• Sonuç bulunamadı

C. Çalışmada Benimsenen Örgütsel Etkililik Kriterleri

3. Örgütsel Etkinlik

Verimlilik ve etkinlik, bir örgütün başarısını ve performansını değerlendirmede kullanılan önemli kavramlardır. Verimlilik, genellikle, “bir üretim ya da hizmet sisteminin ürettiği çıktı ile bu çıktıyı sağlamak için kullanılan girdi arasındaki ilişki” şeklinde tanımlanmaktadır (Özer,2005:119,122). Bu tanımın, herhangi bir kamu hizmetine uyarlanması ise oldukça güç ve karmaşık bir iştir. Çünkü, örneğin, belediyenin kaldırım yapımında “kaç ton kaldırım taşı kullandığı” gibi bir çıktı göstergesi, bu hizmetin ölçümü için yararlı olabilir; fakat kamusal hizmet veren her sektörde bu kadar somut göstergeler bulmak pek kolay değildir (Hatry,1978:28). Bu bağlamda, verimliliğin, yalnızca, kamu hizmetlerinin niceliksel birimler cinsinden ölçülebildiği alanlarda yararlı olacağı söylenebilir.

Hatry’e göre (1978:28), verimliliğin ölçülmesinde ortaya çıkan bu tür zorluklar nedeniyle, kamu hizmet örgütlerinde “etkililik” ve “etkinlik” kavramlarının kullanılması daha doğru olacaktır. Buna göre etkinlik, devletin, belli bir çıktıyı, mümkün olan en az kaynağı kullanarak üretme derecesini gösterirken; etkililik, devletin sağlamış olduğu nihai ürünün miktarını ya da kamu için “gerçek hizmeti” yansıtmaktadır. Hedley’e göre (1998:251) ise bir üretim sürecinde amaç, hem etkinliği hem de etkililiği sağlamaktır. Bu ilişkileri Şekil 7 üzerinde şöyle göstermek mümkündür:

Şekil 7: Üretim Süreci

Kaynak: Hedley,1998:251.

Bu bağlamda, etkinlik, üretilen iş ya da işlemlerin girdilerle; etkililik ise çıktıların standartlarla ya da beklentilerle karşılaştırılmasını göstermektedir. Hedley’e göre (1998:251-252) bu genel model, hem özel hem de kamu sektörü örgütlerinde uygulanabilir; çünkü özel ve kamusal işlemler arasında, akış ve mantık açısından, genellikle güçlü bir benzerlik bulunmaktadır.

Etzioni (1964:8-9) ise etkinlik kavramının örgütsel amaçlarla ilişkisini dikkate alarak bir tanım geliştirmiştir. Yazara göre örgütsel etkinlik (organizational efficiency), örgütsel bir amacın başarılması için kullanılan kaynakların miktarını ifade etmektedir. Bir başka deyişle etkinlik (yeterlilik derecesi), işgücü, hammadde, malzeme ve diğer girdilerin örgüt içinde saptanan amaçlar doğrultusunda ne denli etkin ya da yeterli kullanıldığını gösteren bir değerlendirme kriteri olmaktadır (Doğan,2007:351). Daft’a göre (2007:170) eğer bir örgüt, belirli bir üretim düzeyine, bir başka örgüte kıyasla, daha az kaynakla ulaşabiliyorsa, onun daha etkin olduğu düşünülür.

Gegin’e (2010) göre etkinliğin sağlanabilmesi için, bir amacın gerçekleştirilmesinde kullanılan girdilerin, doğrudan o amaçla ilgili ve uyumlu olması gerekir. Bir başka ifadeyle, etkinlik kavramı ile, kurum bünyesindeki bir süreçte, o süreçle amaçlanan hususa ulaşılmasını sağlayacak girdilerin kullanılıp

Çıktı Mal ve hizmetler KAR ŞIL A Ş TIRM A Standartlar Mal ve hizmetler Girdi Kaynaklar Üretilen iş İşlemler ETKİNLİK ETKİLİLİK

anlaşılmaktadır. Bu değerlendirmenin sonucuna göre kurumun, “yüksek, orta ya da düşük” etkinlikte çalıştığı yorumu yapılmaktadır.

Kamu ve özel örgütlerin etkinliklerini ve performanslarını karşılaştıran çalışmaları inceleyen Rainey’e göre (1991:220-222), bu çalışmalarda, hastaneler gibi bazı hizmet kurumları için, etkinlik açısından, özel ve kamu sektörleri arasında farklılık bulunmamakta; hatta kamu hizmet örgütleri, özel firmalardan daha iyi performans göstermektedir. Bununla birlikte, yazar, genellikle, kamu örgütlerinin, etkin çalışma konusunda, özel örgütlere kıyasla daha dezavantajlı olduğunu; bir başka deyişle, özel kesimin sunduğu hizmetlerin daha etkin bulunduğunu ifade etmiştir. Benzer şekilde, Ölmez ve arkadaşları (2004:113) tarafından Türkiye’de yapılan bir araştırmada da, ülkemizdeki özel sektör örgütlerinin, kamu sektörü örgütlerine kıyasla, daha etkin oldukları saptanmıştır.

Kamu ve özel sektör örgütlerinin etkinliklerinin karşılaştırılmasında dikkat edilmesi gereken en önemli konu ise, kullanılan etkinlik ölçütlerinin, karşılaştırma yapmaya imkan verip vermediğidir. Yazında, ağırlıklı olarak, çıktılar ile girdiler arasındaki oranı dikkate alan geleneksel etkinlik ölçütü kullanılmakla birlikte, farklı etkinlik ölçütleri sunan çalışmalara da rastlanabilmektedir. Örneğin Hatry (1978:28), geleneksel etkinlik ölçütünün yanı sıra, kamu sektöründe kullanılabilecek dört grup etkinlik ölçütü saptamıştır. Bunlar, kısaca şöyle açıklanabilir:

1. Yapılan iş birimleri sayısı / girdi birimi oranı: Çıktı, iş birimi olarak

ifade edilirken, girdi, faaliyeti yapmaya ayrılan işgücü saati (işgücü verimliliği ölçümü) ya da para miktarı olabilir.

2. Kullanma / yararlanabilirlik oranı: Bazı kamu faaliyetlerinde

kullanılan araçlar ve ekipman için “arıza/aksama süresi” ve personel için de “üretken süre” söz konusudur. Bir başka deyişle, bu ölçüt, ekipmanın kullanımı/kullanılamaması; personelin de verimli/verimli olmayan faaliyetleri ile tanımlanmıştır.

3. Çıktı kalitesini dikkate alan ölçütler: Örneğin, “bakılan müşteri sayısı”

yerine “işçi saati başına yardım edilen müşteri sayısı”, kaliteyi daha fazla dikkate alan bir etkinlik ölçütüdür.

4. Verimlilik göstergeleri: Zaman içerisindeki değişim miktarlarını

yansıtan ölçütlerdir.

Yazında, kamu hizmet örgütlerinde etkinliğin sağlanmasına ya da iyileştirilmesine yönelik çok çeşitli düzenlemelere ya da önerilere yer verildiği görülmektedir. Etkinlik kavramının tanımından yola çıkarak, bu önerilerin özünde, “sunulan hizmet miktarının artırılmasının” ve “maddi, beşeri ve finansal kaynakların, amaçlar doğrultusunda, mümkün olan en az düzeyde kullanılmasının” bulunduğu söylenebilir. Bu bakımdan, kamu hizmet örgütlerinde “israftan kaçınmak”, etkinliğin sağlanmasında yaşamsal bir öneme sahiptir.

Çevik’e göre (2001:68,70), Türkiye’de hem personel sayısı hem de kullanılan mali kaynaklar boyutuyla kamu kaynakları israf edilmekte ve bunun da hiçbir denetimi yapılamamaktadır. Oysa, kamu örgütleri, ürettikleri hizmetleri vatandaşlardan toplanan vergilerle karşıladıkları için, ellerindeki kaynakları en rasyonel şekilde kullanmak zorundadırlar. Bir başka ifadeyle, kamu yöneticilerinin, harcadıkları her kaynağın, halkın malı olduğunu düşünmeleri ve ona göre israf etmeden en verimli şekilde kullanmaları gerekir (Çevik,2001:79).

Burada önemli olan iki husustan biri, kamu hizmet örgütlerinin, kendilerine en uygun olan ölçütleri tespit edip kullanmalarıdır. İkincisi ise, etkinliğin kaliteyi de dikkate alması gerektiğidir. Örneğin, bir kamu hizmetinin maliyetinde düşüş sağlamak, hizmet kalitesinden ödün verilerek yapılıyorsa, gerçek bir etkinlik iyileştirmesinden söz edilemez (Hatry,1978:28). Benzer şekilde, işlem hacmi arttırılırken kamu hizmet örgütlerinin “eşitlik”, “hizmetlere erişebilirlik” ve “hizmet kalitesi” gibi değerlerinin de ihmal edilmemesi gerekir (Curristine vd.,2007:9). Değerlendirmelere dayanarak çalışmada, etkinlik kriterleri olarak “hatalı işlem sayısı”, çıktı kalitesini de kapsayan “doğru işlem yapılan vatandaş sayısı”, bilgisayar

sistemine bağlı “arıza ya da aksama süreleri” ve personel açısından da “üretken süre”nin seçilmesi uygun görülmüştür.

II. KAMU HİZMET ÖRGÜTLERİNDE ÖRGÜTSEL ETKİLİLİK MODELİ

A. Örgütsel Model Kavramı, Unsurları, Örgüt Kuramı ve Örgüt