• Sonuç bulunamadı

1.5. Ses Uyumları

1.5.1.1.4. Ünlü Uyumu (Singarmonizm)

Yazar, bu baĢlık altında Türk Dilinin önemli özelliklerinden biri olan ünlü uyumu bahsini ele almıĢtır. Ünlü uyumunun Türk Dillerine ait çok güçlü bir kural olduğunu, bugüne kadar ünlü uyumuna ünlü seslerin uyumu veya hece uyumu denilegeldiğini belirtmiĢtir. Kökteki ünlünün kalın (veya ince) olmasına göre ona eklenen ekin ünlüsünün de zorunlu olarak kalın veya ince olması gerektiğini, ekteki ünlünün vasfının kökteki ünlü ile bağlantılı olduğunu ifade etmiĢtir. Daha sonra yazar Kazak Türkçesinin eski kelimelerindeki uyumu açıklamıĢtır:

“Eski Kazak kelimeleri Ģu Ģekildeki ünlü uyumu özellikleriyle ayrılır. 1) Kalın düz – ince düz: tıs – tis, bas – bӓs

2) Kalın yuvarlak – ince yuvarlak: sol – söl, jon – jön, ot – öt. 3) Kalın yuvarlak – kalın düz: tot – tat, sur – sır, ot – at. 4) Kalın yuvarlak – ince düz: ton – tin, tus – tis, ot – öt (et). 5) Ġnce yuvarlak – ince düz: on – in, tür – ter, öt – et.

6) Ġnce yuvarlak – kalın düz: tüs – tas, ör – ar, öt – at.” (s. 71-72).

Eserde ünlü uyumunun dilin bütün ses sistemini içine alan geniĢ bir kavram olduğu ve asırlar boyunca geliĢerek kalıplaĢtığı ifade edilmiĢtir.

Son olarak ses uyumları

68 2. Ünlü-ünsüz uyumu (akkomodatsiya) 3. BenzeĢme (assimilyatsiya)

4. AykırılaĢma (dissimilyatsiya) olarak dörde ayrılmıĢtır. 1.5.1.1.4.1. Dil Uyumu (Til Ündestigi)

Eserde dil uyumu Ģu Ģekilde açıklanmaktadır: “Ünlülerin dilin durumuna uygun olarak bir kelime yapısında ya kalın ya ince Ģekilde uyuma girmesine dil uyumu denir.” (s. 75). Türk Dillerinde özellikle Kazak Dilinde ünlü uyumu kuralının öncelikle dil uyumu Ģeklinde tanındığı yani dil uyumunun ünlü uyumuyla eĢ anlamlı olarak da kullanıldığı da cümlelere eklenmiĢtir.

Yazara göre dil uyumunu ikiye bölerek araĢtırmak gerekir: Kök açısından ve kök ile ek açısından.

Yazar, bugünkü Kazak Dilinde kök kelimelerin hece yapısına göre çoğunlukla, tek heceli (bas, köz, ḳol, aḳ, kök, bir, üş, al, kel, jaz, küz), iki heceli (awız, ḳulaḳ, adam,

jılḳı, ḳara), üç heceli (köbelek, muġalım, memleket, maḳala) veya dört-beĢ heceli

(üniversitet, institüt, assimilyatsiya) olduğunu ifade etmiĢ çok heceli kelimelerin aslında alıntı kelimeler olduğunu belirtmiĢtir.

Yazar, Kazak dilindeki eski köklerin dil uyumuna tam olarak bağlı olduğunu, alıntı kelimelerde bu kuralın uygulanmadığını yani dilde karıĢık heceli köke rastlanırsa onları alıntı kelime diye düĢünmek gerektiğini ifade etmiĢtir.

Eserde, Kazak Dilindeki kök ve ek iliĢkisi Ģöyle açıklanmıĢtır:

“Kök ile ekin iliĢkisi açısından Kazak Dilindeki ekler kökün son hecesine tam olarak bağlıdır. Yani kökün son hecesi kalın olursa ek de kalın heceli olur:

mal-şı-lar-ımız-dıŋ, ḳala-mız-da, ḳanaġat-tan-dı-rıl-dı, proleteriyat-ka, institut-ımız-da

vb.

Sonu ince heceli olan köke eklenen ekler de ince heceli olur: es-imiz-de,

dӓpter-ler-iŋ-di, piyoner-ler-diŋ, üniversitet-imiz-di.” (s. 77).

Bu bilgilerden sonra eserde Kazak Türkçesinde kökün ünlüsüne uymayarak kendi Ģeklini koruyan ekler sıralanmıĢtır. Uyuma girmeyen ekleri Ģu Ģekilde gösterilmiĢtir:

69 -ger: ḳalam-ger, maydan-ger, sawda-ger;

-dar: esep-dar, bilim-dar, ḫabar-dar, ḳarız-dar, jara-dar, gül-dar;

-eke: aġ(a)-eke, at(a)-eke, şeş(e) eken, bas-eke, Ḳas-eke, As-eke, Ḳun-eke; -jan: aġa-jan, köke-jan, bala-jan, Sӓwle-jan;

-kent: Şım-kent, Ḳum-kent, Süt-kent; -kar: künӓ-kar, kinӓ-kar;

-ker, -ger: ayla-ker, daw-ger, ḳalam-ger, sӓwlet-ker, sayda-ger, maydan-ger,

is-ker, ḳızmet-ker;

-keĢ: arba-keş, tüye-keş, ḳara-keş, kire-keş;

-köy, göy: aḳıl-göy, ḳas-köy, bata-göy, duġa-ġoy, dӓme-göy, jӓdi-göy; -künem: mas-künem, payda-künem, ḳas-künem;

-ḳoy: sӓn-ḳoy, kӓsip-ḳoy, ӓzil-ḳoy, janjal-ḳoy, daŋḳ-ḳoy;

-ḳor: jem-ḳor, bӓle-ḳor, beynet-ḳor, eŋbek-ḳor, düniye-ḳor, esep-ḳor, mansap-ḳor,

ḳam-ḳor;

-mar: til-mar, dil-mar. -maĢ: til-maş

-niki, -diki, -tiki: bala-niki, men-iki, so-niki, kolḫoz-diki, student-tiki, ḳala-niki,

dala-niki;

-paz: öner-paz, ӓsem-paz, bilim-paz, kesilim-paz, as-paz;

-pen, -ben, -men (vasıta ekinin eklenmesi): at-pen, ḳaġaz-ben, ḳalam-men,

dӓpter-men, ӓn-men, jır-men;

-stan: gül-istan, Özbek-istan, Tӓjik-istan, Türkmen-istan; -tal: sezim-tal, tözim-tal, ösim-tal;

-war: söz-war, til-war, ḳonaḳ-war, ḳazaḳ-war;

-ḫana: kitap-ḫana, dӓm-ḫana, em-ḫana, süt-ḫana.” (s. 77-78).

Yazar, kelimenin son hecesiyle bağlı olmayan bu eklerin çoğunun baĢka dillerden giren veya henüz ek olma vasfı kazanamayan (kelime ile ek arasında) dil unsurları olduğunu belirtmiĢtir.

1.5.1.1.4.2. Dudak Uyumu (Erin Ündestigi)

Eserde dudak uyumu, ünlülerin kelime yapısında dudağın vazifesi yönüyle etkileĢerek uyuma girmesi olarak tanımlanmaktadır.

70

Kazak Dilinde dudak uyumunun olup olmadığı konusundaki fikirlerde bir birlik olmadığını belirten yazar, daha sonra ünlü uyumunun dilin tarihi geliĢiminin neticesinde oluĢan kural olduğunu, Kazak Dilinin tabii geliĢimi içinde dudak uyumunun da var olduğunu belirtmiĢtir.

Eserde dudak uyumunun geçen asırlar içinde güçlü olduğu Ģimdi ise zayıfladığı belirtilmiĢ bunun sebepleri Ģöyle dile getirilmiĢtir: “Bunun sebepleri olarak birincisi yazının etkisi, kendi dikkatsizliğimiz, ikincisi ise boğumlama merkezimizin geliĢmesi, dudak uyumu olmayan komĢu dillerin etkisi.” (s. 83).

Eserde Kazak Dilindeki dudak uyumu Ģu Ģekilde maddeleĢtirilmiĢtir:

“1. Eski kelimelerimizde yuvarlak ünlüler yazılarak sonraki hecede e, ı, i harfleri bulunursa bu durumda e harfi ö, ı harfi u, i harfi ü olarak telaffuz edilir. ölöŋ (öleŋ), aḳılgöylör (aḳılgöyler), öygö (üyge), üydü (üydi), üysüz (üysiz), ḳoydu (ḳoydı), ḳoyum (ḳoyım), mazmunu (mazmunı), mazmundu (mazmundı), dӓsturlu (dӓsturli), dӓsturlör (dӓsturler), bulbulu (bulbulı), düldülüm (düldülim). Burada yuvarlak tek heceli kelimelere ekler çoğunlukla yuvarlak ünlülü olarak eklenir ve telaffuzda eklerin yuvarlak varyantları da olur diye düĢünmek gerekir: tüs-ü

i), tüs-üm im), tüs-tüŋ tiŋ), tüs-kö ke), tüs-süz siz), tüs-sö (tüs-se), tüs-tü (tüs-ti), tüs-kön (tüs-ken), tüs-ür (tüs-ir) vb. Üçüncü, dördüncü

hecelerde yuvarlak ünlüler zayıflayarak söylenir ve transkripsiyon yaparken onların iĢaretinin üzerine küçük daire konulur. Bu o hecede dudağın az çok etkisi olduğunu gösterir: ölöŋderi, ölöŋderge, ölönge, ḳulunumız, külkümüzdi.

2.Çift dudak akıcı sesi w kendi ile birlikte bulunacak dar ünlülerin sadece yuvarlak (u, ü) olmasını ister. Yani bu ses düz-dar sesler (ı, i) ile asla birlikte bulunamaz. Bu nedenle jası, bayı, beki, jeri, şiri gibi sonu ı, i ünlüleriyle biten fiillere mastar eki (akıcı w) eklenince ı, i sesleri u ve ü seslerine dönüĢür: jasuw,

jaruw, bayuw, beküw, jerüw, şirüw. Oysa awıl, bawır, dawıl, jawın, ḳawın, dӓwin, sӓwir, tӓwir, sawıḳ, zawıḳ ḳırġawıl, ḳarawıl gibi kelimelerin yapısındaki ı, i

sadece harftir, onların telaffuzu u ve ü‟dür. a-wul, ba-wur, da-wul, ḳa-wun,

dӓ-wür, sӓ-dӓ-wür, tӓ-dӓ-wür, za-wuk, sa-wuḳ, ḳırġa-wul, ḳara-wul. Bu kelimelere eklenen

eklerde de dudağın az çok etkisi vardır: awulumnuŋ, bawuruma, dawulu,

ḳawunuŋ, dӓwürümüz vb. Bununla birlikte kelimenin sonunda rastlanan çift

dudak akıcı sesi w kendinden sonraki dar ünlüleri etkiler: aw-um (aw-ım), aw-du (aw-dı), taw-u (taw-ı), daw-u (daw-ı), oynaw-u (oylaw-ı), ḳalawlu (ḳalaw-lı),

jaw-up (jaw-ıp), taw-jaw-up (taw-ıp), kew-üp (kew-ip), sew-üp (sew-ip), jıla-wuḳ (jıla-wıḳ), basta-wuş (basta-wış), bayanda-wuş (bayanda-wış).

Yarı geniĢ e ünlüsü de çift dudak akıcı sesi w‟den sonra (we Ģeklinde) bulunamaz. Telaffuzda ö olur: ӓwö (ӓwe), ӓwöz (ӓwez), ӓwön (ӓwen), tӓwököl (tӓwekel),

sӓwögöy (sӓwegey). Kısacası yuvarlak ünlüler gibi çift dudak ünsüzü de

71 1.5.1.1.5. Ünlü-Ünsüz Uyumu (Akkomodatsiya)

Eserde ünlü-ünsüz uyumu Ģu Ģekilde tanımlanmaktadır: “Ünlü-ünsüz uyumu biçimbirimlerin sınırında birlikte bulunan ünlü ve ünsüz seslerin birbirini etkileyerek, uygun hale gelerek telaffuzudur.” (s. 86). Bu bilginin ardından at, et, ot, öt kelimelerinde bir t foneminin ünlülerin etkisiyle dört niteliğe sahip olduğu ifade edilmiĢtir.

Yazar, ünlüler ile ünsüzlerin veya ünsüzler ile ünlülerin yan yana bulunmasında tarihi geliĢim neticesinde ortaya çıkan bir kural olduğunu, Kazak Dilinde aslında ünlülerin ünsüzlere nazaran daha güçlü bulunduğunu ve kendi etkisini devam ettirdiğini, ünsüzleri kendine benzettiğini belirtmiĢ, sözlerini Ģöyle sürdürmüĢtür:

“Örneğin: taraġı (taraḳ-ı), aġeşki (aḳ eşki), ḳaraġoy (ḳaraḳoy) kelimelerinde ünlüler titreĢim yönüyle ünsüzleri etkilemiĢtir. Ünlüler boğumlanma yönünden özellikle de dilin Ģekli yönünden ünsüzleri etkilemektedirler. Yani Kazak Dilinde ünsüzlerin kalın ya da ince olarak telaffuzu çoğunlukla ünlüler ile bağlantılıdır. Bununla birlikte çenenin ve dudağın da, az da olsa, etkisi vardır.” (s. 87).

Yazar, ünsüzlerin de ünlüleri etkileyebildiğini ancak onları değiĢtirmeye güçlerinin yetmediğini belirtmiĢtir.

Daha sonra bu uyumu ünlüler ile ünsüzlerin uyumu (ilerleyici ünlü-ünsüz uyumu) ve ünsüzler ile ünlülerin uyumu (gerileyici ünlü-ünsüz uyumu) olarak ikiye ayırmıĢtır. 1.5.1.1.5.1. Ünlüler İle Ünsüzlerin Uyumu

Eserde önündeki morfemin (kelimenin) sonundaki ünlüler ile birlikte bulunarak söylenebilen ünsüzler Ģu Ģekilde maddeler halinde iĢlenmiĢtir:

“a) Akıcı ünsüzler. Özellikle l, m, n, ŋ ünsüzleri ile yapım ekleri de çekim ekleri de baĢlamakta ve onlar ünlülerden sonra belirgin bir Ģekilde bulunmaktadır:

ḳala-lar, ḳala-mız, ḳala-nı, tereze-ler, tereze-miz, tereze-ŋiz, tereze-ni, oyla-n, al-ma. r, y, w sesleri ile de ekler baĢlar: ala-y, ala-r, ḳara-w, ḳara-y, jaḳsı-raḳ, ӓdemi-rek. Akıcı ünsüzler ünlüler ile belirgin bir Ģekilde yan yana bulunmakta ve hiçbir

zaman değiĢime uğramamaktadır Bu özellik onların yapısında titreĢime göre tonun daha çok olması ile iliĢkilidir.

ӓ) Ötümlülerden sadece g, ġ, d sesleri ile baĢlayan ekler ünlülerden sonra bulunabilir: tereze-ge, tereze-de, jılḳı-ġa, jılḳı-da, jara-dar, ḳara-ġan, de-gen,

ḳala-dı, de-di. Kelime baĢında ötümlüler ünlülerden sonra söylenir: ḳara belbey, ḳara vagon, sarı gül, ḳara dawıl, sarı jılan, jaŋa zaŋ.

72

b) AlıĢılagelen Ģekilde ünlü ile biten kelimelere ötümsüz ünsüz ile baĢlayan ekler eklenmez. Ancak s ve ş ötümsüzleri ile baĢlayan ekler bu kurala uymaz ve düzene göre ünlü ile birlikte bulunabilir. Onlar:

-sı, si (bala-sı, ӓje-siz), sıŋ, siŋ (bala-sıŋ, ӓje-siŋ);

-sız, siz (bala-sız, ӓje-siz); -s (ḳara-s, iste-s), -sa, -se (ḳara-sa, de-se), -sın, -sin (dana-sın, kisi-sin), -şı, -şi (jılḳı-şı, tüye-şi); -şı, -şi (ḳara-şı, de-şi); -şa, -şe

(bala-şa, kisi-şe); -ş (sӓyle-ş, Ayna-ş), -şıḳ, -şik (ḳala-şıḳ, töbe-şik).” (s.89).

1.5.1.1.5.2. Ünsüzler İle Ünlülerin Uyumu

Eserde bugünkü Kazak Dilinde b, v, g, ġ, d ötümlülerinin dıĢındaki bütün ünsüzlerin kelimeyi bitirebileceği ve bunlara ünlüler ile baĢlayan eklerin duruma göre eklenebileceği ifade edildikten sonra tabanın sonundaki ünsüzlerin içinde gelecek biçimbirimin baĢında görülen sesin niteliğine duyarlı olan üç ses (ḳ, k, p) olduğu dile getirilmiĢtir.

“Kök/gövde sonundaki ötümsüz ḳ, k, p sesleri, ünlü ile baĢlayan bir ek alınca ötümlüleĢerek ġ, g, b seslerine dönüĢür. Bunlar kök ile ek arasında: taraġı

(taraḳ-ı), kesegi (kesek-i), ḳabım (kap-ım), aġıp (aḳ-ıp), aġar (aḳ-ar), köger (kök-er), tögüp (tök-ip), kögürek (kök-irek), aġırak (aḳ-ıraḳ) veya kelime ile kelime

arasında olabilirler: aġeşki (aḳ eşki), kögala (kök ala), köbadam (köp adam),

ḳabaldım (ḳap aldım), köbedi (köp edi), aġala (aḳ ala), joġeken (joḳ eken).” ( s.

90).

DeğiĢmez olarak nitelenen bu kuraldan sapmalar olabileceği de ifade edilmiĢ, bu sapmalar Ģöyle gösterilmiĢtir:

“a) Yansıma kelimeler bu kurala uymaz: jarḳ etti, jar-ḳıl (jarḳ-ıl), küŋk etti,

küŋkil, lap etti, lapıl, ḳılpıl, bülkil, düŋkil, zirkil, lıpıl vb.

ӓ) Ġkinci hecedeki dar ünlülerin düĢtüğü durumda: ürik: ek, e, ip,

ürk-üw; börki (börik), ḳırḳı, erki, narḳı, ḫalḳı vb.

b) Sıfat türeten ı eki eklenince: ḳazaḳı, ḳalmaḳı, tozaḳı.

v) Aile isimlerinde –ov, -ev ekleri eklenince: Bekov, Sebepov, Ḳazaḳov vb. g) Ġyelik eki eklenince iki kelimenin sonundaki p korunur: tarapı, sapında. (s. 90-91).

Yazar, kök fiillerin sonu ötümsüz p sesi ile bitip ona -ıp, ip zarf-fiil ekleri eklenince p sesinin akıcı w sesine dönüĢtüğünü ifade ederek jawup (jap-ıp), tawup (tap-ıp), şawup (şap-ıp), ḳawup (ḳap-ıp), tewüp (tep-ip), kewüp (kep-ip), sewüp (sep-ip) örneklerini vermiĢtir. Bu değiĢmenin sebebini Ģöyle açıklamıĢtır:

“Ötümsüz p sesinin ötümlü karĢılığı b ile değiĢmeyip w ile değiĢme sebebini Ģöyle düĢünmek gerekir. Bu üçü (p, b, w) çift dudak ünsüzleridir. –ıp, -ip ekindeki

73

ünlüler ise düzdür. Çift dudak seslerinin arasında ünlüyü söylemek zordur. w sesi ise düz–dar ünlüleri kolay bir Ģekilde yuvarlaklaĢtırır. Böylece telaffuzu kolaylaĢtırır.” (s. 91-92).

Yazar, zarf-fiilli (-ıp, -ip) kök fiile jiber yardımcı fiili eklenince ötümsüz p sesinin ötümlüleĢmesinin kural olduğunu belirterek jazıb-jiber (jazıp jiber), aytıbjiber (aytıp

jiber), sanabjiber (sanapjiber), oḳubjiber (oḳıp jiber), körübjiber (körüp jiber) ürübjiber (ürip jiber) örneklerini vermiĢtir.

Bunların dıĢında konuĢma dilinde baĢka telaffuzlara da rastlandığını ifade etmiĢ, bu telaffuzları Ģöyle sıralamıĢtır:

“a) Deminki gibi hecede kelime sonundaki p ve zarf-fiilin yapısındaki dar i sesi kesinlikle düĢer: aytıjiber (aytıp jiber), oḳujber (oḳıp jiber), ḳarajber (ḳarap

jiber), sanabjiber (sanap jiber), sawujber (sawıp jiber), tewüjber (tewüp jiber).

ӓ) Fiil ötümlü z ile biterse zarf-fiil eki kesinlikle düĢer ve z sesi gerileyici etki ile karĢılaĢıp j sesine dönüĢür jajjber (jazıp jiber), sıjjber (sızıp jiber), ejjber (ezip

jiber), bujjber (buzıp jiber), sojjberdi (sozıp jiberdi).

b) Fiil s veya sı ile biterse s, şı‟ya yaklaĢır: keşijberşi (kesip jiberşi), teşijber (tesip

jiber), toşujberşi (tosıp jiberşi), ḳoşujberşi (kosıp jiberşi), ḳaşıjberşi (ḳasıp jiberşi), tasıjberşi (tasıp jiberşi).” (s. 92-93).

1.5.1.1.6. Benzeşme (Assimilyatsiya)

BenzeĢmeyi biçimbirimlerin birleĢtiği noktada yan yana bulunan ünsüzlerin akustik ve boğumlanma yönüyle birbirine benzemesi olarak tanımlayan yazar, ünsüz benzeĢmesini üçe ayırmıĢtır. Bu benzeĢme çeĢitleri: 1. Ġlerleyici benzeĢme (progressivti assimilyatsiya), 2. Gerileyici benzeĢme (regressivti assimilyatsiya) 3. KarĢılıklı benzeĢme (toġıspalı assimilyatsiya)‟dir. Yazar daha sonra bu konular üzerinde ayrı ayrı durmuĢtur.

1.5.1.1.6.1. İlerleyici benzeşme (Progressivti Assimilyatsiya)

Eserde, Kazak Dilinde ilerleyici benzeĢmenin çok güçlü olduğu, bu kurala göre önceki biçimbirimdeki son ünsüzün sonraki biçimbirimin ilk ünsüz sesini akustik (titreĢimin ilgisi) yönüyle etkilediği ifade edilmiĢtir. Ġlerleyici benzeĢmenin ünsüzlerin hepsi ile iliĢkili olduğu aktarılmıĢ, konu maddeler halinde ele alınmıĢtır.

1. Bir kelime akıcı ünsüz ile biterse ona eklenen biçimbirimin (ek veya kelime) sadece ötümlü veya akıcı ile baĢladığı belirtilmiĢ; mal-dıŋ, mal-ġa, mal-men, em-di, em-nen,

74

Yazar, ötümsüz ünsüzlerden s ve ş seslerinin bu kurala uymadığını; t sesinin ise sonu l,

n, r, y akıcılarıyla biten türemiĢ fiillere eklenebildiğini mal-şı, mal-sız, mal-saḳ, al-sa, al-sın, al-şı, em-şi, em-siz, ay-sız, ar-sız, aŋ-şa, jaw-sa, jaw-sın, jan-sa, jan-sın; jönel-t, aynel-t, ḳıynal-t, oylan-t, türlen-t, aġar-t, ḳızar-t, sarġay-t, ḳaray-t örnekleri ile

açıklamıĢtır.

Sonraki kelimenin ilk sesinin ḳ, k ötümsüzleri olması durumunda, bu seslerin kendinden önceki kelimenin sonundaki akıcının ilerleyici etkisine uğrayarak ötümlüleĢtiğini belirten yazar; malġora (mal ḳora), kitabımġayda (kitabım ḳayda),

taŋġaldı (taŋ ḳaldı), birgüldi (bir küldi), ayġaradı (ay ḳaradı) tawġayda (taw ḳayda)

örneklerini vermiĢtir.

Bu kurala birkaç alıntı ekin baĢında görülen ḳ, k ötümsüzlerinin uymadığını bu eklerin, -ḳor (jem-ḳor, ḳam-ḳor), -ḳoy (sӓn-ḳoy, ӓzil-ḳoy, janjal-ḳoy), -kent (şım-kent, ḳum-kent,

jar-kent) ekleri olduğunu söylemiĢtir. Bununla birlikte bayanların isimlerinde görülen kül (gül) kelimesinin ilk sesinin ötümlüleĢmediğini ifade etmiĢ, konu ile ilgili: Äykül, Bazarkül, Ḳızılkül, Ätirkül, Ḳızdarkül, Äyimkül, Ayımkül, Şirinkül, Şırınkül örneklerini

vermiĢtir.

2. Eserde j, z sesleri ile biten kelimelere eklenen eklerin ilk sesinin ötümlü veya akıcı olduğu jaz (isim), jaz-ġa, jaz-ben, jaz (fiil) jaz-ġan, jaz-dı, jaz-ba, ḳız (isim), ḳızbın,

ḳızdıŋ, ḳız-ġa, ḳız-ben, ḳız-dar; ḳız (fiil), ḳız-ba, ḳız-ġan, ḳız-dı, gaz-dı, gaz-ġa, gaz-ben

örnekleri ile açıklanmıĢtır.

Kelime sonundaki ötümlülerin ilerleyici etkisinden dolayı sonraki kelimenin baĢında bulunan ḳ veya k ötümsüzlerinin ötümlüleĢtiği dile getirilmiĢ konu ile ilgili jazgel-di (jaz keldi), jazgördim (jaz kördim), ḳaġazġalam (ḳaġaz-ḳalam) bizgeldik (biz keldik),

stajgerek (staj kerek), blindajġayda (blindaj ḳayda) örnekleri verilmiĢtir.

3. Yazar, ötümsüz ünsüzlerin hepsinin kelimeyi bitirebileceğini, kelime sonundaki ötümsüzlerin, kendinden sonraki biçimbirimlerin sadece ötümsüz ünsüzler ile baĢlamasını istediğini tas-ḳa, tas-tı, tas-pen, kes-se, kes-ken, kes-pe, kes-ti örnekleri ile anlatmıĢtır.

Kök ile ek arasında ötümsüz sesin ilerleyici etkisiyle oluĢan değiĢime rastlandığını belirten yazar cümlelerini Ģöyle sürdürmüĢtür: “Sonu ötümsüz ş sesi ile biten

75

kelimelere s sesi ile baĢlayan ek eklenince s sesi ş sesine dönüĢür: aşşa (aş-sa), şeşşe (şeş-se), ḳaşşa (ḳaş-sa), keşşe (keş-se), uşşa (uş-sa), aşşın (aş-sın), şeşşin (şeş-sin),

keşşin (keş-sin), ḳaşşın (ḳaş-sın).” (s. 95).

Yazar, birleĢik kelimelerde birlikte bulunan ş, s seslerinin değiĢime uğramadığını

küşsaldı, keş soŋında, köşsoŋında, iş sezdi örnekleri ile açıklamıĢ, konuĢma dilinde

kuralın aksine, üssom (üş som), üssaġat (üş saġat), üssandıḳ (üş sandıḳ) Ģeklinde telaffuza da rastlandığını sözlerine eklemiĢtir.

Bu bilgilerin ardından eserde, bazı ötümsüzlerin ötümlülere az çok ilerleyici etkisi olduğu belirtilmiĢ, bu durum Ģu Ģekilde maddeleĢtirilmiĢtir:

“a) Ġlk kelime ötümsüz ile biterse sonraki kelime ötümlü b, g, ġ sesleri ile baĢlarsa onlar ötümsüzleĢerek söylenir: keşpoldı (keş boldı), eşḳalım (eş ġalım) aşpala (aş

bala), aḳpota (aḳ bota), kökpet (kök bet), köppala (köp bala), bespet (bes bet), tas pöget (tas böget), Aḳpay, Kökpay, Köppay, Bespay, Taspolat, jasḳalım (jas ġalım), bes ḳasır (bes ġasır), aḳkül (aḳ gül), kökkül (kök gül), köpkül (köp gül), jaskül (jas gül), uzaḳḳumır (uzaḳ ġumır).

ӓ) t, j sesleri birlikte bulunursa j ötümsüzleĢip ş sesine yakın telaffuz edilir: şetşer (şet jer), jatşerde (jat jerde), itşekken (it jekken), itşandı (it jandı), etşedi (et jedi),

Sӓtşan (Sӓtjan), Aytşan (Aytjan), Ḳutşan (Ḳutjan), etşendi (etjendi), Muḫametşan

(Muḫametjan).

b) sd, td, şd sesleri yan yana bulunursa d ötümsüzleĢip t sesine yaklaĢır: tastӓwir (tas dӓwir), jattawıs (jat dawıs), bestıbıs (bes dıbıs), törttöŋkelek (tört döŋgelek),

attorba (at dorba), üştöŋkelek (üş döŋkelek), törttop (tört dop), üştös (üş dos), tastuwal (tas duval), bestӓpter (bes dӓpter), törttӓpter (tört dӓpter), üçtӓpter (üş dӓpter), jastӓwren (jas dӓwren).

v) Ötümsüz ünsüzlerle biten kelimelerden sonra de yardımcı fiili gelirse d ötümsüzleĢir: aḳte (aḳ de), kökte (kök de), taraḳte (taraḳ de), kitapte (kitap de).” (s. 96).

1.5.1.1.6.2. Gerileyici Benzeşme (Regressivti Assimilyatsiya)

Yazar, ilerleyici benzeĢmede boğumlanma yönünden etkilenmeden kalan seslerin bulunduğunu, böyle uyumsuzluklara özellikle kelime ile kelime arasında sıkça rastlandığını belirtmiĢ, daha sonra uyum kuralının bunun gibi uyumsuzluklara izin vermediğini, ilerleyici benzeĢmede benzeĢmeyen seslerin arasındaki uyumsuzlukları gerileyici benzeĢmenin düzenlediğini ifade etmiĢtir.

76

1. Akıcı ünsüzlerin ünlüler gibi baĢka ünsüzlerden daha güçlü olduğunu, onları etkilediğini, gerileyici benzeĢmede akıcıların değiĢime uğramadığını, gerileyici benzeĢmeye uğrayarak değiĢen tek akıcı sesin n sesi olduğunu belirtmiĢtir. Ardından Ģöyle devam etmiĢtir:

“Bu sesin art damak g, ġ seslerinden (ḳ, k ötümsüzlerinin akıcılardan sonra ötümlüleĢtiği bellidir) önce gelerek telaffuz edilmesinin imkânı yoktur. Bu nedenle de dilimize önceden giren bazı Rus kelimelerinin yapısında bulunan nk,

ng dizilerindeki n sesi kesin olarak ŋ sesine değiĢir: bӓteŋke (botinka), kӓrzeŋke

(korzinka), rezeŋke (rezinka), sireŋke (serenki), teŋge (dengi). Çift dudak sesleri

b, m, p seslerinin önünde de n söylenmez. Rusça kelime kӓmpiske olmuĢ, n sesi

çift dudak sesi olan m sesine dönüĢmüĢtür. Kazak Dilinin eski kelimelerinin yapısında nġ, ng, nb, nm, np ses dizilerine telaffuzda rastlanmaz.” (s. 97).

Daha sonra eserde n sesinin gerileyici benzeĢmeye uğradığı durumları Ģöyle anlatılmıĢtır:

“a) Sonu n sesi ile biten kelimelere art damak sesi ġ, veya g sesleri ile baĢlayan ekler eklendiği zaman ön damak n sesi art damak ŋ sesine dönüĢür: küŋgö

(kün-ge), ḳaŋġa (ḳan-ġa), jaŋġa (jan-ġa), ülköŋge (ülken-(kün-ge), jöŋgö (jön-(kün-ge), oŋġa (on-ġa), bügüŋgi (bügin-gi), keyiŋgi (keyin-gi), tüŋgü (tün-gi), kelgeŋge (kelgen-ge), jalġaŋġan (jalġan-ġan), seŋgen gen), seŋgeŋge (sengen-ge), seŋgisi (sen-gisi). Burada ġ, g sesleri kendinden önceki n sesini boğumlanma yönüyle

etkilemektedir. Ġmla Ģekline göre joŋḳa ḳa), joŋḳala ḳa-la), joŋġı

(jon-ġı), joŋġış (jon-ġış), aldıŋġı (aldın-ġı) Ģeklinde yazılan kelimelerdeki ŋ sesini de

bu kuralın görünüĢü olarak düĢünmek gerekir.

ӓ) Sonu n sesi ile biten kelimelere eklenen ek b, m sesleri ile baĢlarsa ön damak n sesi çift dudak m sesine dönüĢür: ḳammen (ḳan-men), jammen (jan-men), ӓmmen (ӓn-men), jambadı (jan-badı), kambadı (ḳan-badı), sembedi (sen-bedi),

kelgemmen (kelgen-men), aytḳammen (aytkan-men). Böyle yapılar kelime ile

kelime arasında da görülür: ombir (on bir), ombes (on bes), ombet (on bet),

jamberdi (jan berdi), ḳammen ter (ḳan men ter), ӓmmen jır (ӓn men jır), jam bota

(jan bota), jambolat (jan bolat).

Önceki kelime n sesi ile bitip sonraki kelime p sesi ile baĢlarsa n sesi çift dudak sesi olan m sesine dönüĢür: omparak (on parak), jampayda (jan payda), jampiyda (jan piyda), jamampiyġıl (jaman piyġıl), Jampeyis (Jan peyis), Küm peyis (Kün

peyis).” (s. 97-98)

2. Eserde, Kazak Dilinde akıcılardan z ve j seslerinin kelimeyi bitirebildiği, j sesine sayılı birkaç morfemin yapısında rastlandığı, z‟nin ise ondan daha aktif olduğu belirtilmiĢtir. Z sesinin çekim (-sız, -siz, -mız, -miz -bız, -biz, -pız, -piz) ve iyelik (-ŋız, -ŋiz, -ıŋız, -iŋiz, -mız, -miz, -ımız, -imiz) eklerinde de görüldüğü dile getirilmiĢtir.

77

Önceki morfemin z, j sesleri ile biterek sonraki morfemin s, ş veya z, j sesleri ile baĢlaması durumunda ileri-geri etkinin neticesinde birçok ses değiĢmesi olduğu belirtilmiĢ yazar bu değiĢimleri Ģöyle açıklamıĢtır:

“a) Önceki morfem z ötümlüsü ile bitip sonraki morfem ötümsüz s sesi ile baĢlarsa z sesi ötümsüz s sesine dönüĢür: sössüz (söz-siz), kössüz (köz-siz), ḳassa (kaz-sa), ossa (oz-sa), jüssom (jüz som), bissiz (biz-siz), sissiz (siz-siz). z sesi ötümsüz t sesinden önce gelirse s sesine yaklaĢır: Ḳastay (Ḳaztay), Jüstaylaḳ (Jüztaylaḳ), jüstawıḳ (jüz tawıḳ), istüssiz (iz-tüs-siz).

ӓ) Sonraki morfem j sesi ile baĢlarsa önceki morfemin sonundaki z sesi j sesine dönüĢür. Buna kelime ile kelime arasında rastlanır. Çünkü j sesi ile baĢlayan ek yoktur. Örneğin jüjjıl (jüz jıl), ajjılda (az jılda), jüjjasa (jüz jasa), bojjorġa (boz

jorġa), mujjarġış (muz jarġış), köjjügürtti (köz jügürtti). KonuĢma dilinde bu iki j

sesinden birinin söylenmediği durum da vardır: Ḳıjıbek (Ḳız Jibek), Ḳıjan (ḳız

jan).

b) Sonraki morfemin baĢındaki ş sesi önceki morfemin sonundaki z ötümlüsünü ş sesine dönüĢtürür: söşşül (sözşil), söşşöŋ (sözşeŋ), taşşa (tazşa), jaşşı (jazşı), bişşe (bizşe), sişşe (siz-şe), jaşşıḳtı (jaz şıḳtı), jüşşaḳtı (jüz şaḳtı), teşşıḳ (tez şıḳ),

köşşaldı (köz saldı). Bu Ģekildeki değiĢimin sebebini Ģu Ģekilde düĢünmek gerekir.

Ötümsüz ş sesi ötümlü z sesini önce titreĢim yönünden ötümsüz s sesine dönüĢtürür ondan sonra boğumlama yönüyle tam olarak kendisine benzetir. в) Sonraki morfemin baĢındaki s ötümsüzü önceki morfemin sonundaki j sesini ötümsüzleĢtir: laşşız (laj-sız), muḳtaşşız (muḳtaj-sız).” (s.98-99).

3. Yazar, ötümsüz ünsüzlerin hepsinin kelimeyi bitirebildiğini, onların içinde değiĢime meyilli olanların k, ḳ, p, s sesleri olduğunu belirtmiĢtir. Bu seslerde görülen gerileyici benzeĢme Ģu Ģekilde anlatılmıĢtır:

“a) Önceki morfem ḳ, k, p ötümsüzleri ile bitip sonraki morfem akıcı veya ötümlü

d, j, z ünsüzleri ile baĢlarsa kelime sonundaki ḳ, k, p sesleri ötümlüleĢerek ġ, g, b

seslerine dönüĢür: aġjawın (aḳ jawın), aġdala (aḳ dala), kögzeren (kök zeren),

joġzat (joḳ zat), köbzavod (köp zavod), begzada (bekzada), köbjer (köp jer).

ӓ) Önceki morfem s sesi ile bitip sonraki morfem ş sesi ile baĢlarsa s sesi ş sesine dönüĢür: jumuşşu (jumısşı), aşşı (as-şı), ḳoşşu (kos-şı), başı (bas-şı), oylaşşı (oylas-şı), söylöşşü (söyleşşi), başşulġudı (bas şulġıdı), jaşşaḳta (jas şaḳta),

ḳoşşeke (ḳos jeke), beşşelek (bes jelek), taşşöp (tas şöp), başşayḳadı (bas şayḳadı).” (s. 99-100).

1.5.1.1.6.3. Karşılıklı Benzeşme (Toġıspalı Assimilyatsiya)

Eserde karĢılıklı benzeĢme, biçimbirimlerin arasında birlikte bulunan ünsüzlerden öncekinin, kendinden sonraki sesi akustik yönüyle; sonraki sesin ise önceki sesi boğumlanma yönüyle etkilemesinin sonucunda iki sesin de değiĢime uğraması olarak tanımlanmıĢtır. KarĢılıklı benzeĢmede yan yana bulunan seslerin hem ilerleyici hem

78

gerileyici benzeĢmeye aynı anda uğradığı belirtilmiĢ ve Kazak Dilindeki karĢılıklı benzeĢme Ģu Ģekilde maddeleĢtirilmiĢtir:

“1. Önceki kelime akıcı n sesi ile bitip sonraki kelime ḳ veya k ötümsüzleri ile baĢlarsa oradaki nḳ, nk Ģeklindeki ses dizisi ŋġ, ŋg seslerine dönüĢür. Bunun sebebini Ģu Ģekilde düĢünmek gerekir: Öncelikle ilerleyici benzeĢme kuralına göre ötümlü n sesi ötümsüz ḳ, k seslerini ötümlü ġ, g seslerine dönüĢmeye mecbur eder. Art damak ġ, g ön damak n sesini boğumlanma yönünden gerileyici olarak etkileyerek onu art damak ŋ sesi ile değiĢtirir. amaŋgeldi (aman keldi), kaŋġızıl (ḳan ḳızıl), ḳaŋġurt (ḳan ḳurt), ḳawunġaḳ (ḳawınḳaḳ), jaŋgeşti (jan keşti),

küŋgerdi (kün kördi), ortaŋġolday (ortan ḳolday), oŋġan (on ḳan), altıŋgirpik

(altın kirpik), budaŋgeyin (budan keyin), seŋgeldin (sen keldin), ḳayranġaldı (ḳayran ḳaldı), oŋgündik (on kündik), aydıŋgöl (aydın köl).

2. Önceki kelime s sesi ile bitip sonraki kelime j sesi ile baĢlarsa orada bunların ikisi de ş sesine dönüĢür. Öncelikle s ötümsüzü ötümlü j sesini ötümsüz ş sesine