve erozyon kontrolüdür.

Toprak varlığıyla ilgili ikinci ve daha önemli bir temel sorun, arazinin işletmeler arası dağılımıyla ilgilidir. Tarımda işletmelerin en büyük bölümü, modern teknoloji bağlamında optimal ölçekten uzak büyüklüktedir. Küçük çiftçilik yaygındır.

Özellikle sulama alanları dışındaki küçük çiftçiler geçimlik sınırında yaşamaktadır. Bu, onları riske karşı duyarlı yapmakta ve arzettikleri risk dolayı-sıyla yeniliklerin yayılmasını yavaşlatmakta mar-jinalin ötesinde çok büyük getiriler arzetmedikleri sürece yeni tarımsal tekniklerin ve yeni ürünlerin yayılma ve benimsenme hızını düşürmektedir.

Kısaca, arazi varlığının dağılımı ve küçük çiftçile-rin yaygınlığı tarımsal yenilikleçiftçile-rin bölgeye hızla so-kulmasının önünde bir engel teşkil etmektedir. Bu engelin kısa dönemde aşılması kolay değildir. Bu;

zamanla kırsal kesimden göç nedeniyle, işletme ölçekleri büyüdükçe ve yayım hizmetleri etkinlik kazandıkça aşılabilecektir. Mevcut ortamda yayım faaliyetlerinin etkinleşmesi tarımsal yeniliklerin kırsal kesimde yaygınlaşması açısından kritiktir.

Öte yandan göç nedeniyle bir kısım arazinin piya-saya çıkması, optimal ölçekte işletmelerin oluşması için gerekli bir koşulsa da, yeterli değildir. Potansiyel alıcılar yeterli mali kaynaklara sahip olmayabilir.

Bu durumda bir arazi edindirme fonu kurulması ve

uzun vadeli kredilerle orta boy çiftçilerin ve başarılı küçük çiftçilerin işletme ölçeklerini büyütmelerine imkan tanınması gerekir. Orta boy çiftçiler, arazi edinmek için kendi kaynaklarını zorlayabilseler de bu, yeni teknolojileri uygulamakta gerekli olacak el-lerindeki kaynakları azaltacak ve yeniliklerin kırsal kesime girme hızını düşürecektir.

Arazi ile ilgili diğer bir sorun, işletmelerin çok sa-yıda parsellerden olmasıdır. Bir işletmenin birden fazla parsele sahip olması, çeşitli sınıftaki arazinin mekânda dağılımı ve toprak kalitesi ve özelliklerine göre ürün çeşitlenmesini olanaklı kılar. Ancak, par-sel sayısının fazla artması, işletme içi faaliyetleri planlamakta zaman açısından sorun çıkardığı gibi, parsel sınırlarının artması nedeniyle arazi kaybına neden olur. Toplulaştırma çalışmaları yapılmakla birlikte, bu çok yavaş uygulanmakta olup, Türkiye genelinde olduğu gibi, bölgede toplulaştırılan ara-zi, toplamın küçük bir bölümünü oluşturmaktadır.

Arazi toplulaştırması çalışmalarının hızlandırılma-sı için tapu kadastro çalışmalarının bitirilmesi ya-nında işlemi kolaylaştırıcı hukuki düzenlemelerin yapılması da gerekmektedir.

3.3.2 Sermaye

Bölgede sermaye vardır, ancak bu sermayenin bir kısmı fi nansal sistem aracılığıyla, ya da başka böl-gelerde daha kârlı yatırım olanakları gören bölge sermayedarları tarafından bölge dışında yatırıma dönüşmektedir. Yatırım girişimcilerin işidir ve gi-rişimci kâr olanaklarını gören ve risk alan kişidir.

Girişimci sayısını artırmak ve girişim ölçeğini bü-yütmek için bölgedeki risk düzeyinin düşürülmesi gerekir. Risk düzeyi, daha iyi ve düzenli işleyen yerel altyapı, bölge dışına bağlantı sağlayan, özelliklede batı eksenindeki, ulaşım altyapısının iyileştirilmesi, kamu tarafından sabit maliyetleri düşüren hazır fabrika binası temini, işgücü eğitimi ve danışmanlık hizmetleri verilmesi yollarıyla bir ölçüde düşürülebilir.

3.3 FAKTÖR VARLIKLARI: ARAZİ, SERMAYE, EMEK VE İNSAN