• Sonuç bulunamadı

BÖLÜM II. AĞ DÜZENEĞİNİN EŞBİÇİMLİLİK ve DEĞİŞİME ETKİSİ: BİR MODEL

2.5 Örgütsel Güçten Doğan Bağlar

Sosyal ağ düzeneği yaklaşımlarında güç birçok ağ bağlantısıyla avantajlı pozisyonda olma anlamına gelmektedir (Hanneman, 2001). Sosyal yapının en önemli özelliklerinden biri olan güç örgütler arasındaki ilişkilerden kaynaklanmaktadır. Ağ düzeneklerinde yerleşik ilişkilere sahip aktörlerin daha az yaptırımla karşı karşıya kalarak daha fazla kazanç elde etmesi, onların sosyal anlamda güçlü görülmesine neden olmaktadır. İlişki şekilleriyle oluşan güç kavramı, aktörler arasındaki bağlardan ortaya çıkan ve tüm ağ düzeneğini etkisi altına alan bir ağ özelliğidir, çünkü ağ düzeneğindeki odak örgüt ancak diğer örgütlerden baskın rollere sahip olduğunda güçlü sayılmaktadır. Başka bir ifade ile örgütsel ağ düzeneğinde örgütlerin güçlü olarak görülmesi görece diğer ağ düzeneği pozisyonlarına nazaran ilişkilerin içinde daha yerleşik bulunmasından kaynaklanmaktadır. Bu bağlamda güç örgütler arası ilişkilerden (Westphal ve Zajac, 1997) yani örgütlerin ağ düzeneğindeki pozisyonlarından kaynaklanmaktadır. Sosyal ağ düzeneğindeki farklı güç dereceleri, yeni örgütsel yapı ve pratiklerin yayılmasındaki yani tek ya da benzer pratiklerin benimsenmesindeki çeşitliliğe (Strang ve Tuma, 1993; Davis ve Greve, 1997) sebep olmaktadır. Örgütsel güçten elde edilen sosyal sermayenin zaman içindeki değişiminin alanı nasıl etkileyeceği (Fligstein, 1990; Westphal ve Zajac, 1997; Thornton ve Ocasio, 1999) de örgütün bu avantajlı pozisyonlardaki rolleri ile ilgilidir. Sosyal ağ düzeneğindeki güçlü örgütler, alandaki farklılıkların ortaya çıkmasında rol oynamaktadır. Westphal ve Zajac (1997) Fortune dergisinde ilk 500’de yer alan (güçlü) örgütler üzerinde yaptığı çalışmasında, yönetim kurulunun işletme ile uyumunu araştırmaktadır. Bu çalışma örgütsel alandaki farklılıklarda güçlü örgüt mekanizmalarının rollerine dikkat çekmektedir.

Sosyal ağ düzeneklerinde örgütlerin güçlü pozisyonları, ağdaki bağlarının nitelikleri (Freeman, 1979), merkezilik konumları (Brass, 1984) ve yapısal boşlukları (Burt, 1984) göstermedeki avantajlı pozisyonlarının bir ya da birkaçının etkisi ile ifade edilmektedir (Hanneman, 2001). Örgütsel ağ düzeneklerinde örgütlerin sahip olduğu tüm

dolaylı ve doğrudan bağları; yakın ve uzak ilişkileri o örgütün ağda güçlü görülmesine neden olmaktadır. Örgütler, alanda faaliyet gösterirken, ağdaki ilişkileri sonucunda elde ettikleri arzulanan pozisyonları sayesinde kaynaklara erişmede sıkıntı çekmemektedir. Bu bağlamda alandaki yaptırımlarla sınırlanmayan örgütler, yapı süreç ve uygulamalarındaki çeşitlilik ile diğerlerinden ayrılmaktadır.

Hipotez 9: Örgüt topluluğundaki güçlü örgütler, alandaki diğer örgütlere daha az benzemektedir.

Örgütsel ağ analizleri, aktörlerin ağ içinde yerleşik halde bulunurken oluşturdukları ilişkilerinin onlara çıkar sağladığından ya da onları kısıtladığından bahsetmektedir (Hanneman, 2001). Aktörlere çıkar sağlayan avantajlı pozisyon, değişimlerde pazarlık gücü, ağda etki uyandırma, ağdaki az arzulan pozisyonların dikkatini çekme gibi sonuçlara neden olmaktadır. Daha fazla arzulanan ve desteklenen bu pozisyon sosyal ağ düzeneğinde örgütlerin güçlü görüldüğü pozisyondur. Güç, referans noktası olma açısından önem kazanmaktadır. Aktörlerin ona çabuk ulaştığı ya da onun aktörlere çabuk ulaştığı nokta örgütsel alanda arzulanan pozisyon olmaktadır. Bu yapısal avantaj da güç olarak ifade edilmektedir. Freeman (1979) kapalı bir merkeziyetçilikle verimliliğin yakalanacağını ifade ederken, kaynak bağımlılığı bakış açısı (Pfeffer ve Salancik, 1974), kapalı merkeziyetçiliğin kaynakları etkili ve verimli bir şekilde kullanmayı temsil ettiğini belirtmektedir. Bu anlamda, kapalılık (closeness) yani örgütler arasındaki ilişki mesafesi gücün kaynağı sayılabilmektedir. Coleman (1988) ağ yapısındaki içe kapalılığın bireylerin kendi aralarında sıkı ilişkilere girmelerine neden olduğunu belirtmektedir. Örgütsel ağdan sağlanan bu sıkı bağlar aktörlerin meslekleri hakkında bilgi kazanmasını sağlamaktadır. Bilgi transferinde özellikle sosyal yerleşikliğe dikkat çeken Uzzi (1997), bu ilişkiler sayesinde örgütlerin plan yapmasının kolaylaştığını ve toplulukta itici olmaktan kaçındığını belirtmektedir. Özellikle fazla yerleşik ağlarda, örgütler diğer örgütlere uymak zorunda hissettikleri için ya da arkadaşlık ilişkilerinden dolayı, bazı firmaları “derman” örgüt olarak görülebilmektedir (Uzzi, 1997: 59). Örgüt topluluklarında sıkı bağlar arttıkça oluşan yerleşik ilişkiler sonucunda sorunlara çare (derman) olarak görülen örgütler de taklit edilen örgütler olarak karşımıza çıkmaktadır. Bunun yanı sıra, aktörler örgüt topluluklarında daha fazla bağa sahip oldukça, diğer aktörlerle daha fazla yakın ilişki kurdukça güç elde etme şanslarını artırmaktadırlar (Freeman, 1979). Merkezilik derecesi

yüksek olan bu örgütler, ağ düzeneğinden görece daha fazla çıkar ve fayda sağlamaktadır (Brass, 1984), çünkü ihtiyaçlarını karşılamak için alternatif yolları mevcuttur, kaynaklara erişmede avantajlıdırlar ve diğerlerinin ilişkilerinde bağlantı kurmaya ve hatta üçüncü parti olmaya adaydırlar (Burt, 1992: 121–125). Sosyal ağda arabuluculuk yaparak bilgi ve örgüt uygulamalarının yayılımında rol oynayarak, alana olan bağımlılıklarını azaltmakta ve saygın örgüt olarak görülmektedir. Örgütsel alanda sosyal anlamda güçlü görülme, yerleşik ilişkilere sahip örgütün görece daha avantajlı pozisyona sahip olup daha fazla kazanç elde edip, daha az yaptırımla karşı karşıya kalması anlamına gelmektedir. Bu bağlamda, sosyal gücün ağ düzeneğindeki örgütlerin merkezi konumundan doğan güçlü ve yapısal boşlukları dolduran bağ özelliklerinin bir ya da birkaçının temel ya da beraber etkisinden kaynaklanabildiği görülmektedir.

Sosyal ağ düzeneklerinde örgütlerin bulundukları alanda faaliyetlerini sürdürmek için hammadde, sermaye, insan ve bilgi malzemelerinden başka sosyal kabullere ihtiyaç duydukları bilinmektedir (Meyer ve Rowan, 1977). Alanda kabul görmek, sosyal ilişkiler kurabilmek, kaynaklara ulaşabilmek ve bireysel çıkar elde etmek adına tanınmak, itibarlı görünmek isteyen yöneticiler, kurumsal meşruiyet sağlayacak davranışlarda bulunmaktadırlar. Örgütsel alana uyum-meşruiyet ile alanın eşbiçimliliği arasındaki ilişkiyi ağ düzenekleri çerçevesinde değerlendiren Westphal vd. (1977), alanda meşruluk elde etme çabası ve güçlü görülme arasında da dolaylı bir ilişki kurmaktadırlar, çünkü sosyal sermayenin kaynağı sayılabilen meşruiyet aynı zamanda örgütlerin güçlü ve başarılı görünmesi için gereklidir. Burkhardt ve Brass (1990) benzer bir varsayımla, teknolojik değişimleri önce benimseyenlerin elde ettikleri deneyimlerle alanda güçlü görüldüğüne dikkat çekmektedir. Sosyal ağ düzeneğindeki örgüt çevreye uyum gösterirken, çevredeki itibarlı ve tanınmış örgütlerden etkilenmekte ve onları taklit etmektedir. Özellikle belirsizliğin yüksek olduğu toplumlardaki örgütler ağ düzeni içinde örgüt faaliyetlerini sürdürebilmek için başarılı ve meşruiyet kazanmış örgüt formlarını taklit etmektedirler (DiMaggio ve Powell, 1983; Meyer ve Rowan, 1977).

Hipotez 10: Örgüt topluluğundaki güçlü örgütler, yenilikleri daha önce benimsemektedir.

BÖLÜM III: ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ