• Sonuç bulunamadı

Üremeyi Gerçekleştirme Amacına Yönelik Müdahaleler

A. Hukuka Uygun Olan Tıbbi Müdahaleler

2. Üremeyi Gerçekleştirme Amacına Yönelik Müdahaleler

Evliliğin temel amacı çocuk sahibi olmaktır. Bu nedenle evlilik gibi çocuk sahibi olmakta fıtri bir ihtiyaçtır. Ancak şu bir gerçek ki her evli çift bu isteklerine erişememekte215 uzun yıllar çocuk özlemi çekerek yaşamaktadır. Anne ve babanın en tabii hakları olarak çocuk sahibi olmayı istemeleri din tarafından da teşvik edilmiştir. Meşru evlilik dışında çocuk sahibi olma yolları ise yasaklanmıştır.

Çağımızda bilim ve teknoloji alanında kaydedilen hızlı değişim ve ilerlemeler, hayatın pek çok alanında olduğu gibi tıp sahasında da kendini göstermiş, tıbbi herhangi bir problemin tetkik, teşhis ve tedavi aşamalarında kimi zaman kesin, kimi zaman da ümit verici sonuçlara ulaşılmasına zemin hazırlamıştır. Tıp alanındaki bu gelişim, kısırlık tedavisinde de yeni imkânlar sunmuştur. Bu durum kadın veya erkekteki bir rahatsızlık sebebiyle tabii ilişkiyle gebeliğin gerçekleşmesi mümkün olmayan çiftler için bir ümit ışığı olmuştur. Bu konudaki genel görüş bebek sahibi olmak için gerekli olan sperm, yumurta ve rahim evli çifte ait olmak şartıyla yapay döllenme veya embriyon nakli denilen yardımcı üreme teknikleri yardımıyla tedaviye başvurularak216 bebek sahibi olunmasında dinî bir sakınca olmadığı yönündedir.217

Yapay döllenme, erkek üreme hücrelerinin, normal cinsel birleşme olmaksızın, tıbbi bazı yöntemler kullanılarak kadın üreme organına aktarılması ve bu şekilde döllenmenin gerçekleştirilmesi amacıyla yapılan müdahaledir.218 Başka bir ifadeyle

yapay döllenme, klasik yöntemler ile gebe kalamayan kadınlarda uygulanan bir tedavi şeklidir. Erkek (sperm) ve dişi (yumurta) döl hücrelerinin laboratuvar koşullarında birleştirilmesi sonucunda oluşan embriyoların, rahime transferi ilkesine dayanır.

Yapay döllenmenin günümüzde en yaygın olarak kullanılanı, erkeğin spermi ile kadının yumurtasını bir tüpte birleştirmek, sonra aşılanmış yumurtayı rahime

215 Ülkemizde her 100 çiftin yaklaşık 15’inin kendiliklerinden gebe kalamadıkları belirtilmiştir.

Kahraman, Semra, Diyanet İşleri Başkanlığı Güncel Dinî Meseleler İstişare Toplantısı II, s. 160.

216 Taşçı, Ali İhsan, Cinsel Eğitim, s. 394-396.

217 Karaman, İslam’da Kadın ve Aile, s. 441; Görgülü, Ülfet, “Taşıyıcı Annelik”, İslam Hukuku

Araştırmaları Dergisi, s. 198.

yerleştirmektir (embriyon nakli). Bu yoldan çocuk sahibi olabilmek için üç unsurun bir araya gelmesi gerekmektedir. Bunlar; sperm, yumurta ve rahimdir. Bunların her üçü de birbiri ile evli çifte ait olursa tüpte aşılama yoluyla çocuk sahibi olmakta şer’an bir sakınca görülmemektedir. Çünkü kocanın sperminin, karısının yumurtasını tabiî yerinde iken aşılaması ile sperm ile yumurtayı alıp tüpte aşılamak, sonra rahime yerleştirmek arasında bir fark yoktur.219

İki karısı olan bir erkeğin spermi ile çocuk sahibi olamayan karısının yumurtası tüpte aşılandıktan sonra diğer karısının rahmine yerleştirmek şeklinde yapılacak uygulama da İslam hukukçuları arasında tartışılmıştır. Bu uygulamada çocuğu olmayan hanımın rahmi müsait olmadığı için diğer hanımın rahmi kullanılmaktadır. Bu konuda asıl tartışma, bu yolla doğacak olan bebeğin annesinin kim olacağıdır. Annesi, yumurta hücresi veren kadın mı, yoksa ona hamile olup dünyaya getiren mi olacaktır? Mustafa ez-Zerkâ ve onunla aynı düşüncede olan bazı fıkıh âlimlerine göre gerçek anne, yumurta hücresi veren kadındır. Doğuran kadın ise sütanne konumundadır. Ancak bu durumda, nesep ve mirasçı olma, gerçek anneninki gibi herhangi bir hak ve sorumluluk söz konusu değildir. Fıkıh âlimlerinin çoğu ise annenin, çocuğu karnında taşıyıp, dünyaya getiren kadın olduğunu kabul etmişlerdir.220

İki hanım da aynı kocaya ait olduğu araya yabancı bir unsur girmediği için Fıkıh Akademisi 1983’teki 7. Dönem Toplantısı’nda bu yöntemin cevazı yönünde karar vermiştir.221 Ancak nesep karışıklığına ve annenin kim olduğunun belirlenememesine yol açacağı gerekçesiyle aynı kurul 1984’teki 8. Dönem Toplantısı’nda bu yöntemin haram olduğu yönünde karar vermiştir.222 Durum böyle olunca eşlerden alınan yumurta ve sperm hücrelerinin dışarıda döllenmesi ile oluşan embriyonun çocuğa hamile kalmaya gönüllü bir başka kadının (taşıyıcı annenin) rahmine yerleştirilmesi de evleviyetle haram sayılmıştır.223 İslam dini tarafından

219 Bardakoğlu, Ali, “Cinsi Hayat”, İlmihâl, II, 141. 220 Bâr, Din ve Tıp Açısından Tüp Bebek, s. 93-95.

221 Mecelletü Mecmai’l-Fıkhi’l-İslamî:Kararât, (Mecmeü’l-Fıkhi’l-İslamî’nin Kararı), s. 150. 222 Mecelletü Mecmai’l-Fıkhi’l-İslamî:Kararât, (Mecmeü’l-Fıkhi’l-İslamî’nin Kararı), s. 159, 165. 223 bk. İslam Fıkıh Akademisi Meclisi’nin 11-16.10.1986 tarihli 3. dönem toplantısı, Karar No: 4.

meşru kabul edilmeyen ve taşıyıcı annelik olarak isimlendirilen bu yöntemin din, hukuk, ahlak sosyal ve psikolojik açıdan pek çok mahzurları da mevcuttur.224

Meşru usule göre yapılan yapay döllenme veya embriyon nakilleri, tıbbi bir nitelik taşımakta ve hukuka uygun olmaktadır. Öte yandan yapılan müdahale, tıbbi müdahale olarak kabul edilince bu nitelikteki müdahale için varlığı gerekli tüm şartları taşımalıdır. Yani yetkili bir hekim tarafından gerçekleştirilmeli, müdahale öncesinde taraflar ayrıntılı bir şekilde aydınlatılmalı, müdahalelerin etkisi, sonucu varsa olası riskleri çiftlere anlatılmalı ve rızaları alınmalıdır. Eşlerden birinin dahi rızasının alınmamış olması, onun kişilik hakkının ağır ihlali olacağından fiil, hukuka aykırılık teşkil edecektir.225

Yapay döllenmenin bir diğer çeşidi de evli bir kadının üreme organına kocasından başka bir erkeğin veya evli olmayan bir kadının üreme organına herhangi bir erkeğin üreme hücreleri aktarılarak döllenme gerçekleştirilmesidir. Bu metoda daha çok erkeğin üreme hücrelerinde bir bozukluk olduğunda ya da erkeğin çocuk yapma yeteneğine sahip olmadığı kısırlık hâllerinde başvurulmaktadır.226 Bu şekilde başka kadının yumurtası veya kocası dışında yabancı bir erkekten alınan sperm ile bir kadının gebeliğinin sağlanması insanlık duygularını rencide etmesi ve zina unsurlarını taşıması sebebiyle hukuka uygun değildir. Çünkü meşru bir çocuğun gerek sperm ve yumurta ve gerekse rahim bakımından karı-kocaya ait olmasında İslam dini bakımından zaruret vardır. Diğer taraftan yapay döllenmenin anne, baba ve doğacak çocuğun maddi, ruhi ve akli sağlığı üzerinde olumsuz bir etkisinin olmayacağı tıbben sabit olmalıdır.227

Günümüzde bazı Avrupa ülkeleri (İngiltere, Fransa) hariç evli olmayan eşler arasında uygulanan yapay döllenme, genellikle insan onuruna ve anayasal güvence

224 bk. Görgülü, a.g.m., s. 200-206. 225 Ayan, a.g.e., s. 42.

226 Çilingiroğlu, a.g.e., s. 23.

227 Din İşleri Yüksek Kurulu Kararı, “Tıbbi Müdahale İle Gebeliğin Sağlanması”, Diyanet Aylık

altında bulunan aileyi koruyucu hükümlere aykırılık oluşturacağı için kabul edilmemekte, hukuka ve ahlaka aykırı sayılmaktadır.228